Zavallılar, Lütfen Mantıklı Olun! - ArtDog Istanbul
Zavallılar

Zavallılar, Lütfen Mantıklı Olun!

"Zavallılar" filminde erkekler Bella’ya “Lütfen mantıklı ol!” diye bağırıp duruyorlar. Peki mantıklı olan nedir? Bella’nın otoriteye ihtiyacı yok. Topluma bakıyor ve kendine soruyor: Bütün bunlar ne için? Ve böylece istemeden de olsa zamanımızın politik açıdan en önemli sorusunu soruyor: Neden kendi yarattığı derin krizin içinde boğulan bir dünyada yaşıyoruz?

/

 “Ataerkillik, dünyada erkek bedenine ve ruhuna saldıran, hayatı en çok tehdit eden toplumsal hastalıktır. Bu sözcüğü duymuş ve bilen erkekler, onu genellikle kadınların özgürleşmesiyle, feminizmle ilişkilendirir ve bu nedenle kendi deneyimleriyle alakasız olduğu gerekçesiyle onu gözardı ederler.” 

Bell Hooks

İğrenç bir “zavallı”. Şekli tamamen bozulmuş, Frankenstein benzeri bir doktor neşterle bir kadının kafasının arkasını keser. Kamera: Beyin maddesine tam odak. Çeşitli hayvan türlerini başarılı bir şekilde melezleştirmiş bilim insanı Dr. Godwin Baxter’ın yaptığı bir deneyi görüyoruz. Kendisine mütevazı bir şekilde “Tanrı” diyen Godwin, nehir kıyısında boğulmuş hamile bir kadının cesedini bulmuştur. Bebek hâlâ hayattadır, bu yüzden o anda kendisi için aşikar olan şeyi yapar: Bebeğin beynini kadına yerleştirir. Bella Baxter annesinin vücudunda hayat bulur. Bu, Bella Baxter’ın doğumudur.

Uzun bir süre yürümeyi yeni öğrenen bir çocuk gibi hareket eder. Konuşmakta zorlanır, oldukça tuhaf konuşur, ancak kısa sürede zekâsının bir bebeğin beyniyle hiçbir ilgisi kalmaz. Dışarıdaki hayata dahil olmak ister ancak gelenekler, sosyal kurallar ya da adetler hakkında hiçbir şey bilmemektedir. Hayata dahil olduktan sonra hızlıca kendisini geliştirir ve tüm önyargılardan, statükodan tamamen bağımsız olarak, cinsellik, eşitlik, feminizm ve sosyalizm için bir tutku geliştirir.

Feminist ve Sömürgecilik Karşıtı

İskoç yazar Alasdair Gray’in 1992’de yazdığı Viktorya dönemi “gotik roman” parodisi, dehşet verici şeylerle uğraşmasına rağmen çok eğlenceli. Sinemaya uyarlanırken tercih edilen zengin görsel dil, yaratıcı prodüksiyon tasarımı ve etkili müzik eşliğinde ilerleyen filmde en küçük yardımcı role kadar çok iyi bir oyuncu kadrosu oluşturulmuş. Filmin kara mizahı acı, hınzır, zeki ve cesur. Zavallılar (Poor Things) son derece politik bir film: Feminist ve sömürgecilik karşıtı bir Frankenstein masalı.

Zavallılar, Bella’nın hayatındaki erkeklerin onu gördüğü nesneden kendi kaderini tayin eden bir özneye doğru yaptığı yolculuğa adım adım şahit olduğumuz bir hikâye. Godwin için bilimsel bir deney, Max için hayranlık duyduğu, anlamak istediği ve aynı zamanda da kontrol etmek istediği gizemli bir varlık, Duncan ve Alfie için saplantılı bir şekilde sahiplik iddiasında bulundukları cinsel bir nesne. Öte yandan Bella’nın kendisi meraklı, özgürlüğüne düşkün ve entelektüel açıdan hırslıdır. Viktorya döneminden esinlenen ortamın ve ona hakim olan erkeklerin toplumsal imajına hiç uymayan bir karışıma sahiptir. Bu Michel Foucault’nun bir zamanlar Cinsellik ve Hakikat kitabının ilk bölümünde öne sürdüğü, “sözde müsamahakâr Batı toplumlarının hâlâ derin bir Viktoryen karaktere sahip olması” tespitini anımsatıyor.

Zavallılar’da Emma Stone.

Kendini gerçekleştirme yolunda Bella, tüm bu kısıtlayıcı kategorilere karşı kendini hem sözlü olarak hem de gerektiğinde fiziksel şiddetle savunur. Burada Bella’yı harekete geçiren, anlamsız toplumsal normlar, bunlarla bağlantılı erkek egemen yapılar ve cinsiyetçi rol modelleri konusunda sorgulanmamaktan kaynaklanan derin ve yapışkan cehaletinin bariz etkisidir.

Bella hayat yolculuğunu sürdürürken biri kadın biri erkek, iki karakter tarafından ufku açılır. Yaptığı gemi yolculuğunun istasyonlarından İskenderiye’de Bella’ya gerçek dünyayı gösteren Harry Astley ve seks işçisi olarak çalıştığı salonda onu sosyalizmle tanıştıran Toinette. Filmde gördüğümüz diğer beyaz karakterlerin aksine bu iki siyah insan, Bella üzerinde bir “sahiplik” iddiasına tevessül etmezler. Bella üzerinde bilgi, kültür, cinsiyet, tecrübe ya da farklı kaynaklarını kullanarak bir iktidar oluşturmazlar.

Sosyal Normları Çiğnemek

Godwin onun “çocuksu” saldırganlığını (örneğin tabak çanağı parçalamak ya da bir cesedi katletmek gibi) yalnızca acil durumlarda kısıtladığından, Bella da istediğini elde etmek ya da hoşnutsuzluğunu ifade etmek için şiddet kullanmakta bir sorun görmez. Örneğin özgürlüğünü kısıtlamak istediklerinde Max’i sersemletir ya da Duncan’ı tokatlar. Max, Duncan ve Alfie cinsiyetçi sahiplik iddialarını zehirli erkeklik performanslarıyla göstermek için tehdit ve şiddet kullanırken, Bella’nın “yetişkin” saldırganlığı, bunun bir kadın için “uygun olmadığını” asla öğrenmemiş birinin pragmatik çözümlerini temsil ediyor. Aynı zamanda Bella bilmediği sosyal normları da çiğniyor; bir partide sevgilisini ya da düğünde damadını aniden terk ediyor ya da mastürbasyon ve seks hakkında açıkça konuşuyor ve bunu talep ediyor. Hatta cinsellikle ilgili şüpheye düştüğünde mevcut partneri dışındaki kişilerle bu ilişkileri kuruyor.

Bella, itaatkâr kız evlat, nişanlı veya eş ya da eşine koşulsuzca hayranlık duyan mütevazı sevgili gibi kısıtlayıcı ve klişeleşmiş toplumsal cinsiyet rollerini film süresince tekrar tekrar reddediyor. Böylece, erkek egemen toplum onlara erken yaşlardan itibaren cinsiyetçi toplumsal cinsiyet imgeleri aşılamasaydı ve itaatsizliğin bir sonucu olarak onları erkek şiddetiyle tehdit etmeseydi, kızların ve kadınların nasıl gelişebileceğine dair ilginç bir düşünce deneyi haline gelirdi.

İlginizi çekebilir:  Yasaklı "Kanun Hükmü" İşçi Filmleri Festivali'nde

Bakıma Muhtaç Bebekten Özgür Kadına

Bella Baxter, 140 dakika içinde inanılmaz bir dönüşüm geçiriyor, birçok insanın hayatı boyunca başarmakta zorlanacağı bir değişim. Önce yürümeyi, okumayı ve konuşmayı öğreniyor. Sonra toplumsal gelenekleri ve kendini tanıyor. Son olarak da bu toplumsal gelenekleri sorguluyor. Eleştirel düşünmeyi öğreniyor ve toplumu olduğu gibi kabul etmiyor, onu değiştirmek istiyor. Sosyal normlar tarafından kısıtlanmak bir yana, onlar tarafından dikte edilmek bile istemiyor. Birkaç ay içinde, etrafındaki erkeklerin (özellikle de sevgilisi Duncan’ın) asla olamayacağı kadar düşünceli, derin ve entelektüel bir insan haline gelir.

Bir çocuğun harika merakı ve açıklığıyla dünyayı ve onun küçük ve büyük harikalarını keşfediyor. Bir izleyici olarak, onun dünyaya bakışına hayret etmekten ve onun tarafından büyülenmekten kendinizi alamıyorsunuz.

Zavallılar, 2023

Erkek Egemen Yapılar Parçalanır

Zavallılar’daki dört ana erkek karakter birbirinden çok farklı olsa da, hepsi erkek egemen şablonların farklı tarzlarını temsil ediyor: Masum Max, Bella’ya bir koca olarak sahip olmak istiyor. Sevgilisi Duncan, Bella’nın dış dünyaya erişimini kısıtlamaya çalışıyor ve bedenini kontrol etmek istiyor. Hem eski kocası Alfie hem de yaratıcısı Dr. Godwin, farklı ahlak ve motivasyonlara sahip olmalarına rağmen Bella’yı aynı nedenle eve hapsediyorlar. Yine de Bella Baxter kendini onların (zihinsel ve gerçek) pençelerinden kurtarmayı başarıyor. Erkek egemenliği tarafından ezilmeyi reddediyor ve kendi yoluna gidiyor.

Kadının Kaderini Tayin Hakkı

Nihayetinde feminizm, kadınların karar alma yetkilerinin kısıtlanmamasını sağlamakla ilgilidir. Ancak, bu basit değildir. Yönetmen Yorgos Lanthimos’un filmi bu zorluğu esprili bir yaklaşım ve etkileyici bir üslupla gösteriyor. Bella’nın hayatını istediği gibi yaşaması, katı bir şekilde defalarca erkekler tarafından engelleniyor.

Sanki Bella’nın kendini ve işlerini idare etme kararlılığı, kendi arzu ve beklentilerini yerine getirmek için onu kullanmak, hapsetmek ve sahip olmak isteyen erkeklere karşı sürekli ve doğrudan bir saldırıdır. Bella bir konformizm kaçağı olarak görülüyor. Onun iradesi ve yaşam tarzı, çevresinde onu kontrol eden sayısız erkekle tezat oluşturmaktadır.

Kadın Bakışı

Filmlerdeki kadınlar, kamera açılarıyla çok sık olarak nesnelere indirgenir. Zavallılar’da Bella Baxter çok ama çok sık çıplak görülse de, sevgilisi Duncan ve cinselliği deneyimlediği erkekler de seyircinin meraklı bakışlarına maruz kalır. Sonuç olarak, artık hem erkek hem de kadın bakışı vardır. Onlarca yıllık sinema tarihi boyunca görülen “erkek bakışına” doğrudan bir yanıt olarak feminist bakış açısıyla görülebilir. Cinsiyetler eşit muamele görmektedir.

Erkeklik Krizi

Son yıllarda gittikçe genişleyen ve güçlenerek derinleşen kadın hareketi karşısında oluşan yeni bir yaklaşıma şahit oluyoruz. İktidar ve konfor alanı sarsılan gelenekçi, erkek egemen perspektifler yeniden egemen olma arzusuyla zaman zaman sertleşerek zaman zaman kendi halini acındırarak eskiye dönme çağrısını yineliyorlar. Bu krizi de sembolik olarak Bella’ya önceleri bir oyuncak olarak bakan sonra ise aklını yitirecek kadar ona bağlanan Duncan karakterinde görmek mümkün. Fiziksel şiddete yönelmese de şiddetin farklı türlerini sergileyen, yetmeyince gözyaşlarına sığınan, o da yetmeyince bir çeşit ispiyoncuya dönüşen Duncan yaşanan erkeklik krizinin bir resmi haline geliyor.

Yarattığı Krizde Boğulan Dünya

Bella’nın otoriteye ihtiyacı yok. Topluma bakıyor ve kendine soruyor: Bütün bunlar ne için? Ve böylece istemeden de olsa zamanımızın politik açıdan en önemli sorusunu soruyor: Neden kendi yarattığı derin krizin içinde boğulan bir dünyada yaşıyoruz? Bölünme, iklim krizi, eşitsizlik, her gün sayısız insanın öldüğü savaş üstüne savaşlar. Dünyaya zaman zaman bir Bella Baxter perspektifiyle, doğal ve mantıklı olduğunu düşündüğümüz şeylerin saçmalığına çoğunlukla gülümseyerek bakıyoruz.

Lütfen Mantıklı Olun!

Film boyunca adamlar Bella’ya “Lütfen mantıklı ol!” diye bağırıp duruyorlar. Peki mantıklı olan nedir? Kadın hareketi, LGBTİ hareketi, iklim krizi karşıtı hareketler, yükselen yeni sağ karşıtı hareketler makul olarak dayatılan ve dünyayı bu yaşadığımız hale getiren yapıları düşünmeye, sorgulamaya ve yeni çözüm önerileri sunmaya devam ediyor. Halihali hazırda son demlerini yaşayan erkek egemen sistemin çürümüş olduğunu biliyor ve nobran pratiklerini maalesef hâlâ deneyimliyoruz. Zavallılar bangır bangır bağırıyor: Bu sistem yürümüyor beyler, zavallılığı bırakın ve lütfen mantıklı olun!

Previous Story

Centre Pompidou’da Fotoğrafın Tarihine Yolculuk

Next Story

Hitchcock’un Dalí Siparişinin Gerçek Öyküsü

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.