Arter, 27 Kasım’da iki yeni sergiyi ağırlamaya hazırlanıyor. Hera Büyüktaşcıyan’ın kişisel sergisi Hayalet Kuartet, küratör Nilüfer Şaşmazer’in rehberliğinde, sanatçının kimlik, hafıza ve doğa ekseninde şekillenen üretimlerine geniş bir perspektiften yaklaşıyor. Aynı tarihte açılan bir diğer sergi Hah! ise, Arter Koleksiyonu’ndan ve dışından seçilen güncel video işlerini bir araya getiriyor. Delfin Öğütoğulları küratörlüğünde hazırlanan bu grup sergisi, hicvin hem iktidar yapıları üzerine eleştirel bir bakış geliştirmedeki hem de günümüzün sosyo-politik koşullarını sorgulamadaki işlevini merkeze alıyor.

Hayalet Kuartet
Arter’in üçüncü kat galerisinde izleyiciyle buluşacak Hayalet Kuartet, Hera Büyüktaşcıyan’ın bu sergiye özel olarak ürettiği yeni işleriyle birlikte, bir kısmı Arter Koleksiyonu’nda bulunan son dönem eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, sanatçının kimlik, hafıza ve doğa gibi kavramları mekân ve zamanla ilişkilendirerek ele aldığı üretim pratiğini, “yüzey gerilimi” kavramı etrafında derinlemesine inceliyor. Büyüktaşcıyan’ın Arter’in bulunduğu coğrafyada yer alan Kurtuluş ve Tarlabaşı semtlerinden beslenen kişisel geçmişi, eserlerde kentsel hafızanın dönüşümlerine ışık tutuyor. Sergide ateş, su, hava ve toprak gibi doğa unsurları farklı biçimlerde yapıtlarda yer bulurken; yaşam ve ölüm, beden ve ruh, görünürlük ve görünmezlik, silinme ve yeniden inşa gibi zıtlıklar da dört ayrı bölümde ele alınıyor.

Hah!
Arter Koleksiyonu’ndan ve koleksiyon dışından güncel video yapıtlarını bir araya getiren Hah! grup sergisi, hicvin iktidar mekanizmalarını eleştirme ve çağdaş koşulları sorgulamadaki rolünü ele alıyor. Sanatçıların ekonomik ve kurumsal iktidar yapıları içinde verdikleri maddi ve içsel mücadelelere ışık tutan sergi, aynı zamanda güç eşitsizliklerine, otoriter yönetim biçimlerine ve cinsiyet normlarına odaklanıyor. Sergideki eserler, izleyiciyi ele alınan meselelerin absürtlüklerine ve çelişkilerine dair düşünsel –bazen de sessiz– bir farkındalığa davet ediyor. Kimi zaman hicvin imkân tanıdığı beklenmedik empati yoluyla güçlü bir duyarlılık uyandıran bu yapıtlar, kimi zaman da nüktenin yapıbozumcu potansiyelini vurgulayan, katmanlı ve oyuncul bir yaklaşım benimsiyor. Türkiye’den ve farklı coğrafyalardan sanatçıların eserlerinden oluşan sergi, içinde yaşadığımız sistemlerin aksaklıklarını ve başarısızlıklarını hicvin biçimsel öğeleriyle ifşa eden çok yönlü bir bakış sunmayı amaçlıyor.