Tasarım Bienali’nden Empatiye Dönüş Çağrısı

/
İlginizi çekebilir:  2021'in Merakla Beklenen Filmleri - 2

Her şeyin başına dönersek; Tasarım Bienali’nin beşincisi önümüzdeki yıl, 26 Eylül-8 Kasım tarihleri arasında, Mariana Pestana küratörlüğünde gerçekleşecek. Bienalin teması dün Salon İKSV’de düzenlenen basın toplantısında ‘Empatiye Dönüş: birden fazlası için tasarım / Empathy Revisited: designs for more than one’ olarak açıklandı.

Bu tema bağlamında bienal, tasarımı ‘bağlantılı olma’ haline aracılık eden bir unsur olarak görmeyi deniyor. Bienalin ilgi alanında, bağlantı kurmaya dair ritüeller ve duygularımıza aracı olan nesneler var. Bu anlamda 2020 bienali, yerel bilgiye ve bölgesel uygulamalara öncelik veriyor.

Tema birbiri ile bağlantılı iki vurgu içeriyor diyebiliriz. İlk vurgu empati üzerine…Empati sözcüğünün ortaya çıkışı, 1910 yılına gidiyor. Bienalin kapsamına dair bültende aktarıldığı üzere; Yunanca pathos sözcüğünün önüne em ekinin gelmesiyle, birlikte hissetmek anlamını kazanan sözcük, Almancadan tercüme. Psikoloji çevrelerinde doğan terim, bir nesnenin estetik deneyiminin, onu izleyenin bedenini nasıl etkilediğini tanımlamak, hislerin bir nesneden bir insana aktarılabildiğini vurgulamak için kullanılıyordu. Günümüzde diğer insanların ifadelerini ve hislerini algılama yetisini tarif etmek için kullanılsa da, çok daha kapsayıcı bir anlamı içeriyor. Ve bu anlamın içinde aslında insan olmayan canlılar ve hatta cansızlar da var. Tasarım ile kurduğu bağlam da bu anlamda önemli… Zira, empati tarihsel süreçte, ötekinin bakış açısına bürünme, yabancı biçimleri görme, nesnelere dönüşme gibi anlamları da kapsamış olarak karşımıza çıkıyor. İçinde bulunduğumuz ekolojik kriz dönemini düşündüğümüzde, bunu yeniden hatırlamak için çok doğru bir zamandayız. Bu noktada tasarım pratiği için de duyguların siyaseti ve ilişkiler üzerinden yeni bir okuma yapma ve yeni yollar açma potansiyeli söz konusu.

‘Empatiye Dönüş: birden fazlası için tasarım / Empathy Revisited: designs for more than one’ başlıklı temanın ikinci vurgusu, ise çoğunlukla verili bir gerçeklik üzerinden bakarak değerlendirdiğimiz tasarımla ilgili yeni bir sahiplenmeye işaret ediyor. Bu yeni sahiplenme, bienal kapsamında; bakış açısı, boyut ve beden katmanları üzerinden tarifleniyor. Yani, birden fazlası için tasarım, bir bakış açısından, bir boyuttan ve bir bedenden fazlası… Bu noktada ortaya atılan sorulardan bazıları şunlar;

İlginizi çekebilir:  Tayfun Kusama’nın Balkabağını Uçurdu

Günümüzde hangi tasarım araçları, hangi bakış açılarını ortaya çıkarıyor?

Yeni mecralar hangi his ve ilgi yapılarını öne çıkarıyor?

Tasarımı yalnızca bir bedene uygun olmayan, insan veya hayvandan, sebze veya minerale dek birçok beden ve gövdeyi bir araya getiren bir faaliyet olarak düşünmek nasıl mümkün olabilir?

Bienal yapısı ve mekanları

Bienal kapsamının yer alacağı iki mekan Mutfak ve Gözlemevi. Her ikisi de tarihsel ve kültürel olarak bu coğrafyada yaşayan insanların hem mekansal anlamda, hem de temsiliyet bağlamında uzak olmadığı mekanlar. Mutfakta, toplumsal, ekonomik ve kentsel dinamiklerin gözlemlendiğinden hareketle bienal, burayı hem bir tatma, hem de sohbet için kullanacak. Ve Mutfak bienal süresince, her türden misafire dönüşümlü olarak ev sahipliği yapacak bir programa dönüşecek. Burada gerçekleşecek programlar ilhamını fiziksel varlığının ötesinde, bir tür birliktelik halini çağrıştıran ‘sofra’nın kültürel referansından alıyor.

Bienalin ikinci mekanı olacak Gözlemevi ise, ana sergiye ev sahipliği yapmanın yanı sıra, günümüz dünyasının empati pratiklerinin izleneceği, kaydedileceği ve icra edileceği bir platform oluşturacak.

Tasarımı gündelik hayatımızın bir parçası olarak ve yaşamın kendisi gibi çok katmanlı olarak düşündüğümüzde empatiye dönüş, kapsamı itibariyle tasarımla ilgili de yeni bir okuma vadediyor. Bu okuma nesnelerin ve üretimlerin ötesinde, canlıların ve canlı olmayanların, birbirini anlama ve birbirinin yerine geçebilme ihtimalleri üzerine kurulu bir yeniden düşünmeye dair…

Bienal, tasarımcılar, mimarlar, ilişkide olduğu tüm yaratıcı alanlar, profesyoneller, akademisyenler, öğrenciler ve kentlilere olduğu kadar, birey olarak her birimizde bir şeyler söylüyorsa ve söyleyecekse, bu temayla birlikte beşinci edisyonun bu söylemi samimiyet, paylaşım, birliktelik ve karşılaşmalarla dolu bir deneyim üzerinden oluşturacağı şimdiden hissediliyor.

Küratöryel Ekip

Asistan Küratör ve editör yardımcısı: Billie Muraban

Program Küratörü: Sumitra Upham

Sergi Tasarımı: Future Anecdotes

Grafik Tasarım: Studio Maria Joao Macedo

Bienal hakkında detaylı bilgi için:

https://tasarimbienali.iksv.org

Previous Story

Çeşm-i bülbül, Beykoz, Nazarlık…

Next Story

Asena Günal: ‘’Ödülü Osman Kavala Adına Alıyorum.’’

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights