Bundan tam bir yıl önce yayımlanan dijital sayımızda, henüz ilk aylarını yaşadığımız pandeminin sinemaya olan etkilerinden söz ederken, çevrimiçi festivalleri olağandışı bir gelişme olarak ele almıştık. Geçen bir yıl içinde çevrimiçi festival kavramı, birçok dünya festivalinin hızla adapte olduğu, yeni normale dönüştü.
Çevrimiçi festivaller: Yeni bir eşik atlanmış olabilir mi?
Mart 2020’de, gösterimini planladığı filmleri Amazon Prime Video üzerinden ABD içinde erişime açan SXSW ve basın ya da sektör için çevrimiçi gösterimler düzenleyen Tribeca Film Festivali, farklı çevrimiçi festival formüllerini ilk deneyen festivaller oldu. Ardından, dünyanın dört bir yanındaki birçok festival, düzenlendiği dönemdeki ve coğrafyadaki pandemi önlemleri ile şekillenen ölçüde programlarının tümünü çevrimiçine taşıdı ya da sosyal mesafeli fiziksel gösterimlere ek olarak çevrim içi gösterimlerin bulunduğu hibrit formüller geliştirdi. Çevrimiçi gösterimler yapmak yerine festivali tümden iptal etmeyi göze alan Cannes Film Festivali ve eylül ayındaki koşulların yardımıyla kısıtlı sayıda ziyaretçi ve izleyiciyi kabul ederek tamamen fiziksel olarak gerçekleştirilen Venedik Film Festivali, önemli istisnalardandı.
Diğer yandan Avrupa’nın üçüncü büyük festivali Berlin Film Festivali hibrit bir format seçti, 1-5 Mart 2021 tarihleri arasında basın ve sektör için tüm programını çevrimiçi erişime açarken, açık havadaki fiziksel gösterimlerin yaz aylarında gerçekleştirileceğini duyurdu. Berlin Film Festivali gibi büyük ve prestijli bir festivalin bu kararı gösteriyor ki, film festivalleri için geri dönüşü mümkün olmayacak bir eşini atlamış olabiliriz: Her ne şekilde ve ölçüde olursa olsun, filmlerin çok daha fazla sayıda kişiye ulaşmasını sağlayan, sadece bulunduğu şehirdeki izleyiciyi değil, ülkenin (hatta bazı durumlarda dünyanın) dört bir yanındaki izleyiciyi katılımcı hâline getiren çevrimiçi gösterim ve etkinlikler, muhtemelen film festivallerinin bir parçası olmaya devam edecek.
Türkiye’de Durum
Türkiye’de de durum farklı değildi. İstanbul Film Festivali, dijital platformu İKSV Online’ı hızla hayata geçirerek, mayıs ayından itibaren bazı filmleri çevrimiçi erişime açmaya başladı. Yaz aylarında Ulusal Yarışma gösterimleri kısıtlı sayıda izleyici için açık havada gerçekleşirken çevrimiçi gösterimler aracılığıyla Türkiye’nin her yerindeki izleyiciye ulaştı. Sonbaharda Filmekimi Galaları başlıklı bölümle festival ve Filmekimi birleşti, Kadıköy ve Nişantaşı’ndaki salonlarda fiziksel gösterimlerde daha sonradan Oscar’a uzanacak Nomadland ve Another Round gibi önemli yapımlar izleyiciyle buluştu. İKSV Online, yıl boyu yeni filmler izleme imkânı sunan bir dijital platforma dönüşmekte olduğunu, 2021’nin ilk aylarında da süren gösterimlerle kanıtladı. Bir prova niteliği taşıyan ilk deneyimin, 39. İstanbul Film Festivali’nin ardından, şimdi sıra 40. İstanbul Film Festivali’nde.
40. İstanbul Film Festivali’nde Neler Var?
40. İstanbul Film Festivali, 1 Nisan’da çevrimiçi gösterimlerle başladı ve festivalin farklı bölümlerinde yer alan 30’a yakın film nisan ve mayıs aylarında gösterildi. Mayıs ayının ikinci yarısında ise Ulusal Kısa Film Yarışması ve Ulusal Belgesel Yarışması’nda yarışan filmlerin gösterimleri yine İKSV Online üzerinden yapıldı. 29 Haziran’a kadar sürecek festival son ayı için, pandemi önlemlerine ve koşullarına bağlı olarak çevrimiçi gösterimlere ek olarak açık havada ve sinema salonlarında fiziksel gösterimler yapmayı da planlıyor. Gösterilecek filmler arasında Ulusal Yarışma ve Uluslararası Yarışma filmlerinin yanı sıra, geçtiğimiz yılki festival için planlanan ve Alfred Hitchcock’un on beş renkli filminin yenilenmiş kopyalarından yapılacak gösterimlerinden oluşan Hitchcock Renkli bölümü de var.
