CSO Ada Ankara Sanat Yönetmeni Ozan Binici, CSO ADA Ankara’nın yeni sezonuna dair tüm detayları, kurumların sanatsal idaresinin inceliklerini ve dinlemekten en çok heyecan duyduğu orkestraları ArtDog Istanbul’a anlattı.
-
CSO Ada Ankara’nın yeni sezon programını oluştururken nelerden ilham aldınız, neleri gözettiniz?
Erken Dönem ve Barok’tan çağdaş müziğe uzanan bir zaman aralığı içinde kurgulanan serilerimiz; oda müziği ve resital, farklı coğrafyaların folklorunu, mistik renklerini yansıttığımız dünya müziği, geleneksel musikimiz, folk müziğimiz, caz, pop ve org resitalleriyle çeşitli jenerasyon ve zevkten kültür-sanatseverleri ağırlayacağımız bir sezon izlencesini deneyimleyeceğiz. Geniş bir müzik yelpazesinde, disiplinler arası çeşitli renkleri bir palette birleştiren özgün izleri, konsept projeleri sunabilir olmanın gözetilmesi gereken mühim bir dinamik olduğuna inanıyorum. CSO Ada Ankara 2022-2023 kültür-sanat sezonunda pek çok ilke sahne oluyor. Konsept projelerle ülkemize ilk kez gelen yükselen yıldız ve müziğin yönderi olarak nitelendirilen sanatçıların interpretasyonlarının yanı sıra, klasik müzik endüstrisinin en prestijli firmalarıyla kayıtlar gerçekleştiren sanatçı ve toplulukları ağırlıyoruz. Müzikli çocuk oyunlarıyla çocuklarımızla eğleniyor, beraber yeni şeyler keşfediyor, öğreniyoruz. Bu sezon gerçekleştireceğimiz yeni bir serimiz ise Somut Olmayan Kültürel Miras. Bu bağlamda Karagöz, Meddah, Ebru Sanatı, zeka ve strateji oyunu Mangala gibi kültür varlıklarımızı içeren temsiller sunuyor, atölyeler düzenliyor, kültür varlıklarımız konusunda farkındalık aşılıyoruz. Bu kültürümüzü gelecek kuşaklara aktarıyor olmak bilinci de apayrı bir ilham kaynağı. Çağdaş Türk müziğine yön veren, ulusal kimliğimizi, izimizi evrensel müziğe sunan bestecilerimizin yazdıkları kompozisyonların icra edilmesi olmazsa olmaz bir unsur. Ülkemizin önde gelen oda müziği topluluklarından Nemeth Quartet kendilerine yaptığımız davet üzerine öncü kuşak bestecilerimizden Necil Kazım Akses’in tüm yaylı dördüllerini iki konserlik bir dizi içerisinde seslendirecek. Üstelik Öğlen Kuşağı kapsamında dinleyebileceğimiz bu konserler öğrencilerin katılımı için de cazip bir zaman dilimi. Keza değerli piyanistimiz Özgür Aydın ve Berlin Filarmoni Orkestrası solo viyola sanatçısı Naoko Shimizu “Yolu Ankara’dan Geçen Büyük Besteciler” başlığı altında kurguladığımız seri kapsamında başkentimizin ve ülkemizin eğitim hayatına, müzik yaşamına katkılar sağlamış A. A. Saygun, P. Hindemith ve B. Bartok’tan eserler seslendirecek. Bu konsept, yıl boyunca çeşitli sanatçılarla kurduğumuz beraberlik çerçevesinde sürecek. Geleneksel hatlarımızı evrensel müzik potasından sunabilmekse başlı başına bir motivasyon noktası.
-
Sezon programını oluştururken, seçim yaparken tamamen bağımsız mısınız?
CSO Ada Ankara’nın yıllık sezon programı kendi sanatsal tercihini yansıtıyor.
-
Daha önce Cemal Reşit Rey Konser Salonu, İBB Kültür A.Ş.’nin sanat yönetmenliği görevlerini üstlendiniz. Bu gibi kurumların sanat yönetiminde en fazla nelere dikkat etmek gerekiyor? Görev tanımını ve zorlukları öğrenebilir miyiz?
