Yeni bir yıl, sanat dünyasını izlemeyi bilen, öğrenen veya öğretenler için yeni başlangıçlar ve keşifler anlamına da geliyor. Dünyanın dört bir yanındaki müze ve galeriler de 2025 sanat takvimi boyunca sizi ve keşif heyecanınızı canlı tutacak önemli sergilere ev sahipliği yapacak. Bu yılın en önemli sergilerinden bazılarını sizin için derledik.
Yayoi Kusama Retrospektifi: Sonsuzluğun Renkleri
Victoria Ulusal Galerisi, Melbourne – 15 Nisan 2025’e kadar.
Çağdaş sanatın ikonik ismi Yayoi Kusama, 80 yıllık sanat yolculuğunun kapsamlı bir retrospektifiyle Avustralya’da. Victoria Ulusal Galerisi (NGV), 15 Aralık 2024’ten itibaren sanatçının en eski eserlerinden en yeni çalışmalarına kadar uzanan 200’den fazla parçayı sergiliyor. Bu devasa etkinlik, Avustralya’daki en kapsamlı Kusama sergisi ve aynı zamanda sanatçının bugüne kadar bir araya getirilmiş en büyük enstalasyon koleksiyonunu da içeriyor.
Sergi, sonsuzluk odaları olarak bilinen ve izleyicileri büyüleyici bir görsel deneyime davet eden ikonik enstalasyonları yanında Kusama’nın en son Sonsuzluk Aynalı Odası çalışmasının dünya prömiyeri de bu sergide yapılacak. Ziyaretçiler, Kusama’nın sanatının evrimini, imza niteliğindeki puantiyeleri ve tekrarlayan desenleri nasıl kullandığını, sonsuzluk ve benlik temalarını nasıl işlediğini yakından inceleme fırsatı bulacaklar. Ayrıca sanatçının arşivinden nadiren görülen fotoğraflar, filmler, mektuplar, dergiler ve diğer belgelerle Kusama’nın radikal performans sanatına, moda tasarımlarına ve 1960’ların sonundaki aktivizmine de ışık tutacak.
Caspar David Friedrich: Doğanın Ruhuyla Yüzleşme
Metropolitan Sanat Müzesi, New York – 8 Şubat – 11 Mayıs 2025.
Avrupa’da sanat dünyasında 19. Yüzyılın başlarında yeni bir anlayış olarak filizlenmeye başlayan Romantizm, doğayı sadece bir manzara olarak değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine inen bir ayna olarak görüyordu. Onun en büyük temsilcilerinden ve öncülerinden olan Caspar David Friedrich, bu yıl Metropolitan Sanat Müzesi’ndeki devasa retrospektifindeki 75 eseriyle ABD çıkartması yapacak.
Metropolitan Sanat Müzesi, Avrupa’nın önde gelen kurumlarıyla işbirliği içinde düzenlediği bu retrospektifle, Friedrich’in doğayı nasıl manevi ve duygusal bir deneyim alanına dönüştürdüğünü gözler önüne serecek. Sanatçının meditatif, gizemli ve çoğu zaman hayranlık uyandıran manzaraları, izleyicileri romantik bir içsel yolculuğa çıkaracak şüphesiz.
Caspar David Friedrich: The Soul of Nature isimli sergide, Alman romantik Friedrich’in en ünlü eserlerinden Sis Denizi Üzerindeki Gezgin ve Yalnız Ağaç gibi tabloların yanı sıra, sanatçının farklı dönemlerine ait çizimler ve eskizler de yer alıyor. Bu kapsamlı retrospektif, Friedrich’in sanatsal evrimini ve Romantik akımın gelişimine katkılarını anlamak için eşsiz bir fırsat sunuyor.
Picasso Asya’da Ağırlanıyor
M+ Müzesi, Hong Kong – Mart 2025’te açılıyor.
Batı sanatının devi Pablo Picasso, Doğu’nun yıldızı Hong Kong’da Asya sanatıyla buluşuyor. M+ Müzesi ve Musée national Picasso-Paris işbirliğiyle düzenlenen Picasso for Asia: A Conversation isimli dev sergi, Picasso’nun 60’tan fazla başyapıtını Asyalı sanatçıların eserleriyle yan yana getirerek benzersiz bir diyalog kurmayı amaçlıyor. Mart 2025’te kapılarını açacak olan sergi, Picasso’nun eserlerini farklı bir perspektiften değerlendirme imkânı sunuyor. Sergi, Picasso’nun sanatsal etkileşimlerini ve Asya sanatına olan ilgisini keşfederken, aynı zamanda çağdaş Asyalı sanatçıların Picasso’nun mirasını nasıl yorumladıklarını ve ondan nasıl ilham aldıklarını da gösterecek. Bu sergi, sadece Picasso’nun eserlerini görmek için değil, aynı zamanda Doğu ve Batı sanatı arasındaki etkileşimi ve dönüşümü anlamak için de önemli bir fırsat.
20. Yüzyılda Geometrik Soyutlama
Museum Barberini, Potsdam – 15 Şubat – 18 Mayıs 2025.
Geçtiğimiz yüzyılın başlarında sanat dünyasında devrim niteliğinde bir değişim yaşandı. Sanatçılar artık gözle görülür dünyayı taklit etmek yerine, renk, çizgi ve şekillerle yeni bir görsel dil yaratmaya yöneldiler. Bu yeni akım, “geometrik soyutlama” olarak adlandırıldı ve sanatın sınırlarını sonsuza dek değiştirdi. Berlin, Potsdam’daki Museum Barberini‘de görülebilecek Cosmos Kandinsky: 20. Yüzyılda Geometrik Soyutlama sergisi, bu akımın öncülerinden Wassily Kandinsky’nin eserleri etrafında şekilleniyor. Sergi, Kandinsky’nin yanı sıra Josef Albers ve Sonia Delaunay gibi 70’den fazla sanatçının eserlerini içererek geometrik soyutlamanın farklı yorumlarını ve evrimini izleyiciye sunarak ufuk açacak.
Edvard Munch Portreleri: İnsan Ruhuyla Yüzleşme
Ulusal Portre Galerisi, Londra – 13 Mart – 15 Haziran 2025.
Çığlık tablosuyla tanınan Norveçli ekspresyonist ressam Edvard Munch, genellikle yalnız ve içine kapanık bir figür olarak tasvir edilir. Ancak Ulusal Portre Galerisi’ndeki Edvard Munch Portreleri sergisi, Munch’un sosyal çevresini ve insanlarla olan etkileşimini mercek altına alarak sanatçının farklı bir yönünü ortaya koyuyor.
40’tan fazla eserden oluşan sergi, Munch’un aile üyeleri, arkadaşları, meslektaşları ve müşterileri gibi farklı kişileri konu alan portrelerini içeriyor. Bu portreler, Munch’un sadece dış görünüşü değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerini de yakalama becerisini gözler önüne seriyor. Sergi, Munch’un portrelerinde kullandığı farklı teknikleri ve stilleri de inceliyor. İzleyiciler, Munch’un fırça darbelerindeki ifade gücünü ve renk paletindeki çeşitliliği keşfederken, sanatçının insan psikolojisine olan derin ilgisine de tanık oluyorlar.
Sürrealizmin Gizemli Dünyasına Yolculuk
Tate Britain, Londra – Ocak – Nisan 2025.
İngiliz sürrealizminin öncü isimlerinden Ithell Colquhoun, genellikle göz ardı edilen, ancak son derece önemli bir sanatçı. Bu yıl Ithell Colquhoun: Between Worlds isimli sergiyle Tate Britain, sanatçının 170’den fazla eserini bir araya getirerek Colquhoun’un büyülü ve mistik dünyasını keşfetmeye davet ediyor.
140’tan fazla sanat eseri ve arşiv malzemesinden oluşan bu önemli sergi, Colquhoun’un erken dönem öğrenci çalışmalarından ve sürrealist hareketle ilişkisinden sanat, cinsel kimlik, ekoloji ve okültizmin iç içe geçtiği alanlara duyduğu hayranlığa kadar geçirdiği evrimin izini sürüyor. Bu etkileyici ve gerçekdışı yolculuk Colquhoun’un sanatsal ve büyüsel pratiğinin en başarılı birleşimi olan Tarot destesi çizimlerine adanmış bir odada sona eriyor. Colquhoun’un büyüleyici, çok katmanlı evrenini, birçoğu daha önce hiç sergilenmemiş yazılar, çizimler ve resimler aracılığıyla keşfedebilirsiniz.
Sergi, Tate Britain’a gelmeden önce Şubat 2025’te Tate St Ives’da görücüye çıkacak.
Yoshitomo Nara: Bir Retrospektif
Hayward Gallery, Londra – 10 Haziran – 31 Ağustos 2025.
Japon sanatçı Yoshitomo Nara, büyük kafalı, kocaman gözlü ve bazen de haylaz bir ifadeye sahip çocuk figürleriyle olduğu kadar eserlerinin astronomik rakamlara alıcı bulmasıyla da tanınıyor. Bu figürler, hem masumiyeti hem de isyankarlığı temsil ederek izleyicinin zihninde derin izler bıraktı ve bırakıyor. Londra’daki Hayward Galerisi’nde bu yıl yaz boyunca izlenebilecek Yoshitomo Nara: Bir Retrospektif isimli sergi, sanatçının 40 yıllık kariyerine yayılan eserlerini bir araya getirerek Nara’nın benzersiz dünyasını keşfetmeye davet ediyor.
