Tehlikeli Olan Kim?

/

“Sual eylen bizden evvel gelene, kim var imiş biz burada yoğ iken”

Karacaoğlan’ın bu dizelerini ilk defa Aşıklı Höyük Dostları Derneği Başkanı Ferhat Boratav’dan duydum. Gerçekten bugün çok bilinmeyen Orta Anadolu’nun en eski köyü olan, pek çok ilkin yaşandığı Aşıklı Höyük sadece arkeolojik bir kazı alanı değil. Dönüp dersler çıkaracağımız bir insanlık mirası.

Aksaray’ın Gülağaç ilçesinde, Hasan Dağı ile Melendiz Çayı arasında yer alan Aşıklı Höyük, Orta Anadolu’nun bilinen en eski köyü. 10 bin 500 yıllık tarihe sahip Aşıklı Höyük, avcı toplayıcı dönemden yerleşik tarım düzenine geçişin hemen her aşamasının izlenebildiği bir kazı alanı. İlk beyin ameliyatının yapılması, koyun ve keçinin ilk kez evcilleştirilmesi gibi pek çok ilkin de yaşandığı bir arkeolojik yerleşim yeri.

Kazı çalışmalarının 32 yıldır devam ettiği Aşıklı Höyük’ün tarihi hâlen keşfedilmeyi beklerken, kazı çalışmalarını desteklemek, kültürel mirasın özellikle yerel halk tarafından benimsenmesini ve korunmasını sağlamak ve kazı alanının tanınırlığını artırmak için çalışan Aşıklı Höyük Dostları Derneği’nin çabalarıyla 10 bin 500 yıllık tarih sanatla buluştu. Avrupa Birliği’nin mali desteği ile hayata geçirilen “Ortak Kültür Mirası: Türkiye ve AB Arasında Koruma ve Diyalog-II (CCH-II) Hibe Programı” kapsamında desteğe değer bulunan proje kapsamında, farklı ülkelerden sanatçıların ürettiği eserlerle, Aşıklı Höyük’teki yaşam, insanlık tarihindeki önemli gelişmeleri de aktaracak şekilde sunuluyor. Şubat 2022’de Aşıklı Höyük izleğinde Tarihi Hüsrev Kethüda Hamamı’nda açılan sergi daha sonra İspanya ve İskoçya’ya gidecek. Türkiye, İngiltere, İspanya, ABD ve Kolombiya’dan 13 sanatçının farklı disiplinlerde ürettiği eserlere yer veren serginin eş küratörü Fırat Arapoğlu, Ferhat Boratav ve Mihriban Özbaşaran ile konuştuk. Serginin eş küratörü Gary Sansgter ile Ayşegül Sönmez konuştu.

Kış sayısının bir diğer ufuk açıcı konusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan ile Anadolu Ödülleri sonrası yaptığımızı röportaj. “Özgürlük kaçmak değil, Direnmektir” başlıklı röportajda Koçan’ın Bir Anadolu Bilgesi olarak portresini bulacaksınız. İstanbul’a ilk geldiğinde geceleri kâbus gören, küçükken Annesinin yanına verdiği tereyağı ile öküzünün boynuzlarını parlatan, doğayla iç içe yaşamayı yine o yaşlarda öğrenen, kahramanlık hikayeleri ile büyütülmüş bir Anadolu çocuğu… Bayburt’ta neredeyse kuş uçmaz kervan geçmez bir noktaya kurduğu Baksı Müzesi’nden sonra Anadolu Ödülleri ile bir pencere daha açtı hayatımıza Koçan. Esas amacı Anadolu’yu tanımlayan ve şimdilerde içini boşalttığımız masumiyet, vicdan, sürdürülebilirlilik, özgürlük gibi kavramları hatırlatmak. Koçan ile yaptığımız kapsamlı söyleşi Türkiye’nin en önde gelen aydınlarından biri olan bir Anadolu çocuğunun, yetiştiği toprakları aydınlatan bir Anadolu Bilgesi olarak Koçan’ın portresini koyuyor ortaya…

