Artweeks Istanbul’da Akakçe’nin Teddy serisine ait bir seçki sergilenecek.
Artweeks Istanbul’da Akakçe’nin Teddy serisine ait bir seçki sergilenecek.

Yaramaz Bir Çocuk, 500 Yaşında Bir Bilge

Ekim 2023’te henüz 53 yaşında vefat eden Haluk Akakçe, son yıllarında Akaretler Sıraevler’de yaşadı ve çalıştı. Geçen yıl, vefatının hemen ardından yapılan ev-atölye sergisinden sonra bu yıl da Artweeks Istanbul’da küratörlüğünü Begüm Güney’in yaptığı özel bir koleksiyon sergisiyle anılıyor. Türkiye’deki çağdaş sanatın en önemli ve kendine has isimlerinden Haluk Akakçe’yi eşi Nevzat Bayazıt Akakçe anlattı.

İlginizi çekebilir:  “Vizyonumuz Kültürel Kalkınma”

Sıraevler No: 33’te yaşadığı ve ürettiği mekanın Haluk Akakçe için önemi ve yeri neydi?

Sıraevler 33 numara, Haluk’un içinde yaşamak üzere yarattığı bir eserdi aslında. Boş bir mekanın yeniden inşası ve dönüşümü üzerine mimari kavramları da sanat eserlerine entegre ederek, mekanın algılanışını değiştirip dönüşmesini, ziyaretçilerin alışılmadık ve etkileyici mekansal deneyimler yaşamalarını kurguladı. Mimari detaylara olan hassasiyeti ile incelikli bir şekilde tasarladığı eserinin içinde yaşamaya ve üretmeye başladı ve devam etti.

Haluk’un birçok eserinde karşılaştığınız yazılar ve karakterler Sıraevler 33 numarada, odaların kapılarında ve duvarlarında görülebilir. Sıraevler 33 numaraya girdiğiniz anda Haluk’un bir eseri içinde dolaştığınız duygusuna kapılırsınız. Eserlerine konu ettiği çocuklar, hayvanlar, bitkiler ve özenle seçtiği antikalar karşılar sizi.

Haluk Akakçe’yi en iyi anlatacak kişi olduğunuz için, izninizle, biraz daha özel sorular sormak istiyorum. Haluk Akakçe’nin üretme rutini nasıldı? Rutinin yanında çalışma ritüelleri var mıydı, nelerden ilham alırdı?

Haluk, genellikle geceleri çalışmayı tercih ederdi. Atölyesinde birden fazla eser üzerinde aynı anda çalışıp bir gecede dört-beş eser tamamladığı olurdu. Keyifle çalışırken bir yandan da sohbet ederdi. Haluk’un aynı zamanda çalıştığını fark etmeden, anlattığı hikayelere kapılıp giderdik. Elbette her zaman aynı hızda çalışmazdı. Bazen günlerce hiçbir iş yapmazdı. Ancak, her zaman önünde bulunan çizim defterlerine hep bir şeyler yazar ve çizerdi. Telefonda konuşurken karşıdaki kişiyi çizerdi bazen. Yapılacak işler listesi hep olurdu. Uygulamasa da. Yapacağı eserin başında olmadığı zamanlarda müzik dinler, TV dizileri izlerdi. Moda ve tasarım ilgi alanı olduğu için geçmiş ve güncel defileleri izlerdi. Güzel olan her şey ilham kaynağı olabiliyordu. Evden çiçek eksik olmasına kızardı. Balıklar, kuşlar, kediler ve köpekler ilham kaynağı oluyordu.

Eserlerini yaparken, dinlediği şarkıları, ev-atölye olan mekan kullanımını, yani size özel olan tarafını anlatır mısınız Haluk Akakçe’nin?

Haluk’un müzik bilgisi çok derindi. Klasik müzik başta olmak üzere hemen hemen her türlü müziği dinlerdi. 70’lerin ve 90’ların müziklerini severek dinlerdi. David Bowie, Your Song (Elton John), Together We’re Strong’u (Mireille Mathieu & Patrick Duffy), sıklıkla dinlerdi. Ajda Pekkan sevdiği sanatçılardan biriydi.

Yatak odasında bulunan çalışma masasında geçiriyordu bütün vaktini. Canı istediği zaman atölye olarak kullandığı karşı odaya geçip çalışıyordu. Gece çalıştığı için yemek düzenimiz pek olamıyordu. Bazen birlikte mutfağa inip makarna yapıyorduk, bazen da birlikte film seyrediyorduk. Evde serbest dolaşan çocuklarımız (evcil hayvanlarımız) yatağa çıkmak için zorluyorlardı. Mecburen onlarla yatıyorduk. Haluk, Türk dizilerini izlerdi. Sürekli seyrettiği bir dizide beğendiği bir oyuncuyu seçip, o oyuncunun rol aldığı diğer dizilerin hepsini aynı anda açıyor ve oyuncunun farklı rolleri nasıl oynadığını analiz ediyordu. Bazen arkadaşlarını davet ediyor bazen de dışarıya gitmeyi tercih ediyordu.

Bir izleyici olarak Haluk Akakçe’nin özellikle son dönem işlerinin saf, masum hatta çocuksu bir dili olduğunu düşünüyorum. Buna katılır mısınız?

Son dönemlerde yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle duygusal bir döneme girmişti. “Fazla zamanım kalmadı” diyordu. Ve çok az üretiyordu.

Akaretler’de yaşadığı sürece kendine dert ettiği, hayata dair mesele ettiği şeyler nelerdi? Ve bu işlerine nasıl yansıdı?

Sağlığının bozulması en büyük dertti. Sıklıkla hastaneye gidiyor olmamız, yoğun ilaç tedavisi elbette çok zordu. İşleri düşünmez hale gelmiştik.

Haluk Akakçe’nin iş üretme hızı nasıldı?

İş üretme hızı, hiçbir zaman rutin olmadı Haluk’un. Bazen haftada 7-8 tane, bazen ayda iki tane. Tamamen ruhsal durumuna bağlı olarak değişiklik gösteriyordu.

Sevmediği eserleri, işleri imha eder miydi? Ya da başka bir yöntem mi kullanırdı?

Ben Haluk’un imha ettiği bir eserini hatırlamıyorum. Üzerinde çalıştığı bir işin bitmiş halini sevmediyse sevdiği hale getirene kadar üzerinde değişiklikler yapardı.

Haluk Akakçe’nin işleri içinde sizin en sevdikleriniz hangileriydi?

Blood Pressure en çok hayran kaldığım sergisiydi.

İşlerinde kullandığı malzemeler nelerdi ve atölyesinde düzeni nasıl sağlardı?

Tuvaller, boyalar, boya kalemleri, fırçalar, çeşitli figürünler, lambalar, vazo içinde çiçek, çizim defterleri, not defterleri… Asistanları sayesinde atölyesi düzgün olurdu.

Akakçe’nin hayvanları çok sevdiğini ve üretme alanını onlarla paylaştığını biliyoruz. Bu özelliği hakkında neler söylersiniz?

Haluk’un doğa ile ilişkisi, insan, hayvan ve bitkilere olan sevgisi sanatına da yansıdı. Sahip olduğu her canlı onun çocuğu oldu. Atölyesinde ve evinde kurduğu akvaryumlar, kuşlar, çiçekler, böcekler ve mekanda serbest dolaşan kediler, köpekler… Doğa ile uyum içinde yaşamayı ilke edindi her zaman. Eserlerinde hayvan figürlerini kullanarak estetik bir hayvan sevgisini sanatına yansıtarak, duyarlılık ve empati geliştirme fırsatı sundu.

Haluk Akakçe çok erken ayrıldı aramızdan. Siz hatırlanması için neler yapmayı planlıyorsunuz?

Haluk Akakçe Sanat Kültür ve Eğitim Vakfı olarak Haluk’un çalışmalarını, eserlerini korumak ve yaymak elbette ilk hedefim. Haluk’un yapmak isteyip te tamamlayamadığı işlere bıraktığı yerden devam etmek, sergiler ve retrospektifler düzenlemek, sanat eserlerinin dijitalleştirilmesi çalışmalarımı tamamlamak, kitaplar ve makaleler yayımlamak, eğitim programları ve atölye çalışmaları çerçevesinde okullar, üniversiteler ve sanat kurumları ile işbirliği yaparak Haluk Akakçe’nin sanatını ve tekniklerini öğretmek için özel kurslar ve atölye çalışmaları düzenlemek ve bu sayede genç sanatçılara ilham vermek, Haluk’un yaratıcı yaklaşımlarını gelecek nesillere aktarmak planlamaları yapmış durumdayım.

İlginizi çekebilir:  Sanatçının Mirası ve Doğançay Müzesi

Genelde yabancı ülkelerde vefat eden sanatçıların evleri ya da atölyeleri müzeye dönüştürülüyor. Haluk Akakçe için böyle bir teklif geldi mi size?

Ne yazık ki hayır. Çok yakın aile dostumuz Şengül ve Metehan Oğuz’un desteği ile bir süre daha Sıraevler 33 numarada kalmaya devam edebileceğim.

ArtDog Istanbul’un Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Kırmacı, Haluk Akakçe’nin ölümünden sonra şöyle yazmıştı: “Haluk son güne kadar başka alemlere, değişime, dönüşüme, sonsuz olasılıklara inandı. Bunu hem kendi yaşamına hem de sanatsal pratiğine yansıttı. Çocuk yaşlarından beri inanılmaz canlı bir hayal gücü ve ona eşlik eden benzersiz bir mizah anlayışı vardı: Her anı değiştirebileceğinin gücüne hep inandı.” Siz onu yazacak olsanız, nasıl yazardınız?

Haluk hakkında ne söylesem eksik kalacak gibi. Haluk son derece zeki, kültürlü, cömert, ince düşünceli, hassas, yaramaz bir çocuk, 500 yaşında bir bilge, mizah ve hayal gücü ile güldürürken düşündüren, yaratıcı, ilham veren, sivri dilli, hayatına dokunduğu herkese kendi ışığından bir parça bırakan, çalışmalarında gösterdiği detaylara olan hassasiyeti, mükemmeliyetçi yönü olan biriydi.
Çağının çok daha ötesini anlayan ve anlatan bir Haluk vardı.

Haluk Akakçe, Teddy - HAKA018, 2021155.0 x 125.0 cm, Bilgili Sanat’ın izniyle
Haluk Akakçe, Teddy – HAKA018, 2021, 155.0 x 125.0 cm, Bilgili Sanat’ın izniyle

Haluk Akakçe Sergisinin Küratörü Begüm Güney:

“Haluk’u Kaybetmek Hepimizi Derinden Sarstı”

Haluk Akakçe için yapılan serginin kavramsal çerçevesini küratörü olarak nasıl anlatırsınız?

Haluk Akakçe özel koleksiyon seçkisi belirlenmiş bir kavramsal çerçeveyle değil, sanatçının belirli dönemlerine odaklanıyor. Sanatçının üretiminde beliren kimi imgeler: İnsanlardan çok hayvanlar -ayılar, maymunlar, uğur böcekleri… Haluk Akakçe’nin üretimi hayatıyla bir bütündü. Tüm hayat tarzı, giyinişi, ürettikleri bir bütün olarak ele alınmak ve izlenmek istiyor. Üretimlerini bir sergide bir araya getirirken bundan kopmak mümkün değil. Onun yaşadığı renkli hayatı bir tarafa atıp doğrudan bir kavrama ya da odağa yönelik seçki yapmak zorlayıcı olurdu. Eserleri izlemeye başladığınızda renklerden, içeriğindeki yazılardan, hayvan figürlerinden onun dünyasına dahil oluyorsunuz. Aslında kürasyonda onun renkli dünyasına izleyicinin dahil olmasına yönelik bir kürasyon olarak kurgulandı. Alana ilk girdiğinizde mekanın onun renklerine dahil olduğunu göreceksiniz. Üretimleriyle bütünleşen mekanda onun renkli kurgusuna yönelik kavramsal bir akış sağlandı.

Sergide Haluk Akakçe’nin hangi dönemleri ve hangi işleri olacak ve neye göre seçtiniz?

2021 ve 2022 yılındaki eserlerinin ağırlıkta olduğu bir seçkiyi izleyicilerle buluşturuyoruz. Renk, figür gibi biçimsel özelliklerle bir araya geldiğini düşüneceğiniz seçki aslında resimlerin içeriğinde bulunan yazılar renklerin bir araya gelişi ile birlikte mekanda yeni bir birliktelik ve anlam kazanıyor. Teddy eserlerine ait bir seçkiyi görebileceğiniz sergide Haluk’un farklı figürleri ile karşılabilirsiniz. Eserlerini izlerken hissetiğiniz mekan ve sonsuz zaman hissini sergi mekanında bir araya getirmek istedik. Haluk Akakçe’nin de önemsediği gibi, izleyicinin sergide göreceği ilk işin, fikrin, hissin ne olduğunu, neyi takip edeceğini önemseyerek bir kurgu yarattık.

Haluk Akakçe, Akaretler’de yaşayan bir sanatçıydı ve bu sene ilk kez Artweeks Istanbul da mekan değiştiriyor. Yeni mekanı Akakçe’nin eserleriyle nasıl buluşturmayı planladınız?

Haluk’u kaybetmek hepimizi derinden sarstı. Türk Çağdaş Sanatı’nın en büyük ustalarından birini yapıtlarıyla hatırlamak en kıymetlisi. Artweeks’in Akaretler’de gerçekleşen bir önceki edisyonunda da Akakçe’yi hem yaşadığı hem ürettiği Sıraevler No:33’de çok sevgili eşi Nevzat Hanım’ın yoğun emekleriyle Ayça Telgeren küratörlüğünde gerçekleştirdiğimiz “Before Leaving” sergisi ile anmıştık. Evini resimlerindeki çerçeveleri, imgeleri ve renkleriyle dönüştürdüğüne, dünyanın en büyük moda evleri için tasarladığı kıyafetlerine, dikim atölyesinde üzerinde sergilediği kıyafetlerinden bir seçkiye, atölyesinde çalıştığı asistanlarına bıraktığı notlara, camlara yazdığı şiirlerine, dev kuş kafeslerinin yanından geçip içeriye girdiğiniz mutfağına, toz pembe fakat yaşarken izinsiz girilemeyecek bir yatak odasına neredeyse hiçbir şeye müdahale etmeden tanıklık edebilmek için bir sanatçı müzesi gibi açıldı. Binlerce ziyaretçi akın etti. Tabii Artweeks’in izleyicisi seneler boyunca artık bir dayanışma içinde gerçekleştirilen bu sanat etkinliğini bekliyor. Haluk’un Türkiye’de daha önce eşine rastlanmayan adeta bir yaşayan müze-sergisi ile hatırlamak, Artweeks İstanbul’un yeni mekanı Ritz Carlton Residences’ta da sürmeliydi. Bir süre evvel kendisiyle birlikte Ritz’i ziyaret etmiş, bu alanda bir sergi gerçekleştirmeyi de hayal etmiştik. Dolayısıyla bir özel koleksiyon seçkisi ile belki de yaşasaydı sanatçının yeni evi olacak bu mekanda, Haluk Akakçe’yi hatırlamak bir istekten öte Artweeks İstanbul’da taşındığı yeni mekanında gerçekleşmesi planlanan ilk sergilerden biridir.

Previous Story

“Vizyonumuz Kültürel Kalkınma”

Next Story

İBB, Artweeks’e Baharı ve Tesla’yı Getiriyor

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.