Yunanistan, II. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından işgal edildiği yıllarda ülkeden çalınan tarihi eserlerin peşinde. Atina Arkeoloji Derneği (The Archaeological Society at Athens) Genel Sekreteri Vassilios Petrakos’un yazdığı beş bölümden oluşan çalışma “The Past in Sheckles” (Prangalar Altındaki Geçmiş) Yunanistan’dan II. Dünya Savaşı sırasında çalınan tarihi eserlerin izini sürüyor.
The New York Times’ın haberine göre, Naziler 1941’de Yunanistan’ı işgal ettiğinde Alman ordusundan general Julius Ringel, özellikle 3 bin yıl önce yaşamış olan Minos medeniyetinden izler barındıran Girit adasında gerçekleştirilen kazılarda aktif rol aldı. Bu kazılarda çıkarılan vazo, seramik ve birçok tarihi eserin bir kısmını askerlerinin de yardımıyla kendisi için alırken, bir kısmını da savaş ganimeti olarak Alman müzelerine gönderdi.
Yağma ve Yok Etme
General, kendi yaptırdığı kazılar dışında daha önceden çıkarılmış ve sergilenen eserleri de işgal altındaki noktalardan çaldı. Petrakos’a göre “Ringel gibi subaylar, sadece kişisel zenginlikleri için yaptıkları kazılar ve yağmalardan değil; Girit, Makedonya, Tirins, Assini ve Samos gibi yerlerdeki eserlerin yok edilmesinden de sorumlu”.
Nazilerin tarihi eser hırsızlığına dair çalışmalar başka ülkelerde de yoğunlaştı. The New York Times’a konuşan Arizona Üniversitesi’nden antropoloji profesörü Irene Bald Romano, ABD, Almanya, İtalya, Fransa ve Polonya’da da benzer konular üzerine araştırmalar yapıldığını söyledi. Getty Museum’dan küratör Claire Lyons ise, “Naziler tarafından çalınan tarihi eserlerin kaderleri hakkında hak ettikleri araştırma yapılmıyor. II. Dünya Savaşı’na daha fazla odaklanmamız gerekiyor” dedi.
“Çalınan Eserlerin Kaydı Oluşturulamadı”
II. Dünya Savaşı sırasında sadece Yunanistan’dan değil İtalya ve Mısır başta olmak üzere başka ülkelerden de tarihi eser çalındığı biliniyor. Petrakos, Yunanistan’daki duruma ilişkin “Çalınan tüm eserlerin kaydı hiçbir zaman tam olarak oluşturulamadı ve bu artık mümkün de değil” derken Alman ve İtalyan askerlerin yağmalarına ilişkin “Daha önce yapılan kazılarda bulunan eserlerin ve müzelerdeki işlerin çalındığını biliyoruz; fakat o kazılarda tam olarak nelerin bulunduğunu bilmiyoruz” dedi.
Ülkenin Teselya bölgesinde Nazi partisi teorisyenlerinden Alfred Rosenberg’ün yönetiminde büyük kazılar gerçekleştirilmiş, Gestapo ve SS’den sorumlu Heinlich Himmler de Aryan ırkının kökenine dair araştırmaları için Yunanistan’da kazılar organize eden isimler arasında yer almıştı.
Öte yandan, uzmanlar günümüzde Almanya’nın Nazi döneminde yağmalanan işlerin geri iade edilmesi konusunda duyarlı olduğunu belirtiyor. Romano durumun mükemmel olmadığını itiraf etse de Almanya’nın özellikle Nazi dönemi için, kaynak konusunda yüksek standartlar uyguladığını; koleksiyonları hakkında şeffaf davrandığını, açık arşivler oluşturduğunu ve pek çok eseri iade ettiğini belirtti.
Almanya Eser İadesi Konusunda Duyarlı
Atina’daki Ulusal Arkeoloji Müzesi’nden yönetici Kostas Nikolentzos, Almanya’nın Unteruhldingen şehrindeki Pfahlbau Müzesi’nin Teselya’dan yağmalanan 13 binden fazla tarihi eseri, döküman ve fotoğraflarla birlikte, müzeye iade ettiğini paylaştı. Müzeden Dr. Maria Lagogianni-Georgakarakos ise 1951-2014 yılları arasında devam eden bu iade sürecinin uzunluğunu savaş sonrası Almanya’nın Batı ve Doğu Almanya olarak ayrılmasıyla ilişkini olduğunu belirtirken “Belge ve tarihi eserler, Batı ve Doğu Almanya’daki çeşitli kurumlara bölünmüştü. Pfahlbau Müzesi Direktörü, tarihi eserlerin kaynaklarına ilişkin araştırmaların 20 yıl sürdüğünü aktarmıştı” dedi.
Öte yandan Heraklion Müzesi’nden küratör Georgia Flouda ise Alman ve Avusturyalı araştırmacılar tarafından bu konuda yapılan tüm çalışmalara erişimlerinin olmadığını söylüyor. “Tüm kanıtlara sahip değiliz ve Almanya’da, Avusturya’da bizden gizlenen belgeler olup olmadığını bilemeyiz. Ancak gittikçe daha fazla belge ortaya çıkıyor ve bu yüzden bilmediğimiz daha fazla yasadışı kazı yapılmış olma olasılığını göz ardı edemeyiz” diye konuştu.
Nazilerin yağmaladığı eserlerden asıl sahiplerine dönenler ya da ülkelerine iade edilenler olsa da, pek çok eserin dünyanın önde gelen müzelerine satıldığı veya bağışlandığı da biliniyor.