Filip Custic, x=y=z, silikon, ahşap, cam, saç, fresnel merceği, 66 x 58 x 38 cm, eşsiz + 1 AP, 2019. Sanatçı ve ONKAOS’un izniyle.

Odunpazarı Modern Müze (OMM), üçüncü yılında Yas ve Haz başlığını taşıyan sergisiyle dünyayı algılama biçimlerimizi çağdaş beden kavramı üzerinden irdeliyor. Yerli ve yabancı 38 sanatçının disiplinler arası üretimleri ile kurgulanan sergi, insan olmanın sezgisel yönünü izleyiciye sunuyor. İnsana ait olumlu ve olumsuz uç noktalardaki çeşitli hisler; mutluluk, beğeni, üzüntü, kırgınlık, öfke, korku, şaşkınlık, iğrenme, küçümseme, utanç gibi duygular contrast bir dualite eşliğinde sunuluyor.  Sergi kapsamında ayrıca Ata Doğruel’in Işık Kaynağı adını taşıyan, İdil Tabanca’nın koleksiyona üç yıl önce eklediği performansı, 7 Kasım-17 Aralık 2022 tarihleri arasında gerçekleşecek. Yas ve Haz sergisi ise 30 Temmuz 2023 tarihine kadar, Bill Viola’nın “Sal” adlı eseri ise 22 Aralık 2022’den itibaren OMM’de izlenebilecek. Sergiyi OMM Direktörü Defne Casaretto anlattı.

  • OMM’nin üçüncü yılını Yas ve Haz sergisiyle kutluyorsunuz. Öncelikle serginin kavramsal çerçevesinden söz edecek olursak, nasıl bir yaklaşım sunuyorsunuz?

En geniş hatları ile sergi, bedenin sanattaki temsillerine yer veriyor. Daha yakından bakacak olursak; bedenin insanlık tarihi boyunca dünyayı anlamlandırma süreçlerinde oynadığı önemli role odaklanıyor. Beden, kişinin iç dünyasının, duygularını ve düşüncelerinin bir ifadesini sunarken, aynı zamanda değişen sosyal ve politik mekanizmalara göre şekil alıyor ve onlara şekil veriyor.  Sergi, bedenin dünya ile kurduğu ilişki, etkilediği ve etkilendiği politik süreçler, teknoloji ve iletişimdeki rolü ve temsilleri üzerinden tekil ve toplumsal varlığımıza bir bakış sunuyor.

Asger Carlsen, İsimsiz serisi, pigment baskı, 76 x 58,42 cm (Her biri), 5 + 2 AP, 2011, İdil Tabanca Koleksiyonu.
  • Yas ve haz kelimeleri kendi içinde senkronize kontrast bir algı, retorik yaratırken, kelimeler oldukça farklı anlamlar taşıyor. Uç noktalardaki duygulara referans veren bu zıtlık, bir sergi kurgusunda yapıtlarla nasıl bir araya geliyor? Yas ve haz izleyiciyi nasıl karşılıyor?

Fiziki dünyayı duyularımız yoluyla algılıyoruz, iç dünyamızı bedensel süreçler üzerinden deneyimliyoruz ve paylaşıyoruz. Kendimizi ifade ederken tüm duygularımızı bedenimiz aracılığı ile ortaya koyuyoruz. Tüm bu süreçler her ne kadar çok kişisel olsa da, bir o kadar da tüm insanların paylaştığı ortak özellikleri var. Sergide bedeni, insana has duyguları ve düşünceleri tercüme eden bir araç olarak ele alan eserler yer alıyor. Eserler aynı zamanda bedenin bireyselliğinin ve tekilliğinin yanı sıra birlikte çevresel etkileşimlerine dair farklı unsurları ele alıyor.

Geçmişten günümüze beden, baskın değer yargıları ve toplumun beklentileri doğrultusunda şekillendirdiğimiz bir yapı olarak öne çıkıyor. Bedene güncel yaklaşım biçimlerimiz -ki son dönemlerin en büyük sorunsallarından biri bu konu- dijital dünyanın hızlı tüketim çılgınlığında önemli bir öğe haline geldi. Bu değişimleri de göz önünde bulundurarak kurguladığımız sergi, duygusal ve algılama biçimlerimizle güncel varoluşumuza dair farklı noktalara dokunuyor.

Çevre ile diyalog halinde bir araç ve mekânsal bir yapı olarak da ele alınan bedeni, aynı zamanda daha tinsel bir noktadan, ruhla diyaloğu üzerinden okuyan farklı eserler de barındırıyor sergi.

  • Yas ve Haz sergisinde yer alan sanatçılar kimler, nasıl bir seçki kurguluyorsunuz?

Sergide ; Ali İbrahim Öcal, Alpin Arda Bağcık, Annemarie Busschers, Asger Carlsen, Ayça Telgeren, Begüm Yamanlar, Bill Viola, Bruce Nauman, CANAN, Catherine Opie, Cindy Sherman, Elif Uras, Erdoğan Zümrütoğlu, Erwin Wurm, filip custic, Francesco Albano, Hicham Benohoud, Iiu Susiraja, İ. Ata Doğruel, İnci Eviner, John Coplans, Julian Opie, Lea Colombo, Mamali Shafahi, Mustafa Ata, Onur Mansız, Ömer Uluç, Pınar Yolaçan, Robert Mapplethorpe, Saelia Aparicio, Shadi Ghadirian, Sibel Horada, Theo Triantafyllidis, Universal Everything, Vito Acconci, Willi Dorner, Yüksel Arslan, Zhang Huan gibi farklı disiplinlerden 38 sanatçının çalışmaları görülebilir.

  • Sergi metninde ‘çağdaş beden’ olarak sözünü ettiğiniz daha bir kavramsal yönelim var. Çağdaş beden olarak betimlenen terim ile serginin odaklandığı konuyu nasıl irdeliyorsunuz?

Çağdaş beden, akışkanlık üzerinden daha geniş tanımlamaları mümkün kılan, modifiye edilebilen, kişinin iç dünyasını daha özgürce açığa vurabildiği bir ifade alanı. Çağdaş beden, yalnızca olanaklar açısından genişleyen bir dışa vurum aracı olarak değil, aynı zamanda daha geniş perspektifte temsil ettiği ekonomik ve kültürel kavramlar açısından da bir dönüm noktası sunuyor. Sergi de tam bu noktadan, bedeni alışagelmiş kalıplardan bağımsız kılan, kendimize ve çevremize daha açık ve yargısız bir bakış açısıyla bakmamızı öneren eserlere yer veriyor.

  • Yas ve Haz sergisinde resim, fotoğraf, heykel, video ve yerleştirme gibi disiplinlerden eserler izliyoruz. Aynı zamanda beden meselesini odağa alan bir sergi hazırladığınız için aktif bir performans projeniz olacak mı? Sergide belki katılımcı pratiklerle ya da bireysel bir projeyi de gerçekleştirecek misiniz?

Sergi sürecinde Performistanbul iş birliğiyle uzun süredir planladığımız bir projeye de yer veriyoruz. Performistanbul’un temsil ettiği sanatçılar arasında yer alan Ata Doğruel’in Işık Kaynağı adlı 40 gün kesintisiz sürecek performansı, 7 Kasım-17 Aralık 2022 tarihleri arasında OMM’da ziyaret edilebilecek. İdil Tabanca’nın üç sene önce koleksiyonuna dahil ettiği performans, Türkiye’de ilk kez bu kadar geniş bir zamana kesintisiz olarak yayılacak bir performans işi olması açısından da önem arz ediyor. Ziyaretçiyle kurulacak benzersiz diyaloğun yanı sıra Ata Doğruel’in 40 gün boyunca aynı mekanda karanlık bir odada bulunmasının yansımaları göz önünde bulundurulduğunda da oldukça ilginç bir deneyim.

  • Peki, sergide izlediğimiz tüm isimler Erol Tabanca Koleksiyonu’na mı ait? Ya da çeşitli koleksiyonlardan eserleri de kavramsal çerçevenin sınırları dahilinde izleyiciye sunuyor musunuz? Kişi ve kurumlarla, galerilerle çeşitli iş birlikleri kapsamında sergilediğiniz eserler oluyor mu?

