Bağımsız koreograf ve performans sanatçısı Dicle Doğan’ı eğitmen olarak, performanslarından ya da Instagram’daki @hareketamiri hesabından tanıyor olabilirsiniz. Onu farklı kılan yanı, Doğan’ın tüm bu sıfatların başına “yürüyerek seyahat eden” ibaresini ekliyor olması… Öyle ki 32 yaşındaki sanatçı, Covid-19 pandemisi sürecinde bile bu tutkusundan vazgeçmedi. Arkadaşlarının, hatta Instagram’daki on binlerce takipçisinin endişelerine rağmen Japonya’daki yürüyüşünü tamamladı ve ülkeye geri döndü. Sorularımızı da Büyükada’da bir yurtta geçirdiği 14 günlük zorunlu karantina sürecinin hemen ardından yanıtladı…
- Seyahat etmek pek çoğumuzun hayallerini süslüyor ama siz yürüyerek gerçekleştiriyorsunuz. Ne kadar zamandır hayatınızda yürüyerek seyahat?
2015 yılından beri ülkeler arası yürüyerek seyahat ederek meditatif yaklaşımları derinlemesine bir yol ile araştırıyorum.
“Bir Soru Dönüm Noktam Oldu”
- Sizin için yürümeyi özel kılan ne, yürümek size neyi ifade ediyor?
Basit ve sıradan bir insanı keşfetmeye çalışıyorum. Aklımı değil kalbimi dinleyerek hareket etmenin yollarını bulmaya çalışıyorum. Ve bunu keşfetme yöntemim günde 10 saatten, 30 km’den fazla; haftalarca, aylarca yürüyerek seyahat etmek…
- Yürüyerek seyahat etmeye nasıl başladınız, bu bir hayal miydi sizin için?
Bazen bir soru insanın hayatının dönüm noktası olabiliyor. Benim de tam olarak böyle oldu aslında. Hareket ve farkındalık hocamın “Gitmenin ve kalmanın kararını kim veriyor?” sorusu benim dönüm noktam oldu. Artık hayatımdaki tüm olumsuz süreçlerde kendime cevabı olmayan sorular arıyorum. Çünkü bir gün cevabını hiç beklemediğim bir yerde bulacağıma inanıyorum. Tıpkı 5 yıl önce hayatımı tamamen değiştiren bu soru gibi…
Yürüyerek seyahat etmeye başladığımdan beri teslim olmak, hayatın akışına kendini bırakmak bilgiden daha çok deneyimlediğim cümleler oldu. Ve teslimiyet basit ve sıradan mucizelere şahit olmamı sağladı. Hayat aslında temel ihtiyaçları karşılayabildiğimiz kadar olduğunda pek keyifli.
“İçgüdülerimle Hareket Etmek Üretim Biçimim”
- Yürümenin sanatınız üzerinde etkisi ne şekilde oluyor?
Ben bir dans sanatçısıyım. İçgüdülerimle hareket etmek benim üretme biçimim. Sanatta sürdürülebilirliğin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Üretimin sistemin bir parçası olarak ve zorunluluklara dayalı olmaması gerektiğine inananlardanım. Proje bazlı üretebilen bir sanatçı değilim. Konsepte göre iş üretmek benim yaratım biçimime uymuyor. Bir gün belki değişir bu bakışım, elbette bilemiyorum ama yürüyerek seyahat ettiğimden beri belirli tanımların, etiketlerin içinde yer almamaya özen gösteriyorum. Bu sebeple 2015 yılında sergilediğim “Domuzların Depresyonu” eserimden sonra 2020 yılında “Alanlar Mesafeler Aşklar ve Kediler” performansımı sahneledim. Yeni bir iş ortaya koymak, içimde biriktirdiğim bilgileri insanlarla paylaşma sürecim ve deneyimimi aktarmak tam beş yılımı aldı. Acelem yok 🙂
- Bu zamana kadar yürüyerek nerelere seyahat ettiniz?
2015 yılından bu yana 3940 km, ülkeler arası hiçbir ulaşım aracı kullanmadan seyahat ettim. İtalya, Fransa, Norveç, İspanya, Avausturya, Türkiye, Yunanistan ve Japonya’ya gittim. Bu yürüyüşlerimin bir çoğunu çadırda, doğada konaklayarak geçiriyorum.
“Kendine Rağmen Yapabilmek Önemli”
- Özellikle dünyayı saran bir salgın varken ve çoğumuz evde bile tedirginken, çadırda kalmak korkutucu değil mi?
Korkmak benim güdülerimin bir parçası. Ama tam olarak neden korktuğumu, bilinç altımda hangi bilginin ‘gerçekten’ bana ait olup olmadığını bilemiyorum. Bu yüzden korkularımın üstüne gitmeyi önemsiyorum. Korkular yokmuş gibi davranıp hayatı kaçırmaktansa onlara rağmen yapabilmeyi değerli buluyorum. Aslında kendine rağmen yapabilmek çok önemli…
- Pandeminin tam ortasına denk gelen Japonya seyahatinizden de bahsedebilir misiniz? Sizin karantina süreciniz bizim deneyimimizden çok farklıydı…
Japonya’da 45 gün ve 1200 km kapalı ortama hiç girmedikten sonra Türkiye’de 14 gün devlet yurdunda bir sitenin 8. katında olmak beni çok zorladı. 5 yıldır bir apartman dairesinde vakit geçirmiyorum. Her gün toprakla iç içe bir hayatım var. Bu yüzden karantina sürecim Japonya’daki gibi bir yürüyüşün ardından çok ağır bastı. Ama aslında bu süreç yaşadığım hayatın değerini fark etmeme sebep oldu.
- Hem sanat hem de seyahat açısından netleştirdiğiniz yeni projeler var mı?
Yürümenin felsefesine dair deneyimlediğim bilgileri kitaplaştırmak gibi bir hayalim vardı. Ve bu hayalim için bir yayınevi ile anlaştım. Bu yazı kitabımı tamamlamakla geçireceğim. Ekim ayında yürümek istediğim, uzun süredir hayalini kurduğum Kudüs yürüyüşüm var. “Alanlar Mesafeler Aşklar ve Kediler” yeni sezonda Covid-19 süreciyle birlikte nasıl sahnelenecek bilmiyorum ama işlerin yoluna girdiği noktada sahnede oynamaya devam edeceğiz. Tiyatrolar açıldığında umuyorum yeni oyunların hareket tasarımlarını yapabilirim. Bu süreç biraz muallak…