Bu yaz birçoğumuz kendimizi güvende hissedeceğimiz ortamların peşine düşmüşken, Aktur’un değeri bir kez daha anlaşıldı. Bunda elbette yerleşkenin kendine has pek çok özelliğinin etkisi var. Bodrum’u Aktur’suz düşünmek olmazdı. Dolayısıyla biz de kurulduğu yıllardan bugüne gelen bütün bu özellikler ve yarattığı etki
Iğdirligil’in Bodrum’un tarihine, kültürüne, mimarisine, yerel dokusuna dair anlattıkları çok kıymetli. Burayla ilgili sahip olduğu birikim, insana bir şeyi gerçekten sevmek için neden onu tam anlamıyla tanımak gerektiğini gösteriyor adeta. Bodrum’un bugününe dair konuştuklarımız pek iç açıcı değil maalesef. Yine de, zaman-mekân-insan
2017 tarihli kayıtlara göre Bodrum, Mimarlar Odası’na kayıtlı 470 mimarın olduğu bir yerleşim yeri. Tarihi, topoğrafyası, yerel mimari özellikleri ve kültürel birikimiyle, yaratıcı alanda üretim yapan pek çok kişi gibi, mimarların da eskiden beri ilgisini çeken bir bölge. Günümüzde ise artan taleple
İKSV tarafından, VitrA sponsorluğunda ve T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle düzenlenen 5. İstanbul Tasarım Bienali 15 Ekim tarihinde açılıyor. Pek çok etkinlik gibi pandemi etkisiyle takviminde ve kurgusunda değişiklik yapan bienalin başlığı, geçtiğimiz yıl Aralık ayında gerçekleştirilen basın toplantısında, küratör Mariana
Çoğumuz bir konservenin içine sıkışmış kadar dar alanlarda yaşıyoruz. Hepimiz alt alta, üst üste şehirlerdeyiz. Kırsal bölgeler yani kentler tarafından işgal edilmemiş alanlarsa dünyanın %98’ini oluşturuyor! Dünya nüfusunun %50’si ise şehirlerde yaşıyor. Koskocaman bir gezegeni kullanma şeklimiz bu! Kırsal bölgelere romantik bir
Covid-19 salgını sonrasındaki süreç -artık- “yeni normal” olarak tanımlanıyor. Kabul görecek bir tanımlama olup olmadığı tartışılır. Asıl önemlisi şu ki; tanımın içinin nasıl dolacağını önümüzdeki günler, aylar gösterecek. Ancak geride bıraktığımız yaklaşık iki aylık sürecin ardından pek çok şeyin farklı seyredeceği kesin.
Sinema ve kent konusunda çeşitli araştırma ve kitapları bulunan Gül Kaçmaz Erk İzmir, Ankara, İstanbul, Philadelphia, Amsterdam, Dublin ve Belfast gibi birbirinden çok farklı kentlerde yaşamış ve çalışmalar yürütmüş biri. Halen de yürütüyor… İşin içinde kuvvetli bir temsil biçimi olarak sinema da
Forensic Architecture araştırma grubunun kurucusu ve direktörü Eyal Weizman’ın Amerika’ya girişi, geçtiğimiz Şubat ayında, bir güvenlik algoritmasının, kendisinin tehdit unsuru oluşturabileceği yönündeki sınıflandırması nedeniyle engellendi. Bu durum, fiziksel ve dijital sınırlar, karar mekanizmaları ve özgürlükler üzerine tekrar tekrar düşünmek için iyi bir
Derinboğaz bir yandan kentsel ölçekte hafıza mekanları tasarlarken, bir yandan içinde bulunduğumuz çağın gerçekliğinden hareketle olası gelecek senaryolarını mimariye taşımak üzerine çeşitli okumalar ve araştırmalar yapıyor. Bu anlamda, mimarlık ve mekansal hafıza arasındaki ilişki konusunda kendisiyle konuşacak çok şey var… Konumuz mekansal
MIMARSIV tarafından, mimar ve iç mimarlardan oluşan bir komite ile düzenlenen ARCHIST İç Mimarlık Yarışması üçüncü kez gerçekleşiyor. Profesyonellere açık olan ve 21 Şubat tarihine kadar başvuru kabul edecek yarışmanın bu yılki kurgusu, iç mimar ve ürün tasarımcısı Tanju Özelgin tarafından hazırlandı.
Her şeyin başına dönersek; Tasarım Bienali’nin beşincisi önümüzdeki yıl, 26 Eylül-8 Kasım tarihleri arasında, Mariana Pestana küratörlüğünde gerçekleşecek. Bienalin teması dün Salon İKSV’de düzenlenen basın toplantısında ‘Empatiye Dönüş: birden fazlası için tasarım / Empathy Revisited: designs for more than one’ olarak açıklandı.
Muğlak Standartlar Enstitüsü (MSE) / Ambiguous Standarts Institute (ASI), İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Cansu Cürgen ve Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Avşar Gürpınar ile Hazal Kırıkçı, Mete Godollar, Ali Rıza Atakan Gür, Havvanur Sönmez, Merve Şen, Selçuk Artut, Gökçe Akçelik ve Koray Özgen gibi sanatçı