Emily Jacir, 1948 yılında İsrail tarafından nüfusu boşaltılan ve işgal edilen 418 Filistin köyünün Anıtı, Mülteci çadırı ve nakış ipliği, 138” x 115” x 96”, 2001

Direniş Cephesinde Sanat

Filistin’de direniş altında yaratılan sanat, bir halkın kimliğini koruma ve ifade aracı olarak güçlü bir rol oynuyor. Sanat, ulusal ve uluslararası arenada sesini duyurmak, Filistin meselesi hakkında farkındalık yaratmak ve ilham vermek için kullandıkları en güçlü silah.

/

İnsan hakları, toplumsal barış ve demokrasi mücadelesinde yol kat edildiği varsayılan 21.yüzyılda gerçek, en acımasız yüzüyle bizi karşıladı. Filistin’de neredeyse yüz yıldır işgal atlında süren yaşam, en karanlık mirasını bir sonraki nesle bırakmaya hazırlanıyor. İsrail – Filistin çatışmasının uzun tarihsel sürecinde; ateşkesler, barış görüşmeleri ve devam eden çatışmalar bölgenin kaderini belirleyen temel konular arasında. İşgal altındaki bu topraklarda sanat ise, Filistin halkının kimliğini koruma, direnişini ifade etme ve umutlarını sürdürme araçlarının belki de en başında geliyor.

Filistinli sanatçılar, İsrail işgali altındaki günlük yaşamın zorluklarına ve politik gerçekliklere bir yanıt olarak eserler üretiyor. Sanatları, Filistin halkının tarihsel hafızasını canlandırırken aynı zamanda işgale karşı dayanışma ve direnişin de sembolünü oluşturuyor. Sokak sanatı, duvar resimleri, afişler vs. Filistinlilerin kimliklerini ve haklarını koruma çabalarının birer parçası…

Sanatla verilen ulus kimlik mücadelesi

İşgal yılları boyunca, kültürel ifade tezahürleri sert misillemelerle karşılaştı. Yaşanan baskı ve şiddet karşısında sanat anlayışı, ulusal kimliğin savunulması ve korunması ile iç içe geçti. Bu halk nezdinde de güçlü bir karşılık buldu. 1970 ve 1980’li yıllarda sanatçılar yalnızca okullarda, kiliselerde ve belediye salonlarında eserlerini sergileyebiliyordu. Sergilerin ve sanatsal faaliyetlerin Filistin halkı arasında popüler hale gelmesi bir kesimin daha dikkatini çekti: İşgal güçlerinin.

Sanatçılar direnişin bir başka cephesi haline geldi.

Vera Tamari, Going for a Ride?

Eserlere el konulması, sanatçı kuruluşlarına ruhsat vermeyi reddetme, sergi alanlarının kundaklanması, sürekli gözetim ve haksız tutuklamalar şeklinde, İsrail baskısına maruz kaldılar. 1993’teki Oslo Anlaşması’ndan önce bazı sanatçılar, eserlerinde yasaklanan Filistin bayrağının renklerini kullandıkları için hapse atıldı. Abluka altında yaşayan Filistin’in, kültürel kimliğinin inkârı, işgalin katıyasalarısanatüretimine ağır şekilde yansırken, Filistin bayrağı asmanın hapis cezasına yol açtığı, sanat eserlerinin siyasi bildirilerle aynı anlama geldiği bu dönem Filistin sanatının topluma ilham olan devrimci ruhunu yarattı.

 

ArtDog Istanbul 19. Sayı150,00“CUMHURİYET’İN İKİNCİ YÜZYILI” Sayısı

ArtDog Istanbul basılı dergi satış noktalarını görmek için tıklayın.

Kapak Görseli: Mustafa Kemal Atatürk, Ankara’da açılan bir sergide heykeli incelerken, 1934, BYEGM
Kapak Tasarımı: Burcu Ocak

Başarılı

Kültürel hafızanın yaşatılması

İşgal altındaki topraklarda ana örgütlenme organı, Filistin Kurtuluş Örgütü’nden dolaylı olarak destek alan Filistinli Sanatçılar Birliği’ydi. Sanat okulu bulunmadığından, sanatçılar fırsat bulduklarında ve seyahat etmelerine izin verildiğinde komşu ülkeler Mısır, Irak ve Suriye’de eğitim gördüler. Al Najeh Üniversitesi ve Al Quds Üniversitesi’nin sanat programları açması 1980’lerin sonu ve 1990’ların başına, ilk sanat akademisinin kurulması ise 2006 yılına kadar sürdü. Bu nedenle sanatçılar genellikle kendi kendilerini eğitmiş ya da diğer sanatçılar tarafından verilen kısa kurslara katılmayı başarmışlardı.

