Taviloğlu Koleksiyonu’nun 52 yıllık serüvenini İstanbul’un 7 kültür mekânına taşıyan Bir Koleksiyoner Hikâyesi sergisi uzatıldı. 5 mevcut mekân ve 2 yeni mekânda devam edecek sergi 30 Mart’a dek görülebilecek. “Bir Koleksiyoner Hikâyesi”, Galeri Eyüpsultan, İstanbul Sanat (Haliç Tersanesi), İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, Mecidiyeköy Tarihi Likör Fabrikası, Müze Gazhane’deki sergiler aralıksız olarak ziyaret edilmeye devam edecek.
Daha önce Artİstanbul Feshane’de sergilenen eserler, 7 Ocak’tan itibaren The Ritz-Carlton Residences, Istanbul B Blok’taki; MSGSÜ İstanbul Resim Heykel Müzesi’nde sergilenen eserler ise 10 Ocak’tan itibaren Yapı Kredi bomontiada F Blok’taki yeni mekânlarında ziyarete açık olacak.
Küratörlüğünü Derya Yücel ve Marcus Graf’ın üstlendiği sergiyi Eylül ayındaki açılışından bu yana 120 bin kişinin ziyaret etti. Bir Koleksiyoner Hikâyesi sergisinde 903 sanatçının 2438 eserinden oluşan Taviloğlu Koleksiyonu’nun tamamını görmek mümkün.
Taviloğlu: “Her Bir Eserde Kendimi Görürüm”
Mustafa Taviloğlu’nun 1972 yılında başlattığı, adanmışlık ve fedakarlıkla 52 yıldır büyümeye devam eden dev koleksiyonu toplumla buluşuyor. Taviloğlu’nun bağ kurduğu ve özenle seçtiği eserlerle oluşturduğu bu koleksiyon, sanatçılar, dönemler, üsluplar, teknikler ve medyumların çeşitliliği ile dikkat çekiyor. Sergi, 903 sanatçının 2412 eserini barındırıyor.
Serginin açılışı öncesinde Artİstanbul Feshane’de gerçekleştirilen basın toplantısında Mustafa Taviloğlu, “Bu koleksiyonun eksiksiz bir şekilde sergilenmesi en büyük arzumdu. Bu sergi, tıpkı iskambil kağıtlarından yapılmış bir kule gibi; tek bir kart dahi eksik olsa, ayakta duramaz, yıkılır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu sergi için bize 3 mekân sağladı, Likör Fabrikası tek bir telefonla kullanımımıza açıldı, ana sponsorumuz İş Sanat, Kibele Sanat Galerisi’ni; MSGSÜ, İstanbul Resim Heykel Müzesi’nin salonlarını bu sergi için açtı, yine de sığamadık ve Eyüpsultan Belediyesi’nin desteğiyle Galeri Eyüpsultan sergi mekânlarına dahil oldu. Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na, İBB Kültür, İBB Miras’a, Eyüpsultan Belediyesi’ne, ana sponsorumuz İş Sanat’a, Contemporary Istanbul Vakfı’na ve bu serginin hayata geçmesinde emeği geçen tüm ekiplere teşekkür ederim” şeklinde konuştu.
Koleksiyonun Küratörlüğü ve Proje Ekibi
Taviloğlu Koleksiyon yöneticisi Neslihan Muratbeyolu Aktürk ile birlikte koordine edilen ve proje tasarım ve yönetimi Ekmel Ertan tarafından yapılan serginin küratöryal düzenlemeleri Derya Yücel ve Marcus Graf tarafından yapılırken, mekân konsepti ve düzenlemesi mimarlar Murat Tabanlıoğlu ve Emre Arolat tarafından gerçekleştiriliyor. Görsel tasarım Nazlı Ongan (Salon), dijital uygulamalar Daniele Savasta, video içerikleri ve belgesel ise Sıla Ünlü (Kimbuvideo) tarafından hazırlanıyor.
Taviloğlu Koleksiyonu Dönüm Noktaları
1972-1982
“1972 yılında ilk aldığım tablo Necdet Kalay’a aitti. Koleksiyonculuk, benim için bir yolculuk; her sanat eseri ise bu yolculuğun bir durağı. İlk kez resim almaya başladığımda, ileride hayatımın önemli bir parçası haline gelecek bir koleksiyona başladığımı bilmiyordum. Ben resmi sevdim, sanatçıyı sevdim ve amatör bir heyecanla, tanıdığım, dostluk ilişkisi kurduğum sanatçıların resimlerini seçtim. Bunu yaparken de bir an olsun ‘değer artışı’ fikri aklımın ucuna gelmedi. Bugün, çeyrek yüzyıl sonra da, o günlerdeki sanat sevgimden ve heyecanımdan başka bir düşünce ve niyete sahip değilim ve bundan dolayı mutluluk duyuyorum.”