Festivalin Ulusal Yarışma bölümünde bu yıl on üç film Altın Lale için yarışıyor. Yönetmen Tolga Karaçelik’in başkanlığını üstleneceği, oyuncu Ece Dizdar, sanat yönetmeni ve yapım tasarımcısı Naz Erayda Kurdoğlu, yapımcı Nadir Öperli ve yazar Şebnem İşigüzel’den oluşacak jüri, şu filmleri değerlendirecek:
Av (yön. Emre Akay)
9,75 (yön. Uluç Bayraktar)
Sardunya (yön. Çağıl Bocut)
Bir Nefes Daha (yön. Nisan Dağ)
Beni Sevenler Listesi (yön. Emre Erdoğdu)
Yeniden Leyla (yön. Barış Hancıoğulları)
Zîn ve Ali’nin Hikâyesi / Govenda Ali û Dayka Zîn (yön. Mehmet Ali Konar)
Af (yön. Cem Özay)
Çatlak (yön. Fikret Reyhan)
Cemil Şov (yön. Barış Sarhan)
İnsanlar İkiye Ayrılır (yön. Tunç Şahin)
Dirlik Düzenlik (yön. Nesimi Yetik)
Sen Ben Lenin (yön. Tufan Taştan)
Sinemacılar Ne Diyor?
Azra Deniz Okyay, Yönetmen – Dilek Aydın, Yapımcı
Dünya prömiyerini 77. Venedik Film Festivali’nde yapan ve Eleştirmenlerin Haftası bölümünde Büyük Ödül kazanan, Türkiye prömiyerini yaptığı 57. Antalya Film Festivali’nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil beş ödül kazanan Hayaletler’in yönetmeni Azra Deniz Okyay “Aslında post-prodüksiyon sürecimizin önemli bir kısmında zaten pandemi koşulları vardı. O yüzden filmi bitirmeden bile ihtimaller üzerine konuşuyor, […] Hayaletler’i sinema salonlarında fiziksel bir yaygın gösterime sokamayabiliriz ihtimalini dikkate alıyorduk.” derken, yapımcı Dilek Aydın da filmin dağıtım stratejisi ve gösterim planını “Pandeminin başından beri, etrafımızı gözlemleyerek kendimizi hibrit bir sisteme hazırlıyorduk. Ve Özellikle Azra filmin yönetmeni olarak, “dijital olarak asla göstermem filmi” demiyordu. Filmleri izlenmesi için yapıyoruz ve günün sonunda bizim için insanlarla paylaşmak daha önemli olacaktı.” sözleriyle açıklıyor. Şimdilik sadece Venedik ve Antalya’da fiziksel olarak ve onların katılımıyla gösterilen film, sayısız festivalde çevrim içi olarak gösterildi, şimdi ise Avrupa’daki sinema gösterimleri başlıyor. Aydın, izleyicinin çevrim içi gösterimlere ilgisinden oldukça memnun olduklarını, İstanbul Modern Sinema’nın gösteriminde 500 kişilik kotanın 5 dakikada dolduğunu ve mesaj yağmuru üzerine ek kota açtıklarını, [halen erişilebilir olduğu] MUBI’de yayımlandığı ilk hafta sonunda filmi yaklaşık 3000 kişinin izlediğini söylüyor: “Filmin şu an, özellikle eve kapandığımız zamanlarda daha ulaşılabilir olması hoşumuza gidiyor. Ama bu filmimizi fiziksel ve açık hava gösterimlerinde izleyicimizle buluşturmayacağımız anlamına gelmiyor. Daha yolun çok başındayız. İyi film her yerde ve her zaman izleniyor. Biz de karşımıza çıkan fırsatları değerlendireceğiz.”.
