Cumhuriyet’in Ressamı Naile Akıncı - ArtDog Istanbul
Naile Akıncı

Cumhuriyet’in Ressamı Naile Akıncı

Cumhuriyetin 100. yılını Türk resim sanatının öncü kadın sanatçılarının eserlerine yer veren bir sergi serisiyle kutlamaya hazırlanan İBB, serinin açılışını Bir Kendilik Öyküsü: Naile Akıncı başlıklı retrospektif sergiyle yapıyor. Müze Gazhane’de izlenebilen sergi sanatçının 60 yıl boyunca resmettiği, İstanbul’un en ilham verici semtlerinden biri olan Eyüp manzaralarından oluşuyor.

/

Sanat tarihçi Doç. Dr. Ebru Nalan Sülün küratörlüğünde, Esra Aliçavuşoğlu, Cengiz Akıncı, Mahir Polat ve Eda Kehale Argun danışmanlığında hazırlanan Bir Kendilik Öyküsü: Naile Akıncı Naile Akıncı’nın kişisel, özel ve devlete ait kurumsal koleksiyonlarda yer alan 200’e yakın eserini izleyiciyle buluşturuyor. Sergi kapsadığı geniş bir tarih alanını “Eyüp’ü Keşfetmek: 1953-1980”, “Ufuksuz/Boşluksuz: 1980’ler”, “Ufuksuz ve Tek Rengin Hâkimiyetinde: 1990’lar”, “Değişen Form&Dönüşen Yüzey&Deneysel Dönem: 2000’ler”, “Naile Akıncı’ya Saygı: Portreler”, Akıncı’nın sanat üretim alanının yeniden inşa edildiği “Naile Akıncı Odası” ve “Piyer Loti’den Eyüp’e Bakma Alanı” başlıkları altında, yedi bölümde ele alıyor. Bu bölümlerde sanatçının çalışmalarına derinlemesine bakış açısı sunacak, o dönemlere ait, referans, sanat eleştirisi metinleri yer alıyor. Sanatçılar tarafından yorumlanan Naile Akıncı portreleri ise sanatçıya dışardan bakmak anlamında ilgi çekici.

Sergide sanatçının tutkuyla bağlı olduğu Eyüp ve Piyer Loti’nin yıllar içinde değişimi Akıncı’nın da iç dünyasının değişimiyle paralel biçimde gözlemlenebiliyor.

1923’te Van’da dünyaya gelen Naile Akıncı, 1928 yılında subay olan babasının tayini vesilesiyle İstanbul’a geliyor. İlkokul sıralarında başlayan resme olan ilgisi ortaokulda Sanayi-i Nefise’nin ilk kız öğrencilerinden olan İhsan Rıza Hanım’dan dersler almasıyla pekişiyor. 1936’da, 21 gün arayla kaybettiği annesi ve kız kardeşinin acısını dindirmek için resme daha çok bağlanıyor, 1938’de ilki düzenlenen sınavı kazanarak Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne giriyor. Akademinin ilk yıllarında Nurullah Berk ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan dersler alıyor. Léopold Lévy ve Zeki Kocamemi atölyelerinde çalıştığı dönemlerde rahatsızlığı nedeniyle öğrenimine altı yıl kadar ara veren Akıncı, 1949’da yeniden Akademi’ye dönerek 1952’de Yüksek Resim Bölümü Zeki Kocamemi Atölyesi’nden mezun oluyor. Hayatının sonuna kadar resme bağlı kalan Akıncı, ilk kişisel sergisini 1964 yılında İstanbul’da açıyor; 70 yılı aşkın sanat hayatında başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Atina ve Japonya-Niigata’da toplam olarak 50 kişisel sergi gerçekleştiriyor.

Naile Akıncı, Haliç, 1978, tuval üzerine yağlıboya, İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu

Bir Kendilik Öyküsü: Naile Akıncı (1953-2013) aynı zamanda sanatçının doğayla kurduğu uzun soluklu ilişkiye dair bilgi veriyor. Serginin ana temasını oluşturan Eyüp ve Haliç resimleri; sanatçının hayatının sonuna dek dönüşerek, değişerek Naile Akıncı’nın yaşamıyla birlikte anlam kazanıyor. İlki 1953 yılına tarihlenen ve o günden itibaren dingin bir sanat diliyle üretilmiş eserler aynı amanda psikolojik bir varoluş öyküsünün yansımaları. Her resim, Eyüp bölgesinin farklı zamanlarına ait peyzajlarını ışık, renk değerleri ve gittikçe değişen ayrıntılarıyla doğanın ve bölgenin yıllar içindeki değişimini gösteriyor. Aynı zamanda semtin coğrafi, kültürel ve sosyolojik değişiminin izinin sürülebileceği, kentin hafızasına katkı taşıyacak bilgiler barındırıyor.

İlginizi çekebilir:  Yeniden Keşfin Yolları

Sanatının ilk evresi olarak kabul edilebilecek 1950 ve ’60’lı yıllara ait eserlerde atölyede aldığı eğitimin izlerini görmek mümkün olsa da Akıncı, bu üslup arayışındaki resimlerinde rengi valör değerleriyle dengelerken perspektif derinliğini geometrik kurguyla dengeliyor. Bu arayışlar Akıncı’nın ‘kendiliğini’ bulmasına ön ayak oluyor. Akıncı’nın 1970’li yılların sonuna tarihlenen üretimleri, 1980’lerden sonra olgunluk çağına ulaşıyor; mimari yapısallıktan ziyade doğa unsurlarının ön plana çıktığı panoramik kompozisyonlara dönüşüyor.

Moşe Grosman’ın 1974 yılında gerçekleştirdiği röportajda Akıncı eserleriyle ilgili şunları söylüyor: “Çalışmalarımda renk, çizgi, leke diye bir ayrım gözetmiyorum. Mümkün olduğu kadar resmin bu öz değerlerini birleştirerek, çağımız gerçeklerini de göz önüne alarak bir senteze varmaya çalışıyorum. Bu nedenle kullandığım renklerde doğanın etkisi olduğu kadar içgüdüm ve bilhassa tekniğim ön plandadır… En beğendiğim ressamlar doğum tarihlerine göre; yerli ressamlar arasında İbrahim Çallı, Eşref Üren, Zeki Kocamamı, Turgut Zaim, Şefik Bursalı, Bedri R. Eyüpoğlu, Saim Beler, Osman Oral, Hüseyin Bileşik, Orhan Peker, Necdet Kalay, yabancı ressamlar ise Rembrandt, Van Gogh, Gaugin, Chagall, Franz Marc, Jackson Pollock, Picasso, Munch vb…” Resimlerinde şüphesiz sevdiği ressamların etkisine rastlansa da Akıncı özellikle ’80 sonrasında ufuk çizgisi ve gökyüzünü yok sayarak betimlediğini kompozisyonlarında şiirsel bir renkçilikle hareket ediyor.

’90’lı yıllara gelindiğinde ise tek rengin tonlamalarıyla çalıştığı eserlerinde renk şablonuna sınırlar koyuyor. Daha gerçeküstü çizgilerde dolaşan resimlerindeki Eyüp, artık detaylardan arındırılmış ve soyutlamacı etkiler taşıyor. Bu dönemde dik tuvaller kullanmaya başlayan Akıncı çalışmalarında, renk ve çizgi estetiğini birleştiriyor; lekesel ve kurgusal, forma önem veren bir yaklaşım sergiliyor. 2000’ler sonrası üretimleri, sanatçının tuval üstündeki dokuları da kullandığı, üslubunun soyutlamacı tavrıyla harmanlandığı bir senteze dönüşüyor. Bu yıllar iradenin beden gücü ve yaratıcı güç ile mücadele halinde olduğu, deneysel olarak adlandırılabilecek bir dönem.

Naile Akıncı’nın 1950’li yıllardan 2000’lere uzanan sanat hayatının izi sürüldüğünde, ‘Eyüp’ üzerinden dolaylı sürdürülen, sessiz, bilge, tutarlı, bir o kadar da istikrarlı bir seyahatin ruhsal öyküsü görülüyor. Aile koleksiyonu başta olmak üzere kişisel koleksiyonların yanı sıra kurum koleksiyonlarından gelen eserlerden, fotoğraflardan oluşan kapsamlı seçki, 16 Temmuz’a kadar Müze Gazhane’de.

Previous Story

“Eve Dönmek İstemiyorum” Feshane’de

Next Story

Yarının Depreme Dayanıklı Şehirleri

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.