ha:ar, Impossible Sculptures No:23, CGI (Computer Generated Image), Computer Controlled Light Box, 200×166, 2021

Kültürel Çarpışmalardan Doğan Bir NFT Sergisi

///

K oleksiyoner Feride İkiz’in NFT koleksiyonu Pernod Ricard Türkiye sponsorluğunda “Crash” başlığı altında, Contemporary İstanbul içerisindeki House of Brothers Lounge’da izleyiciyle buluştu. Piksel Yeni Medya Programı’ndan Hande Şekerciler ve Arda Yalkın (ha:ar) proje ve kürasyonunda sergilenecek olan “Crash”, 5 Haziran’a kadar ziyaret edildi.

Kişisel Bir NFT Koleksiyonu İlk Kez Fiziksel Ortamda

Türkiye’de kişisel bir NFT koleksiyonunun ilk kez fiziksel ortamda sergilendiği “Crash”in seçkisinde hem Türkiye’den uluslararası bilinirliğe sahip sanatçıların hem de dünya çapında kripto sanat dünyasının önde gelen isimlerinin işleri izleyici karşısına çıktı. Program kapsamında YouTube üzerinden ücretsiz olarak paylaşılan Piksel Talks at House of Brothers başlıklı konuşmalarda NFT dünyasının koleksiyonerler, sanatçılar, galeriler ve sanatseverler için neler ifade ettiği, telif hakları gibi hukuki konularla ilişkisi ve kripto sanat ile çağdaş sanatın benzeşen/ayrışan yanları gibi birçok konu farklı bakış açıları ve konuklarla masaya yatırıldı.

Özge Topçu, Skylight, 2021

Seçkide kripto sanat dünyasının tanınmış isimleri arasında yer alan Pak’tan 1987’den beri dijital sanatla uğraşan, dünya çapında pek çok ödül alan, önemli müze ve koleksiyonlarda eserleri yer alan Rus sanatçı kolektifi AES+F’e, uluslararası bilinirliğe sahip Türk sanatçı Refik Anadol’dan kripto sanat dünyasına başarılı bir giriş yapan sanatçı ikilisi ha:ar’a (Hande Şekerciler & Arda Yalkın), Gulbenkian Vakfı Ödülü’ne sahip enstalasyon işleriyle tanınan Özge Topçu’dan eleştirmen, koleksiyoner ve sanatçı Kenny Schachter’e; İtalya’dan esrarengiz sanatçı Dot Pigeon’dan yapay zeka sanat hareketinde öncü Mario Klingemann’a, dünyaca popüler Grimes’dan dijital sanatın öncülerinden Gmunk’a uzanan pek çok isim yer aldı.

Sergiyi koleksiyoner Feride İkiz ile proje ve kürasyon kısmında yer alan ha:ar’dan (Hande Şekerciler & Arda Yalkın) dinledik.

Feride İkiz

  • Uzun yıllardır çağdaş sanat alanında koleksiyonunuzu oluşturuyor ve farklı disiplinlerden çalışmaları seçkinize ekliyorsunuz. Bir süredir de son zamanlarda sanat dünyasının gündemini sıklıkla meşgul eden kripto sanat ve NFT alanında eserlere yoğunlaştınız. Merak ediyorum, iki ayrı uç olarak değerlendirilebilecek çağdaş sanat koleksiyonerliği ile kripto sanat koleksiyonerliği arasındaki farkları nasıl yorumlarsınız?

Ben aslında kendi penceremden konuya “kripto sanat koleksiyonerliği” diye bakmıyorum. Çağdaş sanat koleksiyonu yapıyorum. Koleksiyonumda ağırlıklı heykel, yerleştirme ve video işleri var, NFT öncesi de dijital resim ve video alıyordum. Blockchain teknolojisi sanat eseri gibi özgün varlıkların NFT (non-fungible token) gibi değiştirilemez simgeler ile temsiline ve satılmasına imkân tanıdı. Bu sanat piyasaları için müthiş bir gelişme. Zaten dijital üretilmiş video ve resim gibi işler alan bir koleksiyonerin teknolojik gelişmelerden faydalanmayıp bu
piyasalardan uzak durmasını imkânsız buluyorum.

Farklara gelirsek eğer blockchain teknolojisine ve kripto paralara çok hâkim değilseniz, bu piyasalara girmek çok da kolay değil. Kripto sanat piyasalarında satılan işlerin bugün için yüzde 99’unun koleksiyoner ruhuma hitap etmediğini net olarak söyleyebilirim. Ancak payı bugün için belki yüzde 1 olan ve bu piyasalara yeni yeni gelen, sanat kariyerinde önemli bir yerde olan, Venedik Bienali gibi pek çok sanat organizasyonunda yer almış, dünya çapında önemli müze ve özel koleksiyonlarda işleri olan sanatçılar beni asıl heyecanlandıranlar. NFT piyasaları çok tanınmış müthiş sanatçılarla çok kısa sürede tanışmama ve onlarla ortak bir hikâyeyi paylaşmama imkân tanıdı. Bunlardan biri de yakında İstanbul’da misafirim olacak AES+F. İşin bu boyutu benim koleksiyonerlik hikâyeme yeni bir pencere açtı diyebilirim.

AES+F, Allegoria Sacra, Reincarnation, 2021

“Farklı Bir Koleksiyoner Kimliği Oluştu”

Ama kripto sanat koleksiyonerliği tanımına uyan bir hareket var, farklı bir koleksiyoner kimliği oluştu. Hatta bu tip koleksiyonerler çoğunlukta bu piyasalarda, çoğu belki de daha önce geleneksel sanat piyasalarında aktif koleksiyonerler değil. Ancak kesinlikle teknolojik alt yapıları güçlü, kripto dünyasına hakimler koleksiyonerlerin pek çoğu kripto piyasalardan, madencilikten ve kripto para yatırımlarından büyük servet kazanmış kişiler. Bir kısmı da dünyanın belli başlı servet sahipleri, Elon Musk gibi. Finansal yatırımcı fonlar dahi girdi piyasalara…

  • Koleksiyonunuzda yer alan NFT eserler Contemporary İstanbul kapsamında, House of Brothers Lounge’da fiziksel bir sergiyle sanatseverlerle buluşacak. Türkiye’de, muhtemelen dünyada da, bir koleksiyonerin NFT eser seçkisinin yer aldığı fiziksel bir sergi ile henüz karşılaşmadık. Sizin için nasıl bir karardı? Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?

Geçtiğimiz bayram tatilinde bir sabah 07:00’de uyandım ve NFT sergisi fikri aklıma geldi. Hemen sanatçı arkadaşım Arda’ya (ha:ar’dan Arda Yalkın’a) mesaj gönderdim. ‘‘Ben bu sonbahara sadece NFT’lerden oluşan bir koleksiyoner sergisi yapmak istiyorum’’ dedim. O da erken kalkar, koşuya çıkmadan yakalamışım. “Olur yapalım dedi’’ yarım saat geçmedi, ‘‘Hatta haziran başında yapabiliriz CI zamanı” diye aradı beni. Mayıs ortasıydı, “Acelem yok içimize sinecek şekilde olursa yapalım, yoksa sonbahara” dedim.

Bunu derken MoCDA müzesi kurucusu arkadaşım Serena Tabacchi’nin bir sözü aklıma geldi: “Blockchain’de her şey ışık hızıyla ilerliyor”. Normalde bu sergi yetişmez ama madem teknolojik gelişmelerin ışık hızıyla hayatımıza girmesini konu alan bir sergi yapıyoruz işte tam de bu nedenle içimize sinecek şekilde yetiştirip, en güzelini de yaparız diye düşündüm. Bir hafta içinde sergiye dahil olmasını istediğimiz A takımının hepsi (sponsorumuz Pernod Ricard Türkiye, yazarımız Burcu Dimili, ha:ar, Piksel Yeni Medya Programı ekibi, Türk Bilişim Vakfı) projeyi kabul edince süratle ilerledi her şey. Eşim ve kızımın da gereken desteği vereceğinden emindim. Bazı mucizeler de olmadı değil. AES+F’den Lev Evzovich’in İstanbul’a gelmeyi kabul etmesi, kendisiyle Türkiye’de röportaj yapabilecek yegâne kişi olan Nil Nuhoğlu’nun müsait olması gibi…

NFT eserlerden oluşan fiziksel bir sergiyi Almanya’da Nagel Draxler Galeri düzenledi. Unit London da İngiltere’de yakın zamanda bir sergi açtı, devam da ediyor sanırım ancak fiziksel olarak düzenlenmiş bir koleksiyoner sergisi henüz duymadım.

  • Serginin de adı olan “Crash” aslında birçok şeyi ifade ediyor. Kripto sanat koleksiyonerliği eser alım-satım ve üretimi, rekor kıran yeni satışlar derken blockchain dünyası geleneksel sanat dünyası ile asla hızına yetişilemeyecek bir çarpışma hâlinde gibi. Sizin bu konuda yorumlarınız neler?

İsim bu sergiyle anlatmak istediklerimize çok uydu, küratoryal anlamda eserlerin seçimi ve üzerlerinden yapılabilecek okumalar tüm bu çarpışmaları ifade ediyor. Bu arada baştaki sorularda değindiğim o yüzde 99’dan da işler var koleksiyonumda. Kalıcı koleksiyonun bir parçası olarak almıştım. Aslında onların da dikkat ekonomisi denen düzenin ve teknolojik gelişmelerin ağırlığını koyduğu yeni dünyanın bir temsili olduğunu düşünüyorum, çağımızın toplumunu yansıtıyorlar, dolayısıyla koleksiyonumun kalıcı eserleri olacaklar. O yüzde 99’dan olan bazı işleri seçkiye dahil edip etmeme konusunda da küratörümüz ha:ar’la (Hande Şekerciler & Arda Yalkın) bir ara fikirleri çarpıştırdık diyelim ama zaten serginin maksadı bu diye çarpışmayı kolay çözümledik.

