Abu Dabi merkezli Numeraire Future Trends sanat ve birçok alanda kullanılmak üzere, nesnelerin orijinalliğini kanıtlamak üzere tahrifata açık belgeler yerine, “Object AI Fingerprinting” teknolojisini kullanıyor. Nesnelerin “Dijital Product Passport”unu (Dijital Ürün Pasaportu – DPP) oluşturmaya yönelik bu teknoloji sayesinde, değerli nesnelerin orijinallikleri sarsılamaz kayıt altına alınabiliyor. Numeraire Future Trends’ın kurucu partneri Marsha Lipton ile bu yeni teknolojiyi ve kullanım alanları hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.
Numeraire Future Trends’in ardındaki fikir nedir?
Kültürel, tarihi, sanatsal veya ticari olsun, her değerli nesne, nesnenin kendisinden ayrılamaz ve tahrifata açık belgelere ya da aracılara bağlı kalmaksızın doğrulanabilir bir kimliğe layık. Günümüzün küresel pazarında bu, sadece bir hedef değil, yapısal bir gereklilik. Yapay zeka görüntüleme, makine öğrenimi ve hassas dijital baskı alanındaki gelişmeleri kullanan hiper gerçekçi sahte ürünler olan “superfakes”in son zamanlarda ortaya çıkması, geleneksel doğrulama yöntemlerinin sınırlarını ortaya koydu. Orijinallik sertifikaları sahte olabilir. Seri numaraları kopyalanabilir ya da aktarılabilir. Platformumuz, her bir nesneye özgü fiziksel özelliklerin, mikroskobik yüzey dokularının ve desenlerin biyometrik parmak izi ile nesne düzeyinde doğrulanmasına olanak tanır. Bu sadece teknik bir proje değil, kültürel bir misyondur.
“Superfakes” çağında teknoloji güveni nasıl geri kazanabilir?
Bir zamanlar istikrarlı olan menşe, sahiplik ve malzeme özgünlüğü gibi dayanaklar artık giderek daha fazla şüpheye maruz kalıyor. Sorun sadece sahte ürünlerin artan hacmi değil, aynı zamanda “superfakes” olarak adlandırılan ürünlerin ortaya çıkmasıdır: Bu ürünler, teknik hassasiyet ve yapay zeka ile geliştirilmiş taklitçilikle üretiliyor ve deneyimli uzmanlar ve eski kimlik doğrulama sistemleri bile bunları orijinal ürünlerden ayırt etmekte zorlanıyor.
Bunlar tipik sahtecilik örnekleri değiller. Görüntüleme teknolojisi, makine öğrenimi ve dijital baskı alanındaki gelişmelerden yararlanan “superfakes”, genellikle sadece görünüş olarak değil; dokunma hissi, yapısı ve hatta menşe belgeleri açısından da orijinallerinden ayırt edilemez. Yüksek çözünürlüklü karşılaştırmalar ve yinelemeli iyileştirmelerle orijinallerle karşılaştırılarak kalibre edilen bu ürünler, taklidi ayırt edilemez hale getiriyor.
Hangi sektörler “superfakes” tehdidi altında?
Bu artan tehdit artık sadece lüks moda ya da güzel sanatlar gibi birkaç kategoriyle sınırlı değil; nadir koleksiyon parçaları, arşiv tasarım nesneleri, sınırlı sayıda üretilmiş hatıra eşyaları ve hatta endüstriyel tedarik zincirleri gibi geniş bir yelpazeye yayılıyor.
Belgeler, mühürler, sertifikalar, uzman onayları gibi eski meşruiyet işaretleri hızla geçerliliğini yitiriyor. Bu zorluğun üstesinden gelmek için sektör, özgünlüğün nasıl tanımlandığını ve doğrulandığını yeniden düşünmelidir. İlerleme yolu, eski araçlara geri dönmek veya geleneksel evrak işlerini güçlendirmeye çalışmak değil, nesnenin kendisi ve benzersiz tanımlayıcıları ile başlayan ve buradan gelişen güven sistemleri geliştirmektir. Riskler artık teorik değil. Yapısal ve acil.

Eski kimlik doğrulama yöntemlerinin sınırları neler?
Mevcut modelde eksik olan şey, ürünü kimliğine koparılamaz, değiştirilemez ya da gasp edilemez bir şekilde bağlayan güvenilir bir mekanizması. Bu mekanizma, ürünün kendisinin içsel bir parçası olmalı. Bu artık soyut bir endişe değil. Koleksiyoncular, sigortacılar ve kültür kurumları şimdiden bunun etkilerini yaşıyorlar: uzayan satış döngüleri, artan doğrulama masrafları ve mülkiyet ve özgünlükle ilgili yasal ihtilafların artması. Artık talep sadece mülkiyeti kaydeden ya da geçmişi kaydeden sistemler değil; pazarın şu anda ihtiyacı olan, bir nesnenin kimliğini kesin, tekrarlanabilir ve güvenli bir şekilde doğrulayabilen araçlar.
Numeraire’in yaklaşımı nedir?
Abu Dabi merkezli Numeraire Future Trends bu sorunu doğrudan ele alıyor. Platformumuzun merkezinde, fotoğraf veya el yazmasında kâğıt dokusu ya da tuvaldeki fırça darbeleri gibi her nesneye özgü mikroskobik yüzey desenlerini yakalayan bir teknoloji olan “Object AI Fingerprinting” bulunuyor. Yeni görüntüleri orijinal parmak iziyle güvenli bir şekilde karşılaştırmak için sağlam bir görüntü doğrulama sistemi geliştirdik. Bu sayede, güvenilir olmayan belgelere bağlı kalmadan, zaman ve konumdan bağımsız olarak bir nesnenin kimliğini tekrar tekrar doğrulamak mümkün hale geldi. Belgelere gelince, onları da parmak izi ile tanımlayabilir ve belgeyi orijinaline aynı güvenli, tahrifat önleyici şekilde bağlayabiliriz.
Bu biyometrik tanımlayıcılar daha sonra blok zincirine kriptografik olarak sabitlenerek, zamanla nesneye eşlik eden, canlı ve gelişen bir kayıt olan, tahrif edilemez bir “Dijital Product Passport” (Dijital Ürün Pasaportu – DPP) oluşturur. Nesnenin hayatındaki sahiplik transferleri, sergiler ve önemli olaylar DPP’ye eklenebilir, böylece DPP hem kimlik doğrulama aracı hem de güvenilir bir menşe kaydı haline gelir.
Bu teknolojik araçları gerçekten kim kullanmaya ihtiyaç duyuyor?
Neo-ekspresyonist Jean-Michel Basquiat, soyut ekspresyonist Cy Twombly, pop-art sanatçısı Robert Rauschenberg ya da sokak sanatçısı Keith Haring gibi 20. yüzyıl ikonlarının eserlerini çevreleyen yasal ve itibar sorunlarını düşünün. Yüzyıl ortası soyut ekspresyonistlerinin merkezî figürlerinden Jackson Pollock’un mirası, bir zamanlar Pollock-Krasner Vakfı tarafından doğrulama görevini üstlenmişti, ancak davalar ve eserlerin doğrulanmasının giderek karmaşıklaşması nedeniyle bu çabalar durduruldu. O zamandan beri birçok sanatçı vakfı, benzer zorlukları ve sahteciliklerin giderek karmaşıklaşmasını gerekçe göstererek doğrulama faaliyetlerini tamamen durdurdu.
Mevcut sahibi hiçbir zaman bir anlaşmazlıkla karşılaşmayabilir. Ancak halefleri karşılaşabilir. Gelecekteki alıcılar ister özel şahıslar ister kurumlar olsun, kesinlikle karşılaşacaktır. Ve o an geldiğinde, kişisel itibar, makbuzlar veya dijital PDF’ler yeterli olmayacaktır.




