60. Venedik Bienali ödül töreni Cumartesi gecesi yapıldı. Törende Yaşam Boyu Başarı dalında Altın Aslanlar, daha önce açıklandığı gibi Paris’te yaşayan Türk sanatçı Nil Yalter ve İtalya doğumlu Brezilyalı sanatçı Anna Maria Maiolino’ya verildi.
60. Venedik Bianeli sergisi “Yabancılar Her Yerde”nin küratörü Pedrosa, her iki sanatçıyı “her ikisi de aynı zamanda göçmen olan ve Yabancılar Her Yerde ruhunu birçok yönden somutlaştıran iki olağanüstü, öncü kadın sanatçı” oldukları için seçtiğini söyledi.
Ödül töreninde Yaşam Boyu Başarı Altın Aslan’ı Nil Yalter’e veren Pedrosa, “Yaşam Boyu Başarı Altın Aslan ödülü, sanatçının görsel sanatlar ve göçün kesiştiği noktalara yaptığı önemli katkıları için” diye konuştu. Yalter ödülünü “Dünyada barışa” adadı ve ekledi: “İhtiyacımız olan tek şey bu.”
“Yabancılar Her Yerde” sergisinde Nil Yalter’in ikonik çalışmalarından “Topak Ev” ve “Şu Gurbetlik Zor Zanaat Zor” isimli enstalasyonları sergileniyor.
Maiolino ise ödülünü kabul ederken şunları söyledi: “Bu bienalin politik bir eylem, metaforik bir eylem, şiirsel bir eylem olduğunu hissediyorum. Her yerdeki yabancıları bir araya getiren sanat, bizi daha iyi olmaya götüren ruhumuzun bir macerasıdır.”
Ödülün Gerekçesi
60. Edisyonu “Yabancılar Her Yerde” temasıyla düzenlenen bienalden yapılan açıklamada ödülün gerekçesi şöyle dile getirildi: “Kuzey ile güney, Avrupa ve ötesinde seyahat ve göç eden sanatçılara odaklanan sergimizin başlığı ve çerçevesi göz önüne alındığında bu karar özellikle anlamlı. Bu anlamda seçimimiz, kendisi de göçmen olan ve birçok açıdan Yabancılar Her Yerde’nin ruhunu temsil eden iki olağanüstü, öncü kadın sanatçıya dayanıyor: Anna Maria Maiolino (Scalea, İtalya, 1942, São Paulo, Brezilya’da yaşıyor) İtalya’dan Güney Amerika’da önce Venezuela’ya, daha sonra bugün yaşadığı Brezilya’ya göç etti. Nil Yalter (Kahire, Mısır, 1938, Paris, Fransa’da yaşıyor), Kahire’den İstanbul’a, oradan da bugün yaşadığı Paris’e göç etmiş bir Türk.”
Kederli Bir Arşiv
Törende ayrıca Avustralya Pavyonu’nda ülkesini temsil eden Avustralya yerlisi sanatçı Archie Moore, 65.000 yıllık aile geçmişine dayandığını söylediği “kith and kin” adlı çalışmasıyla Altın Aslan ödülünü kazandı.
54 yaşındaki Moore, bienalde 85 ülkeyi temsil eden sanatçıları geride bırakarak kazanan ilk Avustralyalı sanatçı oldu.
Moore, “kith and kin” adlı enstalasyonu için Avustralya Pavyonu’nun duvarlarına ve tavanına tebeşirle dev bir soyağacı çizdi. Tek tek isimlerin olduğu soyağacı 3.484 kişiyi kapsıyor ve Moore, soyağacının 65.000 yıl öncesine uzandığını söylüyor. Pavyonun ortasındaki masada da, gözaltına alınıp öldürülen yerli Avustralyalıların ölümleriyle ilgili hükümet belgeleri yer alıyor.
60 Venedik Bienali’nin bu yılki jüri başkanı ve Columbia Üniversitesi çağdaş sanat profesörü Julia Bryan-Wilson, ödülün gerekçesini açıklarken, Moore’un enstalasyonunun “güçlü estetiği, şiirselliği ve gizlenmiş geçmişler için ortak kayıp çağrısı yapmasıyla öne çıkan” “kederli bir arşiv” olduğunu söyledi.
Moore, törendeki konuşmasında her Bienal ziyaretçisinin “şimdi ve gelecekte tüm canlılara karşı ortak bir sorumluluğu” olduğunu söyledi ve “Hepimiz biriz” diye ekledi.
Bir diğer önemli ödül olan ve Bienal’in ana sergisindeki en iyi katılımcıya verilen Altın Aslan ise doğum da dahil olmak üzere Maori törenlerinde kullanılan geleneksel bir hasırı çağrıştıran enstalasyonuyla Yeni Zelandalı dört Maori kadından oluşan Mataaho Collective’e verildi.
Jüri, ana sergideki Umut Veren Sanatçı dalında Gümüş Aslan ödülünü, Nijerya’nın Lagos kentindeki yasadışı taksi şoförlerini anlatan “Machine Boys” adlı eseriyle Almanya’nın Hamburg kentinde yaşayan Nijeryalı-İngiliz Karimah Ashadu’ya verdi.
Nil Yalter Hakkında
Fransız feminist sanat akımının 1970’lerdeki öncü temsilcilerinden olan Nil Yalter (d.1938, Kahire) lise öğrenimini İstanbul Amerikan Robert Kolej’de tamamladı. 1965’ten bire Paris’te yaşayan Yalter 1960’ların sonundaki Fransız karşıt kültür ve devrimci siyasal akımlarına dâhil olup cinsiyet, Türk göçmen işçileri gibi zamanının güncel tartışmalarına katıldı. Bu süre zarfında resim, fotoğraf, video ve performans sanatı gibi farklı disiplinlerde deneysel işler üretti. Kadın sanatçılardan oluşan ve 1976-1980 arasında faaliyet gösteren Fighting Women topluluğuna katılan Yalter “A Nomad’s Tent, a Study of Private, Public, and Feminine Spaces” adlı ilk feminist eserini 1973’te tamamladı. Hemen ardından 1974’te yarattığı “The Headless Woman or the Belly Dance” erken feminist sanat akımının klasik örneklerinden biri olarak gösteriliyor. “A Day of Actions” kapsamında kolektif üyesi bir sanatçının stüdyosunda sadece birkaç mobilya ve aksesuar ile gerçekleştirdiği, bir haremdeki günlük hayatı tasvir eden 1978 tarihli performans ve enstelasyonu gerçekleştirdi. Sanat tarihçisi Fabienne Dumont o günü belgeleyen videoyu 2011’de, Yalter hakkında yazdığı kitabın araştırması sırasında keşfetti. Milli Fransız Kütüphanesi tarafından dijital ortama aktarılan video 1970’lerdeki Fransız feminist sanat akımını belgeleyen ender görsel dokümantasyonlardan birisidir.
Şamanizm ile yakından ilgilenen Yalter, 2009’da “Lord Byron Meets the Shaman Woman” ve 1979 tarihli, daha önce gösterilmemiş olan “Shaman” adlı iki tane video çekti. Bu son eser Paris’teki Ethnographic Musée de l’Homme’da (Paris Etnografya Müzesi) sergilenen şaman maskelerine yer vermekte olup, Yalter’in Batı müzelerinin sergiledikleri eserler üzerindeki hak iddialarına gösterdiği tepkinin bir yansımasıdır. Yalter’in eserleri 1973’ten günümüze kadar, önemli bir bölümü Museum of Modern Art of Paris de dâhil olmak üzere, birçok kişisel sergide gösterildi. Eserleri nüfuslu “WACK!” sergisi kapsamında Los Angeles Museum of Contemporary Art, National Museum of Women in the Arts (Washington, DC), Museum of Modern Art PS1 galerisi ve Contemporary Art Center’da (Vancouver, Kanada) sergilendi. Yalter’in skülptürleri, videoları ve yerleştirmeleri Tate Modern, İstanbul Modern, Centre Pompidou ve Fonds National d’Art gibi müzelerin daimi koleksiyonlarında yer alıyor.