Sanatın Ekonomik Krizle Zor İmtihanı

Türkiye’de son dönemde gittikçe büyüyen ekonomik kriz ve hızına yetişilemeyen hayat pahalılığı, yaşamın her alanını olduğu gibi sanatı ve sanatsal üretimi de ciddi oranda zedeliyor. Önü alınamaz bir noktaya gelen belirsiz ekonomik ortam içerisinde pek çok sanatçı ve sanat galerisi, varlıklarını ve üretimlerini sürdürebilme konusunda endişeli.

/

Sirkeci’de uzun yıllardır sanatçıların ve sanat öğrencilerinin ucuza sanat malzemesi alabilmek için sıklıkla yolunu düşürdüğü kırtasiyecideyim. Birbirinden renkli boya tüpleri, envai çeşit kalemler, defter vs. eşliğinde bir mücadeledir sürüp gidiyor. Çoğunlukla sanat öğrencilerinin oluşturduğu kalabalık, tedirgin bakışlarla elindeki malzeme listesini en ucuza tamamlama telaşında. Yıldız Teknik Üniversitesi İletişim Tasarımı Bölümü’nde okuyan bir grup öğrenci, artan fiyatlar karşısında bütçelerinin ciddi oranda zorladığını belirtiyor. İçlerinden biri, “Bugün sadece Temel Tasarım dersi için 550 liralık malzeme aldım. Ayrıca fotoğraf teknikleri gibi derslerim var, onlarda da ayrı harcama kalemleri var” diyor. Diğer iki arkadaşı da aynı dersin sadece bir ödevini tamamlayabilmek için bugün 430 liralık harcama yaptıklarını söylüyorlar. Öğrenciler birkaç ay önce 7,5 liradan aldıkları kalemleri bugün 15 liradan almalarının şaşkınlığı içinde. “Fiyatlar sürekli artıyor, özellikle sınav dönemi baskı ve çıktı maliyetleri bizi daha çok zorlayacak” diyorlar. Hobileri için ise hiç para ayıramadıklarını söylüyorlar.

Kasada bulunan görevli ise neredeyse her gün değişen etiketlerin satışları ciddi oranda etkilediği belirtiyor. “Bize yılardır gelen müşterilerimiz ‘artık sanatı bırakacağız’ diyor. Eskiden 10 malzeme alan şimdi 5 malzeme alamıyor. ‘Artık sanat nasıl yapacağız’ diye soruyorlar, haklılar da” diyor. Bugün yağlı boya yapmak isteyen bir sanatçının en düşük maliyeti ise kabaca 700 lira olarak hesaplıyor.

Ekonomik koşullar kültür- sanat dünyasının her kesimini ciddi oradan tedirgin ediyor. ArtDog İstanbul’un bu sayısında sanatçı ve sanat galerine artan maliyetler ve pahalılığının varlıklarını ve üretimlerini nasıl etkilediği sorduk.

“Masraf Hesabı Proje İçeriğinin Önüne Geçti”

Ferhat Özgür/ Sanatçı-Akademisyen

Ferhat Özgür, Fotoğraf: Osman Ürper

Eskiden her sanatçının hayata geçiremediği tasarı halinde duran projeleri vardı. Ancak bunlar hayat pahalılığından dolayı değil de daha çok o proje için uygun mekân ve kurum olanaklarının olmamasına bağlı olarak askıda kaldığı için sanatçıya dokunmazdı. Şimdi ise durum farklı. Masraf hesaplamaları projenin içeriğinin önüne geçti. Türk lirasının bu değer kaybında sanatçı muhasebe tasarımcısına dönüştü. Haliyle daha derin düşünmenizi olumsuz yönde etkiliyor, yaratıcılığınıza yansıyor. Birçok arkadaşımdan biliyorum, en büyük sorun atölye. Buraya sığmayacak derinlikte bir konu.

“Her Şey Dövize Bağlı”

Bir şekilde çalışıyorsunuz. Hayatında bütün malzemesi bir kurşun kalem ve bir kağıt olan çok çarpıcı işler üreten sanatçılar var. Daha masraflı işler üretenler de. Bir formül yok, kendinize uyan yolu buluyorsunuz. Koşullara göre akacak kan damarda durmuyor işte.

Resim, fotoğraf, video, kolaj ve heykel- enstalasyonlarla uğraşıyorum. Her şey dövize bağlandığı için, bir fotoğrafı bastırmak, bir işi çerçeveletmek, bir heykel-enstalasyon yapmak, bunları saklayacak yerleri düşünmek, video üretimler için, kamera, kurgu, post-prodüksiyon, ses tasarımı vs gibi şeyleri düşünmek yaratıcılığınızı öyle ya da böyle etkiliyor. Şu soru akla geliyor: Eee sonra bütün bunlar ne olacak? Ülkede sizin dilinizi takdir edebilecek kurum ve koleksiyoncu sayısı belli. Onlar da hangi birine yetişsin, bir de o kanattan bakmak lazım. Ciddi bir sanatsal üretim fazlalığı var. Dünyada da böyle. Bu pay da genellikle büyük ve varlıklı galeriler arasında bölüşülüyor. Malzeme fiyatları ona katlanınca siz de fiyatlarınızı ona göre güncelliyorsunuz. Neticede bu koleksiyoncu kanadında olumsuz bir izlenim bırakıyor. Ama gerçek bu!

“İktidar Türkiye’nin Avrupa’daki İmajını Ciddi Derecede Zedeledi”

Desteklenen projeler olunca malzeme sıkıntısı yaşamıyorum. Ancak kendi kendini finanse eden işlerde, yani benim kanadımda bir sorun yaşamıyorum. Çünkü etrafımda imece ve dayanışmaya açık arkadaşlarım var. Ben onlara onlar da bana olabildiğince karşılıksız destek oluyoruz. Pek çok proje, böyle çıkıyor aslında. Bazen de tek kişilik ordu olmak zorundasınız.

Bütün sanatçı arkadaşlara önerim şudur: İşbirliklerimizi piyasa koşullarına kurban edip, her şeyi para ile adlandırmayalım. Yoksa bir şey yapamaz hale geleceğiz. Birbirimizin yeterlik alanlarından karşılıklı olarak yararlanalım, birbirimizi sömürelim, ben buna açığım. Ama varsa da bir kurum, bir ödenek, iş o zaman değişiyor. Katkıda bulunan her arkadaşa ödeneğini ayırıyorum. Ancak böyle var olabiliriz.

Üretimlerimizi dolaşıma sokma konusunda şu husus da bizi ciddi olarak etkiliyor: Tüm bunlara ek olarak, mevcut iktidar Türkiye’nin Avrupa’daki imajını ciddi derecede zedeledi. Yurtdışı kaynaklı kimi sanatçı fonları Türkiye’yi, İsrail, Rusya ve İran gibi riskli ülkeler olarak görüyor. Türkiye ya başvuru fonlarının dışında bırakılıyor veya çekincelere tabi kalıyor.

“Atölyesini Kaybeden Sanatçılardan Biriyim”

Çağrı Saray/Sanatçı-Akademisyen

Çağrı Saray

Açlık sınırında yaşayan veya borçlarından dolayı intihar eden insanların yaşadığı bir ülkede bizim sanatçı olarak varoluş sorunumuz, öncelikli mesele değil. Öte yandan bu coğrafyada yaşayan her birey gibi, onlarca soruna karşı direncimiz tuhaf bir şekilde yüksek, bir tür kazanılmış bağışıklık gibi. Hayat pahalılığı ise kuşkusuz siyasi anlamda bir sürecin sonucu. Konuyu bu bağlamda düşünüp bütüncül bir değerlendirme yapmak önem taşıyor. Bir ülkede devlet toplumun hayatta kalmaya ilişkin asgari koşullarını karşılayamıyorsa, o ülkede sanat, sanatçı olmak veya sanatın toplumsal işlevi üzerine yeniden düşünmek gerekiyor.

Ben son bir yılda atölyesini kaybeden sanatçılardan biriyim. Fakat benim jenerasyonum için bunun gibi sıkıntılar o kadar tanıdık ki… Bu sorunlar, imkansızlıklar ve kısıtlamalar yıllar içinde her koşulda bir şekilde üretim yapmaya devam edebilme becerisini kazandırıyor insana. Sanatçı olarak çalıştığım konular ve içerikler de bu yaşanan süreçlerle elbette doğrudan ilişkili.

“Sanat Üretmek Her Zamankinden Daha Masraflı”

Kullandığım malzemeler çok çeşitli, ancak hiçbiri yerli üretim olmadığı için her şeyin fiyatı enflasyona paralel olarak yükseliyor. Artık sanat üretmek her zamankinden daha masraflı bir uğraş. Geliriniz veya ortaya çıkardığınız sanat işinin ticari karşılığı ile harcamalarınız ters orantıda ve şartlar gittikçe zorlaşıyor.

Bundan kaçış yok ne yazık ki. Pratik anlamda sadece mümkün olduğunca malzeme stoğu yapmak beni biraz rahatlatıyor. Diğer taraftan sanatçılar arasındaki dayanışma bugün her zamankinden çok daha değerli. Sanatçı dayanışması modellerine, dernekleşmeye veya olası kooperatif modellerine ihtiyaç var.

“Sosyal Politikalar ve Ekonomi Üzerine Daha Sık Düşünmeye Başladım”

Alican Leblebici / Sanatçı

Alican Leblebici

Sanat her zaman bir yolunu buluyor. Üretmek için her zaman paraya ihtiyaç olmayabiliyor. Bir kâğıt kalem bile varlığını göstermeye yetebiliyor. Ülkenin mevcut ekonomik durumunda her şey harika demek yalan olur elbette. Ancak sanat tam da böyle zamanlarda kendini gösteriyor. Sosyal politikalar, ekonomi gibi kavramları daha sık düşünmeye ve bu konularda belki de son beş yıldır eserler üretiyorum. Sanatıma yansıyan durum tam olarak bu süreç.

Ben çoğunlukla yağlıboya çalışıyorum. Ancak atölyemde her türden resim malzemesi mevcut. Fiyatlar elbette arttı. Kendi adıma bir sorun yaşamıyorum ancak sanat okullarındaki öğrenciler için bu süreç çok sancılı geçiyor olabilir.

“Mesele Sanat Olunca Formülün Kendisi De Sanat ”

Dijital çağda malzeme erişimi çok kolay oluyor. Bazı malzemelerimi Amerika’dan sipariş veriyorum. Çok hızlı bir şekilde elime ulaşıyor. Alışveriş uygulamalarının çoğunda profesyonel sanat malzemeleri bulmak mümkün.

Söz konusu sanat olunca gerçekten formülün ta kendisi yine sanat oluyor. Mağara resimleri, çanak çömlekler gibi en ilkel sanat üretimlerine baktığınızda doğadan doğrudan malzemeye erişilerek eserler ortaya çıkmış. Günümüzde de benzer formüller söz konusu. Kullandığımız cep telefonlarına indirilecek bir iki uygulamam bütün meseleyi çözebilir!

“Bu Yıl İki-Üç Kez Fiyatları Değiştirmek Zorunda Kaldım”

Dicle Çifçi/Sanatçı

Dicle Çifçi

Özellikle son zamanlarda yaşadığımız ülke ekonomisi, her şeyi etkilediği gibi sanat camiasını da çok etkiledi. Malzeme fiyatlarında inanılmaz bir yükseliş gerçekleşti. Sanatçı olarak her yıl satış fiyatlarımızı güncellemek durumundayız normalde, ancak bu yıl iki veya üç kez fiyatları değiştirmek durumunda kaldım. Sanat koleksiyonerlerinin de sayısı azaldı. İlk kez koleksiyona benim işlerimle başlayan çok sayıda insanla tanışırdım önceki yıllarda, onların sayısı da oldukça düştü. Hâlâ başka bir işte çalışmadan kendi sanatıyla geçimini sağlayan biri olarak, her geçen gün kendimi tehdit altında hissediyorum. Ben ve tanıdığım bazı sanatçılar oturduğumuz, üretim yaptığımız yerlerden çıkarılma korkusu yaşıyoruz. Çok daha kötü günlerin gelmemesini umuyorum.

“Malzemem Ziyan Olsun İstemiyorum”

Sanatsal çalışmalarımda şu an için inanılmaz bir değişim söz konusu değil ancak deneme yanılma için gerçekleştirdiğim resimlerimi biraz daha indirgemek durumunda kaldım. Herhangi bir malzemem ziyan olsun istemiyorum, biliyorum ki o malzemenin güncel fiyatını öğrendiğimde sinirlerim bozulacak. Daha dikkatli ve kontrollü bir üretim arayışına girdiğim bir dönem.

“En Kaliteli Malzemeyi Kullanabilmek İçin Varlık İçinde Yaşamak Lazım”

Ağırlıklı olarak kullandığım malzemeler geleneksel tuval üzerine, yağlı boya. Bazen bit pazarından aldığım eski çerçeveli resimlerin üzerine de çalışıyorum. Suluboya vb. başka teknikler de kullanıyorum elbette. Malzeme kalitesi olarak da orta sınıf diyebilirim sanırım, en kaliteli malzemeyi kullanmak için gerçekten varlık içinde yaşamak lazım, fiyatları o kadar yüksek ki duyunca kulaklarına inanamıyor insan. Ben genelde malzememi toplu şekilde aldığım için uzun bir süre beni idare ediyor. Malzemem bittiğinde fiyatlar üç katı değil, on katı kadar yükselmiş oluyor ve sanırım en kötüsü her şeyin durmadan yükselmesine inanılmaz bir şekilde alışmış olmamız.

“Yurtdışındaki Sanatçılardaki Bazı Malzemelere Ulaşamıyorum”

Teknik anlamda yurtdışındaki sanatçılarda gördüğüm bazı malzemelere ulaşamıyorum. Ya da kullandığım bir spatula numarasına internetten veya kırtasiyelerden bir türlü erişimi sağlayamıyorum. Her seferinde ülkemize artık gelmediğini duyarak vazgeçmek zorunda olduğum bir malzeme daha olmasıyla yüzleşmek zorunda kalıyorum.“Yurtdışına gidiyorsam kendim, oradan gelecek birisi olursa başkasından malzeme rica ediyorum. En uygun yollu çözümüm bu oluyor genelde. Bazen de o malzemenin yokluğuna alışıp alternatif çözümler yaratmaya başlıyorum.

“Değişime İhtiyacımız Var”

Diliyorum ki sanatla daha haşır neşir olan ve sanatçısını destekleyen bir topluma dönüşürüz. Bu konuda bir yanım çok karamsar olmasına rağmen, hâlâ ilgili insanların varlığını biliyor ve onlarla karşılaşıyor olmak beni rahatlatıyor ve tekrar umutlandırıyor. Değişime ihtiyacımız var, umarım ülkesindeki tüm sanatçılarını yurtdışına gönderen bir topluma dönüşmek yerine, onların varlığını kabul edip, kendine kazandıran bir ülke olabiliriz.

