“Yerin Ruhuyla Kadim İlişkiler Kuran” Bodrum Aktur

/

Bu yaz birçoğumuz kendimizi güvende hissedeceğimiz ortamların peşine düşmüşken, Aktur’un değeri bir kez daha anlaşıldı. Bunda elbette yerleşkenin kendine has pek çok özelliğinin etkisi var.

Bodrum’u Aktur’suz düşünmek olmazdı. Dolayısıyla biz de kurulduğu yıllardan bugüne gelen bütün bu özellikler ve yarattığı etki üzerine Aktur’a kişisel ve mesleki yakınlığı olan İpek Akpınar ile konuştuk. İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde akademisyen olan Profesör Akpınar’ın araştırmaları ve akademik çalışmaları özellikle mimarlık, kent ve sosyal aktörler, politika, kültürel bağlam, katılımcı tasarım süreçleri ve kolektif hafıza üzerine odaklanıyor.

1973 yılında, Aktur Datça ve Bodrum Tatil Siteleri projeleri yaptığı ilk uygulama olan mimar Ersen Gürsel ile İpek Akpınar’ın gerçekleştirdiği nehir söyleşi, 2017 yılında TMMOB Mimarlar Odası Yayınlarından çıkan ‘Yere Ait: Ersen Gürsel Mimarlığı’ kitabında yer aldı.

Bodrum, kadim, şiirsel nitelikleriyle birlikte çok katmanlı bir yerleşim.

Bodrum Aktur deyince aklınıza ilk ne geliyor?

Bodrum Aktur, aile dostlarımız sayesinde parçası olduğumuz, düzenli gidip geldiğimiz bir yerleşke. Çok değer verdiğimiz duayen meslekdaşımız Ersen Gürsel’in ve takım arkadaşlarının özgün, yer ile olağanüstü bir ilişki kuran tasarımı. Mimar Sinan Büyük Ödülünü alan Ersen Bey ile 2015 yılında birlikte deneyimlediğimiz ve üzerine bir sohbet gerçekleştirdiğimiz Akturlar (Bodrum ve Datça) mimarın da kariyerinde çok özel bir mihenk taşı. Tam da bu nedenle bendeki yeri çok ayrı ve Bodrum Aktur üzerine sohbet etmek her zaman çok keyifli.

Tasarım, bölgenin coğrafi ve iklim özellikleriyle ve koyun dik eğimiyle uyum içinde geliştirilmiş.

FARKLI KUŞAKLAR

Bodrum Aktur’un bir dönemin yazlık ve tatil anlayışını şekillendirdiğini söylemek yanlış olmaz. Belli bir kuşağın, hatta birden fazla kuşağın yaz tatili yaşantısını, bu yaşantının uzantısıyla gelişen sosyal ilişkilerini etkiledi. Elbette bunda Aktur’un bir işletme olarak modeli ve bununla bütünlük içeren fiziksel / mimari yapısının etkisi var. Siz Aktur’u nasıl tarif edersiniz? Sizce böylesine bir etki yaratmasında en fazla altını çizebileceğimiz özellikleri nedir?

Farklı kuşakları barındıran, yeni gelenlerle ve genç kuşaklarla dönüşen, evrimleşen ve adapte olan bir kurgusu var bu yerleşkenin. Çeşitli mekânsal özellikleri, değişen yaş gruplarının farklı nitelikteki taleplerine yalın ve işlevsel yanıtlar verebiliyor.

Akdeniz mimarisinin kanonikleşmiş örneklerinden diye algılıyorum bu tasarımı: yer, çetrefil topografya, deniz ve güneş ile kurulan yalın ilişki hem doğayla uyumu hem de insan konforunu gözetiyor. İnsana dair temel ihtiyaçlara çok doğru yanıtlar veriyor; tam da bu nedenlerle farklı kuşakların beklentilerini karşılayabiliyor, sürdürülebilir nitelikleriyle aktif yaşamın içinde yer alıyor.

Aktur’un mimari özellikleri konusunda bilgi verebilir misiniz? Öne çıkan özellikleri neler olabilir?

Akdeniz Moderninin uzantısı olarak yorumlanabilecek bir yerleşke Bodrum Aktur. Yerin şiirsel niteliklerini, bu koya özgü tınıyı olağanüstü bir hassasiyetle kavrayan bir mimari tavır gözleniyor. Diğer bir deyişle, bölgenin iklim özellikleri, güneşin, ayın, rüzgarın hareketiyle ve dik eğimli koyun eğimiyle uyum içinde geliştirilen bir tasarım söz konusu.

Bu kadim çevreye özgü geleneksel tavırları izleyen, içselleştiren bir mimari ile karşı karşıyayız. Bu çevreye ait dar sokak düzeni ve dokusunu, avlulu evlerini, farklı aile tiplerine uyum sağlayacak mekân organizasyonunu, saçak örüntülerini, kapı formlarını, pencere boyutlarını ödünç alan; ama aynı zamanda geleneksel mimarlığın ötesine geçerek güncel talep ve ihtiyaçlara da yanıt veren bir yaklaşım söz konusu. Sürdürülebilir malzeme kullanımı yerleşkenin bir diğer önemli özelliği. Tam da bu mimari nitelikler nedeniyle bu yoğun yerleşim, insan ölçeğine saygılı tasarımıyla vazgeçilmez bir yaşam alanına dönüşüyor.

Bodrum Aktur, Akdeniz Moderninin uzantısı olarak yorumlanabilecek bir yerleşke.

YERELİN DİNAMİK YAPISI

Aktur, genel anlamda sosyo-ekonomik yapı ve mimari arasındaki ilişkiyi incelemek için iyi bir örnek olabilir mi sizce?

Bu soruya en iyi yanıtı mimarı Ersen Gürsel veriyor. 2015 yılında Aktur’ları birlikte ziyaretimizde vurguladığı gibi “Doğal çevre, iklim özellikleri, sosyal yaşam, üretim biçimleri, doğal yapı malzemeleri ile yapı teknikleri, yerel yapı kültürünün oluşmasının temel unsurlarıdır. Üretim faaliyeti ile yerleşik düzene geçen toplumsal yaşam alanlarının, coğrafi bölgelerin özelliklerinden etkilendiği görülüyor.”

İlginizi çekebilir:  6 Mekânla Bodrum

“Yeri var eden coğrafi mekânlar ve toplumsal ilişkilerdir, toplumsal olguların çevresel değerlerle kurduğu bağlam kimlik alanını oluşturur. Geleneksel üretimin durağan özelliğinin yerelde dinamik düzeye ulaştığı görülür. Geleneğe ait olan belirleyici anonim üretimin, zanaatkârların birbirlerine saygı ile oluşturduğu, kimliklerini gizledikleri, üretimin durağanlaştığı farklı olmayı önlediği algılanır. Yerelin dinamik yapısını; topoğrafik yapı, iklim özellikleri, taleplerin çeşitliliği ile yapı üretim alanına sınırlı da olsa yapı tekniğinin katılmasına bağlıyorum. Yerelde, üretilen yapıları izlediğimizde birbirlerine benzer olmalarına karşın, geleneksel de göremediğimiz kimliğin ayrıntıları üzerinde var olduğu izlenir. Yereli var eden coğrafi mekânlar toplumsal ilişkilerdir. Fiziksel çevrenin yapılanması, mimari tasarım oluşmasında çevresel değerlerin korunmasının tasarımın kalitesi ve kimliğini belirlediğini düşünüyorum” diye özetliyor sosyo-ekonomik yapı ve mimari arası ilişkileri.

Aktur her ne kadar hâlâ insanların yaşadığı bir yer olsa da, belli özelliklerini dönemsel olarak değerlendirmek daha mı doğru olur size göre? Bugüne uzanan bir etkisi olsa da, günümüz koşullarında bu şekilde hayata geçebilir miydi acaba?

Bu dönemin egemen zihniyeti ile ilişkili bir durum… İnsan ölçeğine, doğaya, yerin tınısına bu denli saygılı bir tasarıma ev sahipliği yapacak bir işveren ancak toplumsal ve kültürel değerlerin bir uzantısı olabilir. Rant kaygısının, hatta doğru kavramıyla tamahın egemen olduğu bir dönemde Aktur’un (ve Aktur Datça’nın) kurgulanmasına vesile olan idealist ve toplumcu insanlar, bugün egemen konumda değiller.

Yeşili ve koyu koruyarak yapılan yerleşim içinde yer aldığı Bitez koyu ve köyü ile interaktif bir ilişki içinde.

ÇOK KATMANLI BİR YERLEŞİM

Bodrum nasıl bir coğrafya? Aktur’un Bodrumla ve coğrafyayla ilişkisini nasıl değerlendirirsiniz? 

Bodrum çok katmanlı bir yerleşim… Yeni, hızlı ve gürültülü bir gelişim ağının uzağında olan Aktur, Bodrum’un daha kadim ve şiirsel nitelikleriyle dost durumda. Bitez’in olağanüstü coğrafyasını zedelemeden, yeşili ve koyu koruyarak yapılan yerleşim içinde yer aldığı Bitez koyu ve köyü ile interaktif bir ilişki içinde. Doğayı ve köyün yapısını zedelemeden gerçekleştirilen bu proje, sosyal hayatın da önemli bir parçası. Kıyının, denizin ve sosyal tesislerin kullanımı Aktur’un önemli bir sosyal mekân haline dönüştürüyor.

Pandemi döneminde pek çok insanın yaz aylarını hijyen ve sosyal mesafe kuralları gereği korunaklı geçirme ihtiyacı içinde olduğu bir dönem geçirdik. İnsanların hijyen ve sosyal mesafe anlamında rahat hissettirecek ve ekonomik de sayılabilecek çözümlerin yeniden önem kazandığı noktada, Aktur’un değeri bir kez daha anlaşıldı. Siz Aktur’un bu etkisini neye bağlıyorsunuz?

Akdenizin coğrafyasını ve insanını çok iyi gözlemlemiş, içselleştirmiş ve tasarıma aktarmış bir ekibin imzasını taşıyan Aktur, insani temel ihtiyaçlara yanıt veriyor. Pandemili veya pandemisiz hayatta, proje, genel mekânlar, yarı özel mekânlar ve özel mekânlar arası geçişlere çok iyi çözümler üretmiş durumda. Hem insanlarla mesafeyle birarada olma, hem uzaklaşma olanakları sunan bir mekân organizasyonu bu muğlak dönemde sakinlerine güvenli bir nefes aldırıyor.

Bu bağlamda, değişen, yeniden şekillenen koşullar ve yaşam alanlarının, mimarinin bunlar karşısında sundukları konusunda ne düşünüyorsunuz? Yaşam alışkanlıkları ve yeni eğilimler bağlamında ‘eski’diğini düşündüğümüz bir yapı, bir anda o anki koşullar için en optimum çözümü sunar hale gelebiliyor örneğin…

Dönemin hızı ve küresel tüketim çılgınlığının dayattığı bir “eskime” algısı aslında bu… İnsanı insan yapan değerler ya da mimariyi mimari yapan değerler eskir mi? Moda, yıldız tasarımcı ve benzeri egemen kavramları bir yana bırakırsak, yerin ruhuyla kadim ilişkileri yeniden kuran tasarım eskimez, dönüşür, yeni kullanıcılarla başkalaşır, küllerinden yeniden doğar… Tıpkı Bodrum Aktur örneğinde olduğu gibi.

Görseller EPA Mimarlık arşivinden alınmıştır.

Previous Story

Bodrum’un Çok Katmanlı Değeri Bodrum Kalesi

Next Story

Bodrum’un Karanlık Geleceği

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.