Deniz Çekilmeye Başlayınca

İlhamını İtalya’nın kuzeybatısında Alpler’in bir uzantısı olan Dolomitler bölgesinden alan "Bir Zamanlar Denizin Olduğu Yer" sergisi, 11 sanatçının geçmişin izlerini taşıyan eserlerini bir araya getiriyor. Elgiz Müzesi’nde 4 Mayıs’a kadar açık olacak serginin küratörü Lisa Trockner.

/

İlhamını İtalya’nın kuzeybatısında Alpler’in bir uzantısı olan Dolomitler bölgesinden alan Bir Zamanlar Denizin Olduğu Yer sergisi, 11 sanatçının geçmişin izlerini taşıyan eserlerini bir araya getiriyor. Elgiz Müzesi’nde 4 Mayıs’a kadar görülebilecek serginin küratörlüğünü Lisa Trockner üstleniyor.

Serginin temel öğesinin İtalyan Alpleri’nin Dolomitler bölgesi olduğunu belirten Lisa Trockner, bölgenin Avusturya ve İsviçre ile sınır komşusu olduğunu vurguluyor. Sergi, 250 milyon yıl önce Tetis Denizi’ne ev sahipliği yapan bölgenin 20 milyon yıl öncesinden günümüze olan evrimini gözler önüne seriyor.

Taşlaşmış Tanıklıklar

Trockner,  2009’dan bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bölgenin oluşum sürecini ve sergiyi şu şekilde özetliyor:

“Bir zamanlar, sınırları günümüz Asya, Avrupa, Afrika ve Avustralya kıtalarını belirleyen süper kıta Pangea’nın doğusunda geniş bir körfez bulunuyordu. Yaklaşık 250 milyon yıl önce bu bölge antik Tetis Denizi’nin tabanı olarak hizmet veriyordu. Yaklaşık 20 milyon yıl önce, bu noktadan itibaren Dolomitleri oluşturan dağlık bir manzara ortaya çıkmaya başladı. Deniz çekildi, nehirler yollarını açtı, vadiler şekillendi. Mercan resifleri muazzam güçler tarafından itilerek parçalandı ve sıkıştırıldı, katlandı, üst üste bindi, cilalandı ve şekillendi. Geriye kalan ise pembe bir sisle örtülü gökyüzüne doğru uzanan dik kaya oluşumlarıydı. İçlerinde geçmiş zamanların taşlaşmış tanıkları olan fosiller ve dev deniz kabukları oluştu.

“Bu ilkel güçlerin muazzam enerjisi, sanat eserlerinin yaratıcı süreçlerine benzetilebilir. Direnç kavramı, kaymalar ve sürtünmeler, sabit yapıların kırılması ve şekillendirilmesi, konstrüksiyon ve dekonstrüksiyon, varlık ve oluş arasındaki sürekli etkileşimi içinde fikirlerin şekillenmesi, bu bölgeden etkilenen 11 sanatçının eserlerinde hissediliyor.”

Bir Zamanlar Denizin Olduğu Yer sergisinde Dolomitler bölgesi çağdaş sanatını Robert Pan, Wil-ma Kammerer, Julia Bornefeld, Arnold Mario Dall’O, Barbara Tavella, Peter Senoner, Aron Demetz, Sissa Micheli, Gustav Willeit, Hubert Kostner ve Christine Gallmetzer’in yapıtlarından oluşan bir seçkiyle izleyiciye sunuluyor. Sanatçıların eserlerinde somut olanla öngörülemeyen arasındaki sürekli çatışmayı resmediyor.

Küratör Sanatçıları Anlatıyor

Südtiroler Künstlerbund Direktörü, sanat tarihçisi ve sergi küratörü Lisa Trockner, “Bu 11 sanatçının eserleri, sürekli değişimle ilişki kurmaya ve metaforik olarak bir denizin kaybolmasıyla yeni ufukların ortaya çıktığını fark etmeye bir davet. Geçmişi keşfetmeye, şimdiki zaman üzerine düşünmeye ve geleceği hissetmeye bir davet” diyerek, sanatçıların işlerini şöyle anlatıyor:

İlginizi çekebilir:  The Peasants: 42 Bin Resimlik Film

Robert Pan’ın sayısız reçine katmanından oluşan geniş formatlı malzeme resimleri, bu evrimsel gelişimin kökenini, başlangıcını simgeliyor.

Wil-ma Kammerer, dengesiz bir arazinin sürekli olarak yüzeyini nasıl değiştirdiğini gün ışığına çıkarmakla birlikte ziyaretçiyi yoldan sapmaya ve yeniden düşünmeye zorluyor.

Julia Bornefeld’in narin metalik ağdan şekillendirilmiş heykelsi serbest biçimli formları, Dolomitler’in çeşitli kaya katmanlarının katı formlara preslenmesini ve katlanmasını anımsatan engebeli kaya oluşumlarını çağrıştırıyor.

Arnold Mario Dall’O, alüminyum üzerine yaptığı iki monokrom tablosunda, bitkisel evrime, karadaki floral yayılıma tanıklık eden çiçek desenlerini resmediyor.

Barbara Tavella, yaşamın doğuşunu, bitki ve hayvan arasındaki bağlantı ile deformasyonlar, varyasyonlar, anamorfoz ve metamorfoz yoluyla yeni türlerin büyümesini ve varoluşun bir bütününü tasvir ediyor.

Peter Senoner bu mutasyon anını yakalamakla kalmayıp Dolomitlerin hâlâ pembe tonunu aldığı, fosilleşmiş mercan gibi kıvrılan metalik bir nesneyi sergiliyor.

Aron Demetz ile insan ayrı bir yaşam formu olarak ortaya çıkmakla kalmayıp bizzat yaratıcı oluyor. Ahşaptan oyulmuş figürler yeni doğmuş gibidir, çıplaktır; aletler ve malzeme parçaları hâlâ görülebilir.

Sissa Micheli’nin çalışmasında, dağları ya da bulutları andıran soyut oluşumların ardında, ayaklar yere sağlam basıyor. İnsan zihinsel bir tutumun taşıyıcısı olarak ortaya çıktı.

Gustav Willeit ise insanın doyumsuz yaratıcı dürtüsüne ve başarısızlıkla artan ilişkisine değiniyor. Biri tertemiz bir kar manzarasını, diğerleri ise inşaat makinelerini ve projelerini gösteren dört fotoğraf eseri görülüyor.

Hubert Kostner, eserlerinde, doğanın insan etkileşiminden kurtuluşunu, dağın kendini serbest bırakışını tasvir ediyor.

Christine Gallmetzer atlama kuleleriyle geleceğe işaret ediyor. Mavi bir gökyüzüne karşı dağ zirveleri gibi havaya yükselen atlama kuleleri görülüyor.

Geçmişi keşfetmeyi ve günümüzü yansıtmayı amaçlayan sergi, 4 Mayıs’a kadar Elgiz Müzesi’nde.

Previous Story

2023’ün En İyi Duvar Resimleri

Next Story

Sanat Terapi Güvenli Alanlar mı Yaratıyor?

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.