“Ekonomik Zorluklar Yeni Yollar Aramaya Teşvik Etti”

Bawer Doğanay/ Sanatçı

Bawer Doğanay

Hayat pahalılığı, bir sanatçı için de diğer herkes gibi önemli bir konu. Sanatçılar da diğer meslek grupları gibi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalabilirler. Yükselen fiyatlar, malzemelerin maliyetlerini artırabilir ve sanatçının üretim sürecini etkileyebilir. Ekonomik zorluklar eserlerimi daha geniş kitlelere ulaştırmak için alternatif yollar aramaya teşvik etti. Online platformlar, sosyal medya ve diğer dijital araçlar, eserlerimi sergileme ve satma konusunda yeni fırsatlar sundu. Finansal stres motivasyonumu azaltmaya sebep olabiliyorken hayat pahalılığı maliyetlerini dengelemek için eserlerinin fiyatlandırmasını yeniden düşündürdü.

“Yüksek Malzeme Fiyatlarından Dolayı Eser Karşılığı Malzeme”

Sanat pratiğimde çoğunlukla akrilik boya, akrilik marker ve tuval kullanıyorum. Yükselen enflasyonla birlikte bu malzemelerin de fiyatı arttı. Ama kullandığım malzemelere genellikle erişim sıkıntısı yaşamıyorum. Yüksek malzeme fiyatlarından dolayı eser karşılığı malzeme veya sponsor bulma gibi çözümler geliştiriyorum. Aynı zamanda sanatçılar arasında dayanışma ve destek ağları bu tür zorluklarla başa çıkmada önemli bir rol oynayabilir.

“Pahalılık Varlığımı Düşünmeme Neden Oldu”

Hale Feriha Hendekcigil/ Sanatçı

Hale Feriha Hendekcigil

Temel ihtiyaçları sağlamanın dahi kolay olmadığını fark etmek, çok da zor değil bugünlerde. Alım gücü olarak günden güne azalan bir döngüye girdik ne yazık ki. Hayat pahalılığındaki artış, sanatçı olarak benim de varlığımı derinlemesine düşünmeme neden oluyor. Sanatımın, toplumsal ve ekonomik bağlamda ilişkisinin ne kadar güçlü olduğunu bugünlerde daha çok hissediyorum. Neyi nasıl yapacağımdan ne şekilde yapacağıma kadar nüfus eden bir etki bu. Bu etki, sanatın sadece estetik bir ifade aracı olmanın ötesinde, toplumsal bir anlatı, iletişim ve aktarım aracı olduğunu da hatırlattı bana. Zamanımızın sanrıları ile yoğuruyoruz sanatımızı bu dönemde. Hayat pahalılığındaki artışla başa çıkma sürecim, sanatımı daha özel, daha anlamlı ve daha etkili hale getirme yolculuğumun bir parçası artık.

“Sürdürülebilir Üretime Yönelik Bir Yaklaşım Geliştirdim”

Hayat pahalılığı ve ekonomik zorluklar, sanat çalışmalarımı ve üretimlerimi tam anlamıyla olmasa da dönüştürdü diyebilirim. Bu durumun negatif etkileri ile başa çıkmak için, üretim aşamalarımı ve tekniklerimi daha yenilikçi ve deneysel bir şekilde ele almaya çalıştım. Örneğin, farklı materyaller ve geri dönüştürülmüş malzemeler ile çalışarak maliyetleri azaltmaya ve sürdürülebilir üretim pratiklerini benimsemeye yönelik bir yaklaşım geliştirdim. Ancak üzülerek belirtmeliyim ki klasik üretim süreçlerimdeki maliyet artışları ile karşı karşıya kaldığımda sanatımın daha az ulaşılabilir olacağı gerçeği ile karşılaştım. Ve bu beni her şeyden daha çok etkiledi.

“Üç Senedir Hiçbir Siparişimi Eski Fiyatından Alamadım”

Ben bir cam sanatçısıyım ve en yoğun kullandığım malzeme camın kendisi. Ancak cam da kendi içerisinde çok zengin sınıflara sahip. Üretim sürecimin arka planda da bir sürü farklı malzemeye ihtiyacım oluyor. Tekniğim daha çok kalıpta şekillendirme olduğu için bunların başlıcalarını alçı, kuvars, bal mumu, silikon, kil ve benzeri malzemeler olarak belirtebilirim. Bu malzemeler, her bir eser için yalnızca tek seferlik bir bileşen olarak kullanılabiliyor ve tekrar tekrar ihtiyaç duyuluyor. Son üç senedir hiçbir siparişimi eski fiyatından alamadığımı söyleyebilirim, aynı ay içerisinde olanları da dahil ederek üstelik.

Zaman zaman kullanmak istediğim camlar yurtdışından geldiği için tedarik süreçlerinde aksaklıklar yaşayabiliyorum. Özellikle belirli renklerde veya özelliklerde camlara ulaşabilmek zor olabiliyor. Ancak genel olarak ihtiyaç duyduğum malzemelere ulaşabildiğimi belirtebilirim.

“Sanatçı Olarak Taşıdığım En Büyük Kaygı Üretememek”

Tedarik sıkıntısıyla başa çıkmak için kaynaklarımın stok seviyelerini, kendi stok seviyemi ve ihtiyaç dinamiğimi hassas bir şekilde takip ediyorum. Kazançlarımı ve tasarruflarımı yoğun olarak bu alanda yapıyorum. Bir sanatçı olarak taşıdığım en büyük kaygı, üretememek. Bu nedenle malzemelerim, üretim alanım, süreç gerekliliklerim her zaman önceliğim ve her şeyden önce geliyor.

İlginizi çekebilir:  Yayınevi Emekçileri Haklarını İstiyor

Koşulların ve şartların etkisini küçümsemek yanılgı olur ancak söyleyebilirim ki benim için sanat tüm bunların üzerinde. Tarih gösteriyor ki çok daha zor ya da çok daha iyi şartlarda harika eserler üretilebilmiş. Benim en büyük motivasyonum içimdeki yaratım dürtüsüne uygun eyleyebilmek. Her ne şekilde her ne araç ve malzeme ile olursa olsun en iyisini yapmaya çalışıyorum, çalışacağım.

“Ekonomik Şartlar Üretkenliğimizi Kötü Etkiliyor”

Özge Kahraman / Sanatçı

Özge Kahraman

Ekonomi günlük hayatı etkilediği kadar sanat hayatını da fazlasıyla etkiledi. Bir sanatçı olarak önceki senelerde rahatlıkla fazladan tuval siparişi verebiliyorken son yıllarda biraz daha temkinli davranarak ihtiyacım olduğu kadar sipariş vermeye ve bunu da minimuma indirmeye çalışıyorum. Üretim sürecime de yansıyor bu durum doğal olarak.

Ülkemiz maalesef bir sanatçı olarak sadece eser üretip bunları koleksiyonlara katarak yaşamak için çok zor ve bunu yapabilen sanatçı sayımız da çok az. Atölyelerin kiralarının ve malzemelerin fiyatının artışı, kısıtlı sanat piyasası derken tüm bu sorunlarla sanatçı olarak yaşamak başlı başına zor. Sanatçı arkadaşlarımızla yaptığımız sohbetlerin konusu da sık sık ekonomik durum ve çekilen sıkıntılar oluyor.

“Kaliteli Malzeme Fiyatları Dudak Uçuklatıyor”

Tuval, kâğıt, akrilik ve yağlı boya, noktalama çalıştığım için akrilik kalemler vs. birçok malzeme kullanıyorum. Tuval fiyatları son yıllarda aşırı derecede arttı. Sipariş vermek için her aradığımda bir öncekinden daha fazla fiyat veriliyor. Kâğıt eser yapılsa çerçeve fiyatları da aynı şekilde sürekli artış gösteriyor. Eserin yapımın kolaylığı ve ömrünün uzun olması için de kaliteli malzeme kullanmak gerekiyor. Bunların fiyatları ise zaten dudak uçuklatıyor. Sanatçı olarak aynı zamanda çalışıyorum ve bu pahalılık belli bir gelirim olmasına rağmen beni bile aşırı etkiliyor. Sanat öğrencileri bu ekonomide nasıl eser üretebiliyorlar açıkçası aklım almıyor.”

“Birçok Malzemeye Ulaşamaz Hale Geldim”

Çoğu malzeme yurtdışından geliyor ve bunların ülkemize gelmemesinde de sıkıntılar oluşuyor. Önceden rahatlıkla ulaştığım birçok malzemeye ulaşamaz hale geldim. Ülkemize daha az geldiği için doğal olarak fiyatları da artıyor. Yurtdışına gittiğimde bazı kalemleri oradan alabiliyorum ya da yurtdışından gelen arkadaşlarımdan istiyorum. Bugün almazsam yarın fiyatı artacak mantığıyla hareket ettiğim için en iyi formül olarak fazlaca malzeme alıp uzun zaman diliminde onları kullanmayı tercih ediyorum.

“Sanatçıyı Destekleyen Bir Toplum Olmalıyız”

Sanatçıyı ve sanat öğrencilerini bu konuda destekleyen bir toplum olmamız hem sanatçılarımızın üretim süreci açısından hem de daha çok kişinin maddi kaygılardan dolayı başka mesleklerde çalışmaktansa sanata yönelmesine yardımcı olacağını düşünüyorum. Sanatçıları destekleyen birçok kurum, burs vs. var fakat bunlar ülkemizdeki potansiyele göre maalesef yetersiz. Umarım sanatçıyı desteklemek konusunda yeni ve güzel adımlar atılır.

Ekonomik Kriz Karşısında Sanat Galerileri

“Kendimizi Nefes Alamaz Gibi Hissediyoruz”

Karşı Sanat / İstanbul

Karşı Sanat

Kendimizi nefes alamaz gibi hissediyoruz. Her şeyden tasarruf etmemize rağmen sosyal ve ekonomik anlamda borç açığımız büyüyor. Bizim kadar sanatçılar da varolan bütün yerleşik değerlerini terk etmek zorunda kalıyorlar. Bu duruma müdahale edemeyip izleyici kalmak, hepsinden daha büyük bir acı veriyor. Temel direnme noktamız mekânı açık tutmaktan öteye gidemiyor.

“Sergi Afişlerini Bastırmakta Zorluk Çekiyoruz”

Pahalılık ile imkanlarımızın kısıtlanması, sergi prodüksiyon süreçlerimizi doğrudan etkiliyor. Geçmişi düşündüğümüzde sergi katalogları bastırabildiğimiz bir yerden sergi afişlerini bastırmakta zorluk yaşadığımız bir döneme geçiyoruz. Bu durum doğrudan sergilerin ruhunu etkileyen bir faktör olarak, sergiler de üstesinden gelmek için yöntemler ürettiğimiz yeni mekanizmalar oluşmasını sağlıyor.

“Galeri İçin Ekonomik Katkı Yaratmaya Çalışıyoruz”

Kiramız iki yıldır yüzde yüz oranında artışa uğradı. Temel giderlerimizde kira giderlerimiz ile hemen hemen aynı düzeyde artmış durumda. Gönüllülük ilişkileri olmasa yönetime ilişkin çalışmalarımız da sekteye uğrayacak. Başka alanlarda iş potansiyellerini değerlendirip galeri için ekonomik katkılar yaratmaya çalışıyoruz.

Giderek artan mali tablo bizi ister istemez başka çözümler üretmeye yöneltiyor. Sertleşen iklim ile birlikte biz de daha esnek yapılaşmaya yöneliyoruz. Dayanışma esaslı olarak mekânımızı çeşitli toplantı ve etkinlikler için kullanıma açıyoruz.

“Dayanışma Ağının Güçlendiğini Gözlemliyoruz”

Gerilimden dolayı katılımcı izleyicide bir artış var, sosyal dayanışma ağının giderek güçlendiğini gözlemliyoruz. Bununla birlikte satış amaçlı çalışmadığımız için kaybettiğimiz bir hedef kitlemiz yok ancak sergi açan sanatçıların kendi çevre ilişkileri ister istemez erozyona uğruyor.

“Sabit Bir Maliyet Hesabı Yapamıyoruz”

Elif Sezer / Kun Art Space Adana

Elif Sezer

İstanbul dışında faaliyet gösteren bir galeri olarak, bu dönemde yaşanan hayat pahalılığı ve zamlar, galerimizi oldukça ciddi bir şekilde etkiledi. Yakıta gelen zamlar, doğal olarak bize gelen ve bizden giden eserlerin nakliyesinde ciddi fiyat artışlarına sebep oluyor. Sabit bir maliyet hesabı yapamıyoruz. Sergiye gelecek sanatçıların, davetlilerin ulaşım ücretleri de ciddi maliyetler oluşturuyor. Adana’da izleyici, özellikte açılışlarda, sanatçıları tanımak, temasta olmak istiyor. Bizler de elimizden geldiğince sanatçıların karma sergilerde bizimle olması için yol ve konaklama desteği sağlamaya çalışıyoruz. Bunun haricinde, sergi hazırlık maliyetleri ve galerinin sabit giderlerinde (açılış daveti, çalışan maaş ve sigortaları, elektrik) çok fazla artış yaşandı. Varlığımızı aynı standartlarda ve kalitede sürdürmemiz her geçen gün daha da zorlaşıyor.

“Deprem Sanatsal Çalışmalarımızı Da Olumsuz Etkiledi”

Bu ekonomik süreç ve daha öncesinde bölgemizde yaşadığımız deprem felaketi, sanatsal çalışmalarımızda ivme kaybetmemize neden oldu. Hatta sergi açılışımızın hemen ertesi günü yaşanan felaketle, sergiyi açtığımız gibi kapatmış olduk. Tüm eserleri güvenli bir alana aldık, depremin ilk haftası da nakliye firmasını İstanbul’dan çağırarak galerimizdeki konsinye eserleri sanatçılarına ulaştırdık. 45 gün sonra uzmanlar tarafından bina kontrolleri tamamlanınca galerimizi açtık. Ancak herkese hâkim olan korku ve endişe devam ettiği için heyecanımız yarım kaldı. Zor bir dönemdi ve ne yazık ki hâlâ tam anlamıyla bitmiş değil. Değişen planlar nedeniyle ertelenen, Eylül sezonuna aktarılan sergilerimiz oldu. Ek olarak yeni sezonda sergi sayılarımız da azaldı, özellikle karma sergi planlarını askıya almak durumunda kaldık.

