Anna Laudel'de İki Yeni Sergi - ArtDog Istanbul
Engin Esen Diseditioned No.I, 2024 Serigrafi 40h x 56w cm 15 3/4 x 22 in (EN001)

Anna Laudel’de İki Yeni Sergi

Özlem Yenigül’ün ilk kişisel sergisi “Her Yerde Ev Olma Arzusu” ve 11 sanatçının üretimlerini bir araya getiren  “Baskı Noktası” adlı karma sergi, 23 Ocak - 2 Mart tarihleri arasında Anna Laudel İstanbul'da.

/

Anna Laudel İstanbul, 23 Ocak’ta iki yeni sergiyi izleyiciyle buluşuyor. Sanatsal ifadesinde insan ve mekân arasında kurulan güçlü bağa odaklanan Özlem Yenigül’ün ilk kişisel sergisi, “Her Yerde Ev Olma Arzusu” ve 11 sanatçının üretimlerini bir araya getiren karma sergi “Baskı Noktası”, 2 Mart’a dek görülebilecek.

Bir Odaklanma Çağrısı: Baskı Noktası

Galerinin birinci katına yayılan ve baskıresimin özünü ve değerini yeniden hatırlatmayı amaçlayan “Baskı Noktası” sergisi Şerife Şen Akkaş, Ozan Bilginer, Ramazan Can, María Chillón, Emre Çalış, Sabine Delahaut, Engin Esen, Doğu Gündoğdu, Fırat Güner, Aslı Işıksal ve Jean-Michel Uyttersprot’un üretimleri yer veriyor.

María Chillón Entre les nuages, 2019 Burin engraving 70h x 100w cm 27 1/2 x 39 3/8 in Edition of 11 (#4/11) (MCH003)

Birbirinden farklı teknikler ve kavramsal yaklaşımlar sunan seçki, baskıresmin doğası gereği kusursuz imgeler üretmek yerine sürece yayılan sistemini ve deneyselliğini görünür kılınıyor. Her bir eserin fiziksel emeği, malzemeyle kurulan ilişkisi ve zamana yayılan üretim süreci, imgenin kendisini değil, yaratılma hikayesini ön plana çıkarıyor. İzleyicisini dinginlik, derinlik ve emek odaklı bir deneyime davet eden sergi, zanaatkarlığın organik ilişkilenme biçimlerine de dikkat çekiyor.

Baskıresimi Yeniden Düşünmek

Sergi, benzerlikler yerine uyuşmazlıkların diyalogunu önemserken, farklı teknik ve kavramsal yaklaşımlarda çalışan sanatçıları bir arada sunuyor. Böylece uyuşmazlıkların bir çatışmadan çok farklı bir tartışma, görme ve düşünme biçimi olabileceğini savunuyor.

Sabine Delahaut Diplomatie, 2021 Roulette, burin over copper plate + pencil and watercolour 35h x 50w cm 13 3/4 x 19 3/4 in Edition of 30 (#9/30) (SBD001)

Sergiye özel ürettiği eserlerinin de yer aldığı Diseditioned adlı serisinde, Engin Esen baskıları önce parçalara ayırıyor; ardından white noise (beyaz gürültü) örüntüsünü taklit edecek şekilde yeniden birleştiriyor. Sanatçı bu analojiden yola çıkarak, gürültünün çok sesli ve anonim doğasını, edisyon kültürünün “çoklu tekillik” düşüncesi içinde yeniden yaratıyor.

María Chillón, Nudo isimli serisinde Japon washi kağıdına burin gravür tekniğiyle yapılan, insan, bitki ve hayvan arasındaki sınırları araştıran imgeler sunuyor. Hafızadan, bazen de doğada keşfedilen bir grafik formdan yola çıkan sanatçı bu imgelerde saç, deri, kök, yılan ve dokunaç gibi unsurları çağrıştıran hayalî varlıklar yaratıyor. Bu varlıklar, çevremizin ve bedenimizin kırılganlığı ve geçiciliği üzerine düşünmek için bir zemin oluşturuyor.

Engin Esen Diseditioned No.II, 2024 Serigrafi 40h x 56w cm 15 3/4 x 22 in (EN002)

Fırat Güner sergideki baskı serisinde insanın doğa, teknoloji ve zamanla olan ilişkisini kavramsal sorgulamalar ve ironik metaforlarla ele alıyor. Anlamı, yalnızca bir ifade değil, deneyim yoluyla keşfedilen bir olgu olarak işleyen Güner, yargıdan çok tanıklığı esas alarak izleyicisine açık uçlu sorular sormayı hedefliyor. Hata kavramını sanatsal bir araç olarak benimseyen sanatçı, dijitalin kusursuzluğunu el emeğinin organik izleriyle karşılaştırıyor.

Kolektif hafızayı canlandırarak bireyleri yaşayan bir topluluğa ait olma duygusu etrafında birleştirmeyi amaçlayan Sabine Delahaut ise Entre Chiens & Loups adlı serisinde toplumun bireyi giderek daha fazla yalnızlığa ve iletişimsizliğe sürükleyen dönüşümünü sorguluyor.

María Chillón Envol I, 2023 Burin engraving 70h x 50w cm 27 1/2 x 19 3/4 in Edition of 11 (#3/11) (MCH001)

Referansını kişilerden ve yaşadıkları coğrafyadan alan görme biçimlerini bir araya getiren Baskı Noktası sergisi dijitalleşmenin ve beraberinde şekillenen görüntü enflasyonunun hiper-yoğun estetik anlayışına karşı bir tartışma da başlatıyor. Sergide sanatçılar bütün bu iletişim ve yoğunluğun içinde kimi zaman doğaya yönelerek kimi zaman da kendi üzerlerine perde çekerek biraz durup sakinleşmeyi öneriyor.

“Her Yerde Ev Olma Arzusu”

Galeri’nin giriş katında izleyiciyi karşılayan Özlem Yenigül’ün “Her Yerde Ev Olma Arzusu” adlı sergisi, sanatçının  mekân, kişisel tarih ve bireyin yakın çevresindeki nesnelerle kurduğu ilişkileri odağına alıyor.  Sergide sanatçının “Nereye ait hissediyorum?” sorusundan hareketle  tufting ve punch dokuma teknikleriyle ürettiği duvar işleri; önceki çalışmalarının temelini oluşturan desen defterleri; kolalama yöntemiyle biçimlendirdiği ev içi nesnelerden kumaş kalıpları ve yüksek baskı örnekleri izleyiciye sunuluyor.

Özlem Yenigül b. 1991 Ben Nerdeyim, 2023 Dokuma 60h x 60w cm 23 5/8 x 23 5/8 in

Sergideki büyük ölçekli dokuma duvar yerleştirmelerinde, Yenigül, kendi evinde kullandığı nesnelerin temsillerinden yola çıkarak ev ile kurduğu bağı, kimliğini ve nesnelerin aidiyetini sorguluyor. İlk mekânı olan “eve” dönüş fikri etrafında şekillenen bu yerleştirmelerde, sanatçı tufting ve punch dokuma tekniklerini kullanarak kadın figürlerine yer veriyor ve kadın kimliğinin ev ile olan bağlantısını öne çıkarıyor. Buradaki rengârenk çiçeklendirmeleri ise sanatçının mekâna güzelleme yaparak bir tür kimlik edindirme çabası olarak okumak mümkün.

Özlem Yenigül b. 1991 Mahremiyet, 2024 Dokuma 237h x 138w cm 93 1/4 x 54 3/8 in

İzleyiciye hem tanıdık hem de  kendine özgü yeni ifade biçimleri sunan sanatçı, kullandığı nesnelerle oluşturduğu yüksek baskı örneklerinde “izini alma” düşüncesini işliyor. Yenigül, her evde bulunan ve varlığını sürdüren danteli, kendi evinde kullandığı nesnelerle birleştirerek özgün bir kompozisyon yaratıyor. Yüksek baskı tekniğiyle bu kompozisyonların izini çıkaran sanatçı, böylece nesnenin oradanlığına atıfta bulunuyor. İz bırakmak üzerine çalıştığı baskı serisinde, kumaşları kolalama yöntemiyle elde ettiği kaşık, bıçak, küllük gibi gündelik nesneler yer alıyor.

Mekânın Kimliği – Kimliğin Mekânı

İnsanın mekânsal deneyimlerine dair sorunları tufting ve punch dokuma tekniği, kumaş kalıplar ve yüksek baskı yöntemiyle şekillendirilmiş temsillerle irdeleyen sanatçı kendi ifadesiyle “Her mekân, insanla karşılıklı etkileşim içerisindedir. Yapılan müdahaleler her zaman karşılıklıdır,” diyor. Sanatçı üretimlerinde “ev” kavramı ise bu müdahalenin en yoğun yaşandığı mekân olarak ele alıyor.

*Her iki sergi de 23 Ocak – 2 Mart tarihleri arasında Anna Laudel İstanbul’da görülebilir. 

 

Previous Story

Pompei’de 2 Bin Yıllık Hamam Bulundu

0 0,00