Nerede Ne Var? - ArtDog Istanbul
Daniele Sigalot, 100 PAPER PLANES SIMULTANEOUSLY HITTING THE WALL, (detay), 2025, Stainless steel, Variable dimensions, Courtesy of the artist and Anna Laudel Gallery.

Nerede Ne Var?

Sanat sezonu, 18. İstanbul Bienali’nden büyük müze sergilerine, genç kuşak sanatçıların yeni üretimlerinden retrospektiflere uzanan yoğun bir programla açılıyor; şehrin her köşesinde izleyiciyi hafıza, doğa, kimlik, toplumsal yüzleşme ve dönüşüm temalarıyla buluşturan zengin bir takvim sunuyor.

/

18. İstanbul Bienali, “Üç Ayaklı Kedi” başlığıyla şehre yayılırken sanat sezonu tüm hızıyla açılıyor. Bienalin şehre yaydığı sanat dalgasına, galeriler ve müzeler de birbirinden etkileyici sergilerle eşlik ediyor. Genç kuşaktan usta sanatçılara, kişisel üretimlerden kolektif anlatılara uzanan sergilerle dopdolu bir sanat takvim izleyicileri bekliyor.

Suzanne Lacy/ SSM

Birlikte – Together

12 Eylül – 14 Aralık

Suzanne Lacy’nin Birlikte/Together sergisi, sanatçının video enstalasyonları ve kolektif üretimlerini Türkiye’de ilk kez kapsamlı biçimde bir araya getiriyor. 1970’lerden bu yana kadınların toplumsal deneyimlerini görünür kılan Lacy, feminist sanatın öncülerinden biri olarak toplumsal katılım temelli “yeni kamusal sanat”ın da kurucuları arasında yer alıyor. Sergi; kimlik, özgürlük, şiddet ve dayanışma gibi kavramlar etrafında şekillenen işleriyle çağdaş sanatın toplumsal etkisine güçlü bir vurgu yapıyor.

Akbank
Akbank Mobil

SSM sergiden, Performans Kıyafeti, 1974, Boyanmış mayo, © Suzanne Lacy.

Erhan Coral / Galeri 77

Hiçliğin Ortasında Bir Yer

4 Eylül – 11 Ekim

Erhan Coral’ın Hiçliğin Ortasında Bir Yer başlıklı sergisi, 18. İstanbul Bienali ve 212 Photography İstanbul Festivali’nin paralel etkinlikleri kapsamında izleyiciyle buluşuyor. Moğolistan’ın ıssız coğrafyalarında geçen bu fotoğraf yolculuğu, sessizliğin, yalıtılmışlığın ve absürtlüğün izini sürüyor. Sanat pratiğinde gösteriden çok sessizliğe ve görsel şiirselliğe odaklanan Coral, “hiçlik” kavramını merkezine alarak çağdaş yalnızlığa dair sarsıcı bir bakış sunuyor.

Canan Tolon / Dirimart Pera

Nakarat

6 Eylül – 28 Eylül

Canan Tolon’un Nakarat sergisi, doğa, zaman ve bellek temalarını katmanlı soyut resimlerle keşfederken, yapım ve yıkım süreçleri arasındaki gerilimi tuvale yansıtıyor. On iki büyük boyutlu eser, mekânda kuşatıcı bir nakarat etkisi yaratarak izleyiciyi döngüsel zamanın ve bastırılmış sessizliğin izlerini sürmeye davet ediyor. Sanatçı, mimari düşünce ile doğa arasındaki ilişkiyi soyut ve sezgisel bir dilde ifade ederken, resimler insanın doğa üzerindeki hâkimiyet arzusunu ve kendi yarattığı düzen içinde kayboluşunu sorgulatıyor. Nakarat, tekrar eden biçimleriyle zamanın sessiz tehdidini ve görsel varoluşsal sıkışmışlığı güçlü bir şekilde hissettiriyor.

