Cengiz Tekin, Kum, 2012, Arşivsel pigment baskı, 70x100 cm, Galeri Zilberman’ın izniyle.

“Yeryüzü Halleri”

Yapı Kredi Galeri’nin ilk sezon sergisi "Yeryüzü Halleri" sergisi, ekolojiye dayalı işleriyle 11 sanatçıyı bir araya getiriyor. Serginin küratörleri Burcu Çimen ve Didem Yazıcı sorularımızı yanıtladı.

//

6 Eylül’de Yapı Kredi Galeri’de kapılarını açan Yeryüzü Halleri sergisi, ekolojiye dayalı işleriyle 11 sanatçıyı bir araya getiriyor. İsmini Birhan Keskin’in aynı adlı şiir kitabından alan sergi, ekoloji temelli bir dünyada, doğa ve canlılar arasında eşitlikçi bir ilişki önerisi sunuyor. Aslında Keskin kitabını başlıktaki gibi “Genel Olarak Yeryüzünü Ama Özel Olarak da İnsanı Anlatan…” diyerek çok güzel tanımlıyor. Aynı anlatım derdiyle yola çıkan ve 30 Mart 2025’e kadar ziyaret edilebilecek serginin küratörleri Burcu Çimen ve Didem Yazıcı’ya en çok da bunu anlamak için sorduk ve onlar da sergiye dair önemli detayları bizimle paylaştı.

Sevgili Birhan Keskin’in “…bir tatilde, küçücük bir papatya yaprağının üzerinde mercimek tanesi büyüklüğündeki bir salyangozu gördüğüm zaman…” diyerek ortaya çıkışını anlattığı Yeryüzü Halleri isimli şiir kitabı, insan merkezci hayat görüşünden uzaklaşma çabasını temel alıyor. Siz sergideki işlerin ortak noktası olan ‘tüm canlılarla eşitlikçi tahayyül’ fikrini daha derinlemesine nasıl ele aldınız? Bu eşitlikçi yaklaşımı sanatçılarınızın işlerinde nasıl görüyorsunuz?

İnsan merkezci hayat görüşünden uzaklaşmaya çalışıyoruz, bunun bilinciyle hareket etmenin de özgürleştirici bir yanı var. İnsanın doğa üzerindeki tahakkümünü sorgulamak aslında sadece doğa ve canlılara değil insanlara da iyi geliyor. Tüm canlılara eşitlikçi tahayyül fikri, canlıların birbirinden üstün değil, her birinin, birbirinin bir parçası olduğu görüşünü savunuyor. Bu anlamda eko feminist sanatçılar ve düşünürlerden ilham aldık. Sergi sanatçılarından Gözde Mimiko Türkkan son dönem çalışmalarında suyun bir beden olarak varlığı ve insan bedeniyle kesiştiği yerler üzerine düşünüyor ve beden üzerinden yapılan kimlik politikalarını sorguluyor. Sergide yer alan eseri (kendini) Seine Nehri’ne Vermek, nehrin merkezde olduğu bir anlatı kurguluyor. Begüm Mütevellioğlu’un eserinde bitkiler arka planda dekoratif bir obje değil, özne konumunda. Ortada iki insan var, ancak bitkilere oranla oldukça küçükler, yürüyorlar ve neredeyse kaybolmuşlar. Resim izleyiciyi doğanın merkezde olduğu bir yere davet ediyor.

Sergide yer alan sanatçılar vitraydan performansa, heykelden videoya çok çeşitli malzemeler kullanıyorlar. Malzeme seçiminin ekolojik bir temaya dayalı çalışmalarda ne gibi anlamlar taşıdığını düşünüyorsunuz? Malzemelerle kurulan bu ilişki, serginin ekoloji vurgusunu nasıl güçlendiriyor?

İlginizi çekebilir:  Dirimart Eylülü Yeni Sergiyle Karşılıyor

Çok iyi bir soru! Çünkü malzeme seçimi kritik bir tercih, sanatçının nasıl düşündüğü ve dünyaya bakışıyla birebir ilişkili. Örneğin sanatçı Buşra Tunç’un mekânsal yerleştirmesinde kullanılan malzemelerden biri fire vermiş, atık plastik. Ancak yerleştirme içinde bambaşka bir forma dönüşmüş, taşa benziyor. Günümüzde hangi malzemenin aslında ne olduğu, nasıl bir geçmişi olduğu ve nereden geldiği gibi konular karmaşık bir hâl aldı. İzleyiciye bunu da düşündürüyor. Berna Dolmacı’nın eseri resimsel bir çalışma, ancak geleneksel anlamda fırça ve boya ile değil, kahve, kına, vs gibi organik malzemelerle resmetmeyi seçiyor. Sanatçı inorganik bir malzeme yerine, hurda kağıt kullanıyor. Bu da sürdürülebilir bir tercih ve ekolojik dengeyi destekliyor. Sergide kullanılan malzemelerin çoğu biyobozunur malzeme, doğadan alındığı gibi doğaya dönüyor. Bu döngü ekosistemin devamlılığını sağlıyor.

Yeryüzü Halleri sergisi, Birhan Keskin’in 22 yıl önce yayımlanan şiir kitabından ilham alıyor. Keskin’in şiirlerindeki ekolojik temaları sanatçılarınız işlerine nasıl yansıttı?

“İçimdeki yeryüzü konuştukça anlıyorum ki, bölünmüş bir hatırayım ben dünyaya dağılan.”

Sergi kataloğu yazarlarından akademisyen Ezgi Hamzaçebi “Varoluş Aralığında Yeryüzü Halleri” isimli makalesinde bu dizelerle ilgili şöyle yazıyor: “…dizeleri, insanın ve yeryüzünün sınırlarının iç içeliğine işaret eder. Dolayısıyla bu ifadeler, insan olmakla özdeşleştirilen bilme ve var olma biçimlerinin geçerliliğinin silinmeye başladığının göstergesidir. Buradaki öznenin, kendisini evrenin merkezine koyan, sonsuz yaşam ve iktidar arzusuyla tanrılığa öykünen bir insan algısı yerine, kendi bedeni başta olmak üzere, evrendeki diğer yaşam formlarıyla farklı bir ilişkilenme modeline doğru yönelen bir varlık anlayışı inşa etmeye çalıştığı söylenebilir.

Birhan Keskin’in 22 sene önce basılan kitabı Yeryüzü Halleri insan merkezci etiğin ötesinde, post-hümanist bir yaklaşım taşıdığından söz edebiliriz. Bu kitap, insan olmayan varlıkların temsili, ekolojik etik ve duyarlılık gibi konuları gündeme getiriyor. İnsan, insan olmayanı nasıl anlar ve anlatır gibi sorular sadece edebi değil güncel sanatın da konusu. Sergideki eserler Birhan Keskin şiirlerinin birebir yorumlaması ya da görsel karşılığı değil. Daha çok şiirdeki farklı iç seslerin, perspektiflerin ve doğayla ilişkilenme yollarının sergide yer alan sanatçılarla ortaklaşması diyebiliriz.

Previous Story

Contemporary Istanbul 19. Edisyon

Next Story

Kadınlık, Aşk ve Kayıpla Yüzleşme

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.

Verified by MonsterInsights