Çağdaş sanat pratiğini destekleyen ve mümkün kılan kuruluşlardaki genişlemeye rağmen, görsel sanatlar, başta işgal olmak  üzere yerel bağlamın pek çok yönü tarafından engellenmeye devam ediyor. Filistin’in Ramallah kentinde 2013’de açılan bağımsız görsel sanatlar galerisi Zawyeh Galeri, Filistinli sanatçılar için büyük öneme sahip. Filistin’in kültürel hafızasında yer etmiş birçok sanatçının eserleri burada sergileniyor. Galeri, yerel varlığının yanı sıra genç sanatçıları destekleme, çağdaş ve modern Filistin sanatını uluslararası izleyiciyle buluşturma misyonunu da taşıyor. Zawyeh Galeri’nin direktörü Zia Anani web sitesinde; işgale karşı direnmenin bir yolu olarak Filistin’de yaratıcılığa ve sanatsal yeteneklere yatırım yapmanın önemine vurgu yapıyor. Anani: “Filistinli sanat üretimine odaklanıyoruz ama aynı zamanda Filistin hakkında sanat üreten ya da dayanışma içinde olan sanatçılara da yer veriyoruz. Bir Filistinli olarak Filistin’e ait bir çağdaş sanat müzesi görmeyi çok isterdim. Ancak işgal altında buna ulaşmak zor. Bu nedenle, Filistinli çağdaş sanat koleksiyonları da tıpkı sanatçılar gibi sürgünü yaşıyor” diyor.

İlk Sanat Fuarı 2020 yılında, Ramallah’ta sokağa çıkma yasağının devam ettiği pandemi döneminde açıldı. Aynı yıl galeri Dubai’de ikinci merkezini açtı. Çevrimiçi Ramallah Sanat Fuarı’na ek olarak, Kudüs adlı bir başka sergi de bulunuyor: Hosni Radwan’ın City of Paradoxes (Kudüs: Paradokslar Şehri) adlı sergisi, aralık ayı sonuna kadar online olarak sergilenmeye devam edecek. Üç boyutlu çevrimiçi sergi olarak sunulan fuar, kontrol noktaları gibi coğrafi sınırları aşarak isteyen herkesin eserlere ulaşmasına olanak sağlamak için tasarlanmış.

Ashraf Fawakhry, I am Donkey/Made In Sergisinden

Gerçeğin küresel güçlerin elinde bir oyuncağa dönüştüğü dünyada, sanat o güçlerin bükemediği, dönüştüremediği anlatım biçimleriyle yaşamaya devam eder. Sanatın marifeti, gerçeğin yüz kere söylendiği ve yine de anlaşılmadığı yerde tek bir eserle ezberi bozabilmesinde, fikirde ve vicdanda sorgulamalar yaşatabilmesindedir. Bugün Filistin topraklarında yaşananlara kulak verirken, gerçeği elinde oyuncak edenlere değil, o tarihi ve gerçeği yaşayanlara, onların üretimlerine yeniden ve yeniden bakarak anlamak zorundayız. Çünkü gerçek televizyonda gösterilmeyecek.

İlginizi çekebilir:  Kadıköy Rum Ortodoks Cemaati Vakfı Başkanı Yorgo İstefanopulos ArtDog'a Konuştu: “Yıkım yok. Çıkan haberler vakfımızı hedef haline getirdi.”

Özgür Filistin’in kanatları

Sliman Mansour (1947, Filistin) Ülkesinin çağdaş sanat öncülerinden biri olarak kabul edilen Mansour, eserlerinde Filistin özgürlük mücadelesini odağına alıyor. Batı Şeria doğumlu sanatçının 50 yılı kapsayan çalışmaları, British Museum; Institut du Monde Arabe, Paris; Barjeel Art Foundation, Sharjah; Guggenheim Abu Dhabi; ve Khalid Shoman Collection/Darat al-Funun da yer alıyor. Doğu Kudüs’teki Al-Wasiti Sanat Merkezi’nin kurucu ortağı-yöneticisi ve Uluslararası Filistin Sanat Akademisi’nin kurucu üyesi olan Mansour, Filistin’de, güzel sanatlar eğitiminin gelişiminde de büyük rol oynamış. Mısırlı küratör Omar Kholeif, Mansour’un eserleri için; “ikonik” ve “son kırk yıldaki Filistin direnişinin, melankolisinin ve hırsının sembolü” yorumunu yapıyor.

