Sergiden genel görünüm. Pi Artworks, İstanbul.

Nancy Atakan’ın Pi Artworks’teki sekizinci kişisel sergisi Zamanın Kokusu, 31 Ocak’a kadar galerinin Piyalepaşa’daki mekânında görülebilecek. 1969 yılından bu yana üretimlerini İstanbul’da sürdüren, sanatçı kimliğinin yanı sıra sanat tarihçi, eğitmen ve eleştirmeni olarak İstanbul sanat sahnesinde aktif rol oynayan Nancy Atakan’ın çalışmalarında çoğunlukla imge, aidiyet, hafıza temaları ön plana çıkıyor. Zamanın Kokusu sergisi ise sanatçının geçmiş ve bugünkü üretimlerinin iç içe geçtiği neredeyse bir retrospektif niteliğinde.

Son dönemde birçok galeriye ev sahipliği yapan Piyalepaşa’da, Pi Artworks’ün modern galeri anlayışıyla tasarlanmış mekanına girince, Nancy Atakan’ın işleri alanı kendi aurasıyla sarmalıyor. Zamanın Kokusu adlı sergide sanatçının, neredeyse 40 sene öncesine tarihlenen suluboyalarının yanında onların nakışla işlenmiş yeni yorumları bulunuyor. Yanyana sergilenen suluboya ve nakış işleri izleyiciye Atakan’ın sanat anlayışına ve sanatsal gelişimine dair bilgi veriyor.

Nancy Atakan, Time As Change, kumaş, dantel, iğne işi, 85×65 cm, 2022 (detay)

Galeriye girdiğimizde sağ tarafta yer alan, ailesinden kalan yama işi yorganın üstüne Atakan evlilik yeminlerinde yer alan sözleri nakışla eklemiş. Serginin giriş yazısı olarak nitelendirilebilecek bu iş, sanatçının kişisel tarihini, bütün samimiyetiyle izleyiciyle buluşturuyor. Nakış, medyum olarak ev sıcaklığı barındıran samimi bir form. Atakan bu medyumu uzun yıllardır kullanıyor. Sanatçının üretimlerini sadece nakışa indirgemek haksızlık olur; onun yerleştirme, video, fotoğraf, dijital baskı, neon ve metne uzanan çok araçlı bir yaklaşımı var. Zamanın Kokusu sergisi de sanatçının kariyerinin suluboyadan başlayarak en son geldiği yer olan nakışa nasıl evrildiği, iki farklı medyumu kullanırken aradaki ilişkiyi, renk ve leke kullanımlarının dil olarak benzeşmesi gibi verileri görselleştiriyor. Atakan bu medyumlar arası geçişle ilgili şunları söylüyor: “2015’ten beri yavaş yavaş nakış kullanma başladım. Daha evvel de işlerimde dantel kullanıyordum. İlk başta kumaşa uyguladığım çizimleri ya da baskıları nakışta tecrübeli kadınlara yaptırıyordum. Sonra zamanla kendim yapma başladım; hiç nakış bilmeden derme çatma… Bunlara ‘Nancy dikiş’ diyordum. Pandemi süresinde birkaç ay hiç evden çıkamadım. Evde eski kumaş parçaları ve elde olan ipliklerle sanat nesneleri yapmaya başlamıştım. Çok hoşuma gitti. Kumaşın değişik renklerini, dokularını, birleştirerek bir nevi kolaj yaptım. Her zaman şiirler yazıyordum. Onları da kumaşa nakışla yazdım. Şimdi de bırakmayı düşünmüyorum.”

Kişinin deneyimleri, yaşadıkları sanatını nasıl etkiler ya da geçen uzun yıllar sonrasında aynı kalan sanatsal bir tavır söz konusu mudur? Zamanın Kokusu, izleyiciye bunu görebilme fırsatı sunuyor. Atakan’ın sanat hayatı boyunca odaklandığı kadınlık, cinsiyet politikaları, bellek, küreselleşme gibi kavramlara bu sergide de rastlıyoruz. Otobiyografik açıdan ele aldığı bu konular son derece kişisel referanslarla eserlere yansıyor. Bellek onun için birçok farklı açıdan referans alınabilecek ve dönüştürülebilecek bir konu. Zaman ve hafıza arasındaki ilişkiyi Atakan şu şekilde yorumluyor: “Zaman ve hafıza birbirlerine bağlı. Hafızayı en çok tetikleyen duyunun koku olduğunu öğrendim. Bu serginin başlığı zamanın kokusu. Eski kitapların, eski kumaşların da kokuları var. Bazı yemeklerin kokusu, mesela paskalya çöreğinin kokusu eski bir sokağı veya olayı aklıma getirir. Beyaz sabunun kokusu da öyle. Bazı nesneler de direkt olarak zamana bağlı. Yeni icatlar olur veya modası geçer. Mesela topladığım masa saatleri. Osmanlı döneminde saatler kullanılıyordu ama zaman kavramı başka sisteme bağlıydı. Bu sistemin değişmesi modernizasyona ve trenlerin gelmesine bağlıydı. Bugün doğadan uzakta yaşıyoruz ve güneş bizi eskisi gibi etkilemiyor. Ayrıca kurmalı saatler yerine pilli veya dijital saatler kullanılıyor. Kurmalı saatler için sabır ve ilgi gerek. Bence bu ikisi bugün azaldı.”

