Pergeller, Şişeler, Fanuslar, Zincirler - ArtDog Istanbul
Makas, 40x25x55, 2021

Pergeller, Şişeler, Fanuslar, Zincirler

Ali Artun’un yıllar içinde çalıştığı şakül, makas, mengene, pergel, kum saati gibi aletleri bir araya getirerek oluşturduğu asemblajlarını sunan sergisi Hayalperest Mimarlık: Özgür Aletlerin Mimarlığı SODA Galeri’de izleyiciyle buluşuyor. Serginin hemen öncesinde İletişim Yayınları’ndan çıkan aynı adlı kitap ise işlevlerinden arınarak özgürleşen aletlerin yarattığı bir dizi mimarlık eserini içeriyor.

Galeri Nev’in kurucularından, yazar, mimar Ali Artun’un Hayalperest Mimarlık: Özgür Aletlerin Mimarlığı başlıklı kişisel sergisi 16 Eylül – 21 Ekim tarihleri arasında SODA’da izleyicilerle buluşuyor. Artun’un yıllardır çalıştığı makas, pergel, kasnak, mengene, kum saati, şakül, plak gibi aletlere yer verdiği işler, bugün için gerek mimariye gerekse mimari gereçlere atfettiği yeni anlam ve değerlerle ön plana çıkıyor. Sergiyle eş zamanlı olarak İletişim Yayınları’ndan çıkan aynı isimli kitap ise ‘işlevlerinden arınarak özgürleşen aletlerin yarattığı bir dizi mimarlık eserini ve onların arkasındaki hayalperest mimarlık geleneğinin, özerklik geleneğinin tarihine ilişkin bir panoramayı içeriyor’.

Mimari, asırlar öncesinden günümüze insan hayatının en önemli unsurlarından birisi olarak değerlendirilebilir. Gündelik yaşamdan iş hayatına, eğitimden sağlığa, hemen her şeyin kendi içerisinde bir mimarisi, bir bütünlüğü vardır. Bu anlamda mimari salt yapısal değil, aynı zamanda anlamsal olarak da önemli bir unsur olarak düşünülebilir, hayatın hemen her alanında kendisine geniş bir alan açtığı ifade edilebilir. Ali Artun da Hayalperest Mimarlık: Özgür Aletlerin Mimarlığında bu durumun altını çiziyor. Mimari, malzemeyle içeriği, anlam ile formu birleştiren çok geniş bir başlıkla kuşatılıyor.

Artun, sergisinde ‘mimarlık’ düşüncesinin peşinden giderken ortaya sınırları zorlayan, gerek fiziksel gerekse düşünsel anlamda izleyiciye yeni kapılar açan bir yapı inşa etmeye özen gösteriyor. Malzeme olarak mimarlığın temel araç gereçlerini kullanan Artun, değerlendirdiği tüm bu unsurlar üzerinden ortaya âdeta yeni bir mimarı yapı çıkarıyor. Üst üste bindirilen makaslar, plaklar, ipler, kelepçeler, matkap uçları, pergeller ve daha birçok malzeme, nihayetinde ortaya üç boyutlu eserler çıkarırken mevcut denklemleri de alaşağı ediyor, izleyiciye yeni bir yoldan gidildiğini hatırlatıyor. Alışılageldik kalıplar tek tek yıkılırken normal şartlarda bir araya gelmeyen birçok unsur yan yana getiriliyor, yeni bir anlamsal örgü meydana çıkarılıyor.

Gündelik hayatın sınırları içerisinde her biri temel bir amaca hizmet etmek ve insanoğlu için bir açığı gidermek, ölçü almak, hesap yapmak, birtakım işleri daha kolay hale getirmek gibi temel ihtiyaçlara hizmet eden pergeller, şişeler, fanuslar, zincirler, çubuklar Ali Artun’un elinde mevcut bağlamlarından koparılarak yeni bir amaç uğruna kullanılıyor. Artun, asıl işlevlerinden kopardığı tüm bu araç gereci bir tür özerkleşmeye tabi tutuyor ve onları bir bütün olarak ele alıyor. Bir araya gelen tüm bu alet edevatın üstlendiği yeni özerk durum, onları artık birer kullanım objesi olmaktan uzaklaştırıyor ve mimari üzerine, sanat üzerine, gündeliğin sanat ile ilişkisi üzerine yeni açılımlar geliştiriyor. Artun’un kendi sanat anlayışı üzerinden inşa ettiği bu yeni denklemler, ‘form’ düşüncesinin ne derece göreceli ve değişken olduğunu da açıkça ortaya koyuyor.

İlginizi çekebilir:  İstanbul Tiyatro Festivali

Anlam, anlamı aramak, bir anlam inşa etmek kadar mevcut anlamları/mânâları yıkarak yeni bir dünya tahayyül etmek de sanatın merkezinde yatan düşüncelerden birisi olarak değerlendirilebilir. Bugüne kadar sanatı ve sanat düşüncesini gerek teorik gerekse pratik boyutlarıyla ele alan çalışmalar gerçekleştiren Ali Artun, Hayalperest Mimarlık: Özgür Aletlerin Mimarlığı’nda şiirsel, hayal gücüne dayalı ve oldukça gizemli bir dünya inşa ediyor. Sınırları alabildiğine muğlak olan bu dünya, bir yandan karanlıktan beslenirken bir diğer yandan aydınlık dünyanın tüm yapı unsurlarını içerisinde barındırıyor. Sözgelimi zamanın nöbetçisi olan rengarenk kum saatleri, Artun’un elinde içerisinde kaosu da barındıran tekinsiz bir forma bürünüyor (Aion Döngüsel Zaman Robert Fludd’a atfen, 2022, kum saati, 23x25x52). Bir başka örnekte ise birbirlerine eklemlenmiş ahşap ayakkabı kalıpları; çoğulluğun, çoğul olmanın her zaman güç demek olmadığını hatırlatıyor (Gezinti, 2023, ahşap ayakkabı kalıbı, 33x40x105). Artun böylelikle ele aldığı malzeme ve onları kullanma biçimi ile yeni anlamlar/mânâlar üretmeyi başarıyor ve böylece kendisine özgü, mimariden hareket eden ancak anlam dünyası giderek genişleyen bir yapı inşa ediyor.

Şiirsellik, hayal gücü ve gizem, Ali Artun’un yakın dönem işlerinin önemli bir parçası olarak ele alınabilir. Ortada hep bir arayış ve arayışın peşinden gitme durumu söz konusu. İşlerdeki yoğunluk da, eklemlenen her bir parçada değişen formlar da, malzeme çeşitliliği de bu durumun göstergesi. Artun, inşa ettiği her bir asemblajda farklı tip bir malzeme kullanırken her bir işin bir diğerinden daha farklı olmasına ve biricikliğine de dikkat ediyor. Sözgelimi ne malzeme ne form ne de yapı hiçbir işte/durumda tekrar etmiyor. Bir iş kum saatleri üzerine kuruluyken diğerinin merkezinde plaklar yer alıyor, bir başka işte çıpa ön plana çıkarken bir diğerinde alüminyum, tel ve cam üzerinden bir eser üretiyor. Bu tekrardan kaçınma hâli Artun’un işlerini hem keskin bir şekilde birbirinden ayırıyor hem de kendisinin ne derece geniş bir malzeme skalasıyla çalışabileceğini ortaya koyuyor.

Ali Artun’un 2021-2023 arasında ürettiği işleri bir araya getiren sergisi 21 Ekim tarihine kadar görülebilir.

Previous Story

Bosco Sodi İstanbul’da: Hayatı Güzel Kılan şey Kusurlardır

Next Story

Dansın ve hareketin dönüştürücü gücü

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.