Yeni Dijital Dünya - ArtDog Istanbul
Ecem Dilan Köse, Hearing, ‘Sense Series’, 2021

Yeni Dijital Dünya

///
  • Yaptığın işi tam olarak nasıl tanımlarsın?

Ben kendimi mimari disipline bağlı varoluşsal arayışları olan kavramsal bir sanatçı olarak tanımlarım. Dikkat ettiğim konulara dair sorular soruyorum, öneride bulunuyorum veya başka alanlarda bulduğum benzerlikleri bu soruları sormak için kullanıyorum. Gördüğüm, anladığım şeyleri göremediğim, anlayamadığım, emin olmadığım şeyleri anlamak için kullanıyorum. Bu çağdaş bir evreni anlama çabasıdır. Doğa ve dijital dünya bu yolculuğun hem iki ayrı ucu hem de birbirinin aynısı sayılır. Birbirlerinin etkileşimini izliyorum. Bu izleme yenilikleri takip etme, farklı araçları keşfetme gibi görevler de içeriyor; eş zamanlı içine dönme, kendini keşfetme, algı kapılarını açmak gibi görevler de içeriyor. Tüm bu görevleri tamamlayarak kendi yaşam yolculuğumda gördüklerimi, düşündüklerimi, sorguladıklarımı kendi özgün dilimle anlatmak benim işim.

  • Dijital sanat, yeni medya sanatı, NFT gibi kavramlar hâlâ çok anlaşılmıyor.  Bize kendi kelimelerinle bunların ne olduğunu anlatsan?

Dijital sanat, bilgisayar ortamında ve çeşitli yazılımlarla eser yapan sanatçıların yarattığı ve onların eserlerinden oluşan alana verdiğimiz isim. Bu eserler yalnıza bilgisayar kullanılarak üretilmiş olabilecekleri gibi, fiziksel eserlerle birlikte yapılmış hibrit eserler de olabilir. Örneğin 3 boyutlu modeller ile yapılmış animasyonlar veya “Artırılmış Gerçeklik” (AR) eserler de dijital sanatın parçasıdır, fotoğraf ve videonun bilgisayarda manipülasyonuyla ortaya çıkan eserler de. Esasında dijital sanat yeni bir olgu değil. Bilgisayarların görüntü işleyebilecek güce ulaşmalarından beri hayatımızdalar. NFT’ler ise daha yeni bir kavram ve teknoloji. NFT’leri açıklamadan önce kısaca blokzincir teknolojisine değinmek gerekiyor.

“Ben kendimi mimari disipline bağlı varoluşsal arayışları olan kavramsal bir sanatçı olarak tanımlarım… Gördüğüm, anladığım şeyleri göremediğim, anlayamadığım, emin olmadığım şeyleri anlamak için kullanıyorum. Bu çağdaş bir evreni anlama çabasıdır.”

Blokzincir Teknolojisi

Blokzincir teknolojileri çok özetle dağıtık kayıt sistemleridir. Blokzinciri düşündüğümüzde çocukken oynamış olduğumuz oyun bloklarını düşünmek anlamayı kolaylaştırabilir. Çocukların üst üste dizdiği bloklar gibi, blokzincir sistemleri de her gelen bilgiyi zincire yeni bir blok olarak ekliyorlar. Dolayısıyla sistem adım adım kullanıcıların yaptığı tüm işlemleri kaydediyor. Ayrıca bu sistemler kayıtların tek bir merkezde toplanmadığı, sistemdeki tüm oyuncuların kayıtlara erişimi olduğu şekilde kurgulanmışlardır. Tüm kartlar açık olduğu için paydaşlar, sistemde hile olmadığına güveniyorlar.

NFT’leri, blokzincir teknolojisiyle sanatın buluştuğu yer olarak düşünmek mümkün. Bir sanat eserini blokzincirin üstünde, alıp satabilir ve sınırlı sayıda bir bloğa dönüştürebilirsiniz. Eserin bloğa dönüştürülme sürecine “minting” deniyor, yani darphane jargonuyla “basım”. Eser bir bloğa dönüştüğünde o eseri kimin yaptığı, ne zaman “mint” ettiği ve ondan kaç edisyon olduğu artık değiştirilemeyecek şekilde kayıt altına alınmış oluyor. Bu süreçle eser bir Non-Fungible Token’a (NFT) dönüşüyor. NFT’yi belki “üzerinde değişiklik yapılamaz birim” olarak tercüme edebiliriz.

Eseri bu şekilde kayıt altına alabilmek, yani NFT oluşturabilmek, dijital sanatta çok temel iki sorunu çözdüğü için önemli. Bu sorunları “eser sahipliğinin kanıtı” ve “eserin biricikliğinin sağlanması” olarak özetleyebiliriz.

