Bodrum’un Çok Katmanlı Değeri Bodrum Kalesi

/

1402’de Timur’un Anadolu’yu işgaliyle zayıflayan Osmanlının, çok sevilen sahil kasabası Bodrum’da, Rodos’lu Saint Jean şövalyeleri tarafından inşa edilen Bodrum Kalesi, alanında görece dünyanın en ayrıcalıklı müzelerinden biri olarak kabul edilen Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor. Diğer adı Saint Peter olan Bodrum Kalesi’nin Osmanlı egemenliğine geçtiği on beşinci yüzyıla kadar yüz yirmi yıl Saint Jean şövalyelerinin yönetiminde yer aldığı biliniyor. Yapımında, Mausoleum’un taş ve mermerleri kullanıldı. Bu taşlar daha sonra deprem nedeniyle yıkıldı ve kentin ismini Halikarnas’tan Petronium’a dönüştürdü. Hendeklerin, surların ve sarnıçların kaleye eklenmesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos’u aldığı 1522 yılına dek sürdü. Kale Türklere geçince, şövalyeler ayrıldı; hapishane olarak kullanılmaya başlandı. Kanuni, Bodrum kalesinin içindeki kiliseyi minareli bir camiye çevirdi. Burası, yüzyıllarca olduğu gibi kaldı; ta ki Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri toplarının surları bombalayışı ve minareyi yıkışına kadar. Minare, 1997’de yeniden inşa edildi.

Osmanlı devrinde önceleri küçük bir garnizon olarak kullanılan Bodrum Kalesi’nin hapishaneye çevrilmesi 1895 yılına tarihleniyor. Birinci Dünya Savaşı günlerinde, 26 Mayıs 1915 tarihinde Fransızların bombardımanına uğradı. Bu bombalama, kaleye büyük ölçüde tahribat verdi, kale boşaltıldı. İtalyanlar Bodrum’a çıkınca, onlar da askerlerini Bodrum Kalesi’ne yerleştirdiler ve kaleyi ana karargâhları olarak kullanmaya başladılar. 5 Temmuz 1921’de Kurtuluş Savaşı sona erip İtilaf devletleri yenilgiye uğrayınca Bodrum Kalesi’nde konuşlanan İtalyan birlikleri dağıldı. İkinci Dünya Savaşı (1939-1945) yıllarında Kale bu kez Türk askeri üssü olarak kullanılsa da savaş nihayete erince boşaltıldı. Cumhuriyetin ilerleyen dönemlerinde ise müze olarak kullanılmaya başlandı.

Bodrum Kale Müzesi günümüzde Saint Jean şövalyeleri zamanındaki karakteristiğini ve planını koruyor, Gotik mimarinin bir örneğini veriyor. Kare planına, ayrıca -Saint Jean şövalyelerinin, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden seçilmiş olmaları nedeniyle- her şövalye grubuna özgü beş ayrı kule ekleniyor. İspanyol, Fransız, Alman, İtalyan ve İngiliz kuleleri olarak anılan bu kulelerde şövalyelerin, kale komutanlarının, görevlilerin kapılar üzerindeki duvarlara kazıdıkları iki yüz kırk dokuz farklı işaretten en dikkat çekici olanı İngiliz kralı IV. Henry’nin arması.

Savunma hatları tek bir duvardan oluşurken dış duvar beş kuleyle güçlendirilmiş. Çift duvarlar arası su hendeği, asma köprü, tahkimatlı siper, kontrol kulesi, ön avlu, iç odalar, kilise ve iç avlu Bodrum Kalesi’nin kimi bölümlerinden. Kalenin iç bölümündeki geniş alanlar, yağmur suyu toplayan sarnıçlar inşa etmek üzere kazılmış. Kalenin ana karakterine ek olarak antik dünyanın izleri duvarlarda hâlâ izlenebiliyor; bunun nedeni, Mausoleum’un kalıntılarının bazı parçalarının yapı malzemesi olarak kullanılmış olması. Kilisenin camiye dönüştürülerek minaresinin eklenmesi, ayrıca kalede hamam kurulması Osmanlı devri faaliyetlerinden. Bodrum Kalesi, bu yapısıyla, çok katmanlı tarihsel ve kültürel bir kimlik sunuyor.

Restorasyon Çalışmaları Tamamlandı

Bodrum Kalesi, bünyesindeki Sualtı Arkeoloji Müzesi’yle birlikte yaklaşık üç yıldır restorasyon altındaydı. Restorasyon çalışmaları, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde bulunan Bodrum Kalesi’nin surlarını güçlendirdi, eserlerini destekledi. 1995’te Avrupa’da Yılın Müzesi Yarışması’nda Özel Övgü ödülünü alan, Bodrum’un Taşınmaz Kültürel varlığı Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi; Haziran itibariyle yeniden ziyaretçilerin ilgisine sunuldu. 33 bin metre kare alana sahip kalenin yirmi-yirmi beş metreye kadar çıkan bütün sur duvarlarının onarılmasından, yaklaşık yüz metrekarelik kapalı bir sergi alanını hizmete açılmasından bahsediyoruz. Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi, Bodrum Müzesi ismiyle tek bir çatı altında, Kale’yi, Batıklar’ı ve Bodrum Tarihi’ni, üç farklı konsept olarak sunuyor.

Amphora koleksiyonundan bir seçki…

Koleksiyon

Sualtı Arkeoloji Müzesi Bodrum Kalesi’ne 1964 yılında eklenmiş. Kalenin restorasyonu altmışlı yıllarda günümüzde olduğu gibi daha öncelikliydi, ancak daha sonra sergilemeler için uygun bir yer bulunabildi. Bodrum Müzesi içinde artık on dört tane sergi salonu yer alıyor ve isminden anlaşıldığı gibi daha çok su altı eserleri sergileniyor.

İlginizi çekebilir:  Bodrum’un Karanlık Geleceği

Bu sergi bölümlemelerinden Cam Salonu, Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası’nın desteğiyle 1986 yılında açıldı. Ürünler, alttan aydınlatmak suretiyle izleyiciyle buluşturuluyor; böylelikle camların renkleri daha iyi seçilebiliyor. Duvar nişlerinde, İÖ 14. yüzyıldan İS on birinci yüzyıla tarihlenen örnekler, su altı kazısının ayrıntılı seyrini modelleyen küçük bir akvaryumla uyum içinde.

1984-1995 yılları arasındaki Uluburun kazılarında bulunan bütün örnekler, 1999 yılında açılan Uluburun Gemi Enkazı bölümünde karşımıza çıkıyor. Milattan öncesine dayanan en eski gemi kalıntılarından biri olan Uluburun Gemi Enkazı 1982’de Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi yöneticisi T.Oğuz Alpözen’in ekibinin çalışmaları doğrultusunda gün yüzüne çıkarıldı. Geminin kargosu çoğunlukla külçelerden oluşuyor. Bununla birlikte 150’den fazla kobalt mavisi, lavanta renkli katışıksız incelikte düz ve yuvarlak şekilli külçeler bulunmuş ki söz konusu külçeler Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin en eski cam kalıntıları, sanat eserleri.

İS. 4 ve 5. yüzyıllara tarihlenen Geç Roma Dönemi’ne ait başka bir gemi kalıntısı Yassıada yakınlarının 36-42 metre derinlerinden çıkarılmış. Prof. Dr. George F. Bass’ın yönetiminde 1967-1969 yılları arasında ulaşılan batıkta, pek çok amforayla birlikte, tamamen eksiksiz bir cam çömlek de derinliklerden günümüzle buluştu, Cam Salonu’nda sergilenmeye alındı.