Sarkis / Dirimart Dolapdere

Edirnekâri Çerçeveli Beş İkona

3 Eylül – 12 Ekim

Sarkis’in Edirnekâri Çerçeveli Beş İkona sergisi, 18. ve 19. yüzyıla ait Edirnekâri çerçeveleri ve aynalar üzerinden hafıza, zaman ve mekân katmanlarını bedenleştiriyor. Sanatçı, parmak izi tekniğiyle müdahale ettiği yüzeylerde, geçmişin izlerini bugünün malzemeleriyle tazeleyerek kültürel ve estetik hafızayı çağdaş bir deneyime dönüştürüyor. Her biri Edirne’nin çokkültürlü tarihine atfen adlandırılan ikonalar, mimari objelerden öte, zamanın tanıkları olarak izleyiciyle buluşuyor. Edirnekâri Çerçeveli Beş İkona, pigmentler, çerçeveler ve yansımalar aracılığıyla geçmiş ve şimdi arasında yeni bir hafıza sahnesi yaratıyor.

Nilbar Güreş / Arter

Kadife Bakış

11 Eylül’den itibaren

Nilbar Güreş’in Arter’deki kişisel sergisi Kadife Bakış, sanatçının erken dönem işlerinden güncel üretimlerine uzanan kapsamlı bir seçkiyi bir araya getiriyor. Emre Baykal küratörlüğünde gerçekleşen sergi, resimden fotoğrafa, heykelden videoya uzanan çok katmanlı anlatımlarla insan, hayvan, bitki ve mitolojik öğeleri iç içe geçiriyor. Güreş’in eleştirel ve şiirsel anlatımı, mecralar arasında akışkan bir ilişki kurarak, izleyiciyi dönüşen, çoğul bir dünyayla karşı karşıya bırakıyor.

Edward Burtynsky / Borusan Contemporary

Dönüşen Yeryüzü

20 Eylül – 16 Ağustos

Borusan Contemporary, endüstriyel faaliyetlerin doğa üzerindeki etkilerini belgeleyen Kanadalı fotoğrafçı Edward Burtynsky’nin Türkiye’deki ilk büyük kişisel sergisi Dönüşen Yeryüzü ile sezona başlıyor. Sergi, Burtynsky’nin erozyon, madenler, taş ocakları ve su kaynakları üzerine yürüttüğü tematik araştırmalarıyla, insanlığın yeryüzünde bıraktığı izleri estetik bir bakışla gözler önüne seriyor. Perili Köşk’ün tüm katlarına yayılan bu kapsamlı seçki, izleyiciyi ortak bir gezegensel sorumluluğun eşiğine getiriyor.

Elif Uras / Galerist

Ellerinde Toprak

16 Eylül – 8 Kasım

Elif Uras’ın seramiği, resmi ve deseni buluşturan pratiği, Ellerinde Toprak sergisinde kadın emeğine odaklanıyor. Sanatçının New York’ta torna ve elde şekillendirdiği işler, İznik’te döküm yöntemiyle ürettiği eserlerle ilk kez bir araya geliyor. Geleneksel teknikleri çağdaş formlarla harmanlayan Uras, görünmeyen kadın emeğine güçlü ve zamansız bir anlatı kazandırıyor.

Hakan Gürsoytrak / EVİN

Velhasıl

4 Ekim – 15 Kasım

Hakan Gürsoytrak’ın Velhasıl sergisi, kurumsal yapılar ve hiyerarşilerini Koram İlkesiyle sorgulayan son dönem çalışmalarını bir araya getiriyor. Sanatçı, gündelik hayattan topladığı absürt imgelerle modern hayatın çelişkilerini ironik ve eleştirel bir dille yansıtıyor. Sergide akademik teknikleri popüler estetikle harmanlayan eserler, çok katmanlı bir anlatı sunuyor.

Cevdet Erek / Galeri Nev İstanbul

Biz ve Onlar

12 Eylül – 7 Kasım

Galeri Nev İstanbul’daki Biz ve Onlar sergisi, Cevdet Erek’in 2023’te başlayan Misafir Tribünü serisinin Liverpool Bienali’ndeki devamını İstanbul’a taşıyor. Stadyum mimarisiyle resim çerçevesi formunu birleştiren sanatçı, tribünleri kolektif aidiyet, sınır ve ayrım temaları üzerinden yeniden kurguluyor. Toprak bloklardan oluşan sesli yerleştirme ve yeniden üretilen çerçeve-stadyum yapıları, futbolun görsel kodlarını politik ve mekânsal bir sorgulamaya dönüştürüyor.

