Tuğçe Diri, 2024, Kağıt Üzerine akrilik ve kaligrafi mürekkebi ile desen

Hatırlama ve Yitirme

Tuğçe Diri’nin yeni sergisi "Taşların Ardında; An ve Arşiv" 30 Haziran gününe dek Anna Laudel Galeri’de görülebilir. Sergide sanatçının tuval ve kağıt üzerine eserlerini görmek mümkün.

/

Tuğçe Diri’nin eserlerinde iyi bir odaklanmayla ve tekrara dayanan ritüel gibi birbiri ardına gelen eserlerden üretilmiş seriler görürüz. Diri, seriler halinde çalışan bir sanatçı ve eserlerini araştırmalar, farklı konular üzerine yaptığı araştırmalarla destekliyor. Anna Laudel Galeri’deki Taşların Ardında; An ve Arşiv sergisi de sanatçının yine tuval ve kağıt üzeri yağlı ve akrilik boya, dantel, ip ve kolaj gibi birbirinden farklı pratiklerle fakat temelde birbirine eklemlenen serilerden oluşuyor.

Duru
Duru Mobil

El Emeği ve Üretkenlik

Diri, Arte Povera’dan Sürrealizm’e, soyut ekspresyonistlerin dinamizminden Türk-İslam kültürünün istif, yazı-resim geleneklerine kadar geniş bir alandan beslendiğini söylüyor. Kendi üslup ve içeriklerini oluştururken, üretimlerini daha sağlam temellendirmek adına, yaşadığı coğrafyanın sahip olduğu kültürel değerleri incelerken, el emeğine, emek ve üretkenlik gibi unsurlara önem veren Tuğçe Diri, sanat ve zanaat bağlamında kültürel benzerlikleri sorguluyor.

Tuğçe Diri, Zanaatkarca Yineleme Serisi, Ayasofya, kağıt üzerine frotaj tekniği ile desen ve akrilik sprey, 97x127cm, 2021

Sanat ve Zanaat

Son dönem eserlerinde tarihi mekanları, mimari belleği, bir kimlik, köken sorunsalı olarak ele alan sanatçı, içerik ve forma önem veriyor. Bu nedenle de yine desene odaklanıyor ve desen Diri’nin eserlerinin yine ana pratiğini oluşturuyor.

Özellikle, benzer çizgilerin üst üste gelerek yüzeye aktarılması, Türk geleneksel sanatlarında (Hat, Tezhip) ve mimari yapılarda kullanılan bezeme ve şablon sistemine yönlendirme yapmasıyla ortaya çıkan eserler, çizimlerinde önem verilen el emeğini ortaya koyuyor. Sanatçı aynı zamanda, sanat ve zanaat arasındaki kültürel ayrımları da sorguluyor.

“Taşların Ardında; An ve Arşiv serisi, bir dizi araştırma, okuma ve üretme döngüsü halinde çoğalan bir çalışma” diyor Diri. Sanatçı, bu seride genellikle tarih boyunca pek çok kez yıkılmış, yeniden inşa edilmiş, yeniden başka amaçlar için kullanılmış, müdahale edilmiş mekanların yeniden izlenmesine odaklanmış. Bu, aynı zamanda yok olan çevre ve kültürel mirası da hatırlatma çabası.

Tuğçe Diri, Zanaatkarca Yineleme Serisi, Kağıt üzeri grafit ile frotaj tekniği, akrilik mürekkebi ve çizim kalemi ile desen, 100×100 cm, 2023

Diri bu eserleri üretirken, iktidar ve mimari, hatırlama ve yitirme arasındaki bu keşfe çıkmış ve katı yapıların tanıdık motiflerini, grafit-frotaj ile oluşturduğu dokular aracılığıyla, geçiciliğinin izini sürmüş. Geçici ve kalıcı olan arasında bir bağ kuran sanatçı, frotaj tekniği üzerinden kendi desen üretimini oluşturuyor. Diri bu eylemi palimpsest olarak adlandırıyor. Böylece, yeniden siliniyor ve üzerine yazılıyor. (Palimpsest, başka bir belge biçiminde yeniden kullanılmak üzere hazırlanırken metnin kazındığı veya yıkandığı bir parşömen veya kitaptan elde edilen bir el yazması sayfasıdır.)

İlginizi çekebilir:  10 Dolara Aldığı Küllük Sanat Eseri Çıktı

Mekân, Mimari Ve Hafıza

Tuğçe Diri’nin eserlerindeki desenlerin aynı zamanda mimari formlar olarak ifade edildiğini de görürüz. Mimari formları, tekilden tümele (akıl yürütme konusunda) yöneldiğini söyleyen sanatçı, bu bağlamda mekân ve bölgelerin temsili fiziksel yapısı, hafızada bıraktığı doku ve izler, yeni bir kurgu içinde günümüze taşıyabiliyor.

Tüm bunları düşünürken, mimari ve hafızayı da irdeleyen sanatçının geçmiş eserlerine de bakınca, hafızada kalan mimari görselliği nasıl kullandığını görmek mümkün. 2021’de Atatürk Kültür Merkezi’nde, Haldun Dostoğlu ve Gizem Gedik küratörlüğünde yapılan Yeniden adlı grup sergisinde AKM adlı eseri bu duruma iyi bir örnek teşkil ediyor. Hafızaya kazınan AKM binasının, ön cephesinde iç içe geçmiş dikdörtgen mimari yüzeyi, AKM eserinin ana yapısının desen ile aktarımından oluşuyordu. Bu bağlamda sanatçı hem hafızaya kazınan mimari görselliği hem de kendi araştırmasını birleştirebiliyordu.

Tuğçe Diri, Taşların Ardında, Kağıt üzerine grafit ile frotaj tekniği, akrilik mürekkebi ve grafit ile desen, 180×140 cm, 2024

2022’de ise Vision Art Platorm’da, Çağrı Saray küratölüğünde geçekleşen, Bir Yok Oluş Repertuarı adlı sergide bulunan Takdis adlı eseri, mekânın hafızada bıraktığı maddi kalıntılara gönderme yapıyordu. Kubbeli ve taş bir yapıyı andıran çizimin içerisine, Hristiyan ikonografisinde resmedilen Pantokrator İsa’nın el işareti sembolik olarak yerleştirilmişti. Sanatçı bu eserde Ayasofya’ da bulunan ‘Deisis’ mozaiğinden faydalanılmıştı ve izleyiciye kendi bakışı doğrultusunda okuma mesafesi bırakarak, bu görseli yeniden yorumlamıştı.

Taşların Ardında; An ve Arşiv, Tuğçe Diri’nin Ayasofya, AKM, Arap Camii ve Molla Zeyrek Camii gibi önemli yapılardan esinlenerek oluşturduğu bir seri. Sanatçı, bu eserler içinde yok olan, değişen hafızayı arıyor ve bu yok olan hafızanın milyonlarca yılda şekillenen, başkalaşan taş dokusu ile sembolize edildiğini belirtiyor.

Previous Story

“Olafur Eliasson: Senin Beklenmedik Karşılaşman”

Next Story

Art Basel 285 Galeriyi Ağırlıyor

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.