Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) 22 Mayıs’ta aldığı kararla Açık Radyo’da 24 Nisan günü yapılan Açık Gazete programında geçen “Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109. yıldönümü, sene-i devriyesi. Bu yıl da anma yasaklandı biliyorsunuz” ifadeleri nedeniyle, “toplumu kin ve düşmanlığa tahrik” gerekçesiyle radyoya üst sınırdan 189 bin 282 TL idari para cezası ve beş program durdurma cezası vermişti. RTÜK üyesi İlhan Taşcı, dün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla RTÜK’ün Açık Radyo’nun yayın lisansını 5 gün program durdurma cezasına uymadığı gerekçesiyle iptal ettiğini duyurdu.
Açık Radyo dinleyicilerinin RTÜK’ün aldığı karara tepkileri sürüyor. Akademisyenler, yazarlar ve Açık Radyo programcılarına alınan kararı nasıl değerlendirdiklerini sorduk.
Gündüz Vassaf : “Açık Radyo’yu Susturmak Cüret Değil Cehalettir”
“Ne mutlu Türkiye’ye, Açık Radyo’su var.
Ne mutlu Türkiye’nin Başkanı Tayyip Erdoğan’a.
Dünyayla iftiharla paylaşabileceği Açık Radyo var.
Ömer Madra ve arkadaşlarını, devlet konuğu olarak ağırladıklarına örnek gösterebileceği, hepsinin kültürlerine nefesini veren, radyo tarihinde Türkiye’den çığır açan bir Açık Radyo.
Ne mutlu, dünyada Türkçe konuşulan her yerde Açık Radyo’yla günaydınlaşan, gün boyunca yayınlarını yaşam şevkiyle takip eden dinleyicilerine.
Ne mutlu Açık Radyo’ya; İklim krizine duyarlılığıyla, dünyaya küresel yurttaşlık örneği veren Açık Radyo’ya. Kimsenin Açık Radyo’yu susturabilmek cüretinde olduğuna inanmıyorum. Ülkelerine kötülük yapmak istemiş olamazlar. Sokağa çıkmaktan, çocuklarının gözüne bakmaktan, ülkenin genç kuşaklarından kaçacakları duruma düşmekte istemezler. Gölgelerinden korkmanın kabuslarını hortlatacağını bilirler.
Açık Radyo’yu susturmak cüret değil cehalettir.
Sesin idamıdır.
Yoksa onlar da bilir,
Açık Radyo’yu susturmak,
Dünyaya hiç duyulmadığı kadar sesini duyurmak demektir.
Türkiye’ye dünyayı kapatmak demektir.
Kainatın tüm seslerine ve renklerine, dünyanın her dilinde yayın yapma kudretinde Açık Radyo’ya, bugün de, yarın da günaydın!”
Akademisyen Seval Şahin: “Açık Radyo Toplumun Her Kesiminin Sesi”
Açık Radyo Programcısı Derya Tolgay: “Açık Radyo Erdemli İnsanlar Topluluğudur”
“Açık Radyo, birlikte olmanın ‘Biz’ olmanın, birbirimizden öğrenmenin, dayanışmanın gücünün, güzelliğinin vücud bulmuş halidir. Dostluğa, özgürlüğe, sevgiye, özene, zarafete, güvene değer veren sorumluluk sahibi gönüllü programcılardan ve aynı özelliklere sahip dinleyici ve destekçilerinden oluşur. Özetle; erdemli insanlar topluluğudur. Her şerde bir hayır her hayırda bir şer vardır derler.
Karanlık günlerimizde bize hep iyi gelen radyomuza daha da çok sahip çıkmak, mekânında onu ziyaret etmek, dayanışmayı büyüterek yeniden başlamak için belki de müthiş bir fırsat olacak olanlar. Bu da gelir bu da geçer ‘Ya Hû’ diyerek, neşemizi kaybetmeden devam.. Yeni başlangıçlara…”
Yazar Gaye Boralıoğlu: “Bu Karar Utanç Verici”
Türkiye’nin en kurumsal, içeriği en geniş, sosyal faydası en yüksek yayın kuruluşlarından biri olan Açık Radyo’nun düğmeye basar gibi bir anda lisans iptali yoluyla kapatılması kabul edilemez bir uygulama. Şiddetle kınıyorum. Aklı başında, hakikate tutkun, çok sesliliğe değer veren herkes için de bu karar utanç verici. Umarım en kısa zamanda buradan dönülür ve Açık Radyo her zamanki gibi kainata seslenir.
RTÜK Üyesi İlhan Taşçı: “Lisansının İptali Kararı Çok Ağır Bir Yaptırım”
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi İlhan Taşcı ise alınan karara ilişkin ArtDog İstanbul’a şu değerlendirmede bulundu:
“Kurulun nisan ayında almış olduğu bir karar vardı. Bu karar çerçevesinde yayıncı kuruluşa hem idari para cezası hem de beş kez program durdurma cezası verilmişti ve bunun tebligatı yapıldı. Dolayısıyla yayıncı kuruluşun ona belirtilen yaptırımların gereğini yerine getirmesi gerekirdi. Ancak Söz konusu yayıncı para cezası kısmını yatırmış ancak belirtilen süreler içerisinde programını durdurmadığı tespit edilmiş. Yani normal yayın akışını sürdürmüş. Tabii bu çerçevede de lisansının iptaline oy çokluğuyla karar verildi.
Ama benim kişisel görüşüm şöyle; yayıncı kuruluş RTÜK’ün almış olduğu kararının hiçbir bölümüne uymamış olsaydı, bunu bir ‘kötü niyet’ veya ‘RTÜK’ün kararını tanımama ve uygulamama’ biçiminde yorumlanması söz konusu olabilirdi. Ama şimdi aynı cezayla ilgili para cezası kısmını ödemişse bir yayıncı, belli ki bir iyi niyeti var, yani bir çabası var. Ama ikinci bölümün neden uygulamadığına tabii ki yayıncı kuruluş ancak kendisi cevap verebilir. Yani bir teknik aksaklık veya mevzuatı bilmemekten kaynaklı olmuş olabilir.
“30 Yıldır RTÜK’ün Kurallarına Uymuş Bir Yayıncı”
Ama her ne olursa olsun RTÜK’ün bunu basın özgürlüğü, ifadenin yayılması özgürlüğü açısından yayıncıyla yorumlaması bence daha doğru olurdu. Çünkü sözün ettiğimiz yayıncı dün kurulmuş bir yayın kuruluşu değil, yaklaşık 30 yıldır yayın yapan bir radyo. Zaten 30 yıldır kurallara uymuş, RTÜK’ün kararlarına uymuş bir yayıncı… Böylesine basit bir gerekçeyle, basitçe bir kararı yerine getirmemesi nedeniyle yayın hayatına son verilmesi çok ağır bir yaptırım. Çünkü sözünü ettiğimiz yayıncı Türkiye’deki her türlü farklı sesi duyuran ve her türlü gelişmenin çok boyutlu tartışılabildiği bir platform. Dolayısıyla bu kararın biraz geniş yorumlanması ve yayıncı lehine yorumlanması gerekirdi. Ama maalesef dünkü üst kurul toplantısında oy çokluğuyla böyle bir karar alındı.
Bu karar yargı denetimine açık bir karar. Yani muhtemelen yayıncı bu kararın iptali için mahkemeye başvuracaktır diye tahmin ediyorum. O aşamada da başvurulduğu zaman eğer bir ilk derece mahkemesinin bir yürütme kararı vermesi durumunda, ta ki bir üst mahkemenin kararına kadar, yayın devam eder. Üst mahkeme RTÜK’ün vermiş olduğu lisans iptali kararını yerinde bulmaz ise Anayasa uyarınca herkesi bağladığı gibi mahkeme kararlarını RTÜK’ü de bağlar ve bu karar bir anlamda ortadan kalkmış olur. Aksi yönde bir karar vermesi halindeyse bir anlamda RTÜK’ün kararı kesinleşmiş olur ve ondan sonra teknik cihazlarının mühürlenmesi ve yayının sonlandırılması süreci başlar.”