Sergide, İdil Tabanca ve Erol Tabanca koleksiyonundan seçkilerin yanı sıra Türkiye’den ve dünyadan farklı galerilerin temsil ettiği sanatçıların eserleri, farklı koleksiyonlardan ödünç alınan yapıtlar da yer alıyor. Günün Sonunda ve Maziye Bakma Mevzu Derin sergilerimizde de özellikle koleksiyonumuz dışında iş birliklerine yer vermeyi tercih ettik ve önemsedik.

İlginizi çekebilir:  Saint Laurent Defilesinde Botanik Matriks
Francesco Albano, Yumru #2, balmumu, polyester, reçine, 175 x 33 x 33 cm, 2013. Sanatçı ve Öktem Aykut Galeri’nin izniyle
  • Eskişehir’de kurulmuş bir müze olarak Türkiye sanat ortamı ve Eskişehir sanat ortamına oldukça önemli ve ciddi bir katkı sunuyorsunuz. Burada izleyiciye her yıl sunduğunuz müze sergileri ile kenti sanatsal bağlamla yönlendirme, bir içerik ile katkı sunma gibi konularda nasıl bir yaklaşımınız var?

Açılışımızdan bu yana olabildiğince yoğun ve ziyaretçilerimizle diyalog içinde programlar sunan, samimi ve zengin bir platform olma yolunda ilerliyoruz. Bizim açımızdan şehirle olan ilişkimiz çok önemli ve Eskişehir bu konuda bizi hem çok besleyen hem de kucaklayan bir yapıya sahip, bu açıdan çok mutluyuz. Farklı yaşlardan okul gruplarını müzede görmek, sergilere ve eğitim programlarımıza olan ilgiyi hissetmek son derece keyifli. Eğitim programlarımız sayesinde her yaştan öğrenci ve müze arasında kalıcı bir diyalog başlatabildik. Ziyaretçilerimizin geniş bir kısmını farklı yaş gruplarındaki öğrenciler oluşturuyor. Tabii ki üç üniversitesiyle genç nüfusun yoğunluğu açısından dinamik bir şehir. Bu sebeple programlarımızı oluştururken kültür sanat alanından küratör, sanatçı, galerici gibi profesyonelleri mümkün olduğunca bu alanda okuyan gençler veya bu alana ilgisi olan farklı yaş gruplarıyla, zengin içeriklerle bir araya getirmeye gayret ediyoruz. OMM olarak yaratıcı endüstrilerin her disiplinine yer vererek birlikte üretip düşünme konusunda bir araya gelirken, çağdaş sanata dair gelişmeleri adım adım aktarmayı ve yeni fikirlere, projelere açık bir platform olabilmeyi önemsiyoruz. Bütün bunlara paralel olarak profesyonel hayatlarına adım atarken genç sanat tarihçiler, sanatçılar ve bu alanda üreten gençler için bir deneyim alanı olabilmek de önemli. Birçok öğrenci arkadaşımız gönüllü olarak yer aldıkları programlarımızla teorik bilgilerini pratikle bir araya getirme şansı yakaladılar. Birlikte üretebilmek, düşünebilmek ve zenginleşmek bizim için önemli.

  • Peki, Eskişehir’de var olan kültürel alt yapıya önemli bir katkı olan OMM ile birlikte kentin dönüşümünü son üç yıl içinde nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu süreç sizin için öncü bir müze olarak merkeze paralel ancak belki periferi diyebileceğimiz bir lokasyonda nasıl ilerledi?

Eskişehir, OMM’nin hem farklı şehirlerden hem yurt dışından ziyaretçi çekmesiyle, ülkemizde ve dünyada kültür sanat alanında varlık gösteren ve dikkat çeken şehirlerden biri haline geldi. Bu süre zarfında ülkemiz ve dünyanın pek çok yerinden izleyiciyle, sanat profesyoneliyle buluşma şansımız oldu. Farklı kurumlarla iş birlikleri yaparak çağdaş sanatın dinamiklerini OMM’ye taşıma fırsatı yakaladık. Bu sayede izleyicilerimize ülkemiz ve dünyadaki üretimleri birebir deneyimleme fırsatı sunabildik. Bu sene 3. yılımızı kutluyoruz, yanımızda olan herkese OMM’ye verdikleri desteklerden ötürü bu vesileyle teşekkür ederiz.

Previous Story

Süreyya Operası’nda Yeni Sezon

Next Story

Hepimiz Yaralıyız

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.