Nabil Anani (1943, Filistin) Çağdaş Filistin sanat hareketinin etkili isimlerinden. 1998’de Filistinli Sanatçılar Birliği’nin başına geçen Anani, Filistin’de ilk Uluslararası Sanat Akademisi’nin kurulmasına öncülük etti. Sanatı, kolektif kimliğin bir ifadesi olduğu için birçok kez İsrail güçlerinin sansürüne maruz kaldı. Filistin bayrağının dört renginin bir arada kullanmasından dolayı yine birden fazla kez birliğin diğer üyeleriyle birlikte sorguya alındı ve tutuklandı. 1997 yılında ilk kez verilen Filistin Ulusal Görsel Sanatlar Ödülü’ne layık görüldü. Çalışmaları Orta Doğu, Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya’da sergilendi.

Tayseer Barakat (1959, Jabaliya Mülteci Kampı, Gazze) Gazze’de Jabaliya mülteci kampında dünyaya geldi. Ailesi ve akrabalarının yaşadığı Cellali’de yer alan Mecdel köyü 1948’de İsrail güçleri tarafından yerle bir edildi. Mısır’ın İskenderiye kentinde sanat eğitimi gören Barakat, 1981’de işgal altındaki Batı Şeria’ya taşındı. Kahire’deki Helwan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden resim dalında lisans derecesi aldı ve 1983 yılında Filistin’e dönerek Ramallah’taki UNWRA kadın öğretmen eğitim merkezinde sanat dersleri vermeye başladı. Çalışmalarını dokuz kişisel serginin yanı sıra Japonya, Brezilya, İngiltere, İsveç, Fransa ve ABD dahil olmak üzere dünya çapında çok sayıda grup gösterisinde sergiledi.

Vera Tamari (1945, Kudüs) İslam sanatı tarihçisi, küratör ve sanat eğitmeni. Tamari, 1972’de İtalya’nın Floransa kentinde bulunan Instituto Statale per la Ceramica’da seramik eğitimini tamamladı. 1984 yılında Oxford Üniversitesi’nden İslam Sanatları ve Mimarlık alanında yüksek lisans derecesi aldı. 2002 yılında Ramallah’ın işgali sırasında İsrail tankları tarafından ezilerak hurdaya dönen araçlarla ile yaptığı enstelasyonu Going for a Ride?, uluslararası kamoyunda dikkatleri bölgeye çekti. Birzeit Üniversitesi’nde sanat dersleri veren Tamari ayrıca kültürel mirasın geliştirilmesi için bir komite kurdu. Tamari son olarak 2006 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’ni gezen Made in Palestine sergisinde yer aldı.

Nabil Anani, “Eye On Jerusalem”, Tuval üzerine akrilik, 2012, 47 1/5 × 59 1/10 inç | 120×150 cm

Mülteci kampında kadın olmak

Rana Samara (1985, Kudüs) El-Amari Mülteci Kampı’ndaki kadınlarla bekâret, cinsel arzu, ilişki ve roller hakkında çalışmalar yaptı. Samara, aralarında Contemporary İstanbul, Türkiye (2019); Art Dubai, BAE (2017 ve 2019); Beyrut Sanat Fuarı (2017) ve Ramallah Sanat Fuarı’nın (2020) da bulunduğu yerel ve uluslararası birçok karma sergi ve fuara katıldı. Samara bir dergiye verdiği demecinde çalışmalarıyla ilgili şu ifadeleri kullanıyor: “Çocukluk ve gençlik yıllarımın çoğunu toplumsal ve cinsiyet ilişkilerini gözlemleyerek ve analiz ederek geçirdim. Kadınların kariyer ve bakıcı rollerinin ne kadar değerli ama bir o kadar da boğucu olabileceğini anlamaya başladım.” Oturma odalarından yatak odalarına kadar iç mekânlara dair canlıresimleriyle tanınan Samara, Landscape Dream serisinde doğadaki mahremiyeti araştırıyor.

Dina Mattar (1985, Bureij Mülteci Kampı, Gazze) Gazze’de El Aksa Üniversitesi’nden sanat eğitimi alan Mattar, Avrupalı sanatçılarla çeşitli projelerde çalıştı. A.M Qattan Vakfı ve Fransız Kültür Merkezi ile işbirliği içinde Gazze’de çeşitli yerel sergilere ve atölyelere katıldı. Çalışmaları Cenevre ve Fransa’daki uluslararası sergilerde de ter aldı. Resimleri “masalsı ve cesur” olarak yorumlanan Mattar, çalışmalarını şu şekilde anlatıyor: “Kullandığım parlak renkler umut, iyimserlik ve neşe için bir davettir. Hâlâ var olduğumuzun bir göstergesi… Çalışmalarım var olma ve güzel olan her şeyle hayatı sevme konusundaki ısrarımı ve azmimi ortaya koyuyor.”

Previous Story

İzleyicinin Dijital Evrende Yolculuğu

Next Story

Yürek Hakkı Söze, Düşe Konukluk

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights