Grafik Roman ve Animasyonla Türkiye Mimarlığı - ArtDog Istanbul
Onur Kutluoğlu, Umut Şumnu ve Cem Dedekargınoğlu, "Ankara Palas’ın Merdivenleri", Karakarga Yayınevi, 2023

Grafik Roman ve Animasyonla Türkiye Mimarlığı

Cumhuriyet’in 100. Yılı’na özel hazırlanan, modern Türkiye’nin inşa edilmesinde öncü rol oynayan mimarlar ve yapıların hikâyelerine odaklanan grafik roman ve animasyon dizisi Çizgilerle Modern Türkiye Mimarlığı’nın hikâyesini, projenin senaryo yazarlarından akademisyen ve araştırmacı Umut Şumnu ile konuştuk.

/

Cumhuriyet’in 100. Yılı’na özel hazırlanan, modern Türkiye’nin inşa edilmesinde öncü rol oynayan mimarlar ve yapıların hikâyelerine odaklanan grafik roman ve animasyon dizisi Çizgilerle Modern Türkiye Mimarlığı’nın hikâyesini, projenin senaryo yazarlarından akademisyen ve araştırmacı Umut Şumnu ile konuştuk.

Çizgilerle Modern Türkiye Mimarlığı projesi nasıl çıktı ve gelişti?

Projenin başlangıcı, Onur Kutluoğlu’nun 2019’da yazdığı “Mimarlık Tarihi Yazımında Alternatif Anlatı Yöntemleri: Şevki Balmumcu’nun Sergi Evi Yapısının Hikâyesinin ‘Opera’nın Hayaleti’ Grafik Romanı İle Aktarımı” başlıklı, danışmanlığını yaptığım yüksek lisans tez çalışmasına dayanıyor. Tez, teorik anlamda 1960’lı yıllar sonrasında yaygınlık kazanan Yeni Tarihselcilik eğilimini sunmayı, bu bakışın tarihsel gerçekliğin sorgulanması, daha çoğulcu bir tarihyazım pratiğinin ortaya çıkması ve anlatı yöntemlerinin çeşitlenmesi yönündeki katkılarını göstermeyi amaçlıyor.

Bir anlatı yöntemi olarak grafik romanlara odaklanan çalışma bu türün, gerçekliği farklı perspektiflerden yeniden kurmadaki potansiyellerini örneklerle aktarıyor. Son bölüm, Türkiye mimarlık tarihyazımında sıklıkla referans verilen mimar Şevki Balmumcu’nun 1934 tarihli Sergi Evi yapısının 1948’de Paul Bonatz tarafından Ankara Opera Binası’na dönüştürülme hikâyesini ve bu dönüşümün Balmumcu’nun hayatında yarattığı olumsuz etkiyi konu alan Opera’nın Hayaleti adıyla bir grafik roman içeriyor. Kutluoğlu’yla birlikte yazdığımız, çizimlerini Kutluoğlu’nun yaptığı ve Türkiye’de mimarlık tarihi üzerine yayımlanan ilk grafik roman olan Opera’nın Hayaleti, barındırdığı zamanlararası kurgu, tarihsel belgelerle kurmaca anlatı unsurlarını bir arada kullanan yapısı ve mimari nesneye olduğu kadar mimarın öznelliğine de odaklanmasıyla, hikâyeyi mimarlık tarihyazımının anaakım bakışından uzaklaştırıyor.

Umut Şummu ve Onur Kutluoğlu, Opera’nın Hayaleti, Kararkarga Yayınları, 2023

Projeye dâhil olan mimarlar ve yapılar neye göre belirlendi? Projede Ankara’dan iki, İstanbul’dan iki yapı var. Bu yapılar ve mimarlar neyi temsil ediyor?

Opera’nın Hayaleti ile aktarılan hikâye mimarlık tarihinin sınırlı okuyucu grubundan daha geniş kitlelere ulaşabilmesine ve projenin genişlemesine yol açtı. VitrA Mimar İlişkileri Ekibi ve Arkitera Mimarlık Merkezi’nin koordinasyonunda Cumhuriyet’in 100. yılı için modern Türkiye’nin inşasında öncü rol oynayan yapıların ve mimarların hikâyelerine odaklanan bir grafik roman dizisi üretilmesi gündeme geldi. Cem Dedekargınoğlu ve Onur Kutluoğlu’yla oluşturduğumuz proje ekibi ile Sait Ali Köknar, Ertuğ Uçar ve Funda Uz’dan oluşan danışma kurulu, proje kapsamında dört mevsimi temsil eden dört grafik roman hazırlanmasına karar verdi. Mimar Kemalettin’in Ankara Palas yapısı (ilkbahar), Seyfi Arkan’ın Florya Atatürk Deniz Köşkü yapısı (yaz), Balmumcu’nun Sergi Evi yapısı (sonbahar), Sedad Hakkı Eldem ve Emin Onat’ın Adliye Sarayı yapısı (kış), 1923-1950 arasındaki Türkiye mimarlığını ve bu sürecin dönüm noktalarını, kendi içindeki uzlaşı ve ayrılıklarını temsil eden yapılar olarak belirlendi. 2023’te Karakarga Yayınları’ndan serinin ilk kitabı Ankara Palas’ın Merdivenleri ve serinin üçüncü kitabı, Opera’nın Hayaleti yayınlandı. Bu kitaplar daha sonra Kayahan Kaya tarafından animasyon film haline getirildi.

Ankara Palas’ın Merdivenleri, 1970’lerin sonunda genç bir akademisyenin bir tren yolculuğu sırasında tanıştığı bir kişiyle sohbeti üzerinden Mimar Kemalettin’in yaşam öyküsünü ve Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın en önemli yapılarından biri olan Ankara Palas’ın yapım sürecini anlatıyor. Opera’nın Hayaleti grafik romanında ise 1980’lerde Özsoy Operası’nı dinlemeye giden bir mimarlık öğrencisinin daha sonra Balmumcu olduğunu fark edeceği kişiyle sohbeti üzerinden Balmumcu’nun yaşam öyküsü, Sergi Evi binasının yapım ve dönüşüm süreciyle beraber aktarılıyor. Her iki grafik romanda da Türkiye’de modern mimarlığın ortaya çıkışında ve gelişiminde sembolik rol oynayan bu iki yapı, makro düzeyde Türkiye’nin modernleşme sürecinin kendi içindeki tartışmaları ve mikro düzeyde bu süreçleri yaşayan mimarların öz yaşam öyküleriyle beraber sunuluyor.

İlginizi çekebilir:  Kültürel Miras, Miras Gönüllülerine Emanet

Grafik romanların mimarlık tarihyazımına getirdiği yenilikler neler?

Grafik romanların, geçerli bir kültür analizi aracı olup olamayacağı halen tartışılan bir konu. Yine de bu yayınlar, mizah ya da doğaüstü güçler üzerinden kurdukları anlatıyı zaman içinde genişleterek ekonomi-politik, sosyal sınıflar, kültürel modernite, toplumsal cinsiyet, gündelik hayat ve sözlü tarih gibi konulara temas eden bir yapı kazanıyor. Mecranın bu dönüşümüyle, tarihçilerin kullanacağı bir kaynak olmanın yanında, tarihin kendisini ya da temsilini içerebilecek, sorgulayacak, meydan okuyacak hatta sarsacak bir iletişim ortamı haline geliyorlar. Tarihsel belgelerle kurmaca anlatı unsurlarının bir aradalığı anlatıya büyük olanaklar sunuyor. Arşiv belgelerine dayalı ‘nesnel’ anlatıya ek olarak, grafik romanların ‘öznel’ bir anlatının kurulabilmesi, zamanlararası bir yapının kurgulanabilmesi, ele alınan yapıyı metinlerarası bir bağlama konumlandırabilmesi ve en önemlisi süreci bir ‘duygular sosyolojisi’ olarak ele alması gibi kazanımları var.

Belirgin yapılar üzerinden mimarlık anlatımını, mesleki üretimin ve akademinin dışına çıkararak yaygınlaştırmak neden önemli?

Postyapısalcı ve postmodern tarih kuramları, tarihyazımına egemen olan büyük anlatıları sorunsallaştırdı. Hakikat ile hakikatin temsili, tarih ile tarihyazımı arasında mutlak bir ilişkinin olmadığını, tarihyazımının her zaman “kazananın hikâyesi” üzerinden aktarıldığını, bu sebepten de nesnellik iddiası taşıyamayacağını dile getirdi. Geçmişte ne olduğu kadar geçmişin kim tarafından ve nasıl aktarıldığının da önem kazanmasıyla tarih ile tarihyazımı arasındaki yarık açıldı, böylece anlatının dışında kalan/bırakılan kimi sosyal ve siyasal grupların tarihine ya da tekil, “küçük” hikâyelere odaklanan tarihyazım pratikleri yaygınlaştı. Bu gayriresmi tarihyazım pratiklerinin diğer bir etkisi de anlatı boyutunda oldu. Tarihsel gerçekliğin nesnelliğinin sorgulanması ve daha çoğulcu bir tarihyazım pratiğinin geçerlilik kazanmasıyla anlatı, sadece yaşanılan olayların aktarımı olmanın ötesine geçti ve gerçekliği farklı perspektiflerden yeniden kuran/üreten/çoğaltan bir değer olarak konumlandı. Yeni anlatı biçimleri çoğaldı. Film ve belgeseller, sosyal medya projeleri, grafik romanlar, bilgisayar oyunları, yeniden canlandırmalar, tarih romanları ile birlikte daha kişisel sayılabilecek tarih tanıklığı, gezi yazıları artık alternatif anlatım yöntemleri oluşturmaya başladı. Bu alternatif anlatım araçları üzerinden bir tarih anlatımı geliştirmek sadece disiplinlerin okuyucu alanını genişletmekte değil aynı zamanda tarihin gizli kalmış, uçlaştırılmış, önemsenmemiş belki de saklanmış ve bastırılmış taraflarını açığa çıkarması adına çok önemli.

Projenin devamında bizi ne bekliyor?

Proje, Seyfi Arkan ile Florya Atatürk Deniz Köşkü’nü konu edinen Yüzen Köşkün Anahtarı ve İkinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın iki önemli temsilcisi Sedad Hakkı Eldem ile Emin Onat’ın tasarladığı Adliye Binası’nın hikâyesine odaklanan Sultahahmet’te Var Bir Yılan kitaplarıyla devam edecek. Bu yıl yayımlanması planlanan, yine Dedekargınoğlu’yla hikâyeleştirdiğimiz grafik romanları, Bahadır Yazıcı ve Kayahan Kaya resmedecek, Ahmet Aslan ise animasyon film haline getirecek.

Hepsi aslında mimarlık tarihyazımını alternatif bir şekilde anlatmak için bir çağrı. Bu tip yayınlar çoğaldıkça mimarlık tarihinin sınırlı okuyucuyu kitlesi genişleyecek ve kanonik tarihyazımı içinde önemsenmemiş ya da gizlenmiş birçok hikâye açığa çıkacak.

Previous Story

Distopya ve Papatya

Next Story

Sanatın Ekonomik Krizle Zor İmtihanı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.