Lucia Tallová / Zilberman

Geçici Anıtlar (Unstable Monuments)

20 Eylül – 19 Kasım

Lucia Tallová’nın İstanbul’daki ilk kişisel sergisi Geçici Anıtlar, bellek, madde ve zaman üzerine şiirsel bir araştırma sunuyor. Sanatçı resim, kolaj, yerleştirme ve fotoğraf arasında gezinen sanatçı; antika kitaplar, eski fotoğraflar ve mobilya parçaları gibi zamana direnen nesneleri bir araya getirerek geçmişle bugünü katmanlı bir hafıza alanında buluşturuyor. Böylece belleğin yüzeylerde tortu gibi biriktiği bu dünyada, görmezden gelinen her şey yeniden değer kazanıyor.

Satoru Kurata, 2P (Night Calm, the Eyes of the Machine), 2022, Oil on canvas, 149 × 199 cm.

Daniele Sigalot / Anna Laudel

Ve Şimdi Tamamen Farklı Bir Şey

12 Eylül – 9 Kasım

Daniele Sigalot, absürt mizah ve hızlı zekâyla şekillenen yeni sergisinde Monty Python’un ikonik ifadesinden ilham alarak izleyiciyi beklenmedik, ironik ve samimi bir deneyime davet ediyor. Sergide, sanatçının kişisel deneyimlerinden beslenenStill Life” ve “The Ping Pong Paradox” serileri, doğa ve yapaylık ile yaratıcılık ve mantık arasındaki çatışmaları renkli ve çarpıcı formlarla yorumluyor.

Jyll Bradley / Pi Artworks

Hot Frame

13 Eylül – 22 Kasım

Sergi, İngiliz sanatçı Jyll Bradley, 1980’lerde çektiği analog otoportrelerle queer kimliği, kostüm ve cinsiyet oyunları üzerinden araştırıyor. Fotoğrafların bazıları, Virginia Woolf’un 1928 tarihli Orlando romanındaki cinsiyet geçişlerinden esinleniyor.

Emir Erkaya / PİLOT Galeri

Yılan Oynatıcısının Bahçesi

4 Eylül – 11 Ekim

Emir Erkaya’nın Yılan Oynatıcısının Bahçesi, tarih, mitoloji ve Anadolu’nun sözlü anlatılarını bir araya getirerek büyülü ve sarkastik bir dünya yaratıyor. Hayvanımsı-insanımsı figürler ve bitkilerle dolu panoramalarda, geçmişin yıkıntıları ile günümüzün politik ve ekolojik sorunları arasında güçlü bağlantılar kuruyor. Sergi, izleyiciyi tarih, doğa ve mitoloji arasında yeni ilişkiler keşfetmeye çağıran dinamik bir deneyim sunuyor.

Güneş Terkol / Ferda Art Platform

Çalışan Portreler

9 Eylül – 11 Ekim

Çalışan Portreler, İstanbul’un gündelik hayatını mümkün kılan ancak çoğu zaman görünmez kalan emekçileri odağına alırken, Güneş Terkol’un yaklaşık on yıl önce başlattığı bir seriye yeni bir katman ekliyor. Bu figürler, yalnızca hizmet sunan değil; mekânları dönüştüren, toplumsal ilişkileri yeniden kuran ve kültürel belleği taşıyan öznelere dönüşüyor.

Deniz Üster / artSümer

Tutuşma ve Kavuşma: Biz’in Nehri

13 Eylül – 17 Ekim

Sanatsal pratiği, mikroorganizmalardan minerallere tüm varlıkları kapsayan radikal bir çoğulculuk anlayışını, yaşamın içinde ve ötesinde bir adalet arayışıyla birleştiren Deniz Üster, Tutuşma ve Kavuşma: Biz’in Nehri başlıklı sergisinde yaşamın kökenleriyle kolektif varoluşun evrimini araştırıyor. Sergide heykel ve desenlerden oluşan eserler, birey merkezli rekabet anlayışına karşı, işbirliği ve özveriye dayalı kolektif yaşam biçimlerini öne çıkarıyor.

Yeni Başlayanlar için Acil Durum Kiti / Martch Art Project

15 Eylül – 19 Ekim

Küratörlüğünü T. Melis Golar’ın üstlendiği karma sergi, kriz anlarında hayatta kalma stratejelerini araştırıyor. Sanatçılar, “acil durum kitleri”ni fiziksel olduğu kadar zihinsel ve duygusal direnç için de bir metafora dönüştürerek, yaratıcı çözümler ve yeni dayanışma modelleri öneriyor.

