Dijital platformların sayısı arttıkça ve izleme alışkanlıklarımız değiştikçe, festivaller ve özel seçkiler dışında çok da görme şansı bulamadığımız kısa filmlere olan erişim de artıyor. Örneğin Can Merdan Doğan imzalı kısa film Stiletto (2021), bu ay Mubi kataloğuna eklenecek yerli yapımlardan biri olarak
Kültür sanat alanında yeni sezonun açıldığı eylül – ekim aylarında, sinema takvimi de oldukça yoğun ve tatmin edici. Dünyada Venedik, Toronto ve Telluride gibi güz festivallerinde 2022-2023 ödül sezonunun öne çıkacak birçok yapımının prömiyeri gerçekleşirken, Türkiye’deki festivaller sinemamızın en yeni yapımlarını izleyiciyle
8-19 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen 41. İstanbul Film Festivali, pandemi gölgesinde geçen iki yılın ardından sinema salonlarına geri döndü ve sinema sohbetlerini, iki film arası koşuşturmacalarını ve sinemacılarla buluşmaları şehrin sokaklarına, salonların fuayelerine geri getirdi. Festival salonları bu yıl Beyoğlu’nda Atlas 1948,
Türkiye’nin Ege ve Akdeniz sahilleri vadedilen cennetlerle, “her şey dahil” otellerle dolu. Bedelini ödeyip burada konaklayan yerli ve yabancı turistler, ödedikleri para karşılığında her türlü hizmeti bekliyor, otel çalışanlarını diledikleri gibi kullanabileceklerini sanıyorlar belki de. İşte belgesel sinemacı Volkan Üce, kamerasını o
Küresel bir salgının gölgesinde geçen 2020 yılı, bir taraftan evde geçirdiğimiz günlerin sayısının artmasıyla her zamankinden daha çok film izlemeye başladığımız, bir taraftan da zorunlu olarak veya kendi tercihimizle sinema salonlarından uzaklaştığımız bir yıl olmuştu. 2021’de özellikle yazın şehrin dört bir yanını
Filmekimi, 2002’den beri her yıl olduğu gibi, İstanbul’un sonbaharı hüzünle değil, festival ruhuyla karşılaması için geliyor. 8-17 Ekim tarihleri arasında, başta Cannes, Venedik ve Toronto Film Festivalleri’nde öne çıkan yapımlar olmak üzere, dünya sinemasının sezon boyunca konuşulacak yapımlar yine Filmekimi’nde gösterilecek. Altın
Edinburgh, Londra ve Paris’te 60’ların avangart sanat çevresini şekillendirmiş figürlerden, “dünya vatandaşı” Jim Haynes, kırk yılı aşkın bir süre boyunca düzenlediği Pazar Yemekleri ile Paris’teki evinin kapılarını tanıdığı-tanımadığı binlerce insana açtı. Dünyanın farklı köşelerinden kişileri bir araya getirdi, bunların birbirleriyle dostluklar kurmasını,
Bundan tam bir yıl önce yayımlanan dijital sayımızda, henüz ilk aylarını yaşadığımız pandeminin sinemaya olan etkilerinden söz ederken, çevrimiçi festivalleri olağandışı bir gelişme olarak ele almıştık. Geçen bir yıl içinde çevrimiçi festival kavramı, birçok dünya festivalinin hızla adapte olduğu, yeni normale dönüştü.
2020’nin ilk aylarından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi, her alanda olduğu gibi sinemada da birçok etkinliğin iptal edilmesine ya da ertelenmesine, vizyon tarihlerinin ve dağıtım kanallarının değişmesine, prodüksiyonların aksamasına neden olmuş, dijital platformları sevindirirken sinema salonlarını tehlikeye sokmuştu. Dünyanın en
COVID-19 pandemiğinin dünya üzerindeki herhangi bir bireyi, sektörü ya da eylemi etkilemediğini söylemek imkansız. Her şeyin başında tabii ki sağlığımız geliyor, fakat gündelik yaşamımızın muhtelif parçalarının pandemiden ne şekilde etkilendiği, alışkanlıklarımızın ya da rutinimizin nasıl değiştiği ve belli alanlardaki normalleşmenin nasıl ya