Sergide, Nara’nın resim, heykel, enstalasyon ve çizim gibi farklı disiplinlerdeki çalışmaları yer alacak ve sanatçının çocukluk anıları, Japon kültürü ve popüler müzikten aldığı ilham gibi temalar ele alınacak. Nara’nın eserlerindeki izolasyon, direnç, aidiyet ve umut gibi kavramlar da sergide öne çıkacağı belli olan noktalar arasında.
Bu 150 eserden oluşan retrospektif, Nara’nın sanatsal gelişimini ve eserlerindeki çeşitliliği anlamak için kapsamlı bir bakış sunacak ve Avrupa’ya bu kapsamda bir başka sergiyle dönmesi de uzun yıllar alacağından meraklılarının kaçırmaması gereken bir davet niteliğinde.
Brezilya! Brezilya! Modernizmin Doğuşu
Royal Academy of Arts, Londra – 28 Ocak – 21 Nisan 2025.
Geçtiğimiz yüzyılın başlarında Brezilya sanatında yeni bir dönem başladı. Sanatçılar, Avrupa modernizminin etkilerini kendi kültürleriyle harmanlayarak özgün bir stil yarattılar. Brezilya! Brezilya! Modernizmin Doğuşu sergisi, 20. yüzyılı ve önemli sanatçılarını mercek altına alıyor.
Royal Academy of Arts’ta görülebilecek sergi, 1910’lardan 1970’lere kadar uzanan bir dönemi kapsayan 130’dan fazla eseri içeriyor. Anita Malfatti, Tarsila do Amaral ve Candido Portinari gibi önemli Brezilyalı modernistlerin eserleri, Brezilya sanatının zenginliğini ve çeşitliliğini gözler önüne seriyor.
Sergi, aynı zamanda Brezilya’nın farklı kültürlerini ve kimliklerini de yansıtıyor. Yerli halkların sanatından Afro-Brezilya etkilerine kadar uzanan geniş bir yelpazede eserler, Brezilya modernizminin çok katmanlı yapısını ortaya koyuyor.
Tim Burton’ın Dünyası
Design Museum, Londra – 21 Nisan 2025’e kadar.
Sinema tarihinin en özgün yönetmenlerinden biri olan Tim Burton, gotik ve fantastik dünyalar yaratmadaki ustalığıyla herkesçe biliniyor. Londra Tasarım Müzesi, sanatçının uzun zamandır dünyanın çeşitli şehirlerinde sergilenen “dünyasının” son durağı olan Londra’da, daha özel ve unutulmaz bir seçkiyle final yapması için oldukça uğraşmış. The World of Tim Burton sergisi, yönetmenin 50 yıllık kariyerine yayılan çizimler, heykeller, kostümler, kuklalar ve film setleri gibi 600’den fazla objeyi bir araya getirerek Burton’ın hayal gücünün derinliklerine inmeye davet ediyor.
Tasarım Müzesi’ndeki sergi, Burton’ın Edward Scissorhands, Batman ve The Nightmare Before Christmas gibi ikonik filmlerinin yanı sıra, daha az bilinen projelerine de ışık tutuyor. Burton’ın karakter tasarımları, hikâye anlatma teknikleri ve görsel stili, sergide detaylı bir şekilde ele alınıyor.
Şimdiye kadar görülmemiş bir ilgiyle karşılaşan müze yönetimi sergiden oldukça ümitli olacak ki, haftanın bazı günleri geç vakte dek sergiyi gezmek isteyecekler için açık olacağız diyor. Bu yılın en çok konuşulacak sergilerinden biri olan sergi sinema, animasyon ve tasarımla ilgilenen herkes için kaçırılmaması gereken bir deneyim.
Nick Cave: Mamut
Smithsonian Amerikan Sanat Müzesi – 21 Kasım 2025 – 3 Ocak 2027.
Çağdaş sanatın sınırlarını zorlayan Nick Cave, Mamut adlı yeni enstalasyonuyla Smithsonian Amerikan Sanat Müzesi’nde izleyicileri zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Cave, müzenin galerilerini mamutların el yapımı derileri ve kemikleriyle dolu, sürükleyici bir manzaraya dönüştürüyor. Bu uzun süreli yerleştirmenin merkezindeki mamutlar, geçmişin görkemli yaratıkları olarak, hem yok oluşun hem de hayatta kalmanın sembolü haline geliyorlar. Cave, bu enstalasyonunda ırk, cinsiyet ve kimlik gibi toplumsal ve kişisel temaları ele alırken, aynı zamanda insanın doğayla olan ilişkisini de sorguluyor. Sanatçı, video projeksiyonları, heykeller ve ses enstalasyonlarını bir araya getirerek izleyicileri etkileşimli bir deneyime davet ediyor. Mamut, sanatın dönüştürücü gücünü ve geçmişle gelecek arasında köprü kurma potansiyelini ortaya koyuyor.