İS 7. yüzyıla dayanan Doğu Roma’ya özgü diğer gemi, 1961 ile 1964 yılları arasında gerçekleşen kazılarda çıkarılmış. 1997’den önce sergi salonu olarak kullanılan eski kilisede aslına uygun bir şekilde yeniden modellenmiş. Bütün örnekler, bu yeniden inşa edilen gemi içinde sergileniyor. Geminin Yassıada yakınlarında battığı ve Perslerle savaşta İmparator Heraklius’un ordusuna malzeme taşıdığı biliniyor. Yalnızca 7. yüzyıldan kalma cam bir şişenin söz konusu Doğu Roma gemisinden çıkarıldığını biliyoruz.

Serçe Limanı’nın 32 metre derinliklerinden bulunan başka bir gemi kalıntısının ise, 1977-79 yılları arasında düzenlenen kazı çalışmalarında elde edildiğini öğrendik. Kazı çalışmalarında geminin 16 metre uzunluğunda ve 5 metre genişliğinde iki yelkenlisinin bulunduğu ortaya çıktı. Kırık camlardan ve torbalar içindeki kalıntılardan söz konusu geminin bir ticaret gemisi olduğunu anlıyoruz. Ayrıca amforalar içinde sumak ve kuru üzüm kalıntılarına rastlanmış.

Gemiler ve Cam batıklarla birlikte Bodrum Müzesi’nin koleksiyonunu oluşturan diğer unsurlar Türk Hamamı, Amphoralar, Sikke ve Mücevheratlar, ayrıca belki de en fazla ziyaretçi toplayan Karyalı Prenses olarak karşımıza çıkıyor. Altı salondan dördünde buluntular, diğer ikisinde ise batıklar sergileniyor. 1990’lı yıllarda şehrin kuzeyinde bulunan Karya prensesi Ada’nın mezarı; iskeleti ve mezarın içinde bulunan mücevherlerle birlikte sergileniyor. Ada’nın yüz tanıma tekniği ile oluşturulan balmumu heykeli oldukça ilginç bulunuyor. Koleksiyon; Türkiye’de ilk defa gece müzeciliği uygulamasıyla 10:00 – 22.00 saatleri arasında gezilebiliyor.

Otantikliği ve Bütünlüğü açısından Bodrum Kalesi’nin Değeri

Kompleksin içerdiği, yansıttığı evrensel değerlerin UNESCO kriterleri bakımından bir analizi yapıldığında, en dikkate değer özelliklerinden birinin İÖ 4. yüzyıldan Osmanlı dönemine uzanan kültürel varlıkların, mekânın ortaçağ karakterinin korunduğu bir ortamda sergilenmesi, bir araya getirilmesidir.

On beşinci yüzyıl Avrupa yapı sanatının, mimari ve tekniğinin görsel olarak tüm özelliklerini yansıtması Anadolu’da ender rastlanan bir değerdir. Bu açıdan Kale, zamanının askeri ve manevi bileşenleri doğrultusunda Ortaçağ Avrupasının sıra dışı bir izdüşümü olarak görülüyor.

Öte yandan; Bodrum’un kule evleri olarak adlandırılan ve 17.yüzyıla tarihlenen en eski geleneksel evleri, Kalenin formunda inşa edilmiş. Bir başka anlatımla, kale Bodrum’un en baş referanslarından biri olmaya devam etmekte.

Ayrıca Kale; Saint Jean şövalyelerinin mensup olduğu Kudü s’teki Hospitalier Tarikatının kültürünü sürdürmekte. 15. yüzyıldaki inşasını takiben, şövalyelerin Rodos dışındaki en önemli noktalarından biri haline geldi. Yaklaşık 120 yıl saldırılara dayandı, daha da güçlendi, askeri bir güç oldu.

Taşınmaz Kültürel Varlık olarak bütünlüğü tanımlanan Bodrum Kalesi, inşa edildiği dönemdeki çağdaşlarına kıyasla benzersizliğini hâlâ koruyor.

 

 

Previous Story

Bodrum Hakkında Her Şey

Next Story

“Yerin Ruhuyla Kadim İlişkiler Kuran” Bodrum Aktur

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.