1914 kuşağı ressamlarından Avni Lifij’in fotoğrafa olan merakı ilk kez 2020 yılında Sakıp Sabancı Müzesi’nin gerçekleştirdiği Avni Lifij. Çağının Yenisi adlı sanatını ve hayatını derinlemesine inceleyen sergide sunulmuştu. Şimdilerdeyse Kerim Suner tarafından kurulan 1851.gallery’nin Dr. Necmi Sönmez küratörlüğünde gerçekleşen açılış sergisi Affedersiniz
Sene sonuna yaklaşırken İstanbul’un belli başlı konser mekânları, farklı türlerin temsilcilerini sahnelerinde ağırlamaya devam ediyor. Sezona dolu bir ajandayla giriş yapan Salon’un sahnesinde yer vereceği isimler arasında, eski disko parçalarını yorumlayan Fransız ikili Bon Entendeur, klasikleşmiş old school hip hop parçalarına gitarlar
Ramazan Can ve Cem Sonel’in ilk işbirliği, Almanya’nın Köln şehrinde düzenlenen dünyanın en eski sanat fuarı Art Cologne 2023’e dayanıyor. Anna Laudel Istanbul’daki yeni sergilerinde ise Art Cologne yer alan iki eserin yanında ortak ve bireysel 20 yeni üretim görülebiliyor. Can ve
Sanatsal üretiminde malzemeye ilgi duyan ve bu ilgi onu beslenen bir sanatçı İrfan Önürmen… Sanatçının özgün stili niteliğindeki tül işlerinden kâğıt kolajlara, beton çalışmalarından tuvallerine kadar farklı teknik ve yaklaşımlarının biraya geldiği üretimleri şimdilere Bilinmeyen Neden başlığıyla Galata Rum Okulu’nda sergileniyor. “Bilinmeyen,
7-15 Kasım tarihleri arasında Büyülü Fener Kızılay Sineması’nda gerçekleşen 35. Ankara Uluslararası Film Festivali, 15 Kasım akşamı düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri’nin öne çıktığı Ulusal Uzun Film yarışmasında “En İyi Film” ödülü ise geçtiğimiz haftalarda kaybettiğimiz Ankara Film
Ne demişti Yaşar Kemal? “Bu ülkede dört şey olmayacaksın, kadın, çocuk, ağaç ve sokak hayvanı.” Gün geçmiyor ki Kemal’in bu cümlesini anmayalım.. Masum sokak hayvanlarının katledilmesini içeren yasanın vahşeti, kadın ve çocuk cinayetleri, giderek daralan ekonomik darboğaz derken Türkiye sosyal açıdan tarihinin
Bor Sanat konuşmaları, geçtiğimiz yıl “deneyimler ve tanıklıklar” temasını ele almıştı. Bu yıl ise sanat dünyasının önemli bir boyutuna, yani sanat yayıncılığına dikkat çekiyor. 27 Ekim Pazar günü 16:00 – 18:00 saatleri arasında Minoa Pera’da, Espas’ın kurucusu Emre Erbirer’in moderatörlüğünde gerçekleştirilecek “Bir
Bilgisayar sanatının öncü isimleri Vera Molnár, Dóra Maurer ve Gizella Rákóczy’i bir araya getiren Hesaplar ve Tesadüfler sergisinin düşüncesi nasıl doğdu? Vera Molnár 1924 yılında doğdu ve bu yıl sanatçının yüzüncü yılı dünya çapında ona özel sergilerle kutlanıyor. Biz de Molnár’ın önemli
Bir söyleşinizde “…ben geleneksel anlamda dokumuyorum, iplikle çizgi çekiyorum, bir resimdeki çizgi gibi ve bu çizgiler birbirine dolanıyor, düğümleniyor veya kesiliyor tıpkı insanlar arasındaki ilişkiler gibi,” diyorsunuz. “İplik” sanatsal pratiğinize nasıl yerleşti? Chiharu Shiota’nın sanatsal dili ve felsefesine dair bize neler söylüyor?
Yüksel Arslan ve Erinç Seymen’in eserlerinden oluşan Gökyüzü Başımızın Üstüne Düşebilir sergisinin merkezinde nasıl düşünceler yatıyor? Kimin fikriydi, nasıl hayat buldu? Uzun zamandır küratöryal bir yöntem olarak duo (ikili/düet) sergiler üzerine çalışıyorum. Bu tür bir model, öncelikle sanatçıların kendi pratiklerine başka bir sanatçının gözünden