Yazlık Sinema 1 Gazete Kadıköy

Yazlık Sinemalar

Televizyonun henüz hayatlarımızı ele geçirmediği ve bizleri evlerimize sıkıştırmadığı 60’lı ve 70’li yıllarda yaygın olan yazlık açık hava sinemaları, bir neslin en önemli sosyalleşme mekânlarını oluşturmaktaydı.

//

Sinemayı, sinema yapan en önemli unsurlardan biri şüphesiz ki seyirci deneyimidir. Karanlık bir ortamda büyük ekrandaki aksiyonları hareketsiz bir şekilde izleyen seyircinin deneyimi, aslında rüya görmekten çok da farklı değildir ve sinemayı büyülü bir sanat kılan şey tam da bu gerçek-hayal çizgisindeki ikircikli yapıdır. Bu nedenle, filmlerin izlendiği mekânların koşulları ve atmosferi büyük önem arz etmektedir. Kültürel Çalışmalar ve Sinema alanında literatüre çok değerli çalışmalar kazandıran Prof. Dr. Serpil Kırel, sinema salonlarının mekânsal önemini şu sözlerle vurgular: “Sinema salonlarının ve filmlerin kendilerine ait bir büyüsü vardır. Seyirci film izlemek için sinemaya gitmek yani evinden çıkmak zorundadır. Sinema salonu seyircinin kendisini yaşadığı hayattan sıyırmasına yarayan sihirli bir alandır ve her fırsatta oraya sığınılır” (2005). Kırel’in sinema salonlarının ve kolektif film izleme deneyiminin altını çizdiği bu sözler, ne yazık ki, günümüzün standart koşullarından oldukça uzaktır.

Yazlık Sinema. Fotoğraf: Gazete Kadıköy

Yazlık Açık Hava Sinemaları

Dijital platformların giderek daha da büyümesi ve birçok filmin bazen salonlara dâhi uğramadan bu platformlar aracılığıyla evimize misafir olması, film izlemek için evden çıkmayı ve gerçek hayattan bir nebze de olsa uzaklaşmayı başaran seyirci deneyimini büyük ölçüde değiştirerek büyülü alanı oldukça daraltmıştır. Halbuki sinemadan sokağa çıkmanın verdiği heyecanın, filmler hakkında yapılan ayaküstü fikir alışverişinin ve belki sonrasında içilen bir fincan kahvenin sinemanın da ötesinde sosyal bir kültür oluşmasında önemli bir rolü olduğu yadsınamaz. Bu noktada, sinemanın büyüsüyle sosyalleşme pratiklerinin en güzel örneklerinden biri de günümüzde artık nostaljik bir fenomene dönüşen yazlık açık hava sinemalarıdır.

Televizyonun henüz hayatlarımızı ele geçirmediği ve bizleri evlerimize sıkıştırmadığı 1960’lı ve 70’li yıllarda oldukça yaygın olan yazlık açık hava sinemaları, bir neslin en önemli sosyalleşme mekânlarını oluşturmaktaydı. Kapalı sinema salonlarının aksine çok daha az maliyetli olması sebebiyle de giderek yaygınlaşan bu sinemalar, insanların evden çıkarak bir araya geldiği ve sanatsal bir yapıta kolektif bir şekilde katılım sağladığı birer sosyalleşme mekânı olarak dikkat çekmektedir. Prof. Dr. Hasan Akbulut’un sinemaya gitmek ve seyir üzerine gerçekleştirdiği bir sözlü tarih çalışmasının (2014) katılımcılarından Banu Avar ise bu deneyimi şöyle tarif eder: “Bir defa benim çocukluğumdan sonra ve çocukluğumdan beri sinemaya gitmek çok özel yani hemen hemen tek eğlence araçlarından biriydi. Biz bir defa yazın açık sinemaya giderdik. Bu açık sinemaya gitmek, çok da rahat olmayan bir zamanda böyle 7-8 çocuğun birleşerek ellerine minderlerini alarak, yollarda Bağdat Caddesi’nde yürüyerek, Budak’a veya Çınar Sineması’na veya İkizler’e, çok büyük bir keyifti. Sinema çok önemli eğlence ve kültür aracıydı o dönemde” (1954, İstanbul). Ailecek veya arkadaşlarla toplanıp film izlemeye gitmenin belki de en önemli sosyalleşme aracı olduğu bu dönemde, yazlık açık hava sinemaları tabii ki de sadece İstanbul’a özel bir kültür değildi.

Sarı Yaz Sinema Günleri Fotoğraf: Bodrum Belediyesi
ArtDog Istanbul 23. Sayı200,00Temmuz – Ağustos 2024

“GÜNEŞ, DENİZ, KUM VE SANAT” Sayısı

ArtDog Istanbul basılı dergi satış noktalarını görmek için tıklayın.

