JD Malat Gallery Dubai, Brooklyn merkezli Kanadalı-Amerikalı sanatçı Tim Kent’in Horsepower başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. 5–30 Kasım 2025 tarihleri arasında Downtown Dubai’deki Act 2 Tower’da her gün 10.00–22.00 saatleri arasında görülebilecek sergi, insanlık tarihinin en eski ve en güçlü imgelerinden biri olan atı günümüzün görsel ve teknolojik dünyasıyla buluşturuyor.
Kent’in çalışmaları, at figürünü yalnızca bir hayvan olarak değil, insan kültürünün taşıyıcısı ve gücün ölçütü olarak ele alıyor. Mağara resimlerinden Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarına, Leonardo da Vinci ve George Stubbs’tan Edgar Degas ve Rosa Bonheur’a uzanan sanat tarihine yayılmış bu figür, disiplinin, dinamizmin ve hâkimiyetin bir sembolü. Kent, bu tarihsel mirası günümüz endüstrisi ve dijital çağın referanslarıyla birleştiriyor; James Watt’ın “horsepower” (beygir gücü) terimi, organik kuvvet ile teknolojik ilerleme arasındaki bağı yeniden gündeme taşıyor.

Tarihle Bugün Arasında Görsel Bir Diyalog
Kent’in büyük ölçekli tablolarında Rönesans perspektifi, çağdaş soyutlama ve mimari detaylar iç içe geçiyor. Titan (2025), İngiltere’deki Wentworth Woodhouse’un boş salonlarını geçmişle bugünün kesiştiği, hayaletimsi bir mekâna dönüştürürken; 300 HP (2025), Claude Lorrain’in pastoral manzarasını hurdaya çıkmış bir Ferrari 250 GTO ile yan yana getirerek doğa ile endüstrinin, estetik ile hırsın çarpışmasını gözler önüne seriyor. Pegasus (2025) ve Trojan gibi eserler, mitolojik göndermeleri modern mekân imgeleriyle buluşturuyor; Berlin’in Tempelhof Havaalanı’ndan esinlenen yapıtlar, ilerleme ile kontrol arasındaki gerilimi hatırlatıyor.

Kent’in tuvalleri, gücün ve hayal gücünün evrimine dair bir sürekliliği ortaya koyuyor. Titan’dan Trojan’a, Pegasus’tan 300 HP’ye uzanan çalışmalar, atın mitolojik, endüstriyel ve teknolojik formlarda tekrar eden bir ölçüt hâline geldiğini gösteriyor. Eserlerin isimlerinin roket sistemleri ve modern teknolojilerle olan bağlantısı, insanın ilerleme ve hâkimiyet arzusunun bir metaforunu sunuyor. Kent’in yaratıcı dünyası, izleyiciyi yalnızca geçmiş ile bugün arasında bir diyaloga çekmekle kalmıyor; aynı zamanda güç, değer ve ilerleme kavramlarının kültürel olarak nasıl şekillendiğini sorgulatıyor.

Horsepower’da at, artık sadece bir konu değil; modernitenin paradokslarını yansıtan bir ayna hâline geliyor. Bir zamanlar zarafetin ve direncin sembolü olan figür, bugün hız, fetih ve kayıp yankılarıyla dolu. Kent, bu eski figürü çağdaş bir dile dönüştürerek izleyiciyi insan arzusunun, kasla, makineyle ya da mitle ifade ediliş biçimlerinin kolektif hayal gücümüzü nasıl şekillendirdiğini düşünmeye davet ediyor.
Galerinin kurucusu Jean-David Malat, sergiye dair şunları söylüyor: “Tim Kent, atın sanat tarihindeki köklü varlığını modern dünyanın değer sistemleriyle buluşturuyor. Bu sergi, hem kültürel hafızayı hem de bugünün ilerleme mitini sorguluyor.”


