İki Sanatçı, Bir Hayat
“Gözlerimin Önündesin” - ArtDog Istanbul
Nuri İyem, Enteriyör, 1987,88,89, tüyb, 80x125 cm, Fotoğraf: Tolga Ildun.

İki Sanatçı, Bir Hayat
“Gözlerimin Önündesin”

Nasip ve Nuri İyem’in yapıtları, 21 yıl sonra Bursa’da yeniden bir araya geliyor. Gözlerimin Önündesin başlıklı sergi, sevgiyle örülmüş ortak bir yaşamın ve sanatın izlerini taşıyor.

//

Aşk, sanat, ortak bir hayat, yol ve tutku… Yalnızca yaşamlarını değil, sanat yolculuklarını da birlikte inşa eden iki isim: Nasip İyem ve Nuri İyem. Kendi alanlarında derin izler bırakarak Türk sanatının yönünü belirleyen bu iki sanatçı; hem aşkta hem sanatta birbirlerinin yol arkadaşı oldu.

Ve şimdi… Bu eşsiz birlikteliğin izlerini taşıyan yapıtlar, 21 yıl aradan sonra yeniden bir araya geliyor. Adını iki yaşamın ve iki üretim tutkusunun sarsılmaz bağından alan Gözlerimin Önündesin sergisi, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Tayyare Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşuyor. Küratör Yasemin Bay’ın hazırladığı bu özel seçkide, aile koleksiyonunun yanı sıra Türkiye’nin önde gelen koleksiyonlarından da yapıtlar yer alıyor. “Benim için bu başlık, yalnızca iki sanatçının üretimlerini yan yana getirmek değil; onların yaşam boyu kurdukları ortak dili görünür kılmak için bir anahtardı,” diyen Yasemin Bay ile iki sanatçının birbirlerinin kalbinde ve zihninde her daim süren varlığını simgeleyen Gözlerimin Önündesin sergisini konuştuk.

Nuri İyem, Evin İyem Portresi, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 65 x 50 cm, 1998. Fotoğraf: Tolga İldun

Gözlerimin Önündesin sergisinde, önemli iki sanatçının eserlerinin uzun yıllar sonra Bursa’nın tarihi Tayyare Kültür Merkezi’nde bir araya gelmesinin anlamı nedir?

Tayyare Kültür Merkezi, erken Cumhuriyet döneminin önemli mimarlarından Arif Hikmet Koyunoğlu’nun imzasını taşıyan ve Bursa’nın belleğinde özel yeri olan bir mekân. Aslında Tayyare Kültür Merkezi’nde bu sergiyi gerçekleştirmek, iki farklı hafızayı üst üste getirmek demek. Bir yanda Cumhuriyet dönemi resim ve seramik üretiminde önemli iki sanatçının işlerini uzun zaman sonra yan yana görme imkânı, diğer yanda da kentin tarihsel bir mekânında bu buluşmayı deneyimlemek. Nasip İyem ve Nuri İyem’in yapıtlarının 21 yıl sonra burada bir araya gelmeleri, hem sanatçıların ortak yaşamına hem de Türkiye sanat tarihinin bütünlüklü bir kesitine bakmamıza olanak sağlıyor.

Garanti
Garanti Mobil

Sergi başlığı, Nuri ve Nasip İyem’in sadece sanatsal üretimlerini değil, birlikte ördükleri yaşamı ve karşılıklı ilhamı da çağrıştırıyor. Bu başlık, serginin kavramsal çatısını kurarken sizin için nasıl bir çıkış noktası oldu?

Sergi için sadece romantik bir çağrışımı olmayan, derin bir bağlılığa işaret eden, bellekte ve kalpte iz bırakmayı da içinde barındıran bir başlık düşündüm: Gözlerimin Önündesin. Nasip ile Nuri İyem’in hem birbirlerine hem hayata hem sanata bakma hallerine de işaret ediyor. Benim için bu başlık, yalnızca iki sanatçının üretimlerini yan yana getirmek değil, onların yaşamları boyunca kurdukları ortak dili görünür kılmak için bir anahtar oldu.

Sergi, bireysel sanatçı kimliklerini ve ortak yaşamlarını bir arada sunuyor. Nasip İyem’in seramikle, Nuri İyem’in resimle kurduğu özgün ilişkiler ve farklı disiplinlerin aynı anlatı içinde buluşmasını nasıl dengelediniz?

Aslında bu dengeyi kurmak çok da zor olmadı, çünkü onların sanatları aynı kökten besleniyor. Nuri’nin resmindeki figürlerin taşıdığı yalınlıkla, Nasip’in seramiklerinde gördüğümüz doğrudanlık arasında doğal bir akrabalık var. Her iki sanatçının üretimini biçimlendiren, ortak ve belirleyici öğe ise daima Anadolu oldu. Birbirlerine eklemlenen değil, yan yana durduklarında kendi özgünlüklerini daha da güçlendiren iki üretim söz konusu. Tayyare Kültür Merkezi’nin farklı galerilerden oluşması, sergi kurgusunu güçlendirdi. Cemal Nadir Sanat Galerisi Nasip İyem’in seramik ve pişmiş toprak yapıtlarına ayrılırken, Sami Güner Sanat Galerisi Nuri İyem’in resim dünyasını içeriyor. Böylece her bir sanatçının dilini ayrı ayrı okuma imkanı buluyoruz. Orta alandaki fuaye ise izleyiciye ortak bir anlatı sunuyor.

İyem çiftinin yapıtlarında sıkça karşılaştığımız figür, doğa, Anadolu ve emek temaları, günümüz toplumsal meseleleriyle nasıl bir diyalog kuruyor?

Aslında bugünün meselelerine baktığımızda hâlâ aynı sorularla karşılaşıyoruz: Emeğin görünmezliği, kadınların yaşadığı zorluklar, doğayla kurduğumuz problemli ilişkiler… İyem çiftinin üretimleri bu sorulara duyarlı bir bakış içeriyor. Onların figürlerinde ya da doğa betimlerinde gördüğümüz şey, sadece geçmişe ait değil; bugüne de dokunan, bugünle konuşan bir gerçeklik.

Sergiyle eş zamanlı yayımlanan kitapta farklı kuşaklardan ve disiplinlerden yazarların metinleri yer alıyor. Bu metinler sergi deneyimini nasıl tamamlıyor?

Kitapta benim sergiyi merkeze alan yazımın yanı sıra Osman Nuri İyem, Gizem Kahya İyem, Zeynep Oral, Selçuk Altun, Feyyaz Yaman’ın Nasip ve Nuri İyem’i tanıklıklar eşliğinde, içeriden bakışlarla, anlattıkları yazıları yer alıyor. Böylelikle kitap sergiyi görsel bir deneyimden çıkarıp düşünsel bir alana taşıyor. Yazarların katkıları sayesinde yalnızca sanat tarihsel değil, edebi ve sosyolojik okumalar da ortaya çıktı. Bu da sergiyi çok boyutlu bir şekilde kavramayı mümkün kılıyor.

Previous Story

Nedenselliğin Olmadığı Bir Alan :mentalKLINIK’in Meczup Şairleri

0 0,00