İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından, Koç Holding’in desteğiyle düzenlenen 17. İstanbul Bienali, bu yıl farklı bir yapıda gerçekleştirilecek. Bienali oluşturan projelerin bir kısmı 2021 Nisan ayı itibarıyla farklı mecralarda yer almaya başlayacak. Covid-19 salgınıyla birlikte toplumsal ve çevresel sorunların tırmanışa geçtiği bu dönemde bienal, ölçeği, yöntemi ve hedefleri açısından da önceki edisyonlardan farklılaşacak.
Bienal sergileri ise 11 Eylül-14 Kasım tarihleri arasında görülebilecek.
Bienalin Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh’ten oluşan küratoryal ekibi “İnsan türünün yol açtığı bu sağlık krizi, hem derin bölünmeleri hem de toplumsal ve ekonomik yaşamı düzenleyen normların sürdürülebilir olmadığını gözler önüne serdi. Böyle bir dönemde bir güncel sanat bienalinin amacı ne olabilir?” sorusundan hareketle bu bienalde uluslararası güncel sanat platformlarının varlık sebepleri ve sahip oldukları potansiyelin gözden geçirileceği bir zemin hazırlamayı hedefliyor.
Uzun Süre Devam Edecek
Bu yıl her zamankinden farklı olarak, sekiz haftalık süresinden daha önce başlayarak uzun bir süre devam edecek olan bienal, farklı duyuları harekete geçirecek, görsel sanatların ötesine uzanan çokdisiplinli üretimlere ev sahipliği yapacak. Bienal kapsamında birçok farklı yerel topluluk aralarında sahaflar ve kafeler de bulunan, şehrin belleğinde yer etmiş küçük ve samimi mekânlarda ağırlanacak. Öte yandan bienal, radyo aracılığıyla ve dijital ortamda daha geniş kitlelere seslenecek.
Esin Kaynağı: Kompost
17. İstanbul Bienali’nin farklı proje ve eserleri, bu yıl yine farklı olarak bir tema ya da başlık değil, bir süreç bağlamında bir araya geliyor: Kompostlaşma. Bienal, pek çok farklı organik atığın bir araya getirilerek çürütüldüğü doğal bir gübreleme yöntemi olan kompostu, esin kaynağı olarak görüyor.
Öte yandan, bienal, İstanbul’un belleğinde yer etmiş mekânlara yayılacak. Kimi tek seferlik, kimi aylarca kullanılacak fiziksel ve dijital mekânlarda gerçekleşecek gösterimler, fikir alışverişleri, konuşmalar ve sergilerden oluşan geniş çaplı bienal programı, birbiriyle iç içe geçen altı ekseni keşfe davet edecek.
Altı Eksen
Jeo-poetika/Temel Politika, üzerinde yaşadığımız gezegenin temel kaynakları için verilen mücadelelerin altını çizerken, Haberler ve Pedagoji eksenlerinde şekillenen projeler, kamusal alanların daraldığı ve bilginin özelleştiği bir çağda bilgi edinme ve eğitim süreçlerinin işleyişini yeniden düşünme fırsatı sunacak. Kadim Çözümler ekseni, çağımızın sorunlarına, modernitenin bir kenara ittiği, çizgi dışında kalan pratiklere bakarak anlam vermeye çalışırken; Sinestezi, farklı sanat formları ve disiplinler arasındaki duyumötesi yolları keşfe çıkaracak. (An)arşivleme ise geçmişten gelen kaynakları toplamak yerine kullanıma sokarak bir araya getiren sanatçılara hitap edecek.
Bienalin Danışma Kurulu’nda 11. Berlin Bienali eş küratörlerinden Agustín Pérez Rubio, sanat tarihçisi ve yazar Ayşe Erek, Whitechapel Galerisi direktörü ve küratör Iwona Blazwick, İstanbul Modern Sanat Müzesi genel direktörü, küratör ve sanat tarihçisi Levent Çalıkoğlu ve Tokyo Çağdaş Sanat Müzesi artistik direktörü ve akademisyen Yuko Hasegawa yer alıyor. 17. İstanbul Bienali’nin görsel kimliği ise Emre Çıkınoğlu tarafından tasarlandı.