Nihat Özdal uzun yıllardır kültür sanat alanına yazdığı kitaplarla, yaptığı etkinliklerle, küratörlüğünü üstlendiği sergilerle katkıda bulunan bir isim. Bunu da bas bas bağırarak, alışılanın aksine kendi reklamını yapmaktan kaçınarak yapıyor olması eline aldığı her işin katma değer bırakmasını önceliklediğinden. Halfeti’de doğan Özdal
Festivalin ilk adımı bu seneki açılışı Pina Bausch’un artık klasikleşmiş olan eseri Cafe Müller’le yapacağını ilan etmesi oldu. Geçen seneki açılışın artçı etkilerinden sonra festival bu kararıyla, bu sefer kendini emin kollara bırakmış oluyor. Pina Bausch 20. Yüzyıl dans tiyatrosunun kurucu annesi
Hayat Çok Güzel! isimli serginiz ironik bir adla yaşamı keskin çizgilerle tanımlamak yerine çeşitli ihtimaller sunuyor. Bu bağlamda sergiyi nasıl bir yaklaşımla ele aldığınızı anlatır mısınız? Aslında bu hikâye şöyle başladı; serginin çıktığını noktayı anlatayım. Paris’te yaşıyorum, gidip görenler fark etmiştir. Birçok
40 yıldır var Siyah Beyaz. Başkentte. Bu kırk yıl bir ömür gibi mi geçti yoksa çabuk mu? Hani göz açıp kapayana kadar mı diye sorayım. Fulya Sade: Bu sene Cumhuriyet’in 100. Yılı. Bizim kırkıncı yılımız. Bir galeri için kırk yıl bir şey
Birkaç farklı tarih anlatısı üzerinden yapılan birden çok İstanbul tarifi var. Bu sergideki nizamın dışında, tekinsiz bir İstanbul. İstanbul tekinsizlerin kenti mi? Sergiyi gezerken kente dair aklınızdan neler geçti? Bu ‘tekin’ ve ‘tekinsizlik’ mevzusu bizim o zamana dair yaptığımız hikayeleştirmenin bugünkü tezahürü.
2007 yılında kaybettiğimiz Hüseyin Bahri Alptekin uluslararası çağdaş sanat arenasında da tanınan bir sanatçıydı. Küresel çapta aktif ve ulusal boyutta etkili olduğu düşünülen Türk sanatçıların ilk kuşağına ait Alptekin, vaatler ve bunların sıradan gerçeklikleri arasındaki farka hayrandı. Bu vaatler, uzak bir yer
Sevinç Altan’ın Galeri Nev İstanbul’daki ilk kişisel sergisi Keşiş Yengecinin Evi, ev, yuva ve aidiyet, güvence, göçmenlik-göçebelik, savaş ve sınırlar gibi kavramlar çerçevesinde şekilleniyor. Sergi, bir kâğıt toplayıcısı olan İsmail’in 5 yaşındaki kardeşi Can’ın yaptığı kırmızı bir keşiş yengeci (hermit) resminden ilham
Yazın güneşli günleri geride kalırken sonbahar matemine ve Cadılar Bayramı ruhuna uygun olarak korku filmleri de vizyonu ele geçirmeye başlıyor. Türkiye Sinemasında artık seri üretim hâline gelen dini motifli korku filmlerinin yanı sıra Hollywood yapımı gerilimler de vizyon takviminde öne çıkarken aksiyon
Cannes ve Berlin film festivalleriyle birlikte sinema dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri olarak görülen ve dünya sinemasından birçok filmin Altın Aslan ödülü için yarıştığı Venedik Film Festivali, 30 Ağustos – 9 Eylül tarihlerinde 80. kez gerçekleşiyor. Geçtiğimiz sene sanatçı Nan Goldin hakkındaki
Tatil merkezlerinden dönüşlerin yavaş yavaş başladığı Eylül-Ekim ayları, İstanbul’daki konser mekanları ve kulüplerin kapılarını birer birer açtığı döneme tekabül ediyor. Şehirde kalanlar için yazlık mekan görevi gören terasların ve parkların, kalabalıkları ağırlamaya devam edeceği birkaç haftanın ardından etkinlikler, kuşkusuz iç mekanlara doğru