İlginizi çekebilir:  Art Basel Hibrit Formatta 273 Galeriyi Ağırlayacak
Nancy Atakan, I Fit into Your Arms, 2022, nakış, 44 x 53 cm.

Galerinin girişinde sol tarafta yer alan, 2022 tarihli Zamanın Kokusunu Ararken isimli eser, serginin ortaya çıkış hikayesini barındıran bir önsöz niteliğinde. Sanatçı hakkında belgesel çeken yapımcı Dilek Aydın ile birlikte gezdikleri bitpazarlarından birinden dönerken çektirdikleri fotoğraf, eserin üzerindeki nakışa dönüşmüş. Sanatçı serginin ortaya çıkış hikayesi için “Dilek eski defterlerim ve eski işlerimden örnekler görmek istedi. 1978 – 1989 arasında yaptığım suluboyaları depodan çıkarttım. Onlara baktığımda epeyce şaşırdım. Niçin çok nü yaptığımı hatırlayamadım. Bazı temalara devam ettiğimi gördüm. O gün bugündür aynı renkleri seçiyorum mesela. Eski suluboyalardan ilham alıp nakışlar yapmaya başlamıştım. Zaman konusunu da araştırma başlamıştım. Bit pazarlarından da eski kumaş ve masa saatleri topladım” diyor.

Buradan yola çıkarak kurgulanmış sergi, büyüyerek mini bir retrospektif halini almış. Erken dönem yaptığı suluboya işler onu bugün nereye götürüyor, ne hatırlatıyor, bugün olsa nasıl yorumlardı gibi soruları Atakan şöyle yanıtlıyor: “Son zamanlarda söz ve imgenin arasındaki ilişkiyle ilgileniyorum. İşlerimin üzerine sözler ekliyorum ve başlıklar önem kazanıyor. O günlerde de bunun böyle olduğunu gördüm. Eski işlerimin isimleri ve üzerine yazdığım sözler psikolojik durumumu anlamam için ipuçları oldu. Hâlâ o zamanki gibi delikleri, mağaraları ve pencereleri imge olarak kullanılıyorum. Geçmişte çizdiğim kadınları böyle yerlerin içinde tek başlarında yerleştiriyordum. Yalnızlar. Yüzleri bazen kapalı veya yok. Varsa da ağızları ya yok ya da çok küçük. Sanki kadınların sesleri yok. İzole, yalnızlık veya gölge gibi sözleri başlıklarda kullanıyordum. Bence o günlerde hissettiğim yalnızlık bugünkünden farklıydı. Bugün toplum olarak yalnızlık hissediyoruz halbuki eskiden yalnızlığım kişiseldi. Ama hafıza güvenilmez; emin olamam. Eskiden de hava kirliliği ve trafik gibi sorunlarla ilgileniyordum. Nakışlarımda bazen benzer renkler kullandım. Biraz değiştirerek başka boyut ve başka malzemelerle kadın figürlerini tekrarladım. Yeni nakışların hepsinde kolaj yöntem kullandım.”

Sergiden detay.

Sergide yer alan Zamanın Kokusunu Ararken isimli video işi, sanatçının antikacılar ve bitpazarlarından topladığı saatleri yuvarlak bir çerçeveye alarak zamanın içine zamanı yerleştiriyor. Nancy Atakan’ın kendi sesiyle okuduğu şiiri ise görüntülere eşlik ediyor. Videonun hemen önündeki Saatler isimli yerleştirmede de videoda kullanılan saatleri beyaz bir masaya yerleştirilmiş biçimleriyle görüyoruz. Kelimeler, Atakan için özel bir yere sahip. İster nakış işi olsun ister video, kelimeler bir şekilde işin içine dominant biçimde giriyor. Seslendirdiği şiirin metnini videonun sağ tarafında görebiliyoruz:

 

“Yeniden düşünmek

 Yeniden denge bulmak

 Yeniden ele almak

 Başa dönmek”

 

Şiirde yer alan bu satırlar serginin çatısını oluşturan fikrin bir özeti gibi. Sanatçının aynı konuya 40 yıl arayla nasıl yaklaştığını görmek keyifli bir deneyim. Öte yandan Atakan sadece sanatı bir deneyim olarak ele alan bir kişilik. 2007 yılında Volkan Aslan ile ortaklaşa kurdukları sanat insiyatifi ve proje mekanı 5533, Unkapanı Manifaturacılar Çarşısı’nda atölye, video gösterimi, sergi ve performans gibi birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Sanatçının aynı zamanda Sanatta Alternatif Arayışlar (Karakalem yy., 2008) ve Arayışlar, Resimde ve Heykelde Alternatif Akımlar (Yapı Kredi yy., 1998) isimli kitapları bulunuyor.

Çoğunlukla otobiyografik bakışla ele aldığı konular, uzun zamandır İstanbul’da yaşayan Amerikalı bir sanatçı olarak güncel olayları ve şehre dair gözlemleri barındırıyor. Bu gözlemleri İstanbul tarihine dair araştırmalar, iş birlikleri ve diyaloglar destekliyor. Hafıza, hatırlama ve hatırladıklarının kalıntıları üzerine kurgulanan Zamanın Kokusu, izleyiciyi imgenin zamanla nasıl değiştiğine dair düşünme pratiğine sevk ediyor.

Previous Story

Nilüfer Caz Festivali

Next Story

Nesin Vakfı’nın Parasına El Konuldu: Ali Nesin’den Açıklama

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.