Selim Birsel / Öktem Aykut

Resmi Denge

15 Eylül – 25 Ekim

Öktem Aykut, sezonu Selim Birsel’in çok disiplinli üretimlerinden oluşan Resmi Denge sergisiyle açıyor. Çizim, resim, fotoğraf ve yerleştirme gibi farklı mecraları buluşturan sergi, sanatçının yeni işleriyle mekâna yayılan iki büyük yerleştirmeyi bir araya getiriyor.

Bir Vaat Kadar İnce / Merdiven Art Space

17 Eylül – 18 Ekim

Galeri Nev’in Merdiven Art Space’deki sergisi; Ahu Akgün, Alix Marie, Beril Nur Denli, Ceylan Öztrük, Candeğer Furtun, Eda Gecikmez, Füreyya Koral, Gamze Boz, Gökçe İrten, Güngör Güner, Kyriaki Mavrogeorgi, Mehtap Baydu, Melike Abasıyanık Kurtiç, Necla Rüzgar, Nermin Kura, Phoebe Cummings, Pınar Baklan, Serpil Mavi Üstün, Tümay Erman, Yaren Yıldız, Yasemin Özcan ve Yıldız Moran’ın eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, zarafet ve denge, zaman ve nefes, dayanışma ve direnç arasındaki ilişkiler üzerine düşündürüyor.

Diana F+ Çapraz Banyo, İstanbul 2020, 60 x 60, Hahnemühle Photo Luster pri.

Erdem Taşdelen / BüroSarıgedik

İhtilaflar

18 Eylül – 24 Ekim

Erdem Taşdelen’in İhtilaflar sergisi, izleyiciyi tekil anlatıların ötesine geçmeye davet ediyor. Video, fotoğraf ve performans üzerinden gelişen işler; kurgu ile gerçek, sanat ile yaşam arasındaki sınırları bulanıklaştırarak çoğulcu ve rüyavari bir deneyim sunuyor. Sanatçı, gündelik hayattaki mikro müdahaleler aracılığıyla sessiz ama çok sesli direniş biçimlerini görünür kılıyor.

Zeki Demirkubuz / Art On

Hayatta ve Fotoğrafta En İyi Pozu Yalnızlar Verir

20 Eylül – 18 Ekim

Zeki Demirkubuz’un Art On İstanbul’daki ilk kişisel fotoğraf sergisi, yalnızlık temasını sabit kareler üzerinden yalın ve müdahalesiz bir dille ele alıyor. Avrupa, Amerika ve Asya’da çekilen fotoğraflar, anlatıdan uzak, biçim verilmemiş anlar üzerinden içselleştirilmiş bir sahiciliğe odaklanıyor. Küratörlüğünü Ebru Yılmaz’ın üstlendiği sergi, sinema diliyle tanınan yönetmenin, fotoğraf aracılığıyla etik bir bakış disiplini kurduğu düşünsel bir yalnızlık alanı sunuyor.

Farah Al Qasimi / SANATORIUM

Çöl Sümbülü

12 Eylül – 26 Ekim

Farah Al Qasimi’nin İstanbul’daki ilk kişisel sergisi Çöl Sümbülü, sanatçının fotoğraf, video ve müzik üretimlerini bir araya getirerek sosyopolitik baskı yapılarına karşı bireysel ve kolektif direnci görünür kılıyor. Ulya Soley küratörlüğünde gerçekleşen sergi, çöl sümbülünün kuraklıktaki direncinden ilhamla, gözetim altında gelişen yakınlıkları, kuir arzuyu ve görünmez hikâyeleri odağına alıyor.

Oğulcan Sürmeli /Ambidexter Galeri, Galata

Ateş ve Barut Arasında

12 Eylül – 5 Ekim

Sergideki çalışmalar, olmuş bir olgunun değişmezliği ile onu nasıl gördüğümüzü belirleyen görünmez kent altyapıları arasındaki gerilimi açığa çıkarıyor. Sanatçı, doğrudan bir tepki vermek yerine, sadece göstererek sorgulayan bir pozisyon alıyor; böylece eserler, kişisel bir ifade olmaktan çıkıp sistemin işleyişini açığa vuran nesnelere dönüşüyor.

