"Tasarımcının Notu" sergisinden görüntü, Salt Beyoğlu, 2024 Fotoğraf: Mustafa Hazneci

“Tasarımcının Notu” Kitabın Neresinde?

Salt’ın yeni sergisi “Tasarımcının Notu” Salt Beyoğlu’nda ziyarete açıldı. Sergi, 20. yüzyılın son çeyreğinde Türkiye’de grafik tasarım alanında yaşanan değişimi kitap üzerinden ele alıyor ve tasarımcının, bir aktörü olduğu “kitap”taki eksik anlatısını kurmayı amaçlıyor. Serginin küratörü Eda Sezgin ile konuştuk.  

/
İlginizi çekebilir:  Aynalar ve Masalları Buluşturan Koleksiyon

Salt Beyoğlu, Tasarımcının Notu sergisiyle, kültür yayıncılığındaki dönüşümü ve grafik tasarımcıların nasıl öne çıktığını inceliyor. 1970’lerden 1990’lara uzanan bu süreçte, tasarımın yalnızca kapakla sınırlı kalmayıp daha bütüncül bir biçim aldığını görüyoruz. 20. yüzyılın son çeyreğinde yaşanan siyasal ve toplumsal kırılmalar, özel sektörün kültür alanına yönelmesiyle yeni bir dinamizmin zeminini hazırlıyor.

Sergi, 1980’lerdeki gelişmelerin ardından grafik tasarımcıların rolünü ve kitap üzerindeki etkilerini sorguluyor. Tasarımcının kitabın oluşumundaki karar süreçlerini ve kültürel konumunu ortaya koyan sergi, 2000’lerde basılı ve elektronik kitapların yeniden tanımlandığı dönemi çok yönlü bir bakışla ele alıyor. Bu, yalnızca bir tasarım sergisi değil, aynı zamanda düşünce ve kültür ortamının evrimine dair derin bir inceleme. Serginin küratörü Eda Sezgin ile konuştuk.

“Tasarımcının Notu” sergisinden görüntü, Salt Beyoğlu, 2024 Fotoğraf: Mustafa Hazneci

Entelektüel Dünyanın Yayın Alanındaki Mücadelesi

Serginin bölümlendirilmesi hangi parametrelere göre yapıldı? Giriş kattan ikinciye giden sergi boyunca, izleyici kitap tasarımlarının hikâyesine dair nasıl bir değişim rüzgârına tanıklık ediyor?

Serginin alt başlığı “80 Sonrası Türkiye’de Kitap ve Tasarım”. Yani bu sergi arka planına bir dönüşümü koyuyor. 80’lerde ülkede ekonomiden kültüre hayatın her alanında yaşanan dönüşüm, kültür yayıncılığında yansımasını bulurken grafik tasarımcı da bir özne olarak önem kazanmaya başlıyor. Politik iklimin bertaraf ettiği entelektüel dünyanın yayın alanındaki mücadelesi ve yaklaşımları ve özel sektörün kültür alanına girmesi bu süreci şekillendiriyor.

90’larda ise hem bilgisayarın tasarımcının üretimine dahil oluşu hem de masaüstü yayıncılıkla birlikte kitabın nesnesiyle de önem kazandığı yeni bir yayıncılık anlayışının serpildiğini görüyoruz. Tasarım endişesinin lüks kitaplardan farklı ölçekte yayınevlerine de uzandığını ve yayıncı-tasarımcı işbirliklerinin çoğaldığını görüyoruz. Bu değişimi tasarımcıyı odağına alarak izliyor sergi.

“Tasarımcının Notu” sergisinden görüntü, Salt Beyoğlu, 2024 Fotoğraf: Mustafa Hazneci

Tasarımcının Kitaptaki Eksik Anlatısı

Söz konusu kitap olduğunda yazardan çevirmene birçok aktörün notuna aşinayken tasarımcının kimi zaman anonimliğe varan bir sessizliği var. Bu nedenle “t.n.” kısaltmasıyla da işaret ettiği notlarla, tasarımcının kitaptaki eksik anlatısını yeniden kurmayı amaçlıyor sergi. Odağında da Türkiye’deki dönüşümün kitap ve kültür yayıncılığındaki yansımaları üzerinden tasarımcının kitapta değişen ve gelişen konumu var. Bu nedenle 70’li yılların son yarısından başlayarak tasarımcının, sadece kapak tasarımıyla sınırlı kalmayıp adım adım kitabın bütünüyle hemhâl olduğu bir sürece bakıyoruz.

Ama şunu belirtmek gerekir tabii. Bir metin yahut metin ile görsel, kitap olma sürecine girdiğinde öyle ya da böyle tasarım da devreye giriyor. Dolayısıyla tasarımcının 80’li yıllar ve daha öncesinde kitabın iç düzenine müdahil olmaması o kitabın bir tasarım nesnesi olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece o kararın belli yerleşik kaideler doğrultusunda mürettipten yayıncıya farklı aktörlerce alındığı anlamına geliyor. Kitaba böyle bir perspektiften baktığımız için sergide, kapağı öne çıkardığımız bölümlerde dahi kitabın hep kendisine yer verdim. Hem dönemin baskı imkânlarının hem de zamanın kitapta bıraktığı izlerin görünmesini tercih ettim.

“Tasarımcının Notu” sergisinden görüntü, Salt Beyoğlu, 2024 Fotoğraf: Mustafa Hazneci

“Bu Bir Sanatçı Kitabı mıdır?”

Serginin son bölümünde merkeze alınan “sanatçı kitapları” 1990’lardaki kültürel dinamizmin etkisiyle nasıl bir dönüşüm geçirdi ve bu değişim tasarımcının rolünü nasıl etkiledi?

1990’larda kültür alanında yaşanan dinamizmin farklı ölçekte sanat yayınlarındaki yansımalarına ayrılıyor ve sanatçı monografileri ile çeşitli sergi ve sanat yayınlarının üretiminde tasarımcının rolüne dikkat çekiyor. Öte yandan, konsept ve içeriği tasarımcıya ait, oluşumu bakımından sanatçı kitabıyla benzeş ama ayrıksı bir tür teşkil eden nesne-kitaplarla tasarımcının kitapta “öngörülen” konumunu sorgulamaya açıyor. Ve bir açılımı, bir sorusu var: Bu bir sanatçı kitabı mıdır? “Sanatçı kitabı” özünde sanatçının bir kitap olarak üretimini ya da mekân olarak kitabı kullandığı bir üretimine karşılık geliyor. Ancak bugün sadece Türkiye’de değil dünyada da bu kavramın kapsamı monografilerden proje ve sergi kitaplarına dek fazlasıyla genişletilmiş, genişletilmenin ötesinde deforme edilmiş durumda. Bu da ne tuhaftır ki geçmiş yıllarda bahsettiğimiz anonimliğin güncel bir varyasyonu gibi.

İlginizi çekebilir:  Düşmanca Bir Dünyada Hayatta Kalmak

Bir kitabı oluşumuna, üretim bağlamına bakmaksızın bir hazır kalıbın içine sokmaya çalıştığınızda olmuyor. Sığdırmaya çalışırsanız kimi önemli unsurları yok sayıyorsunuz. O nedenle 90’lı yıllardaki gelişmeye bağlı olarak tasarımcının bu tür kitaplardaki konumunu görünür kılmak gibi bir derdi de var serginin. Çünkü oluşumu ve bağlamıyla onu karşılamadığı halde bir yayına sanatçı kitabı denildiğinde, künyesinde adı olsa bile geçmiş yıllardakini andıran bir anonimliğe düşüyor tasarımcı.

“Tasarımcının Notu” sergisinden görüntü, Salt Beyoğlu, 2024 Fotoğraf: Mustafa Hazneci

Serginin isminin de gözler önüne serdiği üzere, yazar, matbaacı ve yayıncı kitabın oluşum serüveninde etkin bir rol oynamakta. 80’lerden itibaren ise bu dinamiğe yeni bir unsur eklendi: tasarımcı. Sergi, bu durumu görünür kılmaya yönelik çabasıyla günümüz yayıncılık sektöründe bir açılım yapmayı hedefliyor mu?

Bu fazla iddialı olur. Ama şunu söyleyebilirim. 80’lerden 2000’e görece kısa ama hem ülke hem de kitap nesnesinin dönüşümü açısından etkili bir dönemi ele alıyor bu sergi. Bunu da nihayetinde bir kitap seçkisi üzerinden yapıyor. Ama burada esas amacım bir perspektif önermek; kitabın içeriği kadar boyutundan metin ve görsel akışına, yazı tipi seçiminden, satır uzunluğuna, kağıdından, cilt malzemesine dek barındırdığı tasarım kararlarıyla bir kültürel nesne olduğunu vurgulamaktı. Bunun yanı sıra 2000’li yıllardaki kitap tasarımı kültürünün 90’lardaki öncül anlayışlarına işaret etmek de ayrıca önemliydi.

“Tasarımcının Notu” sergisinden görüntü, Salt Beyoğlu, 2024 Fotoğraf: Mustafa Hazneci

Salt’ın diğer sergileri gibi önemli bir arşiv örneği sunan bu sergi, ziyaretçilerine, kitapların hem içeriği hem tasarımları hakkında günümüze kıyasla ne tür farkındalıklar sunmaya teşne olacak?

Sergide 80’li yıllardan 90’lı yıllara teknolojinin değişiminin kitap tasarımındaki etkisini izliyoruz. Bilgisayarın ve tasarım programlarının 90’lı yıllarda tasarımcının üretim sürecine dahil oluşu çalışmaların niteliğini de etkiliyor. Bu serginin ayırt edici yanlarından biri, sergide nihai halini gördüğümüz bir kitabın veya kapağın baskı öncesi hazırlık çalışmalarına da yer veriyor oluşumuz. Nazar Büyüm’ün Adam Yayınları arşivi bunun bir örneği. Tasarımcı Erkal Yavi’nin şu an sergide yer verdiğimiz kapak çalışmalarının orijinal illüstrasyonları özenle saklanmış bu arşivden temin edildi. Tasarımcı İlhan Bilge’nin arşivi, sergide işleriyle yer alan Nazlı Ongan, Savaş Çekiç gibi tasarımcılardan da izleyici için, tasarımda el faktörünün ön planda olduğu bir dönemi daha anlaşılır kılacak belgeler temin ettik.

Bunun yanı sıra Salt Araştırma’nın Grafik Tasarım Arşivi kapsamında Bülent Erkmen ve Sadık Karamustafa’nın arşivleri, sadece baskı öncesi hazırlık çalışmaları değil, tasarımcıların kültür ortamıyla ilişkilerini somutlaştıran belgeler sunmaları bakımından iyi bir kaynak oluşturdu. Serginin girişinde izleyiciyi karşılayan “Tasarımcının Masası” aslında kitabın okurun görmediği arka planına, tasarımcının çalışma sürecine dair bir yerleştirme. 80’li yıllardan letrasetlere ve 90’lı yıllarda ilk kullanılan model olan Macintosh Classic’e de yer verdiğimiz bu yerleştirme Sermet Tolan (Ofset Yapımevi) ve Ufuk Şahin’in (MAS Matbaa) katkılarıyla tamamlandı.

Eda Sezgin tarafından programlanan sergi, 11 Eylül 2024–2 Şubat 2025 tarihlerinde Salt Beyoğlu’nda ücretsiz görülebilir. Sergi paralelindeki kamu programları saltonline.org ve Salt’ın sosyal medya kanallarında duyurulacak. 

Previous Story

Christie’s Asya Pasifik Merkezini Açtı

Next Story

Dinamik, Genç ve Güncel “Summer Edition Vol. III”

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.