Hakan Gürsoytrak’ın Velhasıl adı altında topladığı işleri EVİN Sanat Galerisi’nde 15 Ekim-15 Kasım tarihleri arasında izleyiciyle buluştu. Son dönem tuvallerinin yanı sıra başta 2014 tarihli Kara sergisinden hemen sonra üretilen çalışmalar ile 2018 tarihli İstif sergisinden derlenen kolajlar olmak üzere, sanatçının uzun soluklu eserlerini mercek altına alan Velhasıl, sanatçının bir hüt hüt kuşuymuşcasına izleyiciyi toplumun çeşitli katmanları üzerine düşünmeye davet ettiği bir yolculuktu.
Gürsoytrak’ın Velhasıl sergisindeki eserler kabaca sekiz başlıkta incelenebilir: “koram” resimleri, “akvaryum” resimleri, “sepetliler”, kadın dayanışması, resmi arz-talep, göçmenler, semaverler, kolajlar. Bir de tümünden bağımsız müstakil bir eser var ki adı Ziyade Apartmanı.
“Koram” Resimleri
Sanatta, formların düzenli oranlarda yatay ve/veya dikey düzlemde derecelendirilmelerini, simetrik veya asimetrik olarak kademelendirilmelerini esas alan, böylece nesneler arasındaki hiyerarşiyi göstermeyi amaçlayan Koram İlkesi (Coram Principle), Hakan Gürsoytrak’ın, özellikle Meclis olmak üzere, Saadetin Zinciri ve Can Sepet-Sepet Neşesi gibi pek çok yapıtında öne çıkıyor.

80’e 100 ebadında, yağlıboya olarak tasarlanan Meclis’te yer alan dört figürün yan yana ve yukarıdan aşağıya düzenli ölçülere sıralanması yapıtın koram ilkesi ışığında yapılandırıldığını gösteriyor. Resmin üst palyasında üç figürün yan yana sıralanarak arkada ve/veya önde konumlandırılması, ardından tek bir figürün sağda, alt palyaya yerleştirilmesi milletvekilleri oldukları anlaşılan bu karakterlerin hiyerarşik konumlarını yansıtmada belirleyici bir tavır. 29’a 41 ebadında ve kâğıt üzerine toz pastel olarak tasarlanan Saadetin Zinciri’nde ise formların düzenli oranlarda yapılandırılması, kurguyu oluşturan oyuncak araba dahil yedi figürün biri en önde olmak üzere yan yana ve farklı oranlarda sıralanmasıyla oluşturulmuş. Aynı şekilde; 50’ye 70 ebadında, kâğıt üzerine renkli kalemle çalışılmış Can Sepet-Sepet Neşesi’nde anne, baba, üç çocuk ve bir köpekten oluşan altı figür yine farklı ölçülerde, yan yana ve arkalı önlü sıralanıyor.
Türdeş veya birbiriyle bağıntılı figürleri farklı oranlarda derecelendirme; Can Sepet-Sepet Neşesi ya da Saadetin Zinciri’nde, Meclis’te görüldüğü gibi bürokratik bir hiyerarşiye değil daha çok farklı toplumsal sınıflara mensup aile üyeleri arasındaki dengelere göndermede bulunurken bu gönderme iktidar aygıtının temsilcilerindeki bariz hiyerarşiden daha muğlak bir güç dengesini yansıtıyor. Saadetin Zinciri’nde yapıtın en solunda, sağdaki diğer figürlere göre daha heybetli çizilen karakterin oransal üstünlüğü bu figürün diğerlerinden daha iktidarlı bir pater familias (aile reisi) olduğunu imliyor.
Meclis’te seçilen koyu renk skalasının tersine, Saadetin Zinciri ve Can Sepet-Sepet Neşesi’nde açık tonların hâkim olduğu bir renk paletine gidilmiş. Üç yapıtta kullanılan malzemelerin farklılığı (ilkinde yağlıboya, ikincisinde toz pastel, üçüncüsünde renkli kalem), resimlerin konularına göre belirlenmiş.
“Akvaryum” Resimleri
Velhasıl’da, koyu tonların sıcak ve soğuk değerlerinden çok, açık ve sıcak tonlu renk değerlerinde çalışılan desen araştırmalarına yer veriliyor. Sanatçının deyimiyle aslında “Kara sergisindeki daracık ton aralığının bariz bir devamlılığı olan” bu araştırmalar hâliyle Kara resimlerinden hemen sonra ortaya çıkmış. “Akvaryum” serisi olarak da tanımlanabilen; Hakan Gürsoytrak’ın Korona salgınında, evinin penceresinden bir akvaryuma bakarmış gibi izlediği sokak ve ev içi hikâyelerinden mürekkep. İsimleri bu nedenle “akvaryum.”
Küçük boyutlu, ahşap çerçeveli, sergide ardışık olarak yerleştirilen “akvaryum” resimlerinden Tenha ve Overlok gibi örnekler kâğıt üzerine toz pastel uygulanarak 2019’da yapılmış. 29’a 41 ebadında sarıdan sütlü kahveye renk değerlerinin baskın olduğu, mavinin ve pembenin sıcak ve soğuk tonlarının resmin ikincil renklerini oluşturduğu bir enteriyör olan Tenha, koltuğa ilişmiş bir kadının melankolik duruşunu yansıtıyor. İsimsiz (2010), sarının (pembeye çalan tonunun) hâkim olduğu bir diğer enteriyör olurken Kovan’da (2019) mavi ile dengelenen üçüncü bir “sarılı” resim.

Serinin Overlok adlı işinde ise sarı tonlarının tersine mavinin baskın olduğu renk değerleri benimsenmiş. Gri ve beyazın ikincil renkler olduğu Overlok’ta tezgâhta overlok çeken bir işçi kızın kurgunun protagonisti olduğu görülüyor. Uzaktan bakıldığında kimi nesnelerin blok lekeler biçiminde öne çıkması, bu nesnelerin renklerinin koyulaştırılması ve sınırlarının belirginleştirilmesiyle elde edilmiş. Anılan mavinin gri blok lekelere dengelendiği bir başka eser ise Overlok’taki dikiş diken işçi kız motifinin bir başka örneği olan İşsizlik Oranı (2019).
Sepetliler, Semaverler, Göçmenler
Serginin “sepetliler” olarak tanımlanabilecek işlerinin başlıkları genellikle sepet sözcüğünün türevlerinden ve sepetle ilintili tamlamalardan oluşuyor: Sarı Sepet (2024), Şen Sepet (2024), Kış Sepeti (2025), Sepetçi (2025), Sepette (2024), Yılın Sepeti (2025) ve Sepet Havası (2025). Bu seri aslında, kovaları, halıları, çocukları ve kimi zaman köpekleriyle iki ya da üç tekerlekli eski tip motosikletler üzerinde maaile bir yerden bir yere giden (belki de taşınan) taşra ailelerini gösteriyor. Kâğıt üzerine füzen ve plastik boyayla çalışılan Sarı Sepet, biri köpek olmak üzere sanki fotoğraf çektirirmişçesine gülümseyen yedi figürden mürekkep. Kompozisyonda figürlerin arkalı önlü sıralanışı aralarındaki hiyerarşiyi gösterme kaygısını taşımıyor. Benzer şekilde, eski tip motosiklet üzerinde üç çocuklu bir aileyi gösteren Gitgide, ayrıca semaverler serisinin tamamı füzen kalemle hazırlanmış.

Buna karşılık Sen Sepet, Sepetçi, Sepette, Yılın Sepeti ve Sepet Havası, yine motosiklet üzerinde cümbür cemaat seyir halinde olan bir grup insanı füzen yerine renkli kalemle, genellikle açık kırmızıya çalan turuncu lekelerin öne çıkarıldığı bir üslupla aktarıyor. Erkek figürlerin çehrelerinde görülen ise kimi zaman kayıtsızlık, genellikle umut, çoğu zaman sevinç. “Göçmenler” serisi olarak tanımlanabilecek, kâğıt ya da kanvas üzerine uyarlanan tek figürlü yapıtların çehreleriyse kayıtsızlık dolu.

Kadın Dayanışması ve Resmî arz-Talep
Az gelirli muhafazakâr kadınlar arasındaki dayanışmayı yansıtan ve serginin en çarpıcı işlerinden biri olan Kadın Kolları (2025) ve resmi dairede bir arz-talep vesilesiyle toplananların kurgulandığı İstatistikler, Velhasıl’ın kalabalık figürlü kompozisyonlarından ikisi. Resmî arz-taleple ilintili bir başka çalışma olan, tuval üzerine yağlıboya Evrak Kabul İşlem Takip’te (2024), Tenha’da izlenen sarı ton, trabzan imgesiyle kompozisyonu ikiye bölüyor ve Hakan Gürsoytrak’ın Akarsu adlı işinde de görülen merdiven imgesine yer veriyor. Aynı tema, ayrıca, Makam Odası (2024) isimli çalışmada konu ediliyor.

Kolajlar
EVİN’deki üç kolaj aslında ressamın İstif çalışmalarının bir devamı. Kırtasiye nesneleri, zarflar, tek renkli ince kartonlar ya da ambalaj kağıtları gibi nesnelerin mukavva üzerinde bir araya getirildiği kolajlar aslında yakın geçmişin bellek kayıtları. Kırtasiye nesneleri -kimi zaman bir defter, bir gönye- ressamın Kara sergisinde de keyfine varılan imgelerdi. Bu imgeler bizi ressamın atölyesine çekmiş; çalışma masasından pabuçlarına, iskemlesinden yastıklarına kadar sanatçının has odasına konuk etmişti. İmgeler kendini gümüş tepside göstermemiş, koyu tonların sıcak ve soğuk değerleriyle bezeli katmanları ardında flulaşmıştı.

Ziyade Apartmanı
Son olarak, 60’lı yıllardan itibaren tasarlanan makbul kent kurgusunun dışında yer alan bir üçüncü mekân olan Ziyade Apartmanı (2024), serginin en boyutlu ve göze çarpan işi. 220’ye 165 ebadında ve tuval üzerine yağlıboya olarak hazırlanan çalışma, kiremit renginin açık ve koyu tonlarının hâkimiyetinde mavi ve gri arasında devinen bir renk skalasında seyrediyor. Ziyade Apartmanı, sanatçının toplumsal hayatın kırılma noktalarını kentin varoşlarında konumlanan bir yapı üzerinden aktardığı en çarpıcı iş olarak serginin eleştirel kent sosyolojisi için bereketli bir okuma alanı sunarken makbul kent kurgusunda “tahayyül edilen” ve “gerçekleştirilen” arasındaki zıtlığı gösteriyor ve izleyiciyi bu zıtlık üzerine düşünmeye davet ediyor.


