Dünyaca ünlü Hollandalı ressam Vincent Van Gogh, hem hayatı hem de eserleriyle on yıllardır insanların ilgisini çeken sanatçıların başında geliyor. Hakkında pek çok film çekilen, kitap yazılan ressamın eserlerini görmek için, her yıl binlerce sanatsever başta Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi olmak üzere çeşitli sanat kurumlarını ziyaret ediyor. Artnews, aralarında Van Gogh Müzesi ve Londra’daki National Gallery’nin de olduğu sanat kuruluşlarından bu alanda uzman 8 küratöre bir soru yöneltti: “Van Gogh eserlerinden hangisi sizin favoriniz?” dedi. İşte uzmanların yanıtları…
Nienke Bakker – Van Gogh Müzesi, Amsterdam, Hollanda
“Wheatfield with a Reaper”
“Van Gogh, güneşin aydınlattığı bu araziyi, Fransa’da Saint-Rémy-de-Provence’taki bir akıl hastanesine gönüllü olarak yattığı dönemde resmetti. Oldukça zor ve yalnız olduğu bu döneminde, iyileşmesine yardımcı olacağını umarak sanatına tutundu. Resim, birçok kez de resmettiği, kendi penceresinden görünen manzaranın resmi….. Tablodaki sembolizm de ayrıca güzel: Van Gogh için buğday doğanın sonsuz döngüsünün sembolüydü. Oraklı çiftçideyse ölümün suretini görüyordu. ‘Bu anlamda insanlık da çiftçinin biçtiği buğdaylar.’ Ama bu ölümde üzücü bir şey yok, gün ışığında, güneşin her yeri altın ışığıyla kapladığı bir anda gerçekleşiyor.”
Renske Cohen Tervaert – Kröller-Müller Müzesi, Otterlo, Hollanda
“Country Road in Provence By Night”
Bu eser, sanatçının Provence’taki son eserlerinden biri, Saint-Rémy’deki hastaneden ayrılmadan kısa süre önce yapmış. Saint-Rémy’nin son hatırlatması ve orada kaldığı süreçteki izlenimlerinin bir özeti…. Çok romantik ve aynı zamanda tamamen ‘Provence’a özgü’.”
Katie Hanson – Boston Güzel Sanatlar Müzesi, ABD
“Ravine”
“1889 sonbaharında Van Gogh, Provence’taki akıl hastanesinin yakınlarındaki dağ geçidini resmetti. Sanatçı geçidi melankoli ve yabani kelimeleriyle betimliyor. Bence de bu sözler eserdeki kısıtlı renk paleti ve enerjik fırça darbeleriyle çok uyumlu…. “Ravine”in bir sırrı daha var: Sanatçı tuvali yeniden kullanmış; “Wild Vegetation”ın üzerine resmetmiş. Yakından bakarsanız alttaki resmin dokusunu görebilirsiniz.”
Nicole Myers – Dallas Sanat Müzesi, ABD
“Landscape from Saint-Rémy”
“Saint-Rémy’deki ilk ayında Van Gogh’un sadece odasının sınırları içinde resim yapma izni vardı. Hastane dışına çıkmasına izin verildiği an, güçlü bir fırtına sonrası buğday tarlasını resmetti. Eser, sanatçıyı çizgi, renk ve biçimin yücelikle birbirine karıştığı, dışavurumsal gücünün doruklarında gösteriyor…. Özgürlüğün, yenilenmenin resmi ve en nihayetinde kendi korkunç fırtınası sonrası ayağa kalkma umudunun resmi.”
Christopher Riopelle – National Gallery, Londra
“Irıs”
“Favori Van Gogh eserim, ilk gördüğüm eser; çocukken Kanada’da National Gallery of Ottawa’da gördüğüm “Iris”. Saint-Rémy’deki bahçede resmettiği iris çiçekleri eserlerinden sadece bu açmış bir tek çiçeği gösteriyor…. Bu tabloyu bir umut bildirisi, vekil bir otoportre olarak görmemek zor.”
Jill Shaw -Detroit Sanat Enstitüsü, ABD
Self Portrait (1887, Detroit Institute of Arts)
“…. Eser benim için özellikle kaynağı sebebiyle önemli. Detroit Sanat Enstitüsü 1922’de “Self Portrait”i satın aldığında, eser Amerika’da bir kamu müzesinin satın aldığı, Van Gogh’a ait ilk eserdi.”
Susan Stein – Metropolitan Sanat Müzesi, New York, ABD
“Wheat Field with Cypresses”
“Van Gogh’un “Wheat Field with Cypresses”ı daima cazibesini koruyor…. Arazinin özelliklerine hakimiyetiyle, Provence’ın karakterini ifade ettiğini düşündüğü tüm motifleri (serviler, zeytin ağaçları, buğday tarlaları ve dağlar) ele almaya uygun bir görüş açısı yakalayarak eseri tartışmasız bir kolaylık ve zevkle resmetmiş. Uzun servilerin zorlu yeşillerinden güneşin kavurduğu buğday tarlalarının ‘şeytani’ sarılarına, sanatçının dikkatini çeken her konu ya da engel dinamik fırça darbeleriyle uyumlu bir bütün haline getirilmiş…”
Gay Tinterow -Güzel Sanatlar Müzesi, Houston, ABD
“The Rocks”
“The Rocks” harika ve özgün, nevi şahsına münhasır bir resim. Harika çünkü sanatçının çığır açıcı kamış kalem çizimlerinden elde ettiği, sıra dışı fırça darbeleri çeşitliliğine sahip… Fakat bu resimle ilgili en çok sevdiğim şey, renkler: ‘Erimiş dondurma rengi’ gökyüzüyle kontrast oluşturan kobalt mavileri, zümrüt yeşilleri, belirsiz turuncular… Van Gogh’un ıslak boya üzerine ıslak boyayı harmanlama tekniği nefes kesici. Esere her baktığımda gülümsüyorum.”
Çeviri: ÖZGE TABAK