Demonstrators protest Saturday, June 6, 2020, near the White House in Washington, over the death of George Floyd, a black man who was in police custody in Minneapolis. Floyd died after being restrained by Minneapolis police officers. (AP Photo/Jacquelyn Martin)

Sekiz Dakika Kırk Altı Saniye…

25 Mayıs tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Minnesota eyaletinde, Minneapolis şehrinde tüm dünyayı etkileyen bir ölüm gerçekleşti. Sahte banknot ihbarı çağrısı için gelen polis memuru Derek Chauvin, 46 yaşındaki Afrikan Amerikan George Floyd’un boynuna yaklaşık 8 dakika 40 saniye boyunca diziyle bastırarak hayatını kaybetmesine sebep oldu. ABD’de uzun zamandır gündeme gelen ‘polis şiddeti’ konusu, bu vesileyle bir kez daha gündeme geldi ve bu kez, korona virüs salgınına rağmen insanlar ırkçılığa ve polis şiddetine dur demek üzere sokaklara çıktı.

Son sözleri “Nefes alamıyorum” olan Floyd’un bu sözleri, ülkenin her köşesinde gösterilere katılan binlerce Amerikalının pankartlarında yer aldı. Pek çok şehirde sokağa çıkma yasağı ilan edildi, ulusal muhafızlar göreve çağrıldı yine de göstericiler eşitlik ve adalet taleplerini dile getirmek için yürümeye devam etti. Otopsi raporuna göre boğulma sonucu hayatını kaybettiği ortaya çıkan Floyd için düzenlenen cenaze törenlerine de binlerce kişi katıldı.

Üstelik protestoların ABD’nin dışına yayılması da uzun sürmedi: Almanya, İngiltere, Fransa, İsrail, İtalya, Yunanistan ve hatta Yeni Zelanda’nın aralarında olduğu farklı ülkelerde de halk ırkçılığa sesini yükseltti, gösteriler düzenlendi.

Madonna koltuk değnekleriyle katıldı

George Floyd’un ölümünün ardından sanat dünyasından da tepkiler gecikmedi. Özellikle ABD’de protestolara müzisyenlerden balerinlere, şarkıcılardan oyunculara çok sayıda tanınmış isim katıldı. Ünlü isimler hem sosyal medya paylaşımlarıyla, hem de yaptıkları bağışlar ve açıklamalarla ses getirdi.

İngiltere’deki gösterilerde “Star Wars”un baş karakterlerinden Finn’i canlandıran John Boyega da eline megafonu alarak yaptığı konuşmayla adından söz ettirdi. Zaman zaman gözyaşlarını tutamayan ve “Bundan sonra bir kariyerim olup olmayacağını bilmiyorum” diye konuşan oyuncuya Hollywood’un ünlü yönetmen ve oyuncularından destek mesajları yağdı. Son olarak dünyaca ünlü yıldız Madonna da Londra’da protestolarda görüntülendi. Yakın zamanda ayak bileğini burkan şarkıcı, koltuk değnekleriyle katıldığı gösteride “Adalet yoksa huzur da yok” sloganlarına eşlik etti.

Floyd’un muralları duvarlarda

Sanatçılar da Floyd’un ölümüne ve ayrımcılığa kendilerine özgü şekilde tavır koydu. Berlin’den Los Angeles’a, Barselona’dan Suriye’deki Binnish’e kadar farklı şehirlerde George Floyd’u anmak üzere duvar resimleri yapıldı. Minneapolis’te Floyd’un tutuklandığı ve hayatını kaybettiği nokta olan, 38.Cadde ile Chicago Bulvarı köşesinde bulunan Cup Foods dükkanının duvarına yapılan dev mural ise sembolik olarak farklı bir anlam ifade ediyordu. Hyperallergic’in haberine göre mural, sanatçılar Cadex Herrera, Greta McLain, Xena Goldman, Niko Alexander ve Pablo Hernandez’in elinden çıktı. Herrera “Fikrimiz George Floyd’u bir şehit olarak değil, sosyal adalet kahramanı olarak betimlemekti” diye konuşurken, Artnews ise sanatçının “Floyd’un isminin hatırlanacağından emin olmak istedik” cümlesine yer verdi.

George Floyd’un büyük bir ayçiçeği figürünün önünde resmedildiği muralda büyük puntolarla yazılı George Floyd’un harflerinde yumruklarını havaya kaldırmış insan figürleri görülüyor. Floyd’un arkasında bulunan ayçiçeğinin ortasındaysa polis şiddeti nedeniyle hayatını kaybeden diğer Afrikan-Amerikan vatandaşların isimleri yazıyor. Tamamlandığı andan itibaren Minneapolis halkı için bir anma mekanı haline gelen alana, vatandaşlar çiçekler bırakmaya ve burada toplanarak “Black Lives Matter” pankartlarıyla ayrımcılığa dikkat çekmeye devam ediyor.

Yönetmenler de kayıtsız kalmadı

Oscar Ödüllü yönetmen Spike Lee, George Floyd’un ardından, tepkisini “3 Brothers: Radio Raheem, Eric Garner and George Floyd” adını verdiği kısa filmle gösterdi. Kısa filmde, Lee’nin yazıp yönettiği 1989 yapımı “Do the Right Thing” (Doğruyu Seç) filminden bir sahne ile ABD’de 2014’te New York’ta polis şiddeti sebebiyle hayatını kaybeden Eric Garner ile 25 Mayıs’ta nefessiz bırakılarak hayatını kaybeden Floyd’un görüntüleri yer aldı.

Yönetmen, kısa filmiyle polisin Floyd’a, Garner’a ve filmindeki Radio Raheem’e tavrına vurgu yaparken kısa filmin “Tarih kendini tekrar etmeyi bırakacak mı?” cümlesiyle açılması dikkat çekti. Spike Lee’nin “Do the Right Thing” filminde de Radio Raheem karakteri yaşanan arbedede polis şiddeti sonucunda hayatını kaybediyordu.

İlginizi çekebilir:  Pandemi ve Sanatçıların İç Dünyası - Fırat Engin

Bir diğer Oscarlı yönetmen Steve McQueen de Floyd’un ölümünün ardından sesini yükseltenler arasındaydı. 73. Cannes Film Festivali resmi seçkisine “Lovers Rock” ve “Mangrove” filmleriyle giren McQueen, bu yıl seçilen eserlerini Floyd’a ithaf etti. “12 Years a Slave” filmi ile daha önce En İyi Film Oscar’ı alan İngiliz yönetmen “Bu filmleri George Floyd ve kendileri oldukları için ABD, İngiltere ya da başka bir yerde öldürülen, görünmüş veya görünmemiş diğer tüm siyahlara adıyorum” diye konuştu.

Müzeler de tepkisiz kalmadı, sayıları artabilir

Polis şiddetine karşı protestolar devam ederken, ABD’deki sanatseverler kültür-sanat kuruluşlarını polis teşkilatı ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmeye davet etti. ArtNews’ın haberine göre, müzelere yerel polis merkezleriyle olan bağlarından vazgeçme, onun yerine Afrikan Amerikan komünitesiyle ilişki kurma çağrısı yapıldı. Minneapolis’te iki sanat kuruluşu, The Walker Art Center ve Minneapolis Institute of Art, polis teşkilatıyla bağını koparacağını açıklayarak ilk adımı attı. Ardından ise Chicago Çağdaş Sanat Müzesi (Museum of Contemporary Art Chicago) Chicago polisi ile bağlarını kestiğini açıkladı. Önümüzdeki günlerde bu talebe olumlu yanıt veren müze ve sanat merkezlerinin sayısının artabileceği konuşuluyor.

