I. Mahmud Han Çeşmesi öncesi, I. Mahmud Han Çeşmesi sonrası

Uçup Gitmesin Diye

//

“Sahiplen, Koru, Aktar” mottosuyla 2021’den bu yana kültürel mirası koruma mücadelesinde ön saflarda savaşan Uçup Gitmesin, bugüne dek Kasımpaşa Hamidiye Sütun Çeşmesi, Kandilli I. Mahmud Han Çeşmesi, Kıztaşı/Markianos Sütunu’nun da aralarında bulunduğu eserleri kurtardı. Sanat tarihçileri, mimar ve tasarımcılar tarafından hayata geçirilen sosyal girişimi, kurucularından Müge Var anlattı.

Genç sanat tarihçileri, mimar ve tasarımcılar tarafından 2021 yılında hayata geçirilen sosyal girişim Uçup Gitmesin, kültürel mirasın korunmasına yönelik mücadelede ön saflarda savaşıyor. Gandhi’nin “Dünyayı değiştirmek istiyorsan, ilk önce kendinden başla” sözünü düstur edinen girişim, kültürel mirası koruma bilincini toplumun her ferdinin rahatça dahil olabileceği bir yöntemle aşılıyor. Uçup Gitmesin’in çalışma prensibi çok basit. Bakımı yapılmamış, onarılmamış, hasar görmüş bir kültür varlığının fotoğrafını çekip #uçupgitmesin konu etiketiyle paylaşmak veya Uçup Gitmesin’in sosyal medya hesaplarına göndermek yeterli. Gerisi Uçup Gitmesin ekibine emanet. Genç ekip konuyla ilgili gerekli tespitleri ve resmi kurumlara başvuruları yapıp süreci sonuna kadar takip ediyor. Bu arada başvuruyu yapan kişiye bilgi vermeyi de ihmal etmiyor. Bugüne dek Kasımpaşa Hamidiye Sütun Çeşmesi, Kandilli I. Mahmud Han Çeşmesi, Kıztaşı/Markianos Sütunu gibi kültürel değerleri “Sahiplen, Koru, Aktar” mottosuyla uçup gitmekten kurtaran girişimi, kurucusu Müge Var’dan dinledik.

Bir sosyal girişim olarak tanımlanmanızın ötesinde bu projenin arka planındaki isimleri, hikayeleri merak ediyoruz.

Hikâyemiz 2015 yılında bir sanat tarihçisi adayı olarak, Uçup Gitmesin’in şu anki bildiri aşamalarını bireysel olarak deneyimlediğim bir sürece dayanıyor. Süreç sonunda elde ettiğim olumlu sonuç ile o dönemde farklı alanlarda yürüttüğüm sosyal sorumluluk projelerine ‘kültürel mirasın korunması’ alt başlığını da ekledim ve aslında bu şekilde Uçup Gitmesin’in tohumları atıldı.

  • Uçup Gitmesin ne zaman, nasıl ve kimler tarafından kuruldu?

2017, 2018 ve 2019 yıllarında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde, şu an beraber aynı heves ve heyecanla bir arada olduğum birkaç arkadaşımın da yer aldığı bir ekiple “Kültürel Mirasın Korunmasında Farkındalık Yaratma” başlıklı seminerler düzenledik. Bu seminerlerle bini aşkın dinleyiciye ulaştık ve alanında çok kıymetli uzmanları ağırladık. Bu farkındalık hareketini topluma yaymak ve kültür varlıkları ile bireyler arasında kurulacak bağın bir parçası olmak için de 5 Nisan 2021’de Uçup Gitmesin’i kurduk.

  • Bu girişimi yaratmadaki motivasyonunuz neydi?

Farklı disiplinlerden bir araya gelen bir ekip olarak, kurguladığımız her projeyi farklı alanlardan ele alabiliyor ve çok yönlü bir şekilde ortak paydada buluşabiliyoruz. Sözün özü, bomba gibi bir ekibimiz var. Ben Müge Var, sanat tarihçiyim, aynı zamanda Uçup Gitmesin’in kurucu-yürütücüsüyüm. Ekibimizin kendi içinde çalışma grupları var. Görev dağılımımız kendi yetkinliklerimize göre şekilleniyor. Yüksek mimar Beril Oytun ve tasarımcı Zeynep Var, bizim tasarım ekibimizin üyeleriyken, ekibin sanat tarihçileri Melis Palanci, Özge Öztürk Kara ve Umut Karakaş proje ve içerik ekibi üyeleri. Profesyonel olarak AB Proje Koordinatörlüğü ve Danışmanlığı yapan Doğukan Doğan ise ekibimizin proje danışmanlığını üstlenirken, tasarımcı Sarp Öngör kreatif ve inovatif taraflarda projelerimize destek oluyor.

  • Uçup Gitmesin’in çalışma yöntemini anlatır mısınız?

İstanbul merkezli başlayan projemizin işleyişinde bir bildiri sürecimiz bulunuyor. Yaşadığı çevrenin farkında olan ve bu farkındalığı artırmak isteyen bireylerin, bir şekilde tahrip edilmiş ya da bakımsız bırakılmış kültür varlıklarının fotoğraf veya videolarını, proje iletişim kanallarına göndermesiyle, bildiri süreci başlıyor. Hedeflenmiş farkındalığın sağlandığı bu bildirinin ardından ilgili kültürel miras unsurlarının bakım ve koruma çalışmaları için gerekli tespitlerin yapılması ve yetkili kurumlarla iletişime geçerek proje uzmanlarının çalışmaları sağlanıyor. Daha sonra başvurular sonucu elde edilecek olumlu sonuç bireylerle paylaşılıyor ve bu tarifsiz duyguya biz de Uçup Gitmesin olarak ortağı oluyoruz.

  • Mottonuz “Sahiplen, Koru, Aktar”. Uçup Gitmesin bugüne dek bu motto çerçevesinde hangi eserleri sahiplenip korudu? Şimdiye kadar yapılan, uçup gitmeyen projelerden bahseder misiniz?

Uçup Gitmesin’e gelen her bildirinin bizdeki yeri çok kıymetli. Her bildiriyi dikkatle raporluyor ve takibini gerçekleştiriyoruz. Bunun yanı sıra her kültür varlığının geçirdiği süreç birbirinden tamamen farklı; bu sebeple her bildiri ekip için eşsiz bir deneyim oluyor. Biz süreç içerisinde yetkili kurumlardan aldığımız yanıtları ve bilgileri bildiride bulunan bireyle paylaşıyor, her süreçten başvuru yapan kişiyi de haberdar ediyoruz. Uçup gitmeyen ve şu an gerekli düzenlemeler yapılmış en iyi örneklerimizden bahsedecek olursak: Kasımpaşa Hamidiye Sütun Çeşmesi, I. Mahmud Han Çeşmesi ve bizi tüm süreciyle çok çok heyecanlandıran Kıztaşı/Markianos Sütunu… Ayrıca bize gelen 20’yi aşkın bildiri var ve bu eserlerin de takibini sürdürüyoruz.

  • Kültürel mirası koruma bilinciyle yola çıkmış bir sosyal girişim olarak bu mirası neden korumamız gerektiğini anlatır mısınız?
İlginizi çekebilir:  Korona Virüsü Kültür Sanata Bulaştı

Mahallemizde tarihi bir çeşme, memleketimizde gözlerimizi alamadığımız bir cami ya da dünyanın öbür ucunda görmek için yanıp tutuştuğumuz bir tapınak… Kültürel miras, bireye ailesinden kalan bir miras olmamakla birlikte, çağlar boyunca nesilden nesile emanet edilmiş bir olgular bütünüdür. Bu mirası sahiplenmek toplumsal sorumluluğumuz olmasının yanı sıra bir insanlık görevidir. Her yerde, her zaman söylerim: Nasıl bireylerin doğayla, çevreyle adı konulmamış bir bağı varsa kültür varlıklarıyla da arasında kalıcı, kuşaktan kuşağa aktarılacak bir bağ olmalıdır. Çünkü biz şimdi korumazsak, harekete geçmezsek yarın uçup gidebilirler.

Kurumların yanı sıra toplumun her bir ferdinin de kültürel mirası koruma bilincine sahip olması gerekiyor. Dediğiniz çok doğru. Bu noktada toplumun her kesiminden her yaştan insanın desteğine ihtiyacımız var. Biz de tam olarak böyle bir ihtiyacın farkındalığıyla bu projeyi hayata geçirdik.

  • Biz bireysel olarak ne yapabiliriz?