1983-1992
“Koleksiyonum bir tema üstüne değil. Hatta ben ona minestrone diyorum. İtalya’ya gittiğimde biraz az param vardı diye onu içerdim, tok tutardı ama güzeldi. Çünkü en iyi sebzelerden yapılırdı. Benim koleksiyonda da her şey var. Ben her bir eserde kendimi görürüm. Hiçbir zaman bir sanatçı ismi vermemişimdir, veremem. En basit bir kağıda yapılmış bir karalama da benim için çok önemlidir. En maddi değeri olan eserden onu ayırmam. Koleksiyonumda çok büyük miktarda olan resimler vardır, adedi olan. Onlar muhakkak tabii sevgimin bir karşılığıdır, beğenimin bir dönüşümüdür. Ama fırsatlar onu getirmiştir de. Bunun yanında aklımda kalıp da alamadığım, ulaşamadığım da bir sürü sanatçı vardır.”
1993-2002
İlk koleksiyon sergimi 1993 senesinde yapmaya karar verdim. Ama son 2 gün kala şaşırtıcı bir şekilde uyandım ve vazgeçtim. Korktum, yapamadım. Yani elimdeki işlerden korktum. Ben dedim, bunu yapamayacağım, nasıl yaparım? Farkındalık o zaman daha az falan. Bülent Erkmen sağ olsun kadim dostum. Ferit Edgü dostum. Onlarla beraber hazırlanmıştık. Çok da güzel bir yerle anlaşmıştık. Barbaros Buhvara’nın arkasında tarihi bir köşk. Orada yapacaktık. Vazgeçtim, çok büyük bir şok oldu onlara da. İptal ettim.
Daha anons yapmamıştık ama. Sonra sağ olsunlar, 1997’de Taviloğlu koleksiyonu: Türk Resmi diye bir kitap çıkardılar. Orada fark ettim ki ilk özel koleksiyon kitabını yapmışım meğer. Büyük beğeni aldı.
2002-2012
“Korktuğum işleri de almaya başladım. Benim hiç alaka duyacağımı tahmin etmediğim işlere de bakmaya başladım. Mesela fotoğrafla hiç ilgilenmezdim. Şimdi güzel fotoğraflara da bakıyorum ve çok beğeniyorum. Videoyla hiç ilgilenmezdim. Videoları da alabiliyorum. Ve üç boyutlu işler. En son aldığım; bu sene belki iki tane iş aldım, bir tanesi de üç boyutlu. Ama son 20 senedir de sadece gençleri alıyorum, takip ediyorum. Bana bu gençlerle alakalanan sanat fuarları, gençlere organizasyon yapan inisiyatifler de çok yardımcı oluyor. Sadece gözümün, sezgimin geldiği noktada birebir aynı olmayan işlere bakıyorum. Dünyalı olmasına bakıyorum”
2013-2024
“Çünkü tek dünya yok. Pardon. İki dünya yok, tek dünya var. İşimi de öyle görüyorum, koleksiyonumu da öyle. Tek dünya var. O bir dünyada ister buranın resmi, ister uzakdoğu resmi, ister Amerikanın resmi, kimin resmi olursa olsun, bence tek dünya bir sanat var. Heyecan duymadığım hiçbir işi almam. Heyecan derken, hatıra iş almam. Zorla beğenmem. O yüzden çok bakıyorum, elimden geldiği kadar bakıyorum. Farklı olanı seçmeye çalışıyorum. Bu farklılık ama illa farklılık olsun diye değil. Kriterlerim var kendimce. Bu mereke kesmeden gözüm var. Onun için aldığım eserlerden çok memnunum.”
Sergi Mekânları ve Temalar
Taviloğlu Koleksiyonu, kronolojik bir özeti sunan Yarım Asırlık Serüven başlıklı sergi ile İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde ziyaretçilerini ağırlıyor. Koleksiyon ayrıca dört tema altında farklı mekânlarda sergileniyor:
Tanıdığımız İnsanlar: İnsan ve yaşamına dair figüratif eserlerin yer aldığı bu tema, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor. (The Ritz-Carlton Residences, Istanbul B Blok’ve İş Sanat Kibele Sanat Galerisi)
Yaşadığımız Şehirler: Kamusal alan, kent ve mimariyi konu alan eserlerin yer aldığı bu tema, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor. (Likör Fabrikası)
İzlediğimiz Manzaralar: Doğayı merkezine alan peyzaj ve manzara eserlerinin yer aldığı bu tema, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor. (Haliç Tersane)
Gördüğümüz Renkler: Soyut sanatın renkli dünyasını sunan eserlerin yer aldığı bu tema, 20. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor. (Müze Gazhane)
Bir Koleksiyoner Hikâyesi sergisi, İş Sanat ana sponsorluğunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İBB Kültür Daire Başkanlığı, İBB Miras, Eyüp Belediyesi, Altınmarka, Bilgili Holding ve Doğuş Grubu’nun katkıları ve Contemporary Istanbul Vakfı (CIF) iş birliğiyle gerçekleşiyor.