Covid-19 salgını hayatımızı farklı yönlerde etkilemeye devam ediyor. Salgının beraberinde getirdiği değişim ve durgunluk moda dünyasını da etkisi altına alıyor. Salgınla mücadelede milyon euroluk bağış yapan moda aktörleri, diğer yandan belirsizliğin getirdiği ekonomik dalgalanmayla baş etmeye çalışıyor. Ürün fiyatlandırmasında artış, moda haftalarının sanal platforma taşınması, arttırılmış gerçeklikle birlikte dijital iletişimin hiç olmadığı kadar önem kazanması, Yves Saint Laurent’in ardından Gucci’nin moda haftasından çekilip kendi takvimlerini oluşturması derken moda dünyası yeni “normale” adapte olmaya çalışıyor.
Üretim merkezlerini yüz maskesi, hastane önlüğü, el dezenfektanı üretimine adayan tanınmış modaevlerinden, kâr paylarını cömertçe bağışlayan küçük ölçekli firmalara kadar bütün moda dünyası salgınla mücadelede tek yürek oldu. Ralph Lauren, Burberry, Chanel, Mayhoola, Louis Vuitton, Gucci, Dior, Bulgari, Prada, Bottegaveneta, De Beers, Kenneth Cole, Puma ve diğerleri…
Ralph Lauren, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kurumlara türlü yardımlarda bulunsa da belki de en dikkat çeken desteği New York metro bölgesindeki sağlık çalışanlarına Ralph’s Coffee Truck isimli aracıyla sağladığı bedava kek ve kahve hizmetiyle verdi. Ünlü moda markası, ayrıca, korona virüsle mücadelede bağışladığı on milyon dolarlık yardımla biliniyor. Ralph Lauren’in yanında Burberry de hastaneleri destekliyor. İngiliz moda evi tüm dünyaya yayılan salgın için Yorkshire Fabrikasının kapılarını açtı. Fabrikayı, hastane önlüğü ve maske üretimi için kullanan Burberry, Oxford Üniversitesi’ne aşı araştırmaları için hatırı sayılır yardımda bulundu. “Zor zamanlarda birlikte hareket etmeliyiz,” diyor Burberry Genel Müdürü Marco Gobbetti. “Burberry çalışanları olarak, gerek hastaları tedavide, gerekse aşı sürecine verdiğimiz destekle, Covid-19 virüsüyle durup dinlenmeden mücadele eden kahramanları desteklemekten gurur duyuyoruz.”
Chanel, Fransa’daki hastaneler için bu dönemde olmazsa olmaz yüz maskeleri üretiyor. Prototip bir örnek üzerinde çalıştıklarını ve üretimden önce bu prototiplerin Fransız otoriteleri tarafından onaylanması gerektiğini aktaran Chanel, krizi kontrol altına almak için bir milyon euro bağışlamış.
Valentino ve Balmain’in başka markası Mayhoola, İtalya’da Korona virüsle savaşmak için iki milyon euro yardımda bulundu. Bu yardımla ilk olarak Milano’daki Sacco Hastanesi yoğun bakım ünitesinin güvenliğini ve verimliliğini artırmak, ikinci olarak ise İtalya’da acil durumların yönetimiyle ilgili ulusal kurum Protezione Civile Italiana’nın çalışmalarına hız vermek hedefleniyor. Louis Vuitton, Fransa’daki deri fabrikalarını kapılarını binlerce maske üretimi için ardına kadar açarak ön saflarda çalışan sağlık çalışanlarına yardımı amaçlarken; Gucci, organize ettiği iki kampanyayla iki milyon euroluk yardım topladı. Dior, Givenchy ve Louis Vuitton’un ardındaki marka LV, Fransız hastanelerine ücretsiz dağıtılması için tüm üretim merkezlerini el dezenfektanı üretmeye koştu. Bulgari ise el dezenfektanı üretmesinin yanı sıra Spallanzani Hastanesi’ne üç boyutlu mikroskop alımı için yüklü bir miktar bağışladı. İtalyan moda markası Prada, San Raffaele ile Sacco ve Vittore Buzzi olmak üzere, Milano’nun en büyük hastanelerinin yoğun bakım ünitelerine bağışta bulundu. De Beers ise iki bin beş yüz dolarlık para aktarımında bulunacağını duyurdu. Bu destekle Botswana ve Namibya’daki sağlık çalışanları ve topluluklara yardımda bulunmayı arzu ediyor. Bottegaveneta yardımlarının İtalya’daki araştırma faaliyetlerine akacağını açıkladı. Veneto, Lazio ve Campania bölgelerinde iki yıllık burs vereceğini duyuran moda markası böylelikle İtalyan sağlık çalışanlarına ve virüsle ilgili araştırmalara omuz veriyor. Repossi, kâr amacı gütmeyen CARE organizasyonuyla el ele vererek Korona virüsten etkilenen zor durumdaki gruplara yiyecek ve hijyen yardımı yapıyor. Haziran 2020’den itibaren, ön siparişle satın alınabilecek, sınırlı sayıda üretilen pembe altın yüzüğün satışından elde edilecek tüm gelir, yardıma yönelik harcanacak.
Bununla birlikte virüs moda sektöründe satış fiyatlarını oldukça arttırdı. Chanel, Louis Vuitton ve Tiffany Co. gibi moda devleri artan maliyetleri karşılamak için kıyafet ve aksesuarlarına yüzde beş ila yüzde on yedi arası zam uyguladı. Dünya genelinde artan malzeme maliyetleri ve ekonomik gerileme etkisiyle el çantası ve bazı deri ürünlerinin fiyatlarında artışa giden Chanel; Gabrielle, Boy ve Chanel 19 modelĺeri ve küçük deri aksesuarlarına euro bazında zam yapmak zorunda kaldı. Öte yandan, Chanel’den başka Louis Vuitton ve Tiffany & Co.’nun arasında bulunduğu bazı markalar da Güney Kore’de fiyat artışına gitti, bu firmalardan Louis Vuitton’un Kore ülkesinde bazı çanta, giysi ve aksesuarlar için ortalama yüzde beş ila yüzde altı oranında zam yaptığı belirtildi.
Dünya genelinde korona virüs nedeniyle artan malzeme maliyetleri ve ekonomik darboğazın üzerine bir de insanların evlerine çekilme zorunluluğu eklenince moda haftalarının 2020’yle dansı benzersiz görünüyor. Her yılın Eylül ayında New York, Londra, Paris ve Milano’da düzenlenen Moda Haftalarında görmeye alıştığımız kalabalığı bu yıl göremeyeceğiz. Büyük Dörtlü olarak tanımlanan New York, Londra, Paris ve Milano’da binlerce ilgili, moda markalarının bir sonraki dönem için hazırladıkları koleksiyonları izleme imkanından en azından fiziksel olarak yoksun kalacak. New York ve Londra’da düzenlenmesi planlanan moda haftaları korona virüsün yol açtığı tehlike nedeniyle iptal edilseler de markalar koleksiyonlarını görsel iletişim araçlarını kullanarak modaseverlerin ilgisine sunabilecek, alışılagelmiş takvimlerin dışında kendilerine göre bir gösteri düzeni belirleyecek.
Moda sektörünün karşılaştığı çaresizlik, bir bakıma milyon dolarlık yatırımların çöpe atılması demek. Bu nedenle sanal/görsel moda gösterileri (virtual fashion weeks), dijital iletişimin ve arttırılmış gerçekliğin ismini yüceltiyor. Markalar da birbirinden orijinal fikirlerle ürünlerini “evden” piyasayla buluşturmaya çalışıyor.
Karantina günlerinde moda gösterileri için bir alternatif, top model Carine Roitfield’den geldi. amfAR ve Covid-19 aşı araştırmaları için fon toplama girişimine yönelik gerçekleştirilen online moda gösterisinde modeller evlerinde kendilerini, kendi gardıroplarındaki giysileri eşliğinde videoya çekti. Modeller arasında daha önceden belirlenmiş bir format yoktu. Hatta videonun yatay ya da dikey mi olacağı hususunda karar vermemişlerdi, ancak sonuç çok olumlu oldu: tatlı ve naif video, YouTube’da 300K görüntülenme elde etti.
İngiliz tasarımcı Christina Seewald ise aynı dijital yaklaşım ancak daha planlı bir yöntemle yeni FW20 koleksiyonunu online moda gösterisiyle sergiledi.
Yeni tasarımların dijital giysi katalogları ve uzaktan defilelerle ilgililerin ilgisine sunulması korona günlerinden sonra da devam edeceğe benziyor. Dijital moda belki de daha sık duyacağımız bir kelime haline gelecek. Dijital moda, video oyunlarıyla karşımıza çıkan bir alan; Fornite ve World of Warcraft oyunları için insanların dijital kıyafet satın almaları Korona virüs öncesinden beri alışık olduğumuz bir pratikti aslında. Bununla birlikte ünlü markaların video oyunları aracılığıyla ürünlerine alıcı bulmaya çalışmaları pek rastlanan bir durum değildi. Avatarların moda markalarınca giydirildiği ve onlar aracılığıyla kıyafetlerin sergilendiğini düşünsenize.
Bu doğrultuda, Valentino ve Marc Jacobs geçtiğimiz günlerde Animal Crossing oyunu kullanıcıları için koleksiyonlarının indirilebilir kodlarını geliştirdiler. Bu eylem, platformlar ve disiplinler arasındaki geçişkenliğin ne kadar esnek olduğunu göstermesi bakımından da önemli. Bu arada Travis Scott’un Fornite’te on iki milyon kullanıcının dinlediği online konserini unutmayalım.
Modanın ve teknolojinin kesişim kümesinde uğraş veren ve yıllardır giysilerin dijital ortamda sergilenişini geliştirmeye çalışan The Fabricant ve Carlings, sosyal izolasyonla birlikte emeklerine ilginin arttığını ifade ediyor. The Fabricant’ın CEO’su Kerry Murphy geliştirdikleri teknoloji yardımıyla üç boyutlu avatarlarla gerçekleştirilen ilk moda şovunu izleyeceğimizi belirtiyor. Bu şovda avatarların giydikleri giysiler dijital olarak tasarlanıyor, gerçek modellerin yüzleri üç boyutlu ortama aktarılıyor ve gerçek modeller gerçek ya da dijital kıyafetler giyiyorlar.
Görsel moda şovları, gösterilerin düzenlenmesinde markalara hayal gücü serbestliği getiriyor, geleneksel moda gösterileri değişime uğruyor. Geleneksel moda gösterilerinde madde dünyasının zorunlu kıldığı şartlar görsel moda gösterilerinde etkisini yitirebiliyor. Zaman, mekan ve yer sonsuz biçimde çeşitleniyor, sınırlayıcı unsur olmaktan çıkıyor.
Moda Haftaları
Şangay ve Moskova, Mart ve Nisan sonunda dijital gösterime giden ilk moda haftalarıydı. Şangay Moda Haftası, Alibaba’yla anlaşması sayesinde, sekiz yüz milyon izleyici tarafından görüldü. Balenciaga’nın CEO’su Cédric Charbit nisan ayının ortalarında Vogue Global Conversations’a verdiği demeçte moda gösterilerinin geleceği hakkında fikirlerini paylaştı. Canlı moda gösterilerinin altı yüz ziyaretçi tarafından izlenmesine karşılık sanal ortamda on milyondan fazla izleyici bulması ekonomik yatırımların nereye yapılacağına ilişkin çabaların yeniden düşünülmesini gerektirdiğini kaydetti.
Şangay Moda Haftasında Çinli tasarımcı Angel Chen, gerçek modellerin bilgisayar tasarımı grafiklerle iç içe geçtiği bir format oluşturdu. Görsel moda şovlarının sunduğu olanakları gözler önüne seren format, 1988 yapımlı Akira filminden esinlenerek bir retro bilim kurgusu estetiğinde düzenlendi.
Öte yandan İngiliz Moda Kurulu moda haftalarını Haziran ortasında hayata geçireceğini duyurdu. Temmuzda gerçekleştirilecek Helsinki Moda Haftası da yine dijital düzenlenecek. Milan Moda Haftası ise endüstrinin kilitlenmesiyle koleksiyonlarını tamamlayamadıklarından ertelenerek Temmuza kaldı. Barselona’da evlilik sektörüne yönelik Valmont Bridal Moda Haftası Eylül için tarih belirlerken Madrid Moda Haftası herhangi bir duyuruda bulunmadı.
Yves Saint Laurent nisanda Paris Moda Haftasından çekildiklerini, kendi takvimlerini oluşturacaklarını duyurmuştu. Gucci ise mayıs ayının son haftasında yayınladığı Instagram duyurusunda Eylül ayındaki Moda haftasından çekildiklerini, genel takvimlerden bağımsız yeni bir program oluşturduklarını ifade etti. Yoğun gösterimlerin salgın ortamında gerekmediğine vurgu yapan Gucci CEO’su Alessandro Michele, bu kararı vermek için uzun süre düşündüklerini ve yılda yalnızca iki moda gösterisi yapmaya karar verdiklerini açıkladı.
Hibrid bir Yaklaşım
Sosyal izolasyon her geçen gün azalsa da güvenlik önlemlerinin kısa dönemde azalmayacağı bariz. Bu dönemde moda gösterilerinin yüzde yüz görsel, bir başka deyişle telefon ya da tablet ekranında olacağını tahmin etmek zor değil. Bir araya gelmelerin, seyahatin en azından eskisi olmayacağının bilindiği yeni normalde moda haftalarının sona ermediği ama şekil değiştirdiği bir moda dünyasından söz edebileceğiz. Yalnızca orta vadede değil salgın geçtiğinde de moda ile teknolojinin kesişim kümesi önemini yitirmese de canlı gösterilerin, kıyafete dokunup hissetmenin verdiği tatmin kimi markaların geleneksel sergilemelere olan her zamanki bağlarını koruyacak. Özetle; bazı markalar görseli bazı markalar dijitali seçecek ya da her ikisini birden harmanlayacak.
Böylece gösteriler fiziksel ve görsel şovlardan oluşarak her türlü izleyiciye yanıt verecek ve uzun vadede “kanlı canlı” moda gösterilerinden sanal ve dijital moda şovlarına karma, hibrid kompozisyonlarla karşılaşacağız.