Tiyatrolar kapılarını açarak protestoculara destek verdi

Küresel korona virüs salgını nedeniyle aylardır kapalı olan New York Tiyatroları, polis şiddeti sonucunda yaşamını yitiren George Floyd’un ardından başlayan ve ülke geneline yayılan ırkçılık karşıtı protestolara katılanları desteklemek için kapılarını açmaya başladı. The Public Theater, Atlantic Theater Company, New York Theater Workshop göstericileri mekanlarına davet ettiklerini duyurdu. Tiyatro salonları, on günden fazladır eylemlerini devam ettiren protestoculara su, el dezenfektanı ya da atıştırmalıklar sunmanın yanı sıra telefonlarını şarj etmelerine, tuvaletini ve banyosunu kullanmalarına izin verecek; dinlenebilecekleri ortamı sağlayacak.

Sosyal medyada açılan “Open Your Lobby” hesabının tiyatro salonlarını ırkçılıkla mücadele eden göstericileri desteklemek için mekanlarını açmaya davet etmesiyle ise hareket büyük destek buldu. New York’un ardından başkent Washington D.C ve Chicago’nun da aralarında olduğu birçok şehirdeki tiyatro salonları da #OpenYourLobby hashtag’iyle paylaşım yaparak, lobilerini göstericilere açtıklarını duyurdu.

Sosyal medyada da siyah ekranla protesto edildi

George Floyd’un polis şiddeti sonucu ölümünün ardından ırkçılığı protesto etmek için sosyal medya hesaplarını ‘karartan’, siyah ekran paylaşan milyonlarca kişi arasında tasarımcılar ve mimarlar da yer aldı. Aralarında David Adjaye, Jessica Walsh, Tom Dixon, Camille Walala, Yinka Ilori, Morag Myerscough, Formafantasma, Studio Drift, Charles Holland ve Bec Brittain’ın sayılabileceği çok sayıda tasarımcı ve mimar siyah ekran görseli paylaştı ve #Blackouttuesday hashtag’ine destek verdi. Bir kısım ise paylaşımlarına Floyd için ve ırkçılık karşıtı protestocuları desteklemek için oluşturulan çeşitli fonların linklerini ekledi.

Köle tüccarının heykeli devrildi

Sanat dünyasını merkeze alan ve özellikle paylaştığı internet ‘meme’leriyle dikkat çekerek yaklaşık yüz bin takipçiye ulaşan Instagram hesabı Jerry Gogosian da konuya farklı bir yorum getirdi. Adını ünlü sanat eleştirmeni Jerry Saltz ile sanat galerileri zinciri Gagosian’ın sahibi Larry Gagosian’dan hareketle “Jerry Gogosian” olarak belirleyen hesaptan yapılan açıklamada, ‘Instagram Live üzerinden Koenig Galerie’den Johann Koenig ile yapacakları söyleşinin gerçekleşmeyeceği, Black Lives Matter hareketinin hızına gölge düşürmemek adına zamanlamanın uygun olmadığını’ duyuruldu. Hesap, Afrikan Amerikan çok sayıda kadın ve erkeğin ırkçılık sebebiyle hayatlarını kaybettiğini dolayısıyla problemi görmenin yeterli olmadığını; üzerimize düşeni yapmak gerektiğini belirten açıklama ile takipçilerini insan hakları hareketi Black Lives Matter’a bağış yapmaya davet etti.

Son olarak ise İngiltere’nin Bristol kentinde 1600’lü yılların köle tüccarı Edward Colston’ın heykeli yıkıldı. Protestocular yere indirdikleri heykelin boynuna dizleriyle bastırarak George Floyd’un ölümünü hatırlatırken, bir kez daha iflah olmayan ırkçılığa dikkat çektiler.

Previous Story

Galeriler Yeni Deneyimlerin Peşinde – Hazer Özil 
/ DİRİMART

Next Story

Onlar da Bizden Çok Farklı Değildi

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.