NFT’ler sayesinde artık dijital sanatçı eseri ilk kimin ürettiğini inkar edilmesi neredeyse imkânsız şekilde kanıtlayabiliyor. Eserin biricikliği konusuna gelirsek. NFT’ler dijital sanatın bu zamana kadar önemli sorunu olan eserlerin birebir ve sonsuz kere kopyalanıp dağıtılabilmesi sorununu da çözüyor. Çünkü sanatçı NFT sayesinde artık “eserin orijinali bu NFT’dir gerisi kopyadır” diyebiliyor ve bunu kanıtlayabiliyor. Bu sayede orijinal eserin birebir kopyası olsa bile, eserin tek (veya sınırlı sayıdaki) orijinalinin kendine özgü bir değeri oluyor. Bugün itibariyle NFT’lerin çoğu dijital sanat eserlerinden oluşsa da resim, müzik gibi alanlardan giderek artan sayıda sanatçı eserlerini NFT’ye dönüştürüyorlar.

Hearing, ‘Sense Series’, 2021

Bir Hayalin Ön Gösterimi

  • Yaz 2021 ArtDog İstanbul kapağı için özel bir çalışma yaptın; süreci ve içeriği anlatır mısın?

Hearing, Resole’un ‘Sense’ isimli serisinin eserlerinden biri. Bu seride dijital bir heykel içerisinde dijital bir eser sergileniyor. Gelecek zamanda gerçekleşebilecek bir hayalin ön gösterimi gibi. Artdog İstanbul’un gelecek zamanın geldiği duyurusu için buradayım deme şekli. Bu anlatıda eserimin kapaktan çıkarak evlere, uzun zamandır gidemediğim göllere, denizlere taşınabilecek olması fikri beni çok heyecanlandırıyor. Mekânı bilmediğim, orada bulunmadığım bir anda alımlayıcı tarafından deneyimlenerek eserin varlığının gerçekleştirilmesi önemli görünüyor.

“Eseri bu şekilde kayıt altına alabilmek, yani NFT oluşturabilmek, dijital sanatta çok temel iki sorunu çözdüğü için önemli. Bu sorunları “eser sahipliğinin kanıtı” ve “eserin biricikliğinin sağlanması” olarak özetleyebiliriz.”

  • Hâlâ bitmeyen olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Bu anlamda pandemi öncesi ve pandeminin hâlâ sürdüğü bugünlere ait sanatsal pratiğinle ilgili neler demek istersin? Aynı şekilde ne zaman sonlanacağı belli olmasa da pandemi sonrası döneme ait öngörün, hissiyatın nelerdir?

Pandemi öncesinde daha performans ağırlıklı işler yapıyordum. Genel olarak gerçek zamanlı ve atmosfer odaklı üretimler beni daha çok heyecanlandırıyordu. Pandemi; ertelediğim, uzun zaman alan yapay zeka algoritmaları kullanarak yaptığım işlerin başlaması için bana alan açtı diyebilirim. Süreç içinde alternatif dünyaların gerçek olabileceğine, bilgisayar ortamında hazırlanan bir deneyimin ne kadar kapsayıcı olabileceğine dair inancım arttı. Evde veya dışarda, birlikte veya bireysel olarak zihnin istediği yere gidebilir. İstediği yere gidebilen bir zihni her yere çağırabilirsiniz. Sanat pratiğimin devamında yüksek ihtimalle zihin yolculukları olacaktır. Orada olabileceğimiz, dokunmasak da yanımızda olabilecek belki bir iletişime girebilecek çalışmalar yapmak istiyorum. Tasarladığımız heykelin “Artırılmış Gerçeklik” ve Instagram üzerinden bir sürü mekânda bir sürü insanla buluşması bu yolun göstergesi.

Eserin Kalbe, Zihne Geçmesi Ne Kadar Kolay ve Yumuşaksa…

  • En etkilendiğin, ilham aldığın sanat eserleri neler? Yelpaze geniş, istediğin türden örnek verebilirsin…

Dünyanın en zor sorusu sanırım. Sanki her şey çok güzel. Bir de soruyu cevapladığım ana göre de değişik gösterebilir gibi ama Monassi hayranı olduğumu söyleyebilirim. Onun eserlerine baktığım zaman içim eriyor, yarattığı bazı anlar şifa gibi. Hiçbir şey fazla değil, her şey olduğu gibi olduğu haliyle mükemmel; betimlediği her anda o kadar güzel bir dille yaklaşıyor ki sana o anı anlaman, o ana empati yapman çok kolay oluyor. Eserin kalbe, zihne geçmesi ne kadar kolay ve yumuşaksa o kadar etkili oluyor sanırım.

“İstediği yere gidebilen bir zihni her yere çağırabilirsiniz. Sanat pratiğimin devamında yüksek ihtimalle zihin yolculukları olacaktır. Orada olabileceğimiz, dokunmasak da yanımızda olabilecek belki bir iletişime girebilecek çalışmalar yapmak istiyorum.”

Etgar Keret çok severim, bu dünyada başka gerçeklik öyküleri anlatır. Etgar Keret de yumuşak anlatır. O kadar kolay anlarsınız ki gerçeküstü durumları kabul etmeniz kolaylaşır. “Bilekkesenler” filmi onun bir kitabında bulunan bir öyküden uyarlanmıştır mesela.  Tanrı olmak isteyen otobüs şoförünün son öyküsü…Tuhaftır da biraz, eski ve yeniyi, olur ile olmazı bir araya güzel getirir. Günlük yaşamımı fantastik anlamlandırmalarla donattığım için benim hoşuma gidiyor. “Dünya o kadar küçülmüştü ki, artık kaybolmaya olanak kalmamıştı…” diyor. Bir bu sözünü bir yaptığımız işleri, bulunduğumuz zahiri dünyaları düşündüğümde sevdiğim bir arkadaşımın bana verdiği telkini hatırlıyorum. ‘Korkma Kaybolmazsın Alice’ ve ‘Arrival’ filmi. İnsanlarda aradığım bütünsel iletişimi filmde kurgulanan uzaylıların dil biliminde buldum diyebilirim.

İlginizi çekebilir:  İlk Edisyonuyla Paris+
Human, ‘Sense Series’, 2021
  • Dijital sanatın erişilebilirliği konusunda ne düşünüyorsun? Dijital sanatçıları bir araya getiren De Artium çatısı altında yer alan sanatçılardan birisin.

Dijital görüntüleme cihazları her yerde olmasına rağmen çoğunlukla sadece reklam odaklı bir kullanımları var. Bu çoğu şehir ölçeğinde ciddi bir kirliliğe neden olurken, kapalı yaşam alanlarında amaç dışı kullanımlarında öylece simsiyah bir yüzey olarak duruyorlar. Halbuki sanat yoluyla başka dünyalara gitmek mümkün, başka ruh hallerine girmek mümkün. Ambiyansı bu yolla tasarlamak mümkün. Düşüncem ekranların yeni bir mimari malzeme olduğu yönündedir. Sense serisi aslında bu gözlemin ürünüdür.  De Artium’un sanatı teknoloji yoluyla yaşamımıza getirmesi de öyle. Evimde çoğunlukla kapalı duran televizyonun istediğim zaman beni başka bir moda götürecek harika eserlerle dolu olması çok güzel. Veya kamusal alanda reklam dışında estetiği yüksek bir görselle karşılaşmak çok keyifli.

Yeni Bir Dönemin Göstergesi

  • Dijital sanat, sanatta ve sunumunda bir devrim yaptı mı yoksa o noktaya daha gelmedik mi?

Devrim çok güçlü bir kavram. Mevcut bir şeyin yıkılıp daha önce olmayan bir şeyin hakim olması anlamına geliyor. Dijital sanat bir sanatsal ifade alanıdır ve bir dönemi anlatır. Sanat uzun süre belli ifade alanlarında ilerlemişken dijital sanat yeni bir ifade alanı olarak ortaya çıktı. Fakat bu yeni alanın diğerlerini ortadan kaldırdığını söylemek mümkün değil. Nasıl ressam tuvalini ve boyasını, müzisyen enstrümanını kullanarak kendini ifade ediyor ve eserler üretiyorsa, dijital sanatçı da bilgisayarını kullanarak bunu yapıyor. Böyle bakınca devrim çok iddialı bir ifade kalıyor. Zamanın getirisi olarak sanatçının kullandığı fırça ve boyaların değişmesi yeni bir dönemin göstergesidir.

“…sanat yoluyla başka dünyalara gitmek mümkün, başka ruh hallerine girmek mümkün. Ambiyansı bu yolla tasarlamak mümkün. Düşüncem ekranların yeni bir mimari malzeme olduğu yönündedir.”

Ayrıca dijital sanatın sanata etkisiyle, dijitalin sanata etkisini ayrı düşünmek daha yerinde olacaktır. Dijital sanat bir sanat alanıyken, mesela NFT gibi teknolojiler dijitalin sanata etkisi olarak görülebilir. Dijitalin sanata etkisini düşündüğümüzde ise daha başlarda olduğumuzu söylemek mümkün.

  • Henüz çok anlaşılmayan ve nispeten yeni tanınmaya başlayan dijital sanatta iyi ya da kötüyü ayırmak mümkün mü? Bunu nasıl yapabiliriz?

Bu çok zor bir soru ve biraz üzerinde düşündüğümüzde genel olarak sanatta iyinin ve kötünün nasıl ayırt edildiğine kadar gidiyor. Bahsettiğiniz yargıyı yapabilmek eseri ortaya çıkaran sanatçıyı, eserin özünü, hissini, varsa mesajını, eserin zamanın sınavına dayanıp dayanmadığını ve daha birçok konuyu aynı anda düşünmeyi ve bir de sanata dair iyi veya kötü diye yargı yapabilecek egoistik sanrıya sahip olmayı gerektiriyor.

Tasting, ‘Sense Series’, 2021

“70’ine Yaklaşan Birinin Dijital Bir Eserle Karşılaşma Olasılığı Artıyor”

  • Dijital sanat sadece bir ya da iki nesle hitap eden bir tür mü? Yaşı yetmişe yaklaşan biri bu konuda nasıl bir algıya sahip olabilir. Hiç bilmeyen birine, bir çocuğa anlatır gibi sade bir dille ve bu işe özgü terim ve anahtar kelimelerle anlatmanı istesem meseleyi, neler dersin?

Bir sanat eseri ne dönemde yapılmış olursa olsun sanat eseridir. Özellikle görsel sanatlarda gördüğün anda iletişim başlamıştır eser ve kişi arasında. Bu sebeple dijital sanatın hitap etmesi değil belki ulaşılabilirliği burada değişiklik gösterebilir. Teknoloji geliştikçe, gelişen en kritik şey yeni teknolojiye kolay adaptasyon. Yeni ürünler, eskiye nazaran çok daha hızlı kavranabilir, hızlıca kullanılabilir şekilde tasarlanıyor. Bu böyle devam ederken bir süredir bizimle olan teknoloji de hızla yayılıyor. Durum böyleyken yetmişine yaklaşan birinin dijital bir eserle karşılaşma olasılığı her geçen gün artıyor. Bu kişi, bir eseri gördükten sonra hissi zihninde kalacaktır. Konuya uzak ya da yakın olsun bu herkes için yeterlidir aslında.

“Akıllı kontratlar sayesinde sanatçı ürettiği ve “mint” ettiği eserin yalnızca ilk satışından değil daha sonraki her satışından da otomatik olarak önceden belirlenmiş bir pay alıyor. Bu gibi olanaklar sunması sebebiyle, ben dijital sanatın ötesindeki sanatsal alanlarda da NFT’lerin bir kayıt sistemi daha yaygın kullanılacağını düşünüyorum.”

  • Ve kaçınılmaz soru… Artık sanat eserlerini NFT ile mi satın alacağız?

Sanatta NFT bir kayıt yöntemi olarak çok güçlü bir araç. Zamanla bu aracın türlü kullanım yöntemlerini göreceğiz. Bunların bir kısmı zamanla kaybolacak, bir kısmıysa uzun soluklu olacak. Konuştuğumuz gibi, NFT’ler eserlerin blokzincir üzerinde kayıt edilmiş hallerine verdiğimiz isim ve bu kayıt süreci kendi içinde birçok avantaj barındırıyor.

“Eser Her El Değiştirdiğinde Kontratın Şartları Kendini Gerçekleştiriyor”

Örneğin, NFT’lerin henüz değinmediğimiz bir diğer özelliği olan “akıllı kontratlar”. Akıllı kontratları eser NFT’leştirilirken içine işlenen bir kod olarak düşünebiliriz. NFT’ye işlenen bu kod sayesinde eser her el değiştirdiğinde kontratın şartları kendini gerçekleştiriyor.

Belki bunu sanat dünyasındaki uygulamayı örnek vererek somutlaştırabiliriz. Akıllı kontratlar sayesinde sanatçı ürettiği ve “mint” ettiği eserin yalnızca ilk satışından değil daha sonraki her satışından da otomatik olarak önceden belirlenmiş bir pay alıyor. Bunu bir çeşit telif hakkı ödemesi gibi düşünebilirsiniz.  Bu gibi olanaklar sunması sebebiyle, ben dijital sanatın ötesindeki sanatsal alanlarda da NFT’lerin bir kayıt sistemi daha yaygın kullanılacağını düşünüyorum.

  • Sanatta asıl meselen nedir, getirdiğin fark nedir sence?

Şu zamana kadar çok farklı disiplinlerde denemeler yaptım. Şu an hayatımın bir parçası olmayan dans gibi birçok sanat dalında yıllarca antrenman yaptım. Yaşamımın farklı evrelerinde içinde bulunduğum alanlar beni her zaman besledi. Dünyayı anlamaya çalışırken yakaladığım benzerlikler bu sebepten ötürü hep çok çeşitli ve zengin oldu. Mimari, dans, geleneksel ebru sanatı, kodlar, müzik, biyoloji … Bu durumun üretim dilime özgünlük, kavramsal yaklaşımıma dürüstlük getirdiğini düşünüyorum.

Previous Story

Demokrasiye Işık Tutan Resim

Next Story

Açık Atölye Sanatçı Programı Başvuruları Başladı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.