Altı yılın ardından İstanbul serginizi gerçekleştiriyorsunuz. Bundan önceki eserlerinizde toplumsal olaylarla, bu olaylara bağlı hikâyeleri konu etmiştiniz. Bu sergide ne tür bir üretim pratiğine odaklandınız? Lise ve üniversitede resim bölümlerinde okudum. Üniversiteden mezun olduktan sonra resim yapmaya devam ettim. Zaman içerisinde pratiğim
Türkiye’nin hem siyasi hem de sosyal hayatına dair çizdiği karikatürlerle kendine önemli bir yer edinen karikatüristlerinden Latif Demirci’nin yarım asırlık sanat hayatından izler taşıyan sergisi, 30 Haziran’a dek görülebilir. Küratörlüğünü sanatçının kızı Yasemin Demirci ile yakın dostu, gazeteci İhsan Yılmaz’ın üstlendiği Demirci’nin
Sergiye Göz Göre Göre: 25 Yıllık Tanıklık adını koyarken neyi amaçladınız? Sergi başlangıcını, 1998’de Atlas dergisine başlamamla aldık. Benim 25 yıllık retrospektifim gibi düşünülebilir. Sergide Atlas’ta 1998-2005 arası yaptığım işler de olacak, Atlas’tan ayrıldıktan sonra ürettiğim işler de. Atlas’tan ayrıldıktan sonra 2004’ün
Venedik Bienali sırasında 9 Dragon Heads adlı uluslararası bir sanat grubunun düzenlediği Nomadic Party adlı uluslararası sergiye katılan sanatçılardan biriydiniz. Davet edilme süreciniz nasıl başladı, gelişti ve sonuçlandı? Süreç hakkında bilgi alabilir miyiz? Evet. Bu benim sanat hayatım için gerçekten çok önemli
Nil Yalter’in Topak Ev adlı eseri, 60. Venedik Bienali ana sergisinde. Yaşamını hak ve adaletler arayışı içinde sürdüren Fransız feminist sanat akımının ve 1970’lerdeki video sanatının öncü temsilcilerinden olan Nil Yalter, küratörlüğünü Adriano Pedrosa’nın üstlendiği Foreigners Everywhere|Stranieri Ovunque, Türkçe ismi ile Yabancılar
Itziar Barrio, eserlerinde teknolojinin yozlaşmasını, bozulmuş yapıları, gücün nasıl el değiştirdiğini, emek ve sınıf çatışmalarını, kadın ve erkek rollerinin güç açısından nasıl yozlaştığını göstermeyi ve bu fikirler arasında gidip gelerek eser üretmeyi seven bir sanatçı. Bomb Magazine dergisine verdiği bir röportajda (2021)
Genç sinemacı Nehir Tuna’nın babasına ithaf ettiği ve hayatından otobiyografik izler taşıyan ilk uzun metraj filmi Yurt (Dormitory), dindar ve seküler kesim arasındaki siyasi kutuplaşmaların arttığı 90’lı yılların Türkiye’sinde babasının zoruyla dini bir yurda yerleştirilen genç Ahmet’i ve burada yakın bir dostluk
Bugüne kadar sosyal medyada gördüğümüz katliam görüntüleri ve vahşet yetmiyormuş gibi, şimdi de iktidar, sokak hayvanlarını “yasal olarak öldürmeni”nin peşinde. AKP’nin “Hayvanları Koruma Kanunu“nda değişiklik yapmayı planladığı kulislerde konuşulmaya başladığından beri, azıcık vicdanı olan herkesin yüreği ağzında. Yasada yapılacak değişiklik elbette şeffaf
Lady Bird (2017) ve Little Women (2019) gibi filmleriyle oyunculuktan yönetmenliğe başarılı bir geçiş yapan Greta Gerwig’in başkanlığını üstlendiği Ana Yarışma jürisinde, Ahlat Ağacı (2018) ve Kuru Otlar Üstüne (2023) gibi ödüllü filmlerin senaristi Ebru Ceylan, geçtiğimiz sene ilk Oscar adaylığını kazanan
“Önce insanı seviyorum. Toprak çalışmalarımda da insan sevgisini işlemek istedim. Yaz aylarında gittiğimiz Şile’de, çevremdeki kadınlar ya çocuk bekliyor ya yeni doğum yapmış. Oysa biliyorum, hemen hepsi sekiz, dokuz çocuk sahibi. Hep çocuklu kadınlar… Analığa saygı duyuyorum elbette. Ama bu yetmiyor ki.