Hatai, tuval üzerine akrilik, 35x50 cm, 2023

Kültürel İttifakın Peşindeyim

Zeynep Çilek Çimen, Bahar adlı kişisel sergisinde geleneksel sanatlar eğitimiyle nakkaşlık pratiklerini kullanarak çiçeğin sanat tarihindeki gösterimlerini yeniden yorumluyor. “İşlerimle kültürel belleğimizdeki formların hem geleneksel hem de çağdaş dünyada yeri üzerine düşünmeye davet ediyorum,” diyen sanatçıyla, 3 Haziran’a kadar MERKUR’de yer alacak sergisini konuştuk.

/
  • Bahar isimli kişisel serginizdeki işlerinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Bahar sergisini bir bütün olarak izlemek gerekiyor. MERKUR galeride daha önceki yıllarda açtığım Saklı Çeyiz ve Face Book sergisinden sonra Bahar’ı bu bütünün bir sonraki parçası gibi düşünebiliriz. Saklı Çeyiz sergisinde sandıklarda saklanan kültürel belleğimizin formlarını öne çıkarmaya çalışarak çeyiz sergileme gibi geleneksel ritüellere eleştirel yaklaşımda bulunmaya çalıştım. Face Book sergisinde bu formların detayına girerek kadına etkisi, Selçuklu döneminde kadın ve portre temalarını  kadın başlıkları üzerinden sorguladım. Bahar sergisinde ise döneminin çağdaşı olarak anılan sernakkaş Kara Memi’nin bahar dalları ekolünden çıkarak benimsediği natüralist üslubunu op art pratikleriyle yeniden soyutlanan işlerle yarı üsluplaştırılmış çiçekler yaparken; aynı zamanda geleneksel süsleme sanatları pratiklerine sadık kalarak yapılmış işlerim mevcut diyebilirim. Örneğin, karanfiller, anemonlar, güller, süsenler, zerrinler, laleler…
Sergide, Selçuklu döneminde sıklıkla kullanılan motif türü münhaninin tekniğinden ilham alarak yapılan işlerde, bir olayın şiddetindeki azalış ve artışlar gösteren çizgi doğrultusunda ilerliyor. Yön değiştiren ve çarpık anlamına gelen münhani tekniğiyle birçok yeni formlara ulaşıyorum diyebiliriz. Sergide üç farklı medyum kullanarak sanatta tenevvü tavrımı da göstermek istedim. Farklı medyumdan oluşan kurguda kâğıt üzerine altınlama, tuval üzeri akrilik ve foto-performanstan oluşan üç farklı disiplini bir arada kurguladım. Foto performans işi biraz sürpriz, sergi sürecinde her gün aynı perspektiften sergileyeceğim çiçeğin dönüşmesine hep birlikte tecrübe edeceğiz.

  • Sergideki işlerinizde geleneksel sanat ile nakkaşlık pratiklerini kullanarak çiçeğin sanat tarihindeki gösterimlerini yeniden yorumluyorsunuz. Bu bağlamda serginin odağında yer alan çiçek motifleri nasıl bir anlam yaratıyor, nelere referans veriyor?

Baharın gelişi,  ‘polenleşme’, üreme ve çoğalmayı simgeleyen ve ‘güzellik’ algısı barındıran çiçeklerin türleri ve arka planlarında yatan gizli anlamlarıyla, sanat tarihinin hemen her döneminde karşımıza çıkmıştır. Boticelli’nin La Primavera’sından 20. yüzyıl hem resim hem de fotoğraf sanatında ön plana çıkan çiçek gösterimleri, botanik anatomisi ile bitkilere biçilen kişisel anlamın tam ortasında durarak Georgia O’Keeffe, Ansel Adams, Edward Weston ve Imogen Cunningham gibi sanatçıların üretimlerinde kendine yer bulmuştur. Kavramsal sanatın hüküm sürdüğü 1970 yılında Wolfgang Laib’in, evinin ve stüdyosunun etrafındaki çiçekleri toplayarak ürettiği tamamen polenden yapılmış enstalasyon ve Damien Hirst’ün kiraz çiçekleri serisi baharın sanatçılara verdiği ilhamın sonuçlarıdır.

  • ‘Geleneğin dönüşümü veya yeniden üretilmesi’ sanat pratiğinize ne zaman yerleşti? Gelenek ve geçmiş sizin için ne ifade ediyor?
İlginizi çekebilir:  2020'nin Enleri: Müzayedelerde Satılan En Pahalı 10 Sanat Eseri

Geleneksel süsleme sanatları yapan bir ortamın içinde büyüdüm. Modern zamanlarda kültürel saflıktan söz etmek mümkün değildir. Ayrıca geleneklerin yaşayabilmesi için bir toplumda yaşayan bazı bireylerin onları sürdürmeye gönüllü olması gerekir, sanırım ben tüm eğitim çeşitliliğime karşı kendimi sorumlu hissettim. Osmanlı’da sanat literatürü olmadığı için deneyimler ve sanatçılar hakkında bilgi pek azdır. Orhan Pamuk’un Frenk üstatların perspektifini gizlice öğrenen nakkaşların geleneksel tavra ihanetlerini anlatan Benim Adım Kırmızı kitabındaki kurgu ile benim sergilerimde geleneksel süsleme sanatlarına ek olarak,  plastik sanat bilgimin tezahürü gibi düşünebiliriz. Gelenek, geçmiş ve gelecek…

  • Kendinizi ve işlerinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Sanat yapıtı, yaşadığı dönemin enerjisini taşır. Sanat benim dünyayla ilişki kurduğum belirli bir biçimleme yöntemidir. Sanat veya sanatçı zamandan ve mekândan münezzeh bir olgudur diye düşünüyorum. Bu sergiyle birlikte hem fazlalıklardan hem de eksikliklerimden kurtulmuş gibi hissediyorum. Estetik değerlere yaklaşmaya çalışıyorum.

  • Sanat pratiğinizi etkileyen dönemler veya düşünceler oldu mu? Örneğin, Batı resim sanatının sizin sanat pratiğinize yansımaları nelerdir?

Ben eğitimin ömür boyu sürdüğüne inanan biriyim. 15 yaşımdan beri usta-çırak eğitiminden saray eğitimine, akademinde teoriye birçok eğitim platformunda bulundum ama hâlâ arayıştayım. Bu arayış hali de benim sevdiğim süreçler işlerimi besleyen bir süreç. Kültürel ittifakın peşindeyim. İşlerimle kültürel belleğimizdeki formların hem geleneksel hem de çağdaş dünyada sanatın yeri üzerine düşünmeye davet ediyorum. Benimkisi aslında yeni bir bakış açısı…

Previous Story

“Sizin alınız al, inandım Sizin morunuz mor, inandım”

Next Story

Türkiye Vizyon Takviminde Yaz Ruhu

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.