Sadece kabare tiyatrosunun ya da Türkiye tiyatrosunun değil, Türkiye’deki kültür sanatın da son 60 yılının içeriden ve birebir tanıklarından biri Metin Akpınar. Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım oyunu ile profesyonel olarak adım attığı sanat hayatında sinemadan televizyona, oyunculuktan yönetmenliğe her zaman üretim ve
30 yıldan fazladır tiyatro sahnesinde, 20 yıldan fazladır televizyonda ve 15 yıldan fazladır beyazperdede… Haluk Bilginer, Güven Kıraç, Çetin Tekindor ve her zaman ayrı bir yere koyduğunu belirttiği Genco Erkal gibi isimlere sahnede partnerlik etmiş bir oyuncu. Son olarak Netflix’teki Testament: The
Nâzım Hikmet’in Kuvâyi Milliye Destanı’nında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yazdığı dizesi “karanlıkta akan bir yıldız”, şu günlerde Ankara Cermodern’deki bir sergiye ilham oldu. Karanlıkta Akan Bir Yıldız: Mustafa Kemal Atatürk sergisi, Atatürk’ün şimdiye kadar Türkiye’de ilk kez kamuoyu önüne çıkan 250 adet
Çağdaş sanat alanında, “özgünlük” kavramı ve sanatçının asıl amacının yapıtı tanımlamadaki rolü, uzun zamandır önemli bir tartışma ve merak konusu. İngiliz sanatçı Damien Hirst’ün formaldehit heykellerine ilişkin yakın zamanda ortaya çıkan bilgiler, bu tartışmalara farklı bir katman ekleyerek kavramsal sanatın karmaşıklığına ve
Ersin Pamuksüzer, acımasız bir rekabetin varolduğu iş dünyasında çok yoğun geçen 20 yılın ardından 2002 yılında hayatını değiştirecek bir yola girer. Yıllarca Ericsson’un genel müdürlüğünü yapan, Turkcell’in kuruluş aşamasında yer alan ve yönetim kurulu üyesi olan Pamuksüzer, 50 yaşına geldiğinde, 24 saatin
Şemsiye, bahçe hortumu, giysi askısı, kemer, mandal, gömlek, su terazisi, katlanır metre, halı, hatta tuvalet kâğıdı ruloları ve mercimek taneleri… Gündelik yaşam içinde sıkça karşılaştığımız tüm bu malzemeleri kullanarak ürettiği yerleştirme ve heykelleriyle görsel sanata yeni yollar sunan isimlerden biri Şakir Gökçebağ…
Altı dönemdir Refah, Fazilet ve AKP’nin kazandığı Beyoğlu’nda 31 Mart seçimlerinde bu kez Cumhuriyet Halk Partisi adayı İnan Güney galip çıktı. 1999’dan beri AKP’nin yönettiği Beyoğlu’nda özellikle son yıllarda Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi’nin yaşadığı dönüşüm ve değişim, en çok “şikayet edilen”
Her geçen gün sahip olduğu renklerinden bir parça koparsa da İstanbul’un atar damarıydı Beyoğlu… Kimileri sadece gelip, geçti kimileri ise “müdavimi” oldu. Ama her kesin hafızasında mıh gibi çakılı durdu. Şimdilerde ise Türkiye toplumunun içinde bulunduğu sosyal, siyasal ve ekonomik dönüşümün adeta
“Müşterek” kelimesi, TDK’da “birden fazla şeyin veya kişinin ortak veya aynı olma durumu” olarak tanımlanıyor. Siz serginin teması ile Bienal’in “Daha Uzaklara” teması arasında nasıl bir müştereklik kurdunuz? Öncelikle Mardin Bienali direktörleri Döne Otyam ve Hakan Irmak’ın daveti ile “Invited” projesine dahil olduğumu
Nihat Özdal çok yönlü bir kültür sanat insanı. Bienaller, kitaplar, şiirler ve sergilerle sanatın birçok alanında kazı yapan yaratıcı dünyasının son ürünü ise Kumaş adını verdiği yeni şiir kitabı. İnsanlık tarihinin en eskilerinden olan kumaş üzerine birçok açıdan düşünmeye davet eden şiirler,