The Queen’s Gambit: Beyaz Bir Vezir Gibi… 

//

Türkiye’de ve dünyada aldığı iyi yorumlarla dikken çeken “The Queen’s Gambit” dizisi birçok kişi için de izlenmek üzere listelerde yerini aldı. Scott Frank ve Allan Scott tarafından oluşturulup 3 Ekim tarihinde yayına giren dizi, Walter Tevis’in 1983 tarihli romanından uyarlandı. 

“The Queen’s Gambit”, Anya Taylor-Joy’un canlandırdığı Beth Harmon karakterinin kimsesiz çocukları yetiştirme yurdunda satranç ile tanışmasıyla başlayan hayat mücadelesini anlatıyor. Yurtta kızlara verilen sakinleştirici, Beth’e bağımlılık yaparken bir yandan da odaklanmasını sağlayarak oyunları aklından oynamasına yardımcı oluyor. Beth’in, dizide dünyanın en iyi satranç oyuncusu olmak için çalışırken yaşadığı duygusal sorunlarla birlikte madde ve alkol bağımlılığını da seyirciye aktarıyor. 

Hikâye, ana karakterin sekiz yaşındayken tek başına satranç oynarken gördüğü yetimhane görevlisini ona da öğretmesi için ikna etmesi ile başlar. Sonrasında Beth’in, ergenlik döneminde bir aile tarafından evlat edinilmesi, yirmi iki yaşında art arda kazandığı satranç turnuvalarını ve bağımlılığı nedeniyle yaşadığı problemleri anlatır.

50ler ve 60ların bir kısmında geçen hikâye, set ve kostümlerle yarattığı nostalji ve genç oyuncu Anya Taylor-Joy’un oyunculuğu ile ilgili güzel yorumlar aldı. İsmini ünlü bir satranç oyunu açılış hareketi olan Vezir Gambit’inden alan dizinin kadrosuna, Thomas Brodie-Sangster, Marielle Heller, Bill Camp ve Harry Mellin de dahil. 

Beth’in Stili 

Dönemin tarzını ve Beth’in karakterini yansıtışıyla övgü alan bir diğer unsur ise kostümler oldu. Independent’dan Danielle Braff, Beth’in dizinin sonuna doğru “tam bir stil ikonu” olduğunu belirtti.

Dizinin kostüm tasarımcısı Gabriele Binder, Braff ile yaptığı röportajda, “İlk bakışta satranç şık ya da modaya uygun bir spor değil ama oyuncular ne giyecekleri ve neden giyecekleriyle ilgili önemli seçimler yapıyorlar, bu oyunculara şans getiriyor ya da güzel bir deneyim sağlıyor” ifadelerini kullandı.

Birçok izleyici Beth’i yurtta üniforma giyen bir kız çocuğundan, kendini ifade edebileceği kıyafetler seçebilen birine dönüşümünü izlerken, bir sonraki sahnedeki kostümünü merakla bekledi. Binder, “Beth çaresizce moda ve satranç dünyasında kendini bulmaya çalışıyor ve bunu giyim tarzıyla belli ediyor. Dizinin sonunda, Beth’in beyaz vezir gibi, beyaz yün bir kaban ve beyaz bir bere giydiğini görüyoruz” sözlerini kullandı.

Netflix ile anlaşan Brooklyn Museum, The Queen’s Gambit’in kostümlerine doyamayanlar için şimdi dijital ortamda sergilenmekte.

Anya Taylor-Joy’un Oyunculuğuna Övgü 

Beth Harmon’u 8 yaşından 22 yaşına kadar takip eden hikâyede, Anya Taylor-Joy 14-22 yaş arası Beth’i canlandırıyor. Oyuncu, dizinin onu en çok korkutan tarafının Beth büyürken karakterin farklı yaşlarını doğal bir şekilde aktarmak olduğunu şu şekilde belirtti, “birden bire büyüdü diye bambaşka bir insanmış gibi olmasını istemedim. 15 yaşındayken Beth’in sallanarak, düz taban yürümesini ve durmadan kımıldamasını ve mimiklerini kontrol etmekte zorlanmasını çok sevdim. Yaşı büyüdükçe daha gösterişli ve zarif birine dönüşüyor.” 

“Satranç Adımlarını Koreografi Gibi Düşündüm”

Taylor-Joy aynı zamanda satranç hareketlerini ezberlerken bale eğitiminin faydalarını gördüğünü söylüyor. Diziden önce satranç bilgisi oldukça az olan ve genellikle çekimden çok kısa bir süre önce farklı oyunları öğrenmek zorunda kalan oyuncu şöyle konuştu, “Adımları hatırlamakta iyiyim çünkü bunu parmaklarıma özgü bir koreografi gibi gördüm ve bu noktada dans eğitimim bana çok yardımcı oldu.”

İlginizi çekebilir:  456 Parçalık Nazi Koleksiyonu Amerikan Karargahında

28 Ekim’de Netflix’de günün en çok izlenen dizisi olan The Queen’s Gambit’in IMDb puanı 8.8/10 iken, Rotten Tomatoes’daki ortalaması 8.19/10 oldu. Bazı eleştirilerde dizinin gereğinden uzun ya da yavaş olduğunun altı çizilse bile, eleştirilerin ortak noktası Taylor-Joy’un mükemmel performansı ile beraber dönemi ve satrancı doğru bir şekilde yansıtması oldu.  

Entertainment Weekly’den Darren Franich diziye B verirken başrol oyuncusunu, “Rakibini alt ederken gözlerini kısmasıyla, oyun onun aleyhine dönerken tüm vücuduna yayılan siniriyle Taylor-Joy, sessiz anlarda çok başarılı,” sözleriyle övdü. 

Variety’den Caroline Framke ise diziyi yorumlarken şu sözleri kullandı: “The Queen’s Gambit, satranç oyununu ve oyuncularını kişiselleştirmekte başarılı oldu. Başrol oyuncusu Anya Taylor-Joy tam kamera lensinin ortasına gözünü diktiğinde manyetik bir alan yaratıyor.” 

Dizi, aynı zamanda, erkeklerin egemen olduğu bir dönemde ve alanda kadın karakteri takip ederek, #MeToo Hareketine katkıda bulunmasıyla ön plana çıktı. Tüm zamanların en başarılı kadın satranç oyuncusu olarak tanınan Judith Polgar hikâyeyi ve oyunculuğu “inanılmaz” bulduğunu ifade ederken, dizideki erkek satranç oyuncularının hızla yükselişe geçen bir kadına gerçek hayatta olduğundan daha iyi davrandıklarını gözlemlediğini söyledi.  

Taylor-Joy’un yanı sıra, üvey annesini canlandıran Marielle Heller ve yurttan en yakın arkadaşını canlandıran Moses Ingram da oyunculuklarından tam not aldı.

İzleyici İçin Gerçekten Kaçış Etkisi Yaratıyor

Sarah Stewart, CNN’deki yazısında diziyi, sporculuğun yarattığı duygusal örgüyü gerçekçi bir şekilde ifade ettiğini söyleyerek övdü. Beth’i bir turnuvadan diğerine eyalet eyalet, ülke ülke seyahat ederken gördüğümüz uçak yolculukları ve otel odaları, izleyici üzerinde evde kalmak zorunda olduğu şu dönemde “gerçekten kaçış” ektisi yarattığını ifade etti. Stewart’a göre, Beth’i başka bir şehirde izlerken bizlerde “yeni bir yere gelmiş olmanın verdiği heyecanın nostaljisini hissediyoruz.”

Stewart’a göre, The Queen’s Gambit’de işinde başarılı, bir yandan da bağımlılıkla başa çıkmaya çalışan kadın karakterinin yansıtış şekli diğer dizilerde gördüğümüzden çok daha farklı. “Beth’in bağımlılığı dizilerde genelde erkek karakterlerde gördüğümüz şekliyle gösteriliyor… Genelde kadın karakterlerde gördüğümüz içselleşmiş kendine zarar verme isteğinden çok, mümkün olduğunca uzun bir süre maddenin verdiği etkiyi hissedip kullanmak istiyor.”

The New Yorker’dan Rachel Syme ise The Queen’s Gambit’in “televizyondaki en tatmin edici yapım” olduğunu belirtti. “Travmasına yenik düşen bir dâhinin hikâyesinden çok, bir süper kahramanın çıkış hikâyesini anımsatıyor.”

Heath Ledger’ın Yönetmesi Planlanıyordu

Yıllar önce proje, kitaptan filme uyarlama fikriyle başladı. Batman filmlerinden Kara Şövalye’deki Joker karakteriyle tanıdığımız Heath Ledger, 2008 yılında vakitsiz ölümüyle aramızdan ayrılmasaydı filmin yönetmeni olacaktı. Ölümünden önce New York’ta yaşayan Ledger’ın, Washington Square Park’ta sık sık satranç oynadığı bilinir…  

Previous Story

Peri Masallarını Yorumlayan Tuvaller

Next Story

Müze Çekmecesinden Yeni Bir Türün Kalıntıları Çıktı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights