Atlas'ın AI (yapay zeka) dijital Türkiye haritası.

Tasarım ve Deprem

//

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve çok geniş bir bölgede yıkımla sonuçlanan deprem yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da büyük yankı buldu. Çeşitli ülkelerden pek çok uzman konuyla ilgili hem desteklerini hem de profesyonel görüşlerini paylaştılar, paylaşmaya devam ediyorlar.

Uluslararası tasarım dünyasının yakından tanıdığı eleştirmen ve yazar Alice Rawsthorn da ‘daha iyi bir gelecek’ inşa etmede tasarımın rolünü keşfetmek üzere MoMA tasarım küratörü Paola Antonelli ile birlikte oluşturdukları @design.emergency adlı instagram hesabında yayınladığı “Tasarım ve Deprem / Design and Earthquake” serisinde tasarım pratiği ve uzmanlığı kapsamında özellikle de deprem sonrasındaki müdahale için nasıl çözüm önerileri geliştirilebileceğine dair içerikler, örnek projeler sundu. Rawsthorn ‘Design Emergency’ platformundan, tasarım ve ilgili alanlarda geliştirilebilecek farklı çözüm önerilerini korona zamanında da yoğun olarak yürütmüştü. Serinin son bölümünün odağında ise Kahramanmaraş depremi vardı.

© José Salto FELICES Agency

Rawsthorn’un “Tasarım ve Deprem” serisi, “Tasarım, Türkiye’nin güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde meydana gelen depremden etkilenenlere nasıl yardımcı olabilir, afet yardımlarıyla ilgili süreci verimli hale getirmeye nasıl katkıda bulunabilir?” sorularıyla başladı.

Altını çizdiği diğer temel sorular ise ‘hayatta kalanlar için kısa, orta ve uzun vadede ihtiyaç duyulan acil durum desteği, yeniden yapılanma sürecinin etkin ve dayanıklı olduğundan emin olmak için dikkate alınması gerekenler ve gelecekte depremlerin neden olacağı hasarı en aza indirmek için hazırlıklı olmak adına tasarımın nasıl bir katkı sunacağına’ odaklanıyor. Bu sorular üzerinden konuyu açarken, tasarımın tek başına, şimdi ve gelecekteki insan kaynaklı felaketlerin neden olduğu yıkımı azaltmak için ele alınması gereken karmaşık sorunları çözmek için yegane çare sunacak alan olmadığı gerçeğini ortaya koyarak, bu alandaki son gelişmelerin büyük ölçüde ilerleme kaydedilmesine yardımcı olacağını vurguluyor. Tabii burada kritik unsurlardan biri, yazarın belirttiği gibi, bunun ancak sismoloji, deprem mühendisliği, inşaat ve yapay zeka alanındaki gelişmeler doğrultusunda disiplinler arası işbirlikleri ile mümkün olması durumu.

Jeo-Uzamsal Sistemler

Rawsthorn’un öncelikli olarak ele aldığı ilk konu, enkazda hayatta kalanları bulmak ve onları kurtarmakla ilgili elbette. Pek çok sivil inisiyatifin, kişi ve kurumun dahil olduğu bu özverili süreçte en hayati konu hız ve en büyük sorunlardan biri de deneyimli kurtarıcıların bile çok fazla değişkene, koşula bağlı olarak, böylesi geniş bir alanda çalışma yaparken tam olarak nerede arama yürüteceklerini belirlemekte zorlanmaları.

Rawsthorn’un sunduğu ve bu bağlamda gelecek vaat eden önerilerden biri, Google haritalarına ve uydu verilerine dayalı ultra yüksek çözünürlüklü dijital haritalar oluşturmak için yapay zekadan yararlanan jeo-uzamsal sistemler (geospatial intelligence). Bu teknoloji, yıkılmadan önce, alanları işgal eden binalar, alandaki altyapı ve insanların bu alanların etraflarında nasıl hareket ettiği dahil olmak üzere son derece ayrıntılı görselleştirmeler üreterek, hayatta kalanların bulunabileceği en olası yerlerin ve gidilebilecek en güvenli yolların belirlenmesine yardımcı olabiliyor. Yazarın paylaştığı örnek ise Kaliforniya’daki Atlas AI teknoloji şirketinin acil müdahale ekiplerine sunduğu jeo-uzamsal sistem haritası.

Afet Bölgesine Robot Teknolojisi ile Destek

Rawsthorn’un ele aldığı, gelecekte küresel felaketler için umut olabilecek araçlardan bir diğeri ise robotikler. Bunlardan biri CURSOR SaR Kit. Avrupa Birliği tarafından fonlanan bir araştırma ekibi (CURSOR) tarafından tasarlanan ve halen testleri devam eden projede amaç enkaz altında kalan kurbanları belirlemek ve kurtarmak için küçük mobil robotları (diğer adıyla “Yumuşak Minyatür Yeraltı Robotik Bulucular” / Soft Miniaturised Underground Robot Finders”-SMURF) kullanmak. Böylece arama kurtarma çalışmalarını yürüten ekiplere, insanlara ve eğitimli köpeklere yönelik potansiyel tehlikenin azaltılması hedefleniyor. Bu amaçla tasarlanan kit, CO2 ve protein izlerini tespit ederek insanları belirleyebilen gelişmiş kimyasal sensörlerle donatılmış robotik buluculardan ve ek bilgi olarak havadan yüksek çözünürlüklü görüntüleri gönderecek olan drone’lardan oluşuyor. Afet bölgesinde robot teknolojisinin destek sağlayabileceği bir diğer nokta da kurtarma süreci sona erdikten sonra, enkaz yığınlarını ortadan kaldırıp alanı stabilize etmek olarak görülüyor. İnşaat ve yıkım alanlarının temizlenmesi, mayınlı bölgeler gibi benzer görevlerde hali hazırda kullanılan robotlar hasarlı gaz borularından sızıntıları tespit ederek patlamaları önleyebilmeleri için gaz sensörleriyle de donatılabiliyor. Rawsthorn’un seride yer verdiği CURSOR projesinde geliştirilen sistem, ileri bir aşamada olmakla birlikte sahada kullanılır hale gelmesinin birkaç yıl alacağı öngörülüyor.

İlginizi çekebilir:  Arter'de 2021'de Neler Olacak?

Tasarlamak, Açık Kaynak Olarak Sunmak ve Üretmek

Yıkıcı afetler sonucu evlerini kaybeden insanlara acilen ihtiyaç duyulan kaynakları sağlamak için tasarımcıların destek olabileceği alanlardan biri de hızlı, pratik ve kolay üretilebilecek ürünler tasarlamak, açık kaynak olarak sunmak ve üretmekten geçiyor. Yazarın “Tasarım ve Deprem” serisinde verdiği örneklerden biri GAD Architecture (İstanbul) ekibi tarafından çadırlarda ve geçici barınma alanlarındaki insanların kullanımına yönelik tasarlanan umumi tuvaletler.

Paylaştığı diğer örnek de birkaç yıldır depremin olduğu bölgede ve Suriye’de ihtiyaca yönelik yenilikçi çözümler üreten mühendislerden oluşan bir sosyal organizasyon olan Field Ready Turkiye (Sahaya Hazir İnovasyon Derneği) tarafından afet bölgesinde kullanılan tıbbi ekipmanlar için verilen onarım hizmeti ve bunu yanı sıra barınak alanlarında kullanılmak üzere şiddetli soğuktan koruma amaçlı yalıtım battaniyeleri ve astarlar. FRT ayrıca üç yıl önce Waste for Warmth adlı sivil toplum kuruluşu tarafından bir pilot proje kapsamında Gaziantep’te üretilmeye başlanan Polyfloss izolatörlerden daha fazla ve hızlı şekilde üretip dağıtımını yapmak üzerine çalışıyor. Polyfloss polipropilen atığın geri dönüştürülmesiyle yapılan yeni bir plastik yalıtım malzemesi.

Rawsthorn, eleştirel yaklaşımını destekleyici olabilecek inovatif malzeme, teknik, proje ve ürünlere dair önerilerle birlikte ortaya koyduğu ve odağında elbette Kahramanmaraş depremi olan “Tasarım ve Deprem” serisini farklı bir soruyla tamamlıyor: “Peki tasarımın daha da yardımcı olmasını sağlamada en büyük etkiyi ne yapar?” Sismologlar, veri bilimcileri ve deprem araştırmacıları depremin nerede, ne zaman, hangi büyüklükte olacağına dair bilgiye ulaşabilirse, bu gelecekteki depremlerin vereceği hasarı en aza indirmek için mimarların ve şehir plancıların neyin, nerede ve nasıl inşa edilebileceğini veya edilemeyeceğini tam olarak tanımlamalarına olanak verebilir. Bu sayede benzer şekilde yakın bir deprem beklentisiyle, ulaşım sistemlerini, okulları, kütüphaneleri ve diğer halka açık yerleri önceden kapatarak, hastaneleri ve acil servisleri devreye sokarak, etkinleştirilecek yeni acil durum protokolleri tasarlanabilir. Ne yazık ki, olası deprem tahminlerini bilimsel olarak mükemmelleştirmenin mümkün olduğu kanıtlanmadı. Diğer yandan bu konuda önemli gelişmeler de var. New Mexico’da yer alan Los Alamos National Laboratory bünyesinde, kuvvetli örüntü programları kullanılarak, çeşitli laboratuvar simülasyonlarından ve aynı zamanda meydana gelen depremlerden alınan çok yüksek miktarda karmaşık veriyi analiz edebilecek yeni algoritma ve süper bilgisayar analizleri geliştiriliyor. Bunu yaparak, gelecekteki depremlerin zamanını, yerini ve büyüklüğünü belirlemelerini sağlayacak modelleri saptamayı umuyorlar.

Tüm bu teknolojiler, 10, hatta beş yıl öncesine göre önemli ölçüde daha etkili ancak çok daha fazla veriye ihtiyaçları var. Diğer yandan, Alice Rawsthorn’un bitirirken vurgu yaptığı üzere, tüm yapay zeka programlarında olduğu gibi, burada da etkili olmaları, bunlara beslenen verilerin hem niteliği hem de niceliği tarafından belirlenecek.

Previous Story

Bir Çağdaş Sanat Müzesi, Depremin Yıktığı Şehri Kurtarabilir mi?

Next Story

“Töz” Bozlu Art Project’te 

0 0,00
02_ArtDog_CD_Logo_RGB_Black

BÜLTEN

Türkiye ve dünyadan haftalık kültür-sanat haberleri, inceleme yazıları, sergiler ve etkinlikleri takip et.

Bülten aboneliğinde ArtDog Istanbul’un gizlilik sözleşmesini kabul etmiş olursunuz.