İlginizi çekebilir:  Baltimore Müzesi’nden Kadın Sanatçılara Anlamlı Destek

Ve kapak konusu “Tehlikeli Irk Kim?”  Yılbaşı öncesi Türkiye’de 4 yaşında bir çocuk Pit Bull saldırısı sonucu ağır yaralandı. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı ve sokak köpeklerinin yerinin barınaklar olduğunu ve belediyelerin onları toplaması gerektiğini söyledi. Pit Bull’lar zaten “tehlikeli ırk” kapsamında oldukları için kayıtlı olmayanlar ömürlerini artık barınaklarda geçirecekler. O günden beri ana akım medyaya çok yansımasa da sosyal medyada korkunç görüntüler dolaşıyor. Sokağa atılmış terk edilmiş bir sürü Pit Bull’un yanı sıra, yaka paça barınaklara götürülen köpeklerin videoları ve fotoğrafları insanın ruhunun çekilecek kadar acımasına sebep veriyor.

Uzaya çıkmayı düşünürken Orta çağ karanlığına boğulduğumuz şu günlerde, yılbaşı öncesinden beri verilen talimatla memleketin her yerinde insan zulmünün kurbanı olan masum köpeklerin yaşadığı haksızlıkları taşıdık kapağa. İnsan denen ve iklim krizi ve pandemi gibi çoğu felaketten sorumlu olan yaratık şimdide yüzyıllar önce evcilleştirdiği bu masum hayvana nasıl ihanet ediyor üzerine  düşünmek gerek. “Tehlikeli Olan Irk Kim?”  sorusuyla aynayı kendimize tutmanın zamanıdır diyoruz. Kapağa taşıdığımız konunun fotoğrafları Los Angeles’ta yaşayan ve çalışan Fransız sanatçı Sophie Gamand’a ait. Gamand’ın sanatsal pratiğinin odağında köpek ve insan ilişkisi var.

Fotoğraf, heykel, Artırılmış Gerçeklik yoluyla işler üreten Gamand ülkemizde son dönemlerde neredeyse şeytan ilan edilen zavallı Pit Bull’ları dünya genelinde barınaklarda fotoğraflıyor. “Tehlikeli olan ırk insandır!” diyen Gamand kapak fotoğrafının da bulunduğu “Pit Bull Flower Power” serisi için barınaklardaki 450’den fazla Pit Bull’u kafalarında el yapımı çiçeklerle fotoğraflamış. Hikâyelerini sosyal medya hesabında anlatarak bu köpeklerin yuva bulmalarına yardımcı oluyor ve köpeklerle ilgili kâr amacı gütmeyen kuruluşlara destek oluyor. Gamand aslında köpeklerin hikâyeleri aracılığıyla aslında insanlığımızı keşfetmek istediğinin altını çiziyor. Sanatçının “Pit Bull Flower Power” adlı serisi bugün dünya çapında Pit Bull’lar hakkındaki yanlış algıyı yıkmak için savaş veren en önemli kaynak ve platformlardan biri. Henüz ülkemizde emareleri görünmese bile tüm araştırmalar kanıtlıyor ki- esasında tehlikeli köpek ırkı diye bir şey yok. Köpeklerin olumlu ya da olumsuz davranışlarına sebep olan esasında insanlar.

10 bin 500 yıl öncesinde hiyerarşiden uzak eşitlikçi bir düzen kuran bir insan topluluğu, tüm imkansızlıklara rağmen hayalini gerçekleştirmiş bir Anadolu çocuğu, hayatı paylaştığı masum bir canlıya zülüm eden zihniyet…

“Tehlikeli” olan kim karar sizin…

Previous Story

“Gerçek Sevgi İz Bırakmaz”

Next Story

100 Picasso Fotoğrafı

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.