Yönetmen Azra Deniz Okyay, yaz ayları için düşünülen fiziksel gösterimler için heyecanlı: “Hayaletler’i ekranda izleyip “bir de büyük perdede izlemek istiyorum” diyen o kadar çok insan var ki, yaz aylarında Türkiye’de online gösterimlere duyulan heyecanın beyaz perde gösterimleri için de yaşanacağını düşünüyoruz.” derken, çevrim içi festivallerin bir yönetmen ve bir izleyici olarak festival deneyimini nasıl değiştirdiği hakkında da şunları söylüyor: “Bir yandan, en azından hem dünya hem Türkiye prömiyerlerini fiziksel olarak yapabildik diye seviniyoruz; diğer yandan filmin özellikle festivallerde sürekli çevrimiçi olarak seyirciyle buluşmasının çok zor bir deneyim olduğunu kabul etmek zorundayız. Seyircilerle bir araya gelmek, bizim gibi film yapan insanlarla karşılaşmak, konuşmak, bizim için o kadar büyük bir motivasyondu ki, bunun mümkün olmaması maalesef hayal kırıklığı yaratıyor. Bütün dünya da bunu yeni öğreniyor. Bazı festivaller, bu açıkları kapatmak için [yönetmenleri çevrimiçi bir araya getirmek, canlı soru-cevaplar gibi] çeşitli mekanizmalar geliştirdiler. […] Pandemi kolay kolay kaybolmayacak, ya da tekrar edebilecek bir durum gibi görünüyor. O yüzden festivallerin ve sanat kurumlarının festival tecrübesine daha geniş bakmayı öğrenmeleri, festival seyircisi ya da konuğu olmanın salt film izlemekten ibaret olmadığını tekrar tekrar hatırlamaları gerekiyor bizce.”
Deniz Tortum, Yönetmen
Dünya prömiyerini Ocak 2020’de Rotterdam Film Festivali’nde yapan Maddenin Halleri’nin yönetmeni Deniz Tortum, pandemiden önce filmin festival yolculuğunu planladıklarını hatırlıyor.
Mart 2020’de New York’ta, Museum of the Moving Image’daki gösterimden iki gün önce New York’un karantina düzenine geçmesi, gösterimin iptal edilmesine neden olmuş, pandemiyle beraber irtibat halinde oldukları birkaç festival de ya iptal ve erteleme ya da programlarını küçültme kararı almış. Yaklaşık üç-dört ay süren bu bekleme döneminin ardından Maddenin Halleri, 39. İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Belgesel Yarışması’nda yarışmış ve En İyi Belgesel Film seçilmişti.
Tortum, “Pandemi filmin festival takvimini ve dağıtım stratejisini aslında 5-6 ay kadar yavaşlattı.” diyor.
Diğer yandan çevrim içi festivalin, filmlerin daha büyük bir seyirciye ulaşmasını ve Türkiye genelinde izlenebilmesini sağladığının önemini hatırlatan yönetmen şöyle söylüyor:
“Pandemiyle beraber çevrim içi gösterimler ve dijital platformlar da bir film vizyona girmiş gibi tanıtımını yapıyorlar, filmin duyulması için çok çaba sarf ediyorlar. Vizyon esnasında başvurulan iletişim ve tanıtım yöntemlerinin başka şekillerde de kullanılabileceğini gördük.” Haziran ayında MUBI ile dijital gösterimlerine başlayacak Maddenin Halleri için, sinema salonları açıldığında fiziksel gösterimler de planlanıyor.
Leyla Yılmaz, Yönetmen
Festival yolculuğuna pandeminin öncesinde, 2019 sonbaharındaki Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde başlayan Bilmemek’in yönetmeni Leyla Yılmaz ise bu konuda biraz daha muhafazakar olduğunu itiraf ediyor: “Roma filminin o muhteşem panayır ve isyan sahnelerini sinemada izleyememenin eksikliğini hissetmiştim. [Bilmemek için de] “Film sinemada oynar, daha sonra isteyen televizyon kanallarına verilir.” düşüncesiyle hareket ettik. Pandemiyle beraber bu planlar suya düştü. Umarım yaz aylarında bu salgın dizginlenir ve açık hava sinemalarında izleyiciyle buluşuruz.”. Endişelerini dile getiren yönetmen, “Bildiğimiz sinemanın son günleri yaşıyor olabiliriz.” diyor ve filmleri yayımlamak için bir asgari ücret parası teklif eden dijital platformlara filmlerde yüzlerce kişinin emeği olduğunu hatırlatmak istiyor. Yılmaz, geçtiğimiz yıl 39. İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümünde yarışan filmi aracılığıyla çevrim içi festival deneyimini hem bir izleyici hem de yönetmen olarak yaşamış ve pandemi on yıl önce yaşansaydı böyle bir festival yapmanın imkânsızlığına dikkat çekiyor, bu şartlar altında yapılabilecek en iyi işin yapıldığını söylüyor: “İstanbul Film Festivali, bu işi dünya çapında en ustaca yapan festivallerden biri.”
Kısa Kısa…
Festival Sezonu Sundance ile Açıldı
2021 yılının ilk büyük film festivali, bağımsız sinemanın kalesi olarak nam salmış Sundance Film Festivali oldu. 28 Ocak – 3 Şubat tarihleri arasında tamamen çevrim içi düzenlenen festivalin Jüri Büyük Ödülleri’ni ABD’den Sîan Heder’in işitme engelli bir ailenin çocuğu olarak doğan bir çocuğunu hikâyesini anlattığı CODA, ABD’den Questlove’ın 1969’daki Harlem Kültür Festivali’ni konu alan belgeseli Summer of Soul (…Or, When the Revolution Could Not Be Televised), Kosova’dan Blerta Basholli’nin ataerkil bir toplumda kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kadına odaklandığı Hive ve Danimarka’dan Jonas Poher Rasmussen’in bir Afganistan göçmeninin deneyimlerini işlediği animasyon-belgeseli Flee kazandı. Ödül alan diğer yapımlar arasında Türkiye’den Serhat Karaaslan imzalı kısa film Suçlular ve Zaferhan Yumru’nun yapımcıları arasında yer aldığı Ma Belle, My Beauty de vardı.
Dünya Festivallerinden Haberler
Hibrit bir formülle gerçekleştirilen 71. Berlin Film Festivali, 1-5 Mart tarihleri arasındaki çevrimiçi gösterimlerin ardından, 9-20 Haziran tarihleri arasındaki fiziksel, açık hava gösterimleriyle sürecek. Çevrimiçi gösterimlerin ardından açıklanan ödüllerini de açıklayan festivalde, Ana Yarışma’da büyük ödül Altın Ayı Romanya’dan Radu Jude’nin Babardeală cu bucluc sau porno balamuc / Bad Luck Banging or Loony Porn filminin oldu; festivalde ödül alan yapımlar arasında, Panorama bölümünde FIPRESCI Ödülü kazanan, Ferit Karahan imzalı Okul Tıraşı da yer aldı. Öte yandan geçtiğimiz yıl gerçekleştirilmeyen Cannes Film Festivali pandemi şartlarının değişmemiş olmasından dolayı, 6-17 Temmuz aralığına ertelendi; Venedik Film Festivali ise uluslararası yarışma jürisine Bong Joon-ho’nun başkanlık edeceğini duyurdu.
BluTV – Discovery Ortaklığı
200’ü aşkın ülkede, 50’ye yakın dilde hizmet veren ve Discovery Channel, Animal Planet ve Food Network gibi markaları portföyünde bulunduran Discovery Inc., Türkiye merkezli dijital platform BluTV’nin yüzde 35 hissedarı oldu. İki markanın stratejik ortaklığı, Discovery içeriklerinin BluTv platformunda yayımlanmasını da kapsıyor.
İstanbul’un Sokak Köpeklerine Dışarıdan Bir Bakış: Stray
Los Angeleslı yönetmen Elizabeth Lo’nun uzun metrajlı belgesel filmi Stray, İstanbul’un sokak köpeklerine dışarıdan bir bakış atıyor. Sokak köpeği Zeytin’in gözlerinden İstanbul sokaklarını gezen film, kamerasını sadece Zeytin ve köpek dostlarını değil, kentin sokaklarını onlarla paylaşan, toplumun dışarı itilmiş kesimlerinden birçok bireyi ve topluluğa da çeviriyor. Stray’in ilgiyle izlendiği gördüğü Tribeca, Londra, Bergen, Gijón ve Stockholm’deki festivallerin ardından yönetmen Elizabeth Lo vizyonuyla, Amerikan bağımsız sinema ödülleri Independent Spirit Ödülleri’nde “Kurgudan Daha Gerçek” ödülüne, önemli belgesel sinema ödüllerinden Cinema Eye Honors’a ise En İyi İlk Belgesel ve En İyi Görüntü Yönetimi dallarında aday gösterildi.