Yönetici olarak sanatsal idaresini üstlendiğiniz kurumun her tür ve tarzda kültür- sanat faaliyetlerini kurgulayan yüzü oluyorsunuz. Bu misyon gerek devlete bağlı gerekse özel bir yapı altında olsun pek değişmiyor. Konser salonları veya kültür merkezi sanat yönetmeni olarak önceliğiniz müziğin her türüne yer vermek, disiplinler arası nitelikli bir kültürel harman oluşturmak. Geleneksel strüktürün yanında güncel literatürü takip etmek de çeşitlilik göstermek adına önemli. Dünya kültüründen muhtelif periyotların başka başka renklerini, farklı yerel unsurlarını yansıtmak, mistik aurasını sergilemek de en çok özen göstermek durumunda olduğunuz ögelerden. Bu yöntem içinde şaşmaz bir tempo ile çalışmak elbette yadsınamaz bir iş gücü gerektiriyor. Amma velakin tüm bunlar yerine getirdiğiniz sorumluluğun naturasında var ve günün sonunda kültür-sanat severlerin hayatına dokunmak hissi büyük mutluluk. Sezon izlencemizde yer verdiğimiz programların büyük çoğunluğu konsept izler taşıyor. Davet ettiğimiz sanatçılarla bir fikir etrafında buluşuyor bu bağlamda repertuarı beraberce oluşturuyoruz. İstediğimiz temalar çerçevesinde bir içerik kurguluyoruz. Mojca Erdmann CSO Ada Ankara’nın yeni sezonunun misafir yerleşik sanatçısı. Erdmann’ın yapmış olduğum bu davete gösterdiği içten yaklaşımı neticesinde kendisiyle geniş bir müzik yelpazesini içeren program dizileri hazırladık. İlk konser 17 Eylül’de gerçekleşti. Serinin diğer konserleri 2023 yılı içinde olacak. Keza; gene bu sezon içinde klasik müziğe yön veren dünyaca ünlü bir konser salonu ile ortak projelerimiz var.
-
Dünyada en çok dinlemek istediğiniz ilk üç orkestra ve eser nedir?
Böyle bir tercih yapmak pek kolay değil doğrusu. Lakin; Hong Kong Filarmoni Orkestrası’nın son yıllarda gerçekleştirdiği icralar beni çok heyecanlandırıyor. Budapeşte Festival Orkestrası’nın ise ben de hep ayrı bir yeri olmuştur. 2014-15 kültür sanat sezonunda Cemal Reşit Rey Konser Salonu Genel Sanat Yönetmenliği’ni üstlendiğim süreçte Budapeşte Festival Orkestrası’nın Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun o dönemki yerleşik orkestrası olmaları için yapmış olduğum daveti kabul etmesi sonucu bu güzide orkestrayı gerek Ivan Fisher gerek Gabor Takacs Nagy yönetiminde gerçekleştirdiği Sensitivity: Public konserlerde yakından gözlemleme şansım oldu. Her zaman kendilerini dinlemek benim için büyük zevk. Bayerisches Staatsorchester sorunuza karşılık verebileceğim diğer bir isim olabilir. Kirill Petrenko yönetiminde gerçekleştirdikleri Mahler’in 7. Senfonisi icralarından çok etkilendim. Tekrar tekrar kendilerinden dinlemek isterim. 2019’da Barbican Hall’da dinlediğim ve Londra Senfoni Orkestrası eşliğinde Alisa Weilerstein’ın Edward Elgar’ın viyolonsel konçertosu yorumu enfesti. Aynı beraberlikten bu eseri bir daha tecrübe etmek harika olur. Birçok konserinde bulundum ama henüz denk gelmedi. Jean Sibelius’un op.47 Re minor Keman Konçertosu’nu Fenella Humphreys’in solistliğinde dinlemeyi isterim.
-
Kült bir filmin defalarca izlenmesi gibi, dünya çapında konser salonlarında sezon programları hazırlanırken repertuvara konulan, seyircilerin çok ilgisini çekecek olmazsa olmaz konserler var mı?
Bu göreceli bir durum doğrusu. Herkesin kendine göre çok sevdiği, dinlemekten asla usanmadığı yapıtlar var. Lakin ortak bir paydada buluşturmak, genelleme yapmak gerekirse senfonik formda eserler, zamansal periyot açısından ise barok, romantik ve klasik dönem yapıtları dinleyenler tarafından ekseriyetle yoğun ilgi görüyor denebilir. Ama tekrar etmeyi gerekli görüyorum, bu göreceli bir husus.
-
Bu işe dair seyircinin bilmediği bir sır söyler misiniz?
Claudio Monteverdi; “Her iyi müziğin sonu insan ruhunu etkilemek içindir” demiş. Sade bir izah içinde diyebilirim ki; bunun sırrı burada yatıyor bence. Ruhumuzu etkileyen, bizi saran, iyi hissettiren her müzik türü ve eser anılan durumun püf noktası.
-
CSO Ada Ankara için İstanbul’dan Ankara’ya taşındınız. Kültür-sanat açısından bu iki şehir arasında bir fark görüyor musunuz?
İki şehrin de seyircisi birbirine benziyor aslında. Hem İstanbul hem Ankara oldukça genç bir popülasyona sahip. Ayrıca; iki kentte birden yaşayan veya sık sık birinden diğerine seyahat eden yoğun bir nüfus var. Her iki şehrin bir küme şemasını çizersek şayet; ortak kümesi kalabalık, ortak elemanı epey çok iki şehirden bahsediyoruz. İstanbul’da görev yaptığım zaman Ankara’dan konser dinlemeye gelen pek çok sanatsever oluyordu. CSO Ada Ankara’ya İstanbul’dan gelen birçok müziksever var. Şunu da vurgulamak isterim. Özellikle klasik müzik sahasında CSO Ada Ankara’ya davet ettiğimiz pek çok sanatçı; genç ve müziği okuyan bir seyirci kitlesini karşısında görünce duydukları heyecanı şaşkınlıkla dile getiriyor.