Bireysel olarak ilk yapacağımız şey çevremize bakmak, sonra da ben hiçbir şey yapamam diyerek görmezden gelmemek. Çünkü bu röportajı okuyan herkes artık biliyor ki bireysel olarak ya da Uçup Gitmesin ile iletişime geçerek yani bir şekilde harekete geçtiğinizde olumlu sonuçlar alabilirsiniz. Zaten bireysel adımlarla toplumsal hareketler gerçekleşecektir.

  • Toplum bu konuda nasıl bilinçlenir?

Mahatma Gandhi’nin dediği gibi: Dünyayı değiştirmek istiyorsan, ilk önce kendinden başla.

  • Kültür varlıklarını koruma konusunda belki de en zorlu süreç onarım yolunda yapılması gereken bürokratik işlemler oluyor. Siz bu konuda zorluk yaşadınız mı?

Yaşamadık desek yalan olur. Elbette her kurumun kendi çalışma takvimi ve planı var. Biz bu planlara dışarıdan dahil olarak bir taleple gidiyoruz. Doğal olarak süreç her zaman bizim beklediğimiz hızda olmuyor. Neyse ki sabırlı ve inatçı bir ekibiz.

  • Uçup Gitmesin 2023 yılında yeni bir döneme girdi. Yeni dönemde nasıl çalışmalar yürüteceksiniz?

Açıkçası çok heyecanlıyız. Geçtiğimiz ayları kuluçka dönemi olarak geçirdik. Bildiri sürecimizin yanı sıra yeni atölye programları ve projeler üzerinde çalışıyoruz. Özellikle kurumsal iş birliklerinin gündemde olacağı bir yıla giriş yaptık diyebilirim. Türkiye’nin yanı sıra özellikle Avrupa’da da iletişimde olduğumuz bazı STK ve benzeri kuruluşlar var. Hatta bize kültürel miras ambulansı diyorlar. Yeni dönemde başta Türkiye geneli ve sonra Avrupa’da da Uçup Gitmesin olarak var olmak ve proje işbirlikleri geliştirmek için çalışıyoruz.

  • Uçup Gitmesin’in kültür varlıklarının korunmasıyla ilgili girişimlerinin yanı sıra “Kendi Müzemizi Kurguluyoruz” adlı bir atölyesi de var. Bu atölyede neler yapılıyor?

Erasmus+ kapsamında Avrupa Birliği tarafından desteklenen ve Türkiye başta olmak üzere Polonya, İtalya, Sırbistan ve Hırvatistan’ın proje ortağı olduğu Trame Project’in proje danışmanı olarak ilk olarak Çatalca’da gerçekleştirdiğimiz Kendi Müzemizi Kurguluyoruz atölyemiz bizim göz bebeğimiz. Kültürel mirasın korunmasında çocukların bilinçlendirilmesini çok önemli buluyoruz. Farkındalık ve değişim yaratılmak istenen her alanda olduğu gibi kültürel mirasın korunması alanında da çocukların bilinçlendirilmesini çok önemli buluyoruz. Çocukların bir kültür varlığıyla en yakın temasa geçtiği yer olan müzeleri sevmeleri, koruma ve sergilemenin önemini anlayarak müze bilinci kazanabilmeleri için bu atölyeyi kurguladık. 14-17 yaş arası çocukların eşsiz hayal güçleri, yaratıcı fikirleri ve el beceriyle kendi müzelerini kurguladıkları atölyemizde, etkili grup çalışmaları ve çalışma sonrası sunumlarla etkileşimli bir çalışma alanı oluşturuyoruz. Böylelikle günün sonunda çocuklar müze kavramıyla somut bağ kurarak, bu konuda unutulmaz bir deneyim yaşıyor.

  • Bir sosyal girişim olarak resmi yetkililerden destek görüyor musunuz?

Uçup Gitmesin olarak bizim görevimiz, gelen bildirileri yetkililere ileterek ve sürecin takipçisi olarak gerekli çalışmaların yapılmasını sağlamak. O nedenle bu noktada resmi yetkililerin desteği bildiri sürecinin en önemli aşamalarından biri. Tabii ki onlardan destek görüyoruz, gerçekleşen her olumlu sonuçta onların desteği var. Ancak bu süreçte kültürel mirasın ve bizim daha fazlasına ihtiyacımız var mı diye sorarsak, cevabımız evet olacaktır.

Previous Story

YILLIK: İstanbul Odaklı Yazıları Bekliyor

Next Story

“Herkesin kültür ve sanata erişimini sağlamalıyız”

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.