Vito Manolo Roma: “Bilinçaltım Çalıştı, Ellerim Tercüman Oldu”

/

Çukurcuma’da bir evin oturma odasında, sadece randevu ile gezebileceğiniz bir sergi:“69 Days to Handle with Vito Manolo Roma”.

İtalyan illüstratör ve sanatçı Vito Manolo Roma‘nın 8 çiziminin sergilendiği bu ‘DIY sergi’nin hikayesi de oldukça ilgi çekici : Vito Manolo Roma’nın şubat ayında Milan’dan İstanbul’a gelişinden kısa bir süre sonra Covid-19 pandemisi patlak veriyor ve evde karantina dönemi ile seyahat kısıtlamaları başlıyor. Sanatçı, sergilenen işlerini yabancı bir ülkede geçirdiği 69 günlük karantina sürecinde üretiyor.

Küratör, eğitmen ve yazar Metin M. İlktekin’in ‘ev sahipliği yaptığı’ :”69 Days to Handle with Vito Manolo Roma”, sergilenme yöntemi ile de mekan ile farklı bir ilişki kurduğumuz ve yalnız geçen bu sıra dışı karantina dönemini yansıtıyor.

Eserlerin odağında ise gerçeklerden kaçış kavramı ile her günün/ gündelik olanın varoluşsal sıkıntısı ve ölçülmezliği yer alıyor.

Posterden illüstrasyona resimden baskıya farklı medyumları deneyimlemeyi seven bir tasarımcı. Aralarında Birmingham, Milano, Verona’nın yer aldığı Avrup şehirlerindeki sergilerinin yanı sıra New York’taki the Jewish Museum’daki “The Arcades: Contemporary Art and Walter Benjamin”de yer almış; 2019’da ise Big Baboli Şarküteri’de işlerini beğeniye sunmuştu.

Vito Manolo Roma ile “69 Days to Handle with Vito Manolo Roma” sergisini, İstanbul’da geçen karantina sürecini ve gelecek projelerini konuştuk.

* İstanbul’da geçirdiğiniz 69 günlük karantina sürecinde zihninizi ağırlıklı olarak meşgul eden sorular ve konular neler oldu? Bu sıra dışı deneyimi nasıl tarif edersiniz?

Aslına bakarsanız Covid-19 pandemisi alarmı verildiğinde ve dış dünyadan kısmi/tamamen soyutlanma başladığında, durumu bir hayli olumlu karşıladım. Tabii ki şaşırdım, herkes gibi normalin dışında bir biçimde yerimden edilmiştim ama aklıma ilk gelen, ‘dünyanın uzun bir süredir böyle bir araya ihtiyacı olduğu’ idi.  Özellikle stres ve normalde kendimize ayırdığımız o çok kısıtlı zaman dolayısıyla…

Caddelerin sessizliğinden, herhangi dikkat dağıtıcı bir unsur olmadan kendimle baş başa kalabilme/temas içinde olabilme halinden keyif almaya başladım. Ve normalde kaçtığım taraflarımla yüzleşmeye… Panik olmamaya; zihni, bedeni negatif etkileyen diğer psikolojik durumlara odaklanmamaya çalıştım.

“Türkiye Bana İlham Veriyor”

* İşleriniz ‘gerçeklerden kaçma’ kavramını ve gündelik olanın sıkıntısını merkeze alıyor. Üretim sürecindeki psikolojinizden bahsedebilir misiniz?

Ben bir ‘imge koleksiyoneri’yim. İzlemeyi ve gözlem yapmayı okumaktan daha çok seviyorum. Üretim yapacağım zaman, görsel arşivimi açıyorum. Her birini gözden geçiriyor, tek tek hepsinin üzerinde duruyorum :Portreler, posterler, albüm kapakları, illüstrasyonlar, eski eserler… Ve fikirlerin gelmesini bekliyorum. Ya da bir görseli, anlamını bütünüyle değiştirecek birkaç değişiklik yaparak ele alıyorum. Öte yandan, bazı zamanlar kendim için ya da eseri görecek kişiler için geçerli olduğunu düşündüğüm bazı fikirleri dışa vurmak istiyorum. O düşünceden hareketle üretiyorum. Bu 69 günlük süreçte de böyle oldu. Ortaya çıkanların, o dönemdeki ruh halimi temsil ediyor oluşunu inanılmaz buldum. Dolayısıyla bilinçaltımın çalıştığını, ellerimin ise tercümanlık yaptığını söyleyebilirim.

İlginizi çekebilir:  Taipei Bienali Küratörleri Mekânlarını Planetaryuma Çevirdi

* Salgın gibi hayati bir sağlık riski varken, bir de başka bir ülkede ‘kapalı’ kalmak nasıl bir deneyimdi? Sanat, tüm bu çılgınlığın ortasında sizin için bir sığınak oldu diye görebilir miyiz?

Kesinlikle. Çocukluğumda yeteneklerimi keşfettiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. Tüm seçenekler arasından çizimi seçtim ve çizim yapmak hoş olmayan, rahatsız ruh hallerinin üstesinden gelmeme yardımcı oldu.  Milan’da arkadaşlarımı ve Soul Finger adlı müzik projemi geride bırakmıştım ama bazı İtalyan gerçeklikleriyle yaşamaya devam ettim. Dolayısıyla bir yanımın İtalya’da olduğu söylenebilir. Freelancer olmanın avantajı, istediğiniz yerden çalışabiliyorsunuz ve Türkiye bana çok fazla ilham veriyor. Ayrıca Akdeniz ülkesi olması da beni evimde hissettiriyor.

“İhtiyacım Olan ‘Kendimi Şaşırtmak'”

* İşlerinizin izleyicide nasıl bir etki bırakacağını düşünüyorsunuz, sizce hangi hisleri uyandıracaklar?

Bilmiyorum, sanırım bilmeyi de istemiyorum. Üretirken, bu kısmı düşünmüyorum, üzerimde başkalarının takdirine ilişkin sınırlamalar olmasını istemiyorum. Bence bu sonuç adına büyük bir sınır, ve her zaman sizi ya da yaptığınız işleri beğenmeyen birileri olacak. Ama bu iyi bir şey! İyi bir şey çünkü yaratmaya ve dolayısıyla kendini şaşırtmaya teşvik edici. Burada, ihtiyacım olan ilk şey ‘kendimi şaşırtmak’ oldu.

Yazın Bodrum ve Çeşme’de, Ekimde İstanbul’da Sergi Açacak

* Şu anda üzerinde çalıştığınız başka projeler var mı?

Metin M. İlktekin ile birlikte  Çeşme ve Bodrum’da gerçekleşecek küçük ölçekli başka bir sergi üzerinde çalışıyoruz. Yine kağıt üzeri işlerim olacak, fakat bu kez daha büyük bir formatta… Ekim ayında ise İstanbul’da kişisel sergimi açacağım.

Onun dışında her zaman olduğu gibi grafik ve tasarımla ilişkili projelerimi sürdürüyorum. Şu anda bir şarap etiketi serisi üzerine ve bir plak dükkanının iç tasarımı üzerine çalışıyorum.  Her şeyi ellerimle yaratacağım, bar tezgahının seramik karo serisini bile.. Müşterilerimin özgün parçalara sahip olmaları hoşuma gidiyor.

Vito Manolo Roma’nın “69 Days to Handle with Vito Manolo Roma” sergisi ile ilgili ayrıntılı bilgi için: 

Metin M. İlktekin: www. instagram.com/monsieurpastis

Vito Manolo Roma: www.instagram.com/vitomanoloroma

Previous Story

“Arabaya Servis” Müze

Next Story

Tasarımcılar İçin Açık Çağrı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.