Kenny Schachter, Grifting, 2021

“Benim İçin Yeni Bir Keşif Dönemi”

  • Muhtemelen bu sergi hep aklınızın bir köşesinde olsa da hazırlık süreciniz ışın hızında gerçekleşmiş olabilir. Böyle bir zamanda yaşıyoruz, durup düşünmek istediğimizde bir şeyleri kaçırma ihtimalimiz oldukça yüksek olabiliyor. Siz bu hâli nasıl yorumluyorsunuz?

Belki kısa sürede hazırlandık gibi görünüyor ama aslında zihnen son altı, sekiz aylık bir hazırlık süreci yaşadık denebilir, sonunun bir sergi ile sonuçlanabileceğini bilmeden. NFT’lerden ilk kez haberdar olmam, biraz daha derin öğrenmem ve kendimi geliştirmek maksatlı atıldığım röportaj serisi macerası… Seninle beraber hazırladığımız ve Artdog Istanbul’da yayımlanan; uluslararası müze yöneticileri, NFT platformu yöneticileri, galericiler, hukukçular ve sanatçılarla yaptığımız röportaj serisi, NFT eserleri ve sanatçıları keşfim, alımlarım, tüm
bunlar aslında bir yandan dolaylı olarak hazırlıkların altyapısını oluşturdu. Bu yolculukta da yalnız değildim, koleksiyon yolculuğuma eşlik eden herkes; hatta bir yazar, NFT koleksiyoneri ve çok bilgili bir kripto yatırımcısı olarak sen dahil bu sergide görev aldınız ve beni yalnız bırakmadınız. Az önce bahsettiğim gibi A Takımı ile yola çıktığım için herhangi bir şeyin gözden kaçabileceğini düşünmüyorum. Ama tabii ki yapıcı eleştiriler bizi geliştirecek, koleksiyon hikâyeme de katkı sağlayacaktır. Benim için yeni bir keşif dönemi bu.

“İleride Sanal Bir Sergi Düzenlemeyi de İsterim”

  • Dijital dünyanın önemli bir figürü hâline dönüşen NFT’yi fiziksel ortamda sergilemek hakkında ne düşünüyorsunuz?

NFT öncesi de video ve dijital işler alıp; ev ve iş yerimde ekran ile ya da projeksiyon makinaları kullanarak fiziksel sergileyen bir koleksiyoner olduğum için NFT’lerim sadece sanal bir kripto cüzdanında depolanan veya kripto sanat platformu hesabında duran varlıklar olmadılar. Bana NFT’leri fiziksel ortamda sergilemek çok normal geliyor. Ayrıca şahsen fiziksel sergi deneyimini sanal sergiye tercih ediyorum. Ancak bu düşüncemin de teknolojik
gelişmelerle ileride değişebileceğini düşünüyorum, sanal sergi deneyimleri çok gelişecektir. İleride sanal bir sergi düzenlemek de isterim. Onun da farklı avantajları var, doğru ekip ve kürasyonla çok kısa sürede geniş ve uluslararası bir ziyaretçi kitlesine ulaşmak mümkün.

  • Bu fiziksel seçkinin bir çevrim içi versiyonu da olacak mı ya da eserlerin bir karekod okuma yöntemiyle NFT versiyonlarının da görülebilmesi mümkün olabilir mi?

Bu sergiye paralel bir çevrim içi versiyon olmayacak, benim içime sinecek şekilde yetişmez diye düşünüyorum. Ama ileride olabilir. Biraz daha uzun bir hazırlanma gerekir çünkü kesin uluslararası düzeyde yapmak isterim böyle bir içeriği, cazip bulacak ve iş birliği yapabileceğim sanat kurumları var aklımda.

Eserlerin bir kısmı zaten şifreli kripto cüzdanda depolanıyor, erişilmesi mümkün değil. Bir kısmı ilk satın aldığım platformlarda depolanıyor geçici olarak. O platformlarda görülebiliyorlar ancak sanal olarak link vermeyi düşünmüyorum, orası aslında bir depo gibi dolayısıyla sergi alanı değil. Herhangi bir kürasyonun olmadığı bir müze deposundaki eserleri düşünün, o şekilde ziyaretçiye sunulması bana anlamlı gelmiyor. Ben eser metinlerine, sanatçı bilgilendirmelerine ve kürasyona önem veriyorum. Platforma link vermek “şu kadar adet ve değerde” eserim var gösterişi yapmaya yarar, hoşlandığım bir şey değil. Koleksiyonerlerin çoğu gizli platformlarda hesap isimlerini takma isimleriyle belirliyorlar benimki de öyle.