Kapak Fotoğrafı: Sucuk & Bratwurst, Sand Ca(r)stle, fiberglas, 120x2x0.9 metre, 2024, Mercedes Benz ve PİLEVNELİ iş birliği

Başarılı
İlginizi çekebilir:  Dansın ve hareketin dönüştürücü gücü

Toplumsal Belleği Yansıtan Kültürel Bir Değer

Kapalı salonların yetersiz kaldığı İstanbul dışındaki birçok şehirde de oldukça yaygın bir pratik olan yazlık sinemalar, özellikle Ege Bölgesi’nde oldukça popülerdi. İzmir – Karşıyaka’da yer alan Cihan ve Şan Sinemaları, Beyazıt ve Hayal Sinemaları, Melek Sineması ve Holivud Sineması gibi önemli mekânlar hakkında anılara ve dönemin seyirci yorumlarına sosyal medyada ve blog sitelerinde rastlamak hâlâ daha mümkün. Basmane’de yer alan Güneş Sineması ise yapılan araştırmalardan adına en çok rastlanan yazlık sinemalardan bir diğeridir; fakat 1960 yılında açılan ve 5000 kişilik seyirci kapasitesine sahip olan Büyük Şenocak Açık Hava Sineması en büyük perdeye sahip olmasıyla meşhur olmuştur. Seyircilerin kendi yemeklerini getirebildiği gibi 75 kuruş gibi bir ücret karşılığında film izlemenin yanı sıra kukla ve atraksiyon gösterileri de izleyebildiği bu salonun Tepecik ve Gürçeşme ilçelerinde yer alan yazlık sinemalarla da bir rekabet içinde olduğu belirtilmiştir (Kaya, 2017). Bu bağlamda ortaya koyulabilir ki yazlık açık hava sinemaları sadece birer film izleme mekânı değil; aynı zamanda çeşitli sanatsal aktivitelerin ve eğlencelerin yer aldığı, insanların sosyalleşmek için bir araya geldiği ve var olduğu dönemlerin toplumsal belleğini yansıtan tarihi ve kültürel bir değerdir.

Gümüşlük Film Gösterimi. Fotoğraf: Habertürk

Sinema, Nasıl Bir Sosyalleşme Aracına Dönüşür?

Günümüzde ise bu kültürel değerin, özellikle İstanbul’da ve Ege illerinde, yeniden canlandırılmaya çalışıldığı gözlenmektedir. Bağımsız ve yerel film festivalleri başta olmak üzere belediye faaliyetleri ve dernek kuruluşları da bu konuda adımlar atarak kolektif bir film izleme deneyimini yeniden yakalamaya ve bu kültürü devam ettirmeye çalışmaktadır. Sinema ve Televizyoncular Meslek Birliği tarafından yürütülen Uluslararası İzmir Film Festivali, İzmir’in 30 farklı ilçesinde ücretsiz açık hava gösterimleri gerçekleştirirken; Bodrum Belediyesi, “Bodrum Köyleri: Sarı Yaz Sinema Günleri” adıyla açık hava film kültürünü yaşatmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda İzmir’de yer alan Karaca Kültür Merkezi ve Bodrum’da faaliyet gösteren Gümüşlük Akademisi de yazları güncel olarak açık hava film gösterimleri düzenleyen kurumlardır. Yazlık sinemaların ve sezonluk açık hava gösterimlerinin daha çok Ege şehirlerinde veya turistik bölgelerde yer almasının ya da bu noktalarda daha fazla faaliyet yapılmasının altındaki sebepler tatil mekânları olmasıyla ilişkilendirilse de geçmişteki sosyo-kültürel deneyimlerle belli noktalarda ayrıştığı da tartışılmaktadır. Geçmişte özellikle kadınların ve çocukların kamusal alana yeniden dâhil olmasını mümkün kılan ve sınıfsal farkları eriterek kolektif bir fenomen yaratan yazlık sinemaların ülkenin diğer bölgelerinde de canlandırılması ve halka açık bir etkinlik olarak sunulması bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır; fakat artık televizyonun bile pabucunun dama atıldığı ve akıllı telefonların bizi esir aldığı bir çağda “Film izleme deneyimi nedir?” ve “Sinema, nasıl bir sosyalleşme aracına dönüşür?” gibi sorular da kaçınılmazdır.

[Referanslar]
Akbulut, Hasan. (2014). “Sinemaya Gitmek ve Seyir: Bir Sözlü Tarih Çalışması”. Elektronik Mesleki Gelişim ve Araştırma Dergisi.
Kaya, Dilek. (2017). “Eski İzmir Sinemaları ve Yıldız Sineması: Mekân, Toplum, Seyir”. sinecine.
Kırel, Serpil. (2005). Yeşilçam Öykü Sineması. Babil. 

Previous Story

Mike Berg’le “Buraya Nasıl Geldik?”

Next Story

Tiyatronun Tavanı Semâ

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.