“Maliyeti Düşük Sergiler Yapıp Sürecin İyileşmesini Bekliyoruz”

Her sergi için galerimiz, sanatçının ya da küratörün belirlediği planlamaya uygun şekilde tadilata giriyor. Alçıpan, boya gibi her sergide değişmesi gereken kalemler var. Malzeme fiyat artışı kontrol edilemezken, ustaların ücretleri de hızla artıyor. Personelin resmi artışla belirlenen ücret ve sigortaları, yaşam şartları karşısında az da kalsa, bir galeri için önemli bir maliyet kalemi. Eserlerin satış bedeli aynı oranda artmadığı için de bizleri zor durumda bırakıyor. Açıldığımız 2022 yılı Şubat ayına göre, iki yıl içerisinde, her kalemi dahil edersek ortalama iş maliyet artışı 6 kat olmuş durumda (Bazı kalemler 10 kat, bazıları 4 kat). Bu artışlarla başa çıkmak oldukça zor tabii. Galeriyi açarken mevcut işimizi durdurup, sermayemizi galeriye aktarmıştık. Planlanandan daha fazla harcama oluyor, ancak yukarda dediğim gibi sergi sayısını azaltıp, maliyeti biraz daha düşük sergiler yapıp, sürecin iyileşmesini bekliyoruz.

Artan mali tablo öncesi online olarak satış yapabileceğimiz bir platform da galerinin açılış sürecinde hazırlanmıştı. Aktif olarak bugüne kadar kullanmasak da şu anda online satış üzerinde de çalışmaya başladık. Online satışın, izleyiciye ve koleksiyonerlere güven de sağlayacak bir sistem olduğunu düşünüyoruz. Gelen tepkiler de şimdilik olumlu yönde.

“Deprem ve Ekonomik Krizle Sanat Lüks Tüketim Olarak Görülüyor”

İzleyiciler ilk sezonumuzda olduğu gibi, daha sık sergi görmek istiyorlar ve sürekli ‘Yeni sergi ne zaman?’ soruları ile karşılaşıyoruz. Herkes aslında ülkede yaşanan durumun farkında. Ancak elimizden geldiğince hem galeri standartlarını korumak hem izleyiciyi memnun etmeye devam etmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.

Ülkedeki ekonomik süreçten en çok etkilenen sektörlerden ve şehirlerden biri olduk. Sanat, lüks tüketim olarak görülüyor. Özellikle deprem sonrası Adana’da, insanlar hâlâ evlerine verilen raporlarla, yıkımlarla uğraşırken, 22.400 civarı konut kullanılamaz durumdayken, hatta bir kısmının evi dahi yokken, galeriye gelen ziyaretçi sayısı doğal olarak azalıyor ve alıcılara birebir ulaşma oranımız da aynı şekilde düşüyor. Bu durumda Adana ile sınırlı kalmamak ve sanat izleyicilerine ulaşmak, online satışlar ile mümkün oluyor. Geçtiğimiz Haziran-Ağustos aylarında ise Bodrum’a bizi davet eden, galerisini bize açan dostlarımızla birlikte sergi düzenledik ve başka bir şehirde umudumuzu yitirmeden sürece devam etmiş olduk.

“İçimize Sinen Sergileri Yapmak Daha Da Zorlaşıyor”

Gülden Bostancı / Den Art Antalya

Gülden Bostancı

Giderek artan ve kontrol altına alınamaz bir hale gelen hayat pahalılığı her sergimizi etkiliyor. Belli başlı masraflarımız var her sergi için, bunları artık tek tek inceliyoruz nasıl daha uygun yapabiliriz diye. Açılış için şarap ikramı, medyada görünürlük, katalog basımı vs. bir önceki seneden daha pahalı olur oldu. Çok hızlı bir artış ile karşı karşıyayız. Bir de stopaj ve standart giderleri ekleyince her ay şaşkına dönüyoruz. Önümüzü görmek zorlaşıyor.

Olumsuz yönden yansıyor, ister istemez kısıtlamalara giriyoruz ve içimize sinen sergileri yapmak daha da zor hale geliyor. Mekân, personel, sergi kurulumları ve elektrik vb. gibi olmazsa olmaz sabit giderleriniz, bir yılda 2 katına çıktı. Giderek artan mali tablo şimdilik kısıtlamalara yöneltiyor.

“Bu Süreç Nereye Kadar Devam Edecek?”

Bu durumda izleyici daha verimli, donanımlı sergilerden mahrum kalıyorlar. Acaba nereye kadar bu süreç devam edecek? Nefes alabileceğimiz zaman olacak mı yoksa daha da mı kötü olacak diye merak ediyorum…

“Kolektif Bir Şekilde Varlık Gösteriyoruz”

Rıdvan Kuday / Rıdvan Kuday Gallery Diyarbakır

Rıdvan Kuday

Hayat pahalılığındaki artış, zorlu olsa da sanat dünyası olarak bu zorlukları aşma ve yeni fırsatlar yaratma yolunda çaba gösteriyoruz. Dayanışma, esneklik ve yaratıcılıkla, ekonomik zorlukları aşarak sanatı daha geniş kitlelere ulaştırmak için çabalıyoruz. Bu süreçte umut dolu projeler ve iş birlikleriyle geleceğe pozitif bir bakış açısıyla ilerliyoruz.

Sanat dünyasında, ekonomik zorluklara rağmen kolektif bir şekilde birlikte varlık gösteriyoruz. Olumsuz koşullara rağmen, dinamik projeler ve gençlerin katılımıyla sanat piyasası hareketli kalmaya devam ediyor, bize dayanak ve yol haritası sağlıyor. Ancak, artan ekonomik sıkıntılar sabit giderleri, mekân, personel, sergi kurulumları ve elektrik gibi, önemli ölçüde arttırdı. Bu zorlukla başa çıkmak için satışlardan elde edilen gelirlerin yanı sıra sermaye desteği arayışına yöneliyoruz. Mali tablonun zorlamasıyla, finans ve pazarlama alanlarında daha fazla gelişim sağlamak, iş birlikleri kurarak yeni projelerde yer almak, çeşitli çözümler üretmek için çaba sarf ediyoruz. Bu süreçte sanat piyasasında daha etkili ve sürdürülebilir bir rol oynamak adına sosyolojik ve ekonomik dinamiklere odaklanıyoruz.

“Ekonomik Zorluklara Rağmen Sanata Erişimi Sağlama Çabasındayız”

Sürekli güncel kalarak ve manevra kabiliyetimizi geliştirerek, ekonomik zorluklara rağmen sanata erişimi sağlama çabasındayız. İyi ilişkiler kurmak, sanat profesyonelleri, alıcılar ve koleksiyonerlerle iş birliği yapmak, izleyicilere daha çeşitli ve etkileyici bir sanat deneyimi sunmamıza yardımcı oluyor. Bu çaba, işimize daha fazla enerji ve emek katmayı ve sanat takipçileri ile daha yakın bir paylaşım içinde olmayı gerektiriyor.

Sanat dünyası, ekonomik zorluklarla başa çıkabilmek için esnek olmayı, finansal yönetimi güçlendirmeyi ve değişen koşullara uyum sağlamayı gerektiriyor. Bu süreçte dayanışma ve işbirliği, sanat dünyasının ayakta kalmasını sağlamak adına kritik öneme sahip. İzleyicilere ulaşabilmek adına sürekli olarak güncel ve etkileyici olmaya devam edeceğiz. Sanatta ekosisteminin ayakta kalmasını sağlamak için küresel krize karşı konjektürel bir bakış açısıyla hareket etmeye devam edeceğiz.

“Sanatın Değeri ve Etkisi Daha da Önem Kazandı”

Sanat, sermaye ve piyasa evrensel bir krizin eşiğinde zorlu bir süreçten geçiyor. Bu dönemde, sanatın değeri ve etkisi daha da önem kazanıyor. Sosyal, ekonomik ve kültürel dinamiklerle iç içe geçmiş bir şekilde, sanatın evrensel bir dil olarak toplumları bir araya getirme gücü ortaya çıkıyor. Ancak, bu süreçte sanatın sürdürülebilirliği için dayanışma, yenilik ve küresel bir bakış açısı daha kritik hale geliyor. Sanatın evrensel değerini koruyabilmek adına, kolektif çabalarla krizleri aşma ve toplulukları aynı masa etrafında buluşturma noktasında daha da güçlenmemiz gerekiyor.

“Dövizin Artmasıyla Yurtdışı Fuarlara Katılımımız İyice Zorlaştı”

Şule Claire Altuntaş / Gama Gallery

Şule ClaIre Altuntaş

Tüm küçük işletmeler gibi sanat galerileri de giderek artan hayat pahalılığından etkileniyor, bizim de tabii ki her ay artan elektrik vs. gibi masraflarımız ve vergiler var. Maalesef maaşlar da insanların bırakın eğlence hobi harcamalarını karşılasın, normal yaşam masraflarını karşılamadığı için ‘sanat alımlarını’ büyük ölçüde etkiliyor. Biz galeriler lüks tüketimin parçası olduğumuz için, ayakta durabilmemiz için gelir düzeyi çok yüksek olan kesine hitap etmek zorundayız, çünkü artık var olmayan orta kesim ve yemek bulamayan alt kesimin sanata özenme ve yönelme gibi bir şansı kalmıyor. Dolayısıyla bu da bizim açımızdan maliyetlerin daha da yükselmesi demek, daha çok tanıtım, yüksek kira ödenen sergi mekânları vs… Aslında fiziksel maliyetlerin artması internet satışlarına yöneltti, ama onda da en çok kazananlar Covid döneminde yeşeren yüzlerce Instagram/ internet müzayedeleri oldu. Bu sefer koleksiyonerlerimiz yeni sanatçılar yerine daha çok ikinci eli olan sanatçılara yöneldi ve direkt satış olduğu için yine biz galeriler devre dışı kaldık.

Kişisel olarak tabii ki zor bir dönem, birçok özverilerde bulunarak ayakta kalmaya çalışıyoruz. Gama Gallery olarak açıldığımızdan bu yana 14 senedir yurtdışı fuarlarına hep katıldık. Orda da tabii ki döviz kurunun artması, herhangi bir destek olmadığı için işi iyice zorlaştırdı. Epey negatif bir tablo çizdim, ama yine de sevdiğim işi yaptığım için, imkân yaratıyorum diyelim. Yaratıcılığımı sanat projelerini yapmak için imkân ve kaynak yaratmakta kullanıyorum.”

Previous Story

Grafik Roman ve Animasyonla Türkiye Mimarlığı

Next Story

“Dans ve Hareketle Dönüşüyorum”

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.