Ancak SuperRare’in CMO’su (Pazarlama direktörü) Zack Yanger görüşmemizde bahsetmişti, koleksiyonerlere kürasyon da yapıp sergileme imkânı veren bir geliştirme projeleri var, en kısa zamanda hayata geçirmek istiyorlar. Böylece kripto sanat platformu üzerinde sanal sergi düzenlemek mümkün olabilecek.

Dot Pigeon, Hey Alexa, tell everyone to go fuck themselves, 2021
  • Bir şekilde sıklıkla gündemi meşgul etse de NFT ile ilgili birçok soru işareti henüz yanıt bulabilmiş değil. Türkiye’de koleksiyonerler hâlâ dijital sanata bile mesafeli yaklaşırken NFT dünyası fazlasıyla çekimser kaldıkları bir alan. Bu yüzden koleksiyonunuzu sergilemeniz örnek ve öncü bir hareket olacak diye düşünüyorum. Henüz hiç NFT eser almamış ya da koleksiyonuna NFT çalışmalar eklemek isteyen birine tavsiyeleriniz neler olur?

Bence neden almayı arzu ediyorlar, ne hedefliyorlar ilk onu belirlemeleri lazım. Koleksiyon yapma veya NFT alma maksatları nedir? Bu önemli. Kısa vadeli mi uzun vadeli mi? Finansal yatırım maksatlı mı yoksa benim gibi daha uzun vadeli bir sanat koleksiyonu oluşturma amacıyla mı? Bu netlik kazandıktan sonra belli başlı büyük platformlarda hesap açıp editöryal yayınları takip ederek platformdaki sanatçıları ve eserleri tanımaya başlayabilirler.

Bu arada kripto sanat platformlarının felsefeleri ve iş planları da farklı. Örneğin Nifty Gateway ağırlıklı olarak çoklu edisyon işler satıyor hatta açık edisyon satışları da yapıyor, zaman sınırlı müzayedeler düzenliyor. Nifty Gateway’de alım yapıyorum, edisyonlu işlerim de var. Ayrıca Sotheby’s’in iş birliği yaptığı en kurumsal platformlardan biri. Müzayedeler yan ağda düzenleniyor neticeleri ethereum blockhain’ine aktarılıyor. Bu nedenle dolar ile işlem yapmak mümkün.

SuperRare’de satılan işler tek edisyon ve editöryal içerik çok daha zengin. Tamamen ethereum blockchain’e entegre işlemler yapılıyor. O nedenle sadece ethereum ile ödeme yapılabiliyor. Benim koleksiyonumda görmek istediğim sanatçı seçkisi SuperRare’de daha fazla ancak fiyatlar tek edisyon olduğu için daha yüksek. SuperRare, Verisart ile beraber Mart ayında başlattığı Neïl Beloufa (Pirelli Hangar’da daha önce sergilenmişti), Petra Cortright,
Shepard Fairey, AES+F gibi sanatçıların ilk NFT’lerini satışa çıkardığı seri ile kendisini farklılaştırdı. Pace Gallery, John Gerrard’ın en beğendiğim işi olan “Western Flag”i NFT olarak Foundation’da sattı.

Bu platformlardan ilk ikisinde Türkiyeli sanatseverlerin yakından tanıdığı ve beğeniyle takip ettiği Refik Anadol var örneğin. O da eminim hangi platformda olacağına titiz bir çalışma sonrası karar vermiştir. ha:ar, SuperRare tarafından davet alarak yer aldı platformda. Bu platformlar ciddi kurumlar diye düşünüyorum, ilgilenenler için iyi bir başlangıç olur. Arkalarında yatırımcı olarak büyük fonlar var. Ancak seçkilerinde benim için sanat eseri niteliği taşımayan işler de var. Geleneksel sanat piyasasından kripto sanat piyasalarına gelecek sanatçılar ve koleksiyonerle bu durum süratle değişecektir.

Mario Klingemann, Siren Experiments No.2, 2021

NFT’lerle ilgilenenlerin kripto cüzdanları yoksa düzgün şirketlerde hesaplar açıp altyapılarını da ayarlamaları lazım. Bu arada zaten koleksiyonlarına yeni medya işleri (dijital işler de buna dahil) alıyorlarsa en kısa zamanda bu teknoloji ile aşina olmalarında fayda var. Ama dikkatli olsunlar riskler de var, platformların altyapıları henüz çok iyi değil. Sadece büyük platformlarda hesabım var. Çok beğendiğim bir sanatçının işini almak için başka bir platforma gitmeye mecbur kalmadığım sürece uzak duruyorum. Ama çok niş bazı platformlar da yok değil, mesela Google Arts&Culture sanatçılarından Mario Klingemann’ın platformu gibi.

Piyasada fiyatlar çok değişkenlik gösteriyor. Tanınmış sanatçıların eser fiyatlarını belirleyen ana para birimi dolar, her ne kadar işlemler çoğu platformda ethereum olarak yapılsa da. Ancak ethereum’a dönüşlerde alış ve satış arasında kısa sürelerde bile değer kayıpları veya kazançları yaşamak mümkün, dikkatli olmak lazım. Uç örnekler de duyuyoruz, meşhur sanat eleştirmeni Jerry Saltz ile benim koleksiyonumda da yer alan sanatçı, akademisyen Kenny Schachter’in yardım maksatlı Jerry’nin ilk bin Instagram paylaşımının ekran görüntüsünü alıp NFT yapıp sattıkları işte tuhaf bir durum yaşandı. 100 bin dolar verip müzayedeyi kazanan koleksiyonerin daha sonra eseri burn etmemek için Jerry Saltz’a şantaj yaptığı ve para istediğini, Jerry bizzat açıklandı. Anlayamadık biri hackledi mi acaba alıcının hesabını? Burn etmek dosyayı silmek anlamı taşıyor, bundan Jerry’nin tek maddi kaybı ileride ikinci el satışlarından alacağı sanatçı hakkı ödemelerini (belli bir yüzde) alamamak olurdu. Onun dışında bu durum koleksiyonere zarar verir. Koleksiyoner de hacklendiğini açıklamadı takip ettiğim kadarıyla. SuperRare’de oldu bu, müzayede ben de katılmıştım. Hayır kurumlarına paranın ödendiği de kesin teyit edildi.

İlginizi çekebilir:  François Ozon: "Bu Filmi Yapmak, İlk Filmimi Yeniden Yapmak Gibi"

“Koleksiyon Yapmak Benim İçin Tutku İşi, Yatırımcı Değilim”

  • Bir koleksiyonerin kripto sanat piyasasında (diğer alanlara kıyasla) çok daha aktif bir rol oynadığı söylenebilir. NFT bir eseri koleksiyona ekleyip çıkartmanın, koleksiyondaki fiziksel bir eseri alıp satmaktan çok daha farklı bir şey olduğunu düşünüyorum. Fiziksel koleksiyonda yer alan bir eseri “sonsuza dek satmayacağım” demek çok daha kolayken söz konusu NFT koleksiyon olduğunda dengeler değişiyor olabilir. Sanatçının üretimlerinin fiyatlanması, yüksek kâr, tek bir tuş ile satış işlemini gerçekleştirebilmek gibi pek çok faktör devreye giriyor. Siz bu dinamiklerle nasıl başa çıkıyorsunuz?

Zorlanıyorum, zaman zaman çelişki yaşıyorum tabii ki. Koleksiyon yapmak benim için bir tutku işi, katiyen bir yatırımcı değilim. Satmak maksadıyla eser almıyordum. Kripto sanat piyasasının ise sundukları bugün için çok farklı. Geleneksel sanat piyasasına göre likit bir piyasa. Bir de benim dışımdaki alıcıların çoğu finansal yatırımcı yanı ağır basan koleksiyonerler, kripto madenciler ya da daha farklı heveslerle alım yapanlar, dolayısıyla
benim değer verdiğim ve uzun süreli tutmak istediğim bir eserin fiyatında muazzam iniş ve çıkışlar yaşanabiliyor. Siz de arada kalıyorsunuz satayım mı alayım mı diye, bu dalgalanmayı kripto para birimlerindeki dalgalanmalar da etkiliyor. Bunlar çok sevmediğim ve zorlandığım kısımlar.

  • Kripto sanat dünyasının tanınmış pek çok ismi koleksiyonunuzda yer alıyor. Pak, ha:ar, Refik Anadol, Kenny Schachter, AES+F bunlardan birkaçı. Yakın zamanda koleksiyona dahil etmek istediğiniz, takipte olduğunuz bir sanatçı var mı?

John Gerrard’ın “Western Flag”ini alabilmiş olmayı isterdim. Önemli müze koleksiyonlarında olan bir video. İlk kez Mardin Bienali’nde görmüştüm, daha sonra Amsterdam’da bir galeride denk geldim. Fiyat sormuştum, tam hatırlayamadım ama galeride satılan edisyonlu videonun fiyatının çok üzerinde satıldı NFT olarak. Hayır maksadı da vardı belki o nedenle, benim almam mümkün olmadı.

Grimes, Newborn 2, 2021

AES + F’nin tipik işlerinden birini çok istedim, 1987’den beri dijital sanat eseri üreten pek çok ödül almış, çok önemli müze ve özel koleksiyonlarda eserleri olan Rus sanatçılardan oluşan bir kolektif. Çok meşakkatli bir serüven sonrasında alabildim, sonu çok güzel oldu. Hesabıma geçtiği gün tüylerim diken diken oldu, çok mutlu oldum. “Crash”de de sergileniyor. AES+F’den başka işler de almak isterim.

“Beeple’ın Bir İşini Almak İsterim”

Beeple’ın da denk getirebilirsem bir işini almak isterim, ancak ikinci bir tane de almam ondan sonra. Çünkü almak çok zahmetli, birincil ve ikincil piyasada da fiyatlar uçuk. Biliyorsun, sen de düşündün almayı, beraber heyecanlı bir müzayedeye girdik. Önce çekilişe katılmak için tuhaf bir quiz çözdük bir cumartesi akşamı sabaha karşı 3’te. Ama az edisyon ve çok katılımcı vardı, 25 bin alıcı kadar galiba, çekiliş oldu çıkmadı. Bu müzayede başlı başına bir hikâye, başka bir röportaja bırakıyorum. Bunların yanı sıra Zilberman Gallery’nin de çalıştığı Isaac Chong Wai klasik bir video işini mint etti yakın zaman önce, takip ediyorum.

Tate Modern’de dahi sergi yapmış Mark Titchner’in bir eserini alamadım henüz, müzayedeye girdim. AES+F gibi SuperRare’in Verisart’la iş birliği ile platforma getirdiği sanatçılardan biriydi o da. Mark’ı takip edeceğim ama tekrar karşıma çıkmayabilir. O seride en ucuza satılan iş oldu ve sanatçı buna biraz bozuldu bence. Mayıs ayında The Art Newspaper’a verdiği demeci okudum, pek ihtimal vermiyorum yakında tekrar gireceğine. Ancak kendisi ile irtibattayım ve yüreklendirmeye de çalıştım. Fiyatın artmamasının önemli nedenlerinden biri de müzayede akşamı ethereum blockchain’de Berlin Fork güncellemesi vardı, sistem çok yavaştı, benim ek arttırmalarımı sistem işleme almadı ve muhtemelen başka koleksiyonerlerin teklifleri de alınamadı ve dolayısıyla düşük bir fiyattan satıldı eser. Daniel Arsham’ın işlerini de çok beğenirim, ben AES+F’in peşindeyken o da NFT satışı yapmış gözden kaçırmışım, takip edeceğim.

Geleneksel sanat piyasasından iyi tanıdığım uluslararası sanatçıları radara alacağım muhakkak. Ayrıca Türkiyeli sanatçılardan kripto sanat piyasasına girenleri de.

“Gelişimin Önündeki En Önemli Bariyer Koleksiyoner Alışkanlıkları”

  • Pak’ın Sotheby’s iş birliğinde gerçekleştirdiği “The Fungible Collection” müzayedesini takip ettiğinizi ve eserler aldığınızı biliyorum. Beeple & Christie’s iş birliğinden sonra kripto sanatın geleneksel sanat piyasasıyla kurduğu diyoloğa önemli bir örnekti Pak & Sotheby’s iş birliği. Bağımsız iki uç gibi görünen ama birbirinden de kopamayan iki farklı dünya ve aralarındaki ilişki hakkında (geleneksel sanat & kripto sanat) ne düşünüyorsunuz?

Çok memnuniyet duydum. Çok hızlı reaksiyon aldılar. Çok da şaşırmadım, neden? Tam bir yıl önce Covid-19 başında bir dergiye, teknoloji ve online alımlar konulu bir röportaj vermiştim, orada da değinmiştim. 2000’li yılların başında Sotheby’s’in Amazon’la bir iş birliği olmuştu, çok başarılı olmadı, biraz erken doğdu proje. Ancak media ve telekom girişimcisi aynı zamanda da bir koleksiyoner olan Patrick Drahi’nin Sotheby’s’in hisselerini 2019 yılında yüzde 60 bir primle satın almasının arkasında yatan iş planının tamamen şirketin dijital mutasyonla
katlanarak büyümesi üzerine kurulu olduğu tahmin ediliyordu. 2018 yılında online işlemler 67 milyar dolarlık sanat piyasasında yüzde 10’un altında bir pay aldı. Drahi’nin ortak olduğu Sotheby’s bile öncü kripto sanat platformlarından birinin kurucusu olarak karşımıza çıkmadı. Seed capital, start-up veya scale up yatırımcı olarak dahi büyük ihtimal piyasada değillerdi.

Ancak akabinde hızlı reaksiyon aldılar. Bu platformların gelişimine katkısı olacaktır. Benim gibi koleksiyonerleri tatmin edecek içeriklerin de çoğalmasına, genel balonun sönmesine faydası olacaktır. Gelişimin önündeki en önemli bariyer koleksiyoner alışkanlıkları, o da süratle değişime uğramaya başladı.

ha:ar, Impossible Sculptures no.21, 2021

ha:ar (Hande Şekerciler & Arda Yalkın)

  • “Crash” sergisinin proje ve kürasyon ayağında karşımıza, yeni medya programı Piksel Yeni Medya Programı kapsamında Hande Şekerciler ve Arda Yalkın (ha:ar) çıkıyor. Bu sergi kapsamında sanırım ilk defa kendi eserleriniz haricinde çalışmaların da yer aldığı bir serginin mutfak tarafında bulunuyorsunuz. “Crash” sergisi fikri ve hazırlık sürecini bir de sizden dinleyebilir miyiz?

Evet, ilk defa kavramsal yapı etrafında eserleri bir araya getirme, kendi işlerimiz dışında bir düzenleme gibi işlere giriştik. Fakat işimiz çok da zor olmadı doğrusu. Çünkü Feride tıpkı fiziksel olarak eserleri bir araya getirirken yaptığı gibi, NFT işleri de üzerine düşünerek, bir öğrenci gibi alt metinleri, bağlamları araştırarak; çoğu zaman sanatçılarla da fikir alışverişinde bulunarak bir araya getirmiş. Böyle olunca da ileride çok daha önemli hâle gelecek bir koleksiyon ortaya çıkmış. Özellikle çok yakın zamanda NFT dünyasındaki çoğu işin değerini
kaybedeceğini bildiğimiz bir ortamda bunu çok kıymetli bulduğumuzu belirtmeliyim. Feride’nin yaptığı gibi çalışarak, öğrenerek sürekli kendini geliştirip, sanatçılarla da iletişim hâlinde kalarak bir koleksiyon oluşturmak, fiziksel ya da NFT olsun, gerçekten ciddi bir mesai demek. Uzun saatler harcayarak oluşturduğu bir değeri sanat izleyicisiyle paylaşmayı seçmesi de kültür-sanat dünyamız için sanat izleyicisinin ufkunu açacak bir kazanım.

Sergiyi oluşturma sürecine gelirsek, Feride koleksiyonu sergilemeyi düşündüğünü bizimle paylaştıktan sonrası çok hızlı gelişti. Biz hâlihazırda Piksel Yeni Medya Sanatçı Misafir Programı ve House of Brothers iş birliğiyle gerçekleştireceğimiz bir sergi ve konuşma programı üzerine çalışıyorduk. Ama işte kısmet, o sergi daha farklı teknik imkânlar ve daha uzun bir çalışma süreci istiyordu. Tam buna karar verdiğimiz noktada Feride, Arda’yı aramış ve NFT eserleri sergileme fikrini açmış. Arda zaten çok hızlı düşünür ve konuları birbirine çok
hızlıca bağlar. Hemen hepimizi bir araya getirdi ve Pernod Ricard Türkiye’nin de sponsorluğu ile bu sergi fikri hayata geçmiş oldu.

GMUNK & Bed Times, cosmicam.canalis, 2021

Konuşma programından da biraz bahsetmek gerekirse yine Piksel paralelinde gerçekleştirdiğimiz Piksel Talks at House of Brothers’ın herkese açık, online versiyonları üzerine House of Brothers’la beraber nasıl bir format yapalım diye çalışıyorduk. Ve çalıştığımız sergi bağlamında bir program üzerine konuşuyorduk. Tabii bu kadar enteresan, şu anda sanat gündemini oldukça meşgul eden bir konu etrafında şekillenmiş bir sergi fikri ortaya çıkınca bütün konuşma içeriğini de yeniden düzenledik. Sanatçılar için NFT ne ifade ediyor, Feride İkiz’in koleksiyonu nasıl gelişti, şekillendi, NFT sanat hukukunu nasıl etkiliyor gibi birçok konuda ilginç sohbetler planladık. Hatta sanat dünyasında çok önemli bir isim olan AES+F sanatçı kolektifinden kıymetli bir sanatçıyı da Feride’nin ev sahipliğinde ağırlama şansımız oluyor. Sanatseverler için hem NFT dünyasına giriş, eserleri birebir görme hem de böyle kıymetli isimleri birebir yakalama anlamında önemli bir etkinlik olacağını düşünüyoruz.

Medyum Olarak Blockchain’i Tartışmaya Açmak

  • Seçkideki eserlerin dinamiğini nasıl tanımlarsınız? Eserler nasıl bir kavramsal metin çerçevesinde bir araya geldi?

Feride bu koleksiyonu yaparken sadece bir tür ‘MTV kitsch’i diyebileceğimiz, daha çok motion designer’lar tarafından üretilen yaygın NFT estetiğindense, hem konvansiyonel sanatçıların bazıları ilk olan NFT’lerine hem de ileride bu medyumun tarihi incelendiğinde bir şekilde bahsi geçecek olan bazı eserlere odaklanmış. Aslında koleksiyonun kendisi şu anda yaşadığımız konvansiyonel sanat piyasası ile dijital teknolojinin pek ön görülmemiş
çarpışmasına tanıklık ediyor. Serginin adı da buradan geliyor zaten. Eserler bir medyum olarak blockchain teknolojisinin şu andaki ve gelecekteki durumunu tartışmaya açmak amacıyla bir araya getirildi. Sergideki bazı eserler bizim dünya görüşümüzle taban tabana zıt olmasına rağmen onları da kültürel çarpışmanın önemli birer parçası olduğundan sergiye dahil ettik.

Fiziksel-Dijital İlişkisi

  • “Crash” sergisi odağında bir NFT koleksiyonunu ilk kez fiziksel olarak deneyimleyeceğiz, fiziksel ile dijitalin arasındaki sınırların bulanıklaştığı bugünlerde sergi de bu konuya ironik bir noktadan yaklaşıyor diye düşünüyorum. Siz sergi kapsamında bu ‘dilemma’yı hangi açıdan ele aldınız?

Biz bunu bir ikilem olarak görmüyoruz açıkçası. Aksine sanatçının üretim ve sergileme olanaklarını arttıran bir durum fiziksel-dijital ilişkisi. Bu sergide amacımız biraz da bunu vurgulamak. Kültür dediğimiz yüzyıllar içindeki birikintilerin üst üste eklemlenmesiyle gelişen bir olgu. Bizden sonraki kuşaklar internet, özel gözlüklerle gezilen VR mekânlar, şimdilik mobil cihazlar üzerinden deneyimlenebilen AR eğlencelerin hatta sergilerin olduğu bir dünyaya doğdular. Kim bilir bizim aklımıza bile gelmeyen ne teknolojilerle büyüyecekler. Bu çocuklar büyüyüp
koleksiyonları devraldıkça şu anda ironik bulduğumuz şeyler konuşulmayacak bile. Biz bu sergi ve konuşma programıyla işte bu dünyanın kapısını aralamaya, sanatçı, koleksiyoner, galerici ve izleyiciyi bir platformda bir araya getirerek bir tartışma zemini yaratmaya çalışıyoruz.

Pak, Five Cubes, 2021
  • ha:ar olarak birçok farklı disiplinin yanı sıra NFT üretimlerinizle de varlık gösteriyorsunuz. Sergide sizin çalışmalarınız da yer alacak. Kripto sanata salt bir disiplinden öte blockchain teknolojisi odağında baktığınızı ve asıl mantaliteye odaklanan daha uzun soluklu üretim planlarınız olduğunu biliyorum. Yakın zamanda ne tür projelerle karşımıza çıkacaksınız?

Şu anda içinde bulunduğumuz ve aslında etkisi yavaş yavaş azalan NFT çılgınlığı, genellikle blockchain teknolojisinin sunduğu imkânların en primitif olanına, eser tescili ve sertifikasyonuna odaklanıyor. Dijital ortamda üretilen ya da bu ortama aktarılmış veri dosyalarının benzersizliği ve bu dosyalar satın alındığında ya da el değiştirdikçe gelişecek iş zincirleri bir akıllı sözleşme ile güvence altına alınıyor. Blockchain teknolojisi bundan daha fazlasına imkân sağlıyor. Elbette, dijital ya da fiziksel eser sertifikasyonu ya da bir esere birden fazla koleksiyonerin hisseli olarak sahip olabilmesi, NFT’ye çevrilen varlıkların kolayca alınıp satılabilmesi gibi daha çok sanat ekonomisi ile ilgili devrimsel nitelikteki imkânları da önemsiyoruz ama bu teknolojinin bir medyum olarak da çok değerli olacağını düşünüyoruz.

“Sadece NFT Olarak Satılsın Diye Bir Eser Üretmeyeceğiz”

ha:ar’ın uzun süredir planladığı, izleyiciyi eserin bir parçası olarak kurguladığı böyle bir projesi var. Ayrıca evrilen NFT da çalıştırılabilir dosyaların NFT’ye dönüştürülmesi gibi heyecan verici yeni gelişmelerin blockchain sanatını çok kısa zamanda özgün ve yeni medya sanatı içinde bile farklı bir konuma getireceğine inanıyoruz. Biz baştan beri sadece NFT olarak satılsın diye bir eser üretmeyeceğimizi defalarca söyledik. Fiziksel eserlerimizin NFT’leri
olsun, onlar da çok fazla edisyonla etrafa dağılmasın istedik. Bunlar çok sık aralıklarla olmamak üzere devam edebilir. Sadece NFT olarak bir eser ürettiğimizde bu kesinlikle medyuma odaklanacak, sanat ekonomisine değil.

Previous Story

Atış Serbest ‘MECMU’ Barın Han’da

Next Story

Yeni Normalde Film Festivalleri

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.