Sidar Baki / C.A.M. Galeri

Kimse Bakmazken

20 Eylül – 31 Ekim

Sidar Baki’nin Kimse Bakmazken sergisi, yıkıntı ve terk edilmişlik hissi taşıyan mekânlara yerleştirdiği çocuk figürleriyle harabe estetiğini bozuyor. Çocukların oyunlarıyla değil, belleği ve hayal gücüyle şekillendirdiği bu sahneler, mekânları yeniden anlamlandırıyor.

Murat Balcı / KAIROS

Suret-i Mecaz

12 Eylül – 4 Ekim

Murat Balcı’nın Sureti Mecaz sergisi, 21. yüzyıl bireyinin toplumsal dönüşüm karşısında yaşadığı yabancılaşmayı imgesel bir anlatıyla ele alıyor. Sanatçı, bireysel deneyimlerinden yola çıkarak toplumun ortak belleğine ayna tutarken, sistemin dayattığı yeni kimlik ve ilişkileri mesafeli bir gözle sorguluyor.

Peter Kogler / Sevil Dolmacı

40 Yıllık Retrospektif

15 Eylül – 17 Ekim

Bilgisayarı sanatının merkezine alarak görsel dili dönüştüren öncülerden Peter Kogler’in 40 Yıllık Retrospektif sergisi, sanatçının 1980’lerden günümüze uzanan üretiminden kapsamlı bir seçki sunuyor. Sergi, erken dönem bilgisayar destekli işlerden psikedelik projeksiyonlara uzanan bu yolculukla izleyiciyi dört on yıllık bir süreci deneyimlemeye çağırıyor. Kogler, teknolojiyle kurduğu özgün diyalogla izleyiciye çok katmanlı bir deneyim vadediyor.

Zaman ve İzler Arasında: Ergin İnan 1964–2025 / EArt Galeri

24 Eylül- 02 Kasım

Ergin İnan’ın 1960’lardaki öğrencilik döneminden günümüze uzanan altmış yılı aşkın üretimini kapsayan sergi, desen, gravür ve resimlerini bir araya getiriyor. Eserlerinde insan figürü, hafıza ve maneviyata yönelik sürekli ilgisi dikkat çeken İnan, Batı estetiği ve tasavvufi düşünceden beslenen özgün görsel diliyle zaman, varoluş ve dönüşüm üzerine derin bir yolculuk sunuyor.

Kızgınlığı(nı/mızı) konuşalım, öyleyse / Bilsar Arka Bina

19 Eylül – 31 Ekim

Pelin Uran küratörlüğünde gerçekleşen sergi ve “kızgınlık” duygusunu toplumsal, kültürel ve bireysel boyutlarıyla sorguluyor. Sergi, sanatçıların katkısıyla kızgınlığı bastırmak yerine anlamaya, konuşmaya ve yüzleşmeye çağıran bir keşfe dönüşüyor. Alejandro Cesarco’dan Mihran Tomasyan’a birçok uluslararası sanatçının yer aldığı seçki, öfkenin altına gizlenmiş duygulara ve kolektif deneyimlere odaklanıyor.

Rüzgâr / Galeri Bosfor

10 Eylül – 18 Ekim

Rüzgârı hem fiziksel bir doğa gücü hem de sembolik bir anlatı aracı olarak ele alan sergide, 20 sanatçı heykelden videoya, yerleştirmeden fotoğrafa uzanan eserlerle rüzgârın yaşam üzerindeki yapıcı ve yıkıcı etkilerini araştırıyor.

Damla Yücebaş / Decollage Art Space

Yürüyüşler

30 Eylül – 2 Kasım

Sergi, sanatçının lif sanatı ve tekstil yüzeylerinde uyguladığı görsel illüzyonlu ipek baskı çalışmalarıyla malzemeyle kurduğu doğrudan diyalogları yansıtıyor.

Ömer Faruk Yaman / PG Art Gallery

Anima Machina

9 Eylül – 11 Ekim

İnsan ve makine arasındaki ilişkiyi duygusal ve varoluşsal bir düzlemde yeniden düşünmeye davet eden sergi, Voyager adlı kurgusal figür üzerinden şekillenen eserlerle teknolojik sistemlerle kurduğumuz geçirgen bağlara odaklanıyor.

Timurtaş Onan / Barın Han

Dönüşen Şehir

18 Eylül – 26 Ekim

Fotoğraf sanatçısı Timurtaş Onan’ın Dönüşen Şehir projesi, İstanbul’un son 40 yıldaki dönüşümünü, çelişkilerini ve yaralarını görselleştiriyor. Kentin hafızasını arşivleyen bu sergi, izleyiciyi sürekli değişen bir sahneye tanıklık etmeye davet ediyor.

Naz Can / Galeri Selvin

Bombyxmori’nin Kanadında

7-31 Ekim

Eserlerinde, ipeğin uçucu dokusuyla bütünleşen karakterler, düşün içinden çıkmış gibi bulutsu ve düşsel bir atmosfer yaratan Naz Can, narinlik ve dönüşüm temalarını odağına alıyor. Sanatçının yaklaşımı, doğayla kurduğu içsel bağı imgeler aracılığıyla duygusal bir anlatıya dönüştürüyor.

Ayşegül Dinçkök / Ekavart Gallery

Yüzeyin Ötesinde

16 Eylül – 16 Ekim

Küratörlüğünü Coşar Kulaksız’ın üstlendiği sergi, sanatçının uzun yıllardır süregelen çalışmalarının bir ürünü olarak, yaşadığımız dünyaya duyduğu tutkuyu ve sessiz sualtı dünyasının kırılganlığını gözler önüne seriyor.

Yanyana / Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi

20 Eylül itibariyle

Beyoğlu’ndaki Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin yeni süreli sergisi YanYana, Bedri Rahmi & Eren Eyüboğlu ile Melahat & Eşref Üren’in eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, yaklaşık bir yıl boyunca ziyarete açık olacak.

Saadet Sorgunlu / Kasa Galeri

Adı Sandıkta Kaldı (Saklı)

25 – 28 Eylül

Sorgunlu’nun çalışmaları, çeyiz sandığı metaforuyla kadınların unutulmuş hikâyelerini ortaya çıkarıyor. Sergi, geleneksel rollerin izlerini ve sessiz kalmış hayatları gözler önüne seriyor.

OG Gallery

Perfect is the Question

17 Eylül – 25 Ekim

Brandy Carstens küratörlüğünde gerçekleşen Perfect is the Question başlıklı sergi, adını James Lee Byars’ın 2024 yılında Museo Reina Sofía’da gerçekleşen retrospektifinden alıyor ve sanatçının mistisizm, geçicilik ve mükemmelliğin imkânsızlığına dair düşüncelerini yeniden ele alıyor. John Cage, Nam June Paik, Jannis Kounellis ve Füsun Onur gibi tarihsel figürlerin eserleri, uluslararası genç kuşaktan 20 sanatçının üretimleriyle birlikte sunularak kuşaklar arası bir diyalog kuruluyor.Sergi, Byars’ın varlık ve yokluğun sınırlarına, iletişim biçimlerine, aşkınlık ve hayret duygusuna, mükemmelliğe ve mükemmelliğin imkânsızlığına dair ömür boyu süren araştırmasını genişletiyor; nihayetinde yanıtı değil, sorunun kendisini arıyor.

Maçka Sanat Galerisi

Yasak Ağacın Meyvesi

16 Eylül – 1 Kasım

Yasak Ağacın Meyvesi sergisi, Âdem ile Havva mitini “başlangıç” temasıyla çağdaş sanatın farklı anlatım biçimleriyle yeniden yorumluyor. Bilginin cezbedici gücü, arzunun yaratıcı enerjisi ve yasak olanın dönüştürücü etkisi üzerine odaklanan karma sergide Arzu Eş, Ayşen Urfalıoğlu, Bilge Alkor, Defne Parman, Dilara Altınkepçe Arslan, Gönül Nuhoğlu, Güçlü Polat, Güneş Çınar, Mengü Ertel, Murat Germen, Ömür Tokgöz, Selin Arslan, Serhat Kiraz, Sinan Tuncay, Studio Pinprick ve Tunç Ali Çam’ın eserleri yer alıyor.

Çağrı Saray, Vision Art Platform

Rooms of Spleen

19 Eylül – 7 Ekim

Rooms of Spleen, resim, desen, fotoğraf ve video gibi farklı medyumları bir araya getiren ve spleen kavramını dört ayrı bölümde ele alan sergi, kişisel, toplumsal ve tarihsel düzlemlerde spleen’in tezahürlerini araştırıyor. Rooms of Spleen aynı zamanda bu duygulanıma karşı geliştirilen direniş biçimlerini de görünür kılıyor.

 

Previous Story